Kayıtlar

kendi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Allahû Teâlâ Cennet Ehlinden Birini Kendi Cemâli ile Şereflendirmeyi Dilerse

  Allahû Teâlâ Cennet Ehlinden Birini Kendi Cemâli ile Şereflendirmeyi Dilerse               Bildirilmiştir ki; Allahû Teâlâ Cennet Ehlinden Birini Kendi Cemâli ile Şereflendirmeyi Dilerse, Cennet Meleklerinin Ulusu Rıdvân’a, Cennet Elmalarından Bir Elma Getirmesini ve Bir Mektup Yazmasını Emir Buyurur. Mektubun Başında Şöyle Yazar; Bismillâhirrahmânirrahîm! Saltanatı Ebedî Olarak Yok Olmayan Melikten, Hûrî ve Köşklerle Meşgûl Olup Melik-i Gafûr’un Likasını Unutan ve Artık Hep Var Olan Azize Yazılmıştır.             Mektubu Bir Hûrîye Verirler. O Hûrîyi Elmanın İçerisine Yerleştirirler. Elmayı Bir Meleğe Verip, “Ey Melek! Bu Elmayı Kulumun Eline Ver. Bizim Selâmımızı da Söyle.” Buyurulur. Melek Gelir ve O Mü’minin Köşkünün Etrâfında Dolaşır. Şöyle Seslenir; Ey Nûr Sahibi! Ey Köşkler Sahibi! Hûrî ve Köşklerle Meşgûl Oldun ve Melik-i Gafûr’un Likasını (Allah’a Kavuşmayı) Unuttun.” Der. Hûrîlerden Birisi Başını Dışarıya Çıkarıp Seslenen Meleği Görür. Mü’minin Yanına Gelir ve Şöy

Önce Kendi Nefsine Nasihat Et!

  Önce Kendi Nefsine Nasihat Et! Vehbi Tülek "Ey nefsim! Ecel sana yaklaşmakta, Cennet ve Cehennemden biri, seni beklemektedir!" Muhammed bin Alî Nîşâbûrî hazretleri Şâfiî fıkıh âlimidir. Nîşâbur ve Rey’den başka Bağdat, Kûfe, Basra, Hicaz, Kahire, Halep ve Şam’a ilim yolculukları yaparak zamanının önde gelen âlimlerinden ders aldı. Memleketine dönerek talebe yetiştirdi. 384 (m. 994)’de Nîşâbur’da vefat etti. Bir dersinde buyurdu ki: Nefis yaratılışta iyi işlerden kaçıcı, kötülüklere koşucudur ve hep tembellik etmek ve şehvetlerine kavuşmak ister. Allahü teâlâ, bizlere, nefislerimizi, bu huyundan vazgeçirmeyi, yanlış yoldan, doğru yola çevirmeyi emir buyuruyor. Bu vazîfemizi başarabilmek için, onu bâzen okşamamız, bâzen zorlamamız ve bâzen söz ile, bâzen de iş ile, idare etmemiz lâzımdır. Çünkü, nefis, öyle yaratılmıştır ki, kendine iyi gelen şeylere koşar ve buna kavuşmakta iken rastlayacağı güçlüklere sabreder. Nefsin, saadete kavuşmasına mâni olan en büyük perde, g

Kendini Büyük Gören Âbidin Hikâyesi

  Kendini Büyük Gören Âbidin Hikâyesi   Her iyilik bir sadakadır. Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem İşittim ki, bir âbid, Hicaz yolunda her adımda iki rekât namaz kılardı. Hak yolunda o kadar aşk ve şevk ile giderdi ki, ayağına batan deve dikenini çıkarmazdı. Âbid bu yolda devam etmekte iken kendini beğenmeğe başladı, gurur getirdi. Şeytan ona: “- Kimse senden daha güzel bir sûrette ibâdet, hareket edemez!” diye vesvese verdi, onu kuyuya düşürdü. Eğer ona Cenâb-ı Hakkın lûtfu, keremi erişmeseydi, kibir ve gurur, onun başını doğru yoldan çevirirdi. Gâibden bir hâtif, o âbide seslendi: “- Ey iyi tâlihli, güzel huylu kimse, yaptığın ibâdet ile Cenâb-ı Hakk’a lâyık bir hediye takdim ettin sanma! Bir iyilik ederek, bir gönül kazanmak her menzilde bin rekât namaz kılmaktan efdaldir.”

Eğer Hâlâ Kızıyorsan, Kendin İle Olan Kavgan Bitmemiş Demektir.

  Eğer Hâlâ Kızıyorsan,  Kendin İle Olan Kavgan Bitmemiş Demektir.   Şems-i Tebrîzî der ki…   ·         Eğer hâlâ kızıyorsan,   kendin ile olan kavgan bitmemiş demektir. ·         Eğer hâlâ kırılıyorsan,   gönül evinin tuğlaları pekişmemiş demektir. ·         Eğer hâlâ kınıyorsan,   af makamına ulaşmamışsın (öfke ve kin seni cayır cayır yakıyor) demektir. ·         Eğer hâlâ Allah için sevmiyor ve sevginde ayırım yapıyorsan, hâlâ vesveseye kapılıyor, içindeki sevginin yoğunlaşmasına engel oluyorsun demektir. ·         Eğer hâlâ “BEN” demekten vazgeçmiyorsan, dizginlerin hâlâ nefsinin elinde ve sen bu esarete boyun eğiyorsun demektir. ·         Eğer hâlâ musibetlere yana yana üzülüyorsan, gerçeği bilmiyorsun demektir. ·         Eğer hâlâ şikâyet ediyorsan, “hakikat” i göremiyorsun demektir. Hakikat der ki: ·         Ne sen varsın, ne de ben... Var olan yalnızca Hak’tır. Şemsi Tebrizi (Kuddise Sirrûh)

Sıcak Bir Günde Oruç Tutup Kendisini Susuz Bırakan Kişi

Sıcak Bir Günde Oruç Tutup Kendisini Susuz Bırakan Kişi Allah ondan razı olsun, Ebû Mûsâ Eş’ar Rahmetullahi Aleyh! Anlatır: “— Bir defasında biz bir deniz yolculuğunda bulunuyorduk. Yelkenleri açmış, denizin enginliklerinde dalgalar arasında yol almaktaydık. O derece açılmıştık ki, görünürlerde ne bir kara parçası vardı, ne de herhangi bir şey. Bir ara, hatif (gâib— den gelen bir ses işittik. Şöyle diyordu.”: “— Gemidekiler! Biraz durun. Size bir haberim var...” Biz, dönüp etrafımıza bakındık. Fakat hiç bir şey göremedik. Bu ses, yedi defa böylece tekrarlandı. Nihâyet yedincisinden sonra ben doğruldum ve yüksek bir sesle dedim ki: “— Ey, şu bize seslenen! İşte bizi görüyorsun. Bizim seni bulacak hâlimiz yok. Bize vereceğin haber ne ise, haydi hemen söyle!” Benim bu sözlerim üzerine kulağımıza şunlar geldi: “— Şanı yüce olan Allah’ın, zâtı için vermiş olduğu bir hükmü size bildireyim mi?” Biz dedik: “— Evet, hemen bildir.” Dedi: “— Şanı yüce olan Allah, sıcak bir g

Kalpleri Cezbetmek Kendini Sevdirmek ve Sevmek İçin Bir Duaدعاء لجذب وعطف وتسخير القلوب

  Kalpleri Cezbetmek Kendini Sevdirmek ve Sevmek İçin Bir Dua دعاء لجذب وعطف وتسخير القلوب اَللَّهُمّ  سَخِّرْ لِي، وَمَيِّلْ لِي، وَاَجْذِبْ لِي، وَلَيِّنْ لِي قُلُوبَ عِبَادِكَ أَجْمَعِينَ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ، وَاجْلِبْ لِي خَوَاطِرَهُمْ بِالْمَحَبَّةِ الدَّائِمَةِ الْقَائِمَةِ عَلَى الدَّوَاِمِ بِدَوَامِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ، أَنْتَ مُقَلِّبُ القُلُوبِ وَالْأَبْصَارِ، يَا عَزِيزُ يَا غَفَّارُ، يَا جَلِيلُ يَا جَبَّارُ يَا مُعِينُ يَا سَتَّارُ أُنْصُرْنِي نَصْراً عَزِيزاً، وَافْتَحْ لِي فَتْحاً مُبِينًا، وَاخْذُلْ جَمِيعَ أَعْدَائِيَ خِذْلَانًا كَبِيرَا، {فَدَمَّرْنَاهُمْ تَدْمِيراً}، وَصَلَّى اللهُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ وَسَلَّمَ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ . آمِينْ . Okunuşu: Allâhümme sehhırlî ve meyyillî ve ecziblî ve leyyillî kulûbe ibâdike ecmaîne minel cinni vel ins. Vecliblî havâtırahüm bil mehabbetid-dâimetil-kâimeti aleddevâmi bi devâmilleyli vennehâr. Ente mukallibul kulûbi vel ebsâr. Yâ Azîzü Yâ Ğaffâr. Yâ Celîlu

Dini Konularda Kendini Kandırmanın 40 Yolu

  Dini Konularda Kendini Kandırmanın 40 Yolu Dini yükümlülüklerini yerine getirmemek için hem kendini, hem de çevresini kandırmada her türlü kurnazlığa aklı eren ama Allah'ın apaçık emir ve delilleri karşısında kör, sağır ve dilsiz kesilen insan. Allah'ın tüm uyarılarına rağmen şeytanın adımlarını izleyen, kendisini Allah'a beğendirmesi gerekirken Allah'tan başka herkese kendini beğendirme derdine düşen insan. Zaten bir gün kaçınılmaz olarak yüzleşeceğimiz hatalarımızla hemen yüzleşmek varken bunu ertelemek neden ve nereye kadar?   1- BENİM KALBİM TEMİZ   "Benim kalbim temiz" ifadesi sıklıkla karşılaştığımız bir cümledir. Hatta bu durum öyle boyutlardadır ki neredeyse kalbi temiz olmayan tek bir kişinin bile var olmadığını düşünebilirsiniz. Şüphesiz insan için en tehlikeli olanı, kalbinin temiz olduğu iddiasıyla dini buyrukları dikkate almamasıdır. Bunun için ileri sürülen bahaneler genellikle "Ben namaz kılmam, oruç tutmam, ama kalbim temiz&quo