Kayıtlar

Tek etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bulunmayacak Tek Şey Senin Benzerin

Bulunmayacak Tek Şey Senin Benzerin Bulunmayacak tek şey senin benzerindir. Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu seyretmekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor ayakkabılara rağbet fazlaydı. Gerçi mallar çok sayılmaz küçük bir dükkân için yeterliydi. Onların en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine doğru biraz daha yaklaştı. Fakat bir koltuk değneği kullanmaktaydı. Hem de güçlükle... Adam ona bir kez daha göz attı. Üstündeki pantolonun sol kısmı, dizinin alt kısmından sonra boştu. Bu yüzden de sağa sola uçuşuyordu. Çocuğun baktığı ayakkabılar, sanki onu kendinden geçirmişti. Bir müddet öyle durdu. Daldığı hülyadan çıkıp yola koyulduğunda, adam dükkândan dışarı fırlayıp: 'Küçüüük! ' diye seslendi. 'Ayakkabı almayı düşündün mü? Bu seneki modeller bir harika!' Çocuk, ona dönerek: 'Gerçekten çok güzeller!' diye tebessüm etti, 'Ama benim bir bacağım doğuştan eksik'. 'Bence önemli değil!

Hakaretlere Tek Kelime Dahi Cevap Vermedi

Hakaretlere Tek Kelime Dahi Cevap Vermedi Muhammed Hâşim-i Kişmî şöyle anlatmıştır: "Bir gün camilerden birinin yanında talebelere ayrılmış bir odada oturuyordum. Bir talebe diğer bir talebe ile evliyanın halleri üzerine konuşuyordu. Bir ara bu talebelerden biri, Muhammed Bâkibillâh Kuddise Sirruh hazretlerinden bahsedip, "Bugüne kadar çok yerler gezdim. Bu zamanda onun gibi nefsini terketmiş, cefalar çekmiş kimse yoktur" diyerek şöyle anlattı: "Hâce Kutbüddin hazretlerinin mübarek mezarlarının basındaydım. Aniden, 'Muhammed Bâkibillâh hazretleri geliyor' dediler. Mezara hizmet eden hizmetçi, mezara yakın bir yere, onlar için bir sandalye ve üzerine minder, örtü koydu. Orayı Muhammed Bâkibillâh Kuddise Sirruh hazretleri için hazırladı. Muhammed Bâkibillâh hazretleri daha teşrif etmeden önce, kendinden habersiz biri içeriye girdi. Gözü sandalyeyi ve üzerindeki örtüyü görünce, "Bu nedir ve kimin içindir?" dedi. Hizmetçi, Muhammed Bâkibillâh

Devrim: İlk Ve Tek Türk Otomobili

Devrim: İlk Ve Tek Türk Otomobili Yeryüzündeki hiçbir otomobil onun kadar yanlış tanıtılmadı, onun kadar aşağılanmadı. 40 yıla yakın bir süre boyunca 27 Mayıs darbesinin simgesi gibi görüldü ve gösterildi. Kimileri "modeli çalıntı" dedi, kimileri ise "Türk mühendislerinin yetersizliğinin simgesi" olduğunu ileri sürdü. Ancak gerçek o kadar farklıydı ki.. İşte "Devrim", bundan tam tamına 42 yıl önce, hayal kurması şiddetle yasaklanmış olan böyle bir toplumda doğdu. Türkiye’nin ilk gerçek yerli otomobil prototipiydi o. Koç topluluğunun resmi tarihe göre "ilk" sayılan "Anadol’undan daha önce doğmuştu. Ancak, dedik ya, bu sıkıştırılmış toplum için haddi fazlasıyla aşan bir çabanın, cüretkâr bir hayal gücünün ürünüydü "Devrim". Nitekim, anında cezalandırıldı. Bir daha da yıllar boyunca kimseler adını bile anmayacaktı. Anmamak söyle dursun, üretilmiş olan üç tane gıcır gıcır "Devrim"den ikisinin karanlık güçler tarafından