Kayıtlar

gelir etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bir köpeği de çağırsanız gelir, kovsanız gider!”

Bir köpeği de çağırsanız gelir, kovsanız gider!” Büyüklerden Ebu Osman El-Hayri’yi ziyafete davet ettiler. Davet yerine vardığı zaman kendine “- Kusura bakma, çok insan geldi seni kabul edemeyeceğiz!” dediler. Az gidince tekrar çağırdılar. Gelince tekrar, kabul edemeyeceklerini bildirdiler. Böyle birkaç defa çağırıp geri döndürdükten sonra; “- Biz seni denemek için bunu yaptık. Gerçekten güzel ahlaklıymışsın!” dediler. Cevabında buyurdu ki: “- Bu ahlâk o kadar güzel midir? Bir köpeği de çağırsanız gelir, kovsanız gider!” Kıssadan Hisse: Mübarek salih zat kendine hiçbir övünç payı çıkarmıyor… İslâm büyüklerinin ahlâkı böyleydi. Övseniz de kötüleseniz de davranışları değişmezdi…

​Helal Olan Helal Yiyene Gelir

​Helal Olan Helal Yiyene Gelir Ebû Saîd Mîhenî’nin büyüklüğünü inkâr edenlerden biri, Ebû Saîd’in; “Âlemde hiç kimse helâl lokma bulamayıp haram yese, biz haram yemeyiz.” sözünü duymuştu. Kendisini imtihân etmek istedi. Helâl para ile bir oğlak satın aldı. Haram para ile de, birincisine çok benzeyen başka bir oğlak aldı. Bunları kızarttırıp, hizmetçisi ile Ebû Saîd’e gönderdi. Kendisi de önden gidip, onların bulunduğu yerde oturdu. Hizmetçi kızarmış oğlakları getirirken karşısına iki sarhoş çıkıp, haram para ile alınan oğlağın bulunduğu tepsiyi alıp yediler. Hizmetçi, elinde kalan ve helâl lokma ile alınmış olan oğlağı, Ebû Saîd’in önüne koydu. Oğlakları gönderen kimse durumu öğrenip anlayınca, sarhoşlara çok kızdı. Fakat bu hâlini açıktan belli etmedi. Sonra Ebû Saîd dönerek; “Kendini boşuna üzme! Haram olan köpeklere gider, helâl olan da helâl yiyenlere gelir.” buyurdu. O kimse çok mahcûb olup hâline tövbe etti ve bu hâdiseden sonra bir daha aleyhinde bulunmadı.

Ne Gelirse Hak’tan Gelir

Ne Gelirse Hak’tan Gelir Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Eğer Allah seni bir zarar uğratırsa, onu kendisinden başka giderecek yoktur. Ve eğer sana bir hayır verirse, (bunu da geri alacak yoktur). Şüphesiz O her şeye kadirdir.” (En’âm, 17) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: بِسْمِ اللّٰهِ تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّٰهِ. اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَعُوذُ بِكَ اَنْ اَضِلَّ اَوْ اُضَلَّ اَوْ اَزِلَّ اَوْ اُزَلَّ اَوْ اَظْلِمَ اَوْ اُظْلَمَ اَوْ اَجْهَلَ اَوْ يُجْهَلَ عَلَىَّ “Bismillâh! Allâh’a tevekkül ettim. Allâh’ım! Dalâlete düşmekten ve başkaları tarafından dalâlete sürüklenmekten, kaymaktan ve kaydırılmaktan, haksızlık yapmaktan ve haksızlığa uğramaktan, câhilce davranmaktan ve câhillerin davranışlarına muhâtap olmaktan Sana sığınırım.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 102-103/5094; Tirmizî, Deavât, 35) İbn Abbas Radiyallahü Anh’dan şöyle rivayet edilmiştir. Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem’a İran Kisra’sı bir katır hediye etmişti. Rasûlullah Aleyhisselâm katıra eğeri v

İyiliğin Peşinden İmtihan Gelir

İyiliğin Peşinden İmtihan Gelir Salih bir zat vardı. Çok cömertti. Elinde avucundakileri muhtaçlara dağıttığı gibi, yardım isteyen fakirler olursa, onlara belli etmeden, başkalarından kendi adına borç alır fakirlere hediye ederdi. Bu zat bir gün hastalanır, yatağa düşer. Hastalığı gittikçe artar. Bunu duyan alacaklılar, onun ölüm döşeğinde olduğunu düşünerek başucuna dikildiler. Salih zat bundan son derece utanmış, rahatsız olmuştu. Asık yüzlü, sıkıntılı tiplerle çevrili olması onu üzmüştü. Bir şeyler söylemek istedi ancak, bize para gerek, nasihat değil, diye susturuldu. Bu sırada dışarıdan helva satan bir çocuğun sesi duyuldu. Salih zat, bir adamına seslenerek helvaları satın alıp ziyaretçilere ikram etmesini istedi. Görevli, çocuğun tepsisindeki bütün helvaları aldı. Ziyaretçilere ikram etti. Herkes abus çehrelerle helvaları yediler. Çocuk gelip helvaların parasını istedi. Salih zat, – Evlat bunları bana borç olarak yazar mısın? deyince çocuk tek kelime söy

Allah'ın Teâlâ’nın Rahmeti Nereden Gelir Bilinmez:..

Allah'ın Teâlâ’nın Rahmeti Nereden Gelir Bilinmez... Ma'rûf-ı Kerhî hazretleri, ramazan ayından başka bir ayda, nafile oruç tutarken Badat çarşısından geçiyordu. İkindi vakti bir su dağıtıcısı; "Benim suyumdan içene Allah’ü Teâlâ rahmet etsin" diye bağırıyordu. Hazret-i Ma'rûf, sucunun elindeki bardağı alıp içti. Talebeleri dedi ki: "Efendim siz oruçlu değil miydiniz?" "Evet, oruçlu idim. Fakat bu su dağıtıcısının duası üzerine nafile orucu bozdum." buyurdu. Ma'rûf-ı Kerhî vefat edince, kendisini rüyada gördüler; "Allah’ü Teâlâ, sana nasıl muamele eyledi?" dediler, "O su dağıtıcısının duası ile daha fazla ihsana kavuştum." dedi.

Ölüm Mümine Nasıl Gelir? Kâfire Nasıl Gelir?

Ölüm Mümine Nasıl Gelir? Kâfire Nasıl Gelir? Mümin, vuslat-ı canana nasıl erer? Ölüm, kâfire nasıl gelir? Onu, bu âlemden inkâr ettiği âleme ve korkunç azaba nasıl yollar? Bunları anlatalım: Rivayet olunur ki, Allah’ü sübhanehu ve Teâlâ, her mümine öldükten sonra sorar: - Seni tekrar dünyaya iade edeyim mi? Mümin; Hakkın bu sualine, ölüm anında duyduğu acı dolayısıyla menfi cevap verir, yani dünyaya dönmek istemez. Kâfir ise, gördüğü ve ileride daha da göreceğini bildiği azabın yanında, üç yüz kılıç darbesi acısı gibi olan azaba tahammül eder ve iman ile ölmek, amel-i saliha işleyebilmek için; tekrar dünyaya dönmeyi ister. Şehitler ise, ölüm anında gördükleri iltifat-ı-ilâhiyeye nail olabilmek için, tekrar tekrar dirilerek Allah’ü Teâlâ yolunda ölmeği ve aynı iltifata nail olmayı temenni ederler. Üseyd bin Abdurrahman hazretlerinden rivayet olunur ki meyyit tabuta konulduğu zaman: - Kaddimuni! Kaddimuni! (Beni, tez ve çabuk yerime götürün) diye seslenir, duyanlar

Gelen Hak’tan Gelir

Gelen Hak’tan Gelir Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Eğer Allah seni bir zarar uğratırsa, onu kendisinden başka giderecek yoktur. Ve eğer sana bir hayır verirse, (bunu da geri alacak yoktur). Şüphesiz O her şeye kadirdir.” (En’âm, 17) Rasûlullah (sav) buyurdular:  “Bismillâh! Allâh’a tevekkül ettim. Allâh’ım! Dalâlete düşmekten ve başkaları tarafından dalâlete sürüklenmekten, kaymaktan ve kaydırılmaktan, haksızlık yapmaktan ve haksızlığa uğramaktan, câhilce davranmaktan ve câhillerin davranışlarına muhâtap olmaktan Sana sığınırım.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 102-103/5094; Tirmizî, Deavât, 35) İbn Abbas (ra)’dan şöyle rivayet edilmiştir. Hz. Peygamber (sav)’a İran Kisra’sı bir katır hediye etmişti. Rasûlullah (as) katıra eğeri vurdu, kendisi bindi, beni de terkisine aldı. Bir müddet gittikten sonra bana döndü ve: “Yavrum” dedi. Ben de: “Buyur, yâ Rasûlallâh!” dedim. Şöyle buyurdu: “Allah’ın emirlerini ve nehiylerini gözet ki, Allah da seni gözetsin. Allah’ı gözet ki onu önünde bulasın

Zina Yapanın Başına Neler Gelir?

Zina Yapanın Başına Neler Gelir? Zina yapanın başına 6 şey gelir. Bu hastalıklar o kişide mutlaka görülür. Bunlardan 3 ü dünyada 3 ü ahirette. Dünyada başına gelecekler; 1- Yüzünün nuru gider. Yüzünden nerdeyse anlaşılacak hale gelir. Allah’ın verdiği o güzellik ve nur artık görünmez olur 2- Fakirlik getirir. Geçimini bozar, huzurunu bozar, ömrünün bereketini giderir. Dünyadan nasıl gittiğinin farkında bile olamazsın. 3- Allah’ın rahmeti, şefaati gider. Rabbimiz lanetlediği için ömrü kısalır, yani bereketsiz hale gelir. Ahirette başına gelecekler; 1- Direk Allah’ın gazabı ile karşılaşır. Kabirden kalkıp mahşer meydanına giderken Allah’ın gazabı ile karşılaşır. 2- Cehennemde de kalmayı gerektirir. Cehennemde büyük azaplara düçar olur. (İbnu’l Cevzi) 3- Kötü bir şekilde hesaba çekilir. Ahiretin o çetin gününde yaptığı bu günahın cezasının hesabı çok çetin sorulur. Haram ilişkiler meleklerin lanetine sebeptir. Her sabah iki melek: “Kadınlar yüzünden e

Vız Gelir Sana

Vız Gelir Sana Uyan, kalk, yiğidim; kendini topla, “O kutlu seferler” başladı artık... İmanının rehberdir, yoldaştır sana, Dağlar gibi engel, vız gelir sana! Bilgi tezgâhında, güzelce bilen, İmanı İslâm’ı, iyice öğren, Hedefi iyi seç, Hak Yola yönlen, En güçlü zorluklar, vız gelir sana! Aşkına aşk katıp, eserler üret, Sevgiye odaklan, kalpleri fethet! Düşmanları alt et, dostları mest et. Yedi düvel bile, vız gelir sana! Bu millet ezildi, zillete düştü, Darbeler yedi, yolundan şaştı, Sahte efelerin, peşinden koştu, Acılar yokluklar, vız gelir sana! İnanan yolundan, ölse de şaşmaz, Kendisi düşse de, bayrağı düşmez, Cesedin çiğnetir, hakkı çiğnetmez, Gökler dolusu güçlük, vız gelir sana! Rabbim yardım eder, her an destekler, Cennetler açılır, yolunu bekler, Boşa gitmez, hiçbir zaman emekler, Tuzaklar, engeller; vız gelir sana!                                                                        Yaşar AKKAŞ “Bu eserlerin iz

Ölüm var, Her Yerde; Bekliyor Kardeş

Resim
  Ölüm var, Her Yerde; Bekliyor Kardeş Yüz bin yıl yaşamak olsa emelin, Demirden, çelikten olsa temelin, Kral olsan göğe uzansa elin, Ölüm var, her yerde; bekliyor kardeş…   Dünyaya gelip de gitmeyen var mı? Ecel şerbetini içmeyen var mı? Mezar denen yere girmeyen var mı? Ölüm var, her yerde; bekliyor kardeş…   Gücüne güvenip,  “Yiğidim!”  deme! Tenine güvenip,  “Güzelim!”  deme! Malına güvenip, “ Zenginim!”  deme! Sakın gururlanıp,  “Ben buyum!”  deme, Ölüm var, her yerde; bekliyor kardeş…   Çevrene dokunur, seni es geçer, Bazen çok yaklaşır, pas gelir geçer, Yaşlılar dururken, gençleri seçer, Ölüm var, her yerde; bekliyor kardeş…   Hani Nuh, Süleyman, Muhammed nerde? Hiç bir peygambere kalmadı dünya! Hoş seda bırakıp geçip gittiler… Ölüm var, her yerde; bekliyor kardeş…   Hani Şeddad, Karun, Firavun nerde? Hayırla ananı, var mı bir yerde? Küfür ve zulmüyle; yanıyor narda, Ölüm var, her yerde; bekliyor kardeş…   Yerden göğe kadar altının olsa, Elmastan, zümrütten, tahtların olsa, Uz