Kayıtlar

bugün etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

De ki; Allah için, Ne Yaptın Bugün?

De ki; Allah için, Ne Yaptın Bugün? Kalbini bağla ki, Hâkk kemendine, Düşme, mahşer günü, yargı derdine, Sen, kendi yargıcın, ol da kendine, De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Bir gönül kapısı, bulup çaldın mı? Bir sevgi seline, boyca daldın mı? Bir dosta bedelsiz, selâm saldın mı? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Seher vakti kalkıp, vecde daldın mı? Nûrlar dağılırken, payın aldın mı? Hâkk aşkına, kâlbi şâhid kıldın mı? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Bilmediğin, bilenlere sordun mu? İlimle aranda, köprü kurdun mu? Zarar ve kârını, hayra yordun mu? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Ezelî rızkına, râzı oldun mu? Sabır sofrasında, lezzet buldun mu? Îmânla şükredip, huzur doldun mu? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Gafleti, gayretle, yarıştırdın mı? Alnını, secdeyle barıştırdın mı? Bir akraba sorup, soruşturdun mu? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Kibir dağlarından, inip geldin mi? Zorda kalmış, bir kişiyi

Bugün ALLAH İçin Ne Yaptın Hikâye

Bugün ALLAH İçin Ne Yaptın Hikâye Bir zamanlar bir adam yaşarmış. Bu adam bir olay neticesinde hayatını kaybeder ve karşısında sorgu sual meleklerini görür... Seni, demişler bugünden sınava tutalım ilk olarak kolay bir soru soralım... Adam sevinmiş ve hemen kabul etmiş... Melekler sormuş bugün Allah için ne yaptın? Adam soruyu gülüp tebessüm ederek başlamış anlatmaya… Bugün tüm namazlarımı kıldım, ayrıca nafile namazlarda kıldım, ramazan ayı olduğu için orucumu tuttum ve Allah dua ettim der... Bu sefer melek tebessümle başlamış konuşmaya, sen beş vakit namazı görevin olduğu için kıldın! Fazladan kıldığını ise cehennem korkusundan kıldın! Orucunu cennetteki rahatlık için tuttun! Duayı da isteklerin olduğu için ettin... Melek tekrar sormuş bugün Allah için ne yaptın? Adam yarı yıkılmış halde; bugün sadakamı ve zekâtımı verdim, helâlim olmayanı almadım hatta bakmadım bile demiş. Melek âşık olunası bir tebessümle başlamış konuşmaya… Sadakanı ve zekâtını mal

Bugün Berat Gecesi

Bugün Berat Gecesi Berat gecesi, Şaban ayının 14’ünü 15’ine bağlayan gecedir. Rahmet kapılarının açılıp, duâların kabul olacağı dört geceden biridir. Rasûlullah “Sallallahü Aleyhi Vesellem”, bu gece çok ibâdet ve duâ ederdi. اللَّهُمَّ اَرْزُقْنَا قَلْباً تَقِيَّاً، مِنَ الشِّرْكِ بَرِيَّاً، لاَ كَافِراً وَلَا شَقِيَّاً Okunuşu: Allahümmerzuknâ, kalben takıyyen mineşşirki beriyyen lâ kâfiren velâ şakıyyen. Anlamı: Ey Allah'ım! Bize, şirkten berî, kâfir ve şakî de olmayan, müttakî bir kalp nasîb eyle! Duâsını çok okurdu. Kur’ân-ı kerîm, levhilmahfûz’a bu gece indi. Allah’ü Teâlâ, ezelde, hiçbir şey yaratmadan önce, her şeyi takdir etti, diledi. Bunlardan, bir yıl içinde olacak her şeyi, bu gece meleklere bildirir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: (Şabanın 15. Gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirin! O gece Allah’ü Teâlâ buyurur ki: “af isteyen yok mu, affedeyim. Rızk isteyen yok mu, rızk vereyim. Dertli yok mu, sıhhat, âfiyet vereyim. Ne isteyen varsa,

Bugün Değilse, Ne Zaman?

Bugün Değilse, Ne Zaman?   Öğretmen Leman Hanım bir sohbette anlatmıştı: “Öğretmen okulunu yeni bitirmiştim, tayinim yapıldı, göreve başladım. Gençtim, tecrübesizdim. Bazı fizikî üstünlüklerim, bende bir gurur, bir kibir duygusu uyandırmıştı. Kendimi çok beğeniyor, gizli gizli bir hayranlık duygusu duyuyordum. Bir gün dersten çıkmış, öğretmenler odasına gitmiştim. Çayımı yudumluyordum. İçeriye odacı girdi, bana doğru yürüdü… Ve “Efendim” dedi, “Mü­dür bey sizi çağırıyor.” Sebebini sordum, “Bilmiyorum efendim” dedi, hiç oralı olmadım. Odacı uzaklaştı, biraz sonra bir başka odacı geldi. Aynı şekilde müdür beyin çağırdığını söyledi, iyice canım sıkılmıştı. “Gelmiyorum” dedim. “Müdür bey bir hanım öğretmeni nasıl ayağına çağırabilir?” Odacı sesini çıkarmadan gitti. Biraz sonra içeriye müdür bey girdi. Emekliliğine on beş gün kalmıştı. Yaşlanmış, biraz beli bükülmüştü. Büyük bir saygı ve incelikle: “Kusura bakmayın sizi rahatsız ettim, ders çizel­gesini hazırlıyordum, müsait günleriniz

Büyüklerin Gözüyle Dünya

Büyüklerin Gözüyle Dünya Dün öldü, bugün ise, sanki can çekişmede, Yarın henüz doğmadı, doğmayacak belki de.  B işr-i Hafi Rahmetullahi Aleyh Gün akşamlıdır devletlüm, dün doğduk bugün ölürüz... Evliya Çelebi  Rahmetullahi Aleyh "Dünya üç gündür; dün, bugün ve yarın. Dün geçti, yarın geleceği belli değil. Öyle ise bugünün kıymetini bil" Hasan-ı Basri  Rahmetullahi Aleyh Bugünü düşünürüm… Dün geçti, yarın var mı? Gençliğe de güvenmem... Ölenler hep ihtiyar mı?" Ebu Turab Rahmetullahi Aleyh Dünya üç gün gibidir. Dünya üç gün gibidir. Dün, bugün, bir de yarın. Dün gitti, geri gelmez, Bu senin büyük kaybın… Yarın henüz gelmedi, Belki de gelmeyecek. Zira yarın gelmeden Belki ecel gelecek. Öyleyse gün bu gün, Saat bu saattir. Bulunduğun gün ve an Sana büyük fırsattır.     Hasan-ı Basri  Rahmetullahi Aleyh Yalan Dünya Bilirim seni yalan dünyasın, Bütün Evliyaları alan dünyasın… Kaçan kurtulmaz senin el

Gözler Kapanınca, Pişmanlık Fayda Vermez

Gözler Kapanınca, Pişmanlık Fayda Vermez Ben de dün sizin gibi, dolaşırdım dünyada, Bugün ise ölüyüm, yatarım Musallada. Bu gözler kapanınca, pişmanlık fayda vermez. Dünya dolu mal olsa elden hiç bir şey gelmez. Ailem, akrabalar beni hep tanıyanlar, İçten samimi seven, yüreği kanayanlar. İşte ben gidiyorum son sözümü dinleyin Hakkımı helâl ettim, sizler de helâl edin! Vasiyetim şudur ki, tutmaya gayret edin. Hak yoldan ayrılmayın, Allah yolundan gidin Baki olan Allah’tır, fani olan insandır. Dünyaya tapanların, sonu feci hüsrandır. Hani tahta kurulup, en büyük benim diyen? Hani hep haram yiyen, kan döken ipek giyen? Nefsin arzusu bitmez, insan sonsuzu ister, Sonsuz yalnız Allah’tır, aklolan Hakkı ister. Kavga, niza, gürültü ömürü boşa harcar Sevgi, dostluk, muhabbet, hayata neşe katar. Mal, can da emanettir, hepsi bir gün alınır, Karanlık, boş mezara, yapayalnız girilir. Akraba ve dostların kabre bırakıp döner, Sadece

Güneşin Oğluydu

Resim
Güneşin Oğluydu Biraz Şintoizm inancı, biraz da yoğruldukları efsanelerden olacak, Japonlar imparatorlarını fevkalbeşer sanırlar. Güya onlar istisnadır, kutsaldır, sıradan insanlarla muhatap olamazlar. Taşeron Oldu Hirohito 65 yıl evvel bugün kayıtsız şartsız teslim olur ve 2. Cihan Harbi durur. Şaşırtıcıdır ama imparator, efendilerini yormaz, denileni yapar. Yeni Japon Anayasasını bile Amerikalılar hazırlar. Kime Niyet... Truman atom bombasını Almanlara karşı düşünmüştür, gelgelelim böylesi bir silahın sarı saçlı, mavi gözlü, üstelik Hristiyan bir halk üzerinde denenmesi şık olmayacaktır. Kaldı ki o günlerde Berlin düşmüş, Hitler intihar etmiş, Naziler havlu atmışlardır. Ama Japonlar Asyalıdırlar. Esmerdirler, çekiktirler, bodurdurlar. Dahası papaz kilise tanımazlar. Hepsi bir yana sızıntı riski yoktur. Okyanusta adadırlar! Bay Başkan bu zarif, kibar, çalışkan insanlara haşerat muamelesi yapar. Aman Almanlar Yapmadan Beyaz Saray atom bombası için 2 milyar

Temiz Nesiller Nasıl Yetişir!!!

Kızımı Kime Vereyim? Bugün, bütün insanlar; toplumun çok bozulduğundan ahlâk, namus ve güven kalmadığından, yakınırlar. Medyadaki iç karartıcı ve tüyler ürpertici haberler, cinayetler, tecavüzler, aile içi şiddet; bir avuç mutlu azınlık hariç, herkesi rahatsız etmektedir. Ancak, hiç kimse kendini düzeltmek istemez. Hatayı hep başkalarında ararlar. Mutlu görünen varlıklı kesim bile sık sık kötü olaylar ve mutsuzlukla karşı karşıya geliyor. Onlar da bunun sebeplerini kanunlara, idarecilere ve maddi sebeplere bağlarlar.  Çünkü artık manevi hayattan tamamen kopmuşlardır. Hâlbuki rejimin adı ne olursa olsun, kanunlar ne kadar mükemmel olursa olsun onu uygulayan insandır. İnsan bozuk olunca her şey bozuk oluyor. Eğer madde gerçekten her şeyi çözseydi varlıklı kesim suç işlemez ve dünyanın en mutlu insanları olurdu.  “Kesikbaş”  vakaları yaşanmazdı. Madde ve paranın gücü sınırlıdır. İnsanı mutlu etmeye yetmez. İnsan nefsi her zaman; en iyiyi, en güzeli, her alanda dünyada bir numara olmayı, i