Kayıtlar

Edep etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Edep Timsali Hz. Fatıma Radiyallahü Anha

Edep Timsali Hz. Fatıma Radiyallahü Anha Sevgili Peygamberimizin Sallallahü Aleyhi Vesellem vefatından sonra, Hz. Fâtıma, âhiret hazırlığını daha ciddi bir şekilde yapmaya başla­mıştı. O her haliyle ‘yolcu’ olduğunu belli ediyor ve hazırlığı­nı ebedî âleme göre yapıyordu. Artık vuslat gününü hasretle beklemeye başlamıştı. Peygamberimizin vefatının üzerinden altı ay geçmişti ki Hz. Fâtıma validemiz hastalandı. Halife Hz. Ebû Bekir’in Radiyallahü Anha hanımı, büyük sahabi Hz. Esmâ Radiyallahü Anha ziyaretine gelmişti. Konuşurlarken Hz. Fâtıma Radiyallahü Anha, günlerdir kalbini huzursuz eden bir hususu açmak istedi. Hz. Esmâ Radiyallahü Anha; “Ya Fâtıma Radiyallahü Anha, seni üzen şey nedir, söyle de Ebû Bekir Radiyallahü Anh’ı haberdar edeyim, bir çare bulsun” dedi. O iffet ve fazilet timsali, o hayâ örneği, o nezahet menbâı Hz. Fatıma Radiyallahü Anha’nın son demlerinde kalbini dilhûn eden şey elbette mühimdi. Fakat ne olabilirdi? Bakınız o peygamber neslinin muazzez men

Edep

Edep Edep bir tac imiş Nur-u Hüda’dan, Giy ol tacı, emin ol her belâdan… Mevlâna Celaleddin Rumî Kuddise Sirrûh Hazretleri, Mesnevî’sinde şöyle diyor “Allah’tan edebe muvaffak olmayı dileyelim. Edebi olmayan kimse Allah’ın lütfundan mahrumdur. Edebi olmayan yalnız kendine kötülük etmiş olmaz. Belki bütün dünyayı ateşe vermiş olur.” Bir melek olan Azazil de, yine küstahlık yüzünden kapıdan sürülmüştür.” Edep, nefsini tanıyıp haddini bilmektir Edep, kul olduğunu anlayıp Yüce Mevlâ’ya yönelmektir. Edep, kibri kırıp tavazuya sarılmaktır. Edep, fani dünyayı tanıyıp boş davaları bırakmaktır. Edep, Cenab-ı Hakk’ın ve varlıkların haklarını güzel korumaktır Edep, hayâlı ve vefalı olmaktır. Edep, pişman olunacak şeyleri yapmamaktır. Kısaca edep, güzel ahlâktır. Güzel ahlâk ise, içiyle dışıyla doğru olmak ve bu doğruluk üzere yaşamaktır. Buna denge ve istikamet denir. Kalpte ne varsa, yansıyan odur... Ahlâk, kalbin içindeki şeylerin dışa yansımasıdır. H

İllâ Edep! İllâ Edep!

İllâ Edep! İllâ Edep! Edep rûhun süsüdür. Edep her işin usûlüdür. Usulsüz vusûl (maksada ulaşmak) mümkün olmadığından edep eksikliği ile de gerçek insanlık seviyesine ulaşmak mümkün değildir. Çünkü insan rûhuyla insandır, cesediyle değil. Hâdimî’nin tâbiriyle edep, aklın dıştan görünüşüdür. Hz. Ali’ye göre de, dîn, edep ve mürüvvet aklın netîceleridir. Edep ve ahlâkı en güzel olan kimse îmânı en güçlü olan bir mü’mindir. (Ebû Dâvûd, Sünnet, 15) O hâlde edep, îmânın aynasıdır. Edep insanla hayvan arasındaki farktır. Edep muhabbeti celbeder. Edep, insana hayatı ve içinde yaşadığı toplumu sevdiren zarif, kibar ve nezîh bir alışkanlıktır. Buna binâen büyükler, “Kişinin edebi altınından hayırlıdır” buyurmuşlardır. Edep şeytanın kâtilidir. Evlâdına edep öğretmeyen baba düşmanlarını sevindirir. Edebin efdali kişinin haddini bilerek sınırı aşmaktan sakınmasıdır. Bu sebeple “Ulemânın yanında diline, evliyânın yanında kalbine, sofrada eline, misâfirlikte gözüne sâhip ol!” denil

Edep Çizgisi

Edep Çizgisi Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…” (Tahrim, 6) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: "Bir çocuğun ana baba üzerindeki hakkı ona güzel bir isim vermesi, iyi bakması, güzel bir edeble yetiştirmesidir. " (Kenzü’l-ummâl, XVI, 417) Edeb, elif, dal ve ba harflerinden oluşmaktadır. “Elif eline, dal diline, ba ise beline sahip ol!” demektir. Tasavvufi edebde bütün organların uyacağı edepler, makam ve meclise göre uygulanacak usuller vardır. Nitekim tasavvufi edebde içeri girip çıkarken kapı sert açılıp kapatılmaz. Hatta kapı kapanmaz çevrilir veya örtülür ya da sırlanır. Ayakkabıların burunları kıbleye yönelik olarak konur... Uyandırılmak istenen dürtülerek değil, yastığına hafifçe dokunularak “Âgah olun!” diye uyarılırdı ki uyuyan telaşla korkmasın. Yemek yerken ağız şapırdatılmaz, su içerken ses çıkarılmaz, kahve ve çay içerken höpürdetilmezdi. Çay karıştırılırken