Allahû Teâlâ Cennet Ehlinden Birini Kendi Cemâli ile Şereflendirmeyi Dilerse

 Allahû Teâlâ Cennet Ehlinden Birini Kendi Cemâli ile Şereflendirmeyi Dilerse

 

            Bildirilmiştir ki; Allahû Teâlâ Cennet Ehlinden Birini Kendi Cemâli ile Şereflendirmeyi Dilerse, Cennet Meleklerinin Ulusu Rıdvân’a, Cennet Elmalarından Bir Elma Getirmesini ve Bir Mektup Yazmasını Emir Buyurur.

Mektubun Başında Şöyle Yazar; Bismillâhirrahmânirrahîm! Saltanatı Ebedî Olarak Yok Olmayan Melikten, Hûrî ve Köşklerle Meşgûl Olup Melik-i Gafûr’un Likasını Unutan ve Artık Hep Var Olan Azize Yazılmıştır.

            Mektubu Bir Hûrîye Verirler. O Hûrîyi Elmanın İçerisine Yerleştirirler. Elmayı Bir Meleğe Verip, “Ey Melek! Bu Elmayı Kulumun Eline Ver. Bizim Selâmımızı da Söyle.” Buyurulur.

Melek Gelir ve O Mü’minin Köşkünün Etrâfında Dolaşır. Şöyle Seslenir; Ey Nûr Sahibi! Ey Köşkler Sahibi! Hûrî ve Köşklerle Meşgûl Oldun ve Melik-i Gafûr’un Likasını (Allah’a Kavuşmayı) Unuttun.” Der. Hûrîlerden Birisi Başını Dışarıya Çıkarıp Seslenen Meleği Görür. Mü’minin Yanına Gelir ve Şöyle Der, “Ey Bizim Neşemiz! Ey Kalbimizin Sürûru! Köşkümüzün Etrâfında Bir Melek Dolaşır ve ‘Ey Nûr Sahibi! Ey Köşkler Sahibi! Hûrîlerle ve Köşklerle Meşgûl Oldun ve Melik-i Gafûr’un Likasını Unuttun.’ Diye Söyler.”

            Mü’min Buyurur ve Meleği İçeriye Getirirler. Melek İçeriye Girince Selâm Verir ve Hakk Teâlâ’nın Selâmını Kuluna Ulaştırır. Elmayı Eline Verir. O Kul Elmayı Koklar, Allahû Teâlâ’nın Kudreti ile Yarılır, İçerisinden Bir Hûrî Çıkar. Cemâlinin Nûrundan Mü’minin Köşkü Aydınlanır. Kokusundan Bütün Köşk En Güzel Kokularla Dolar. Mü’min Elini Ona Uzatmak İster. Hûrî, “Önce Bu Mektubu Oku, Sonra Elini Bana Uzat.” Der. Mektubu Açıp Okur. İçerisinde Yazılanı Anlayınca Sevincinden Başını ve Ellerini Hareket Ettirir. Hûr-î Ayn Etrâfında Saf Olurlar. Muhabbet Elbiselerini Giyerler. Onu Cemâl Yerine, Oradan da Celâl’e Çekerler. Hakk Teâlâ Hazretleri Kibriya Perdesini Kaldırır ve Kuluna Kendisini Gösterir.

            Bildirilmiştir ki; Mü’min Kul Âhiret Senesi ile Üç Yüz Sene Allahû Teâlâ Hazretlerini Görmeye Dalmış Olarak Kalır. Ebû Bekr-i Vâsıti Rahmetullâhi Aleyh Diyor ki; Ey En Büyük Sevinç! Sevenin Sevdiğine, Ârifin Marûfuna Kavuştuğu Tatlı Ân.

Yâ Rabbi! Biz sermayesi az olanlara kendi didârını ihsân eyle!

(Riyadün Nasihîn)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis