Kayıtlar

Üç İhtiyar Misafirin Öyküsü

Üç İhtiyar Misafirin Öyküsü   Bir kadın, kapıdan dışarı çıktığında, bembeyaz sakallı üç ihtiyarın kendi evinin önünde oturduklarını görür. “- Ben sizi hiç tanımıyorum!”, der... “- Ama aç ve susuz olmalısınız... Lütfen içeriye gelin de sizlere bir şeyler ikram edeyim!” “- Evin erkeği içerde mi?’ Diye sorar adamlar. “- Hayır!”, der kadın. “- Şu an evin dışında.” “- O evde olmadığı sürece bizim bu eve girmemiz mümkün değil...” diye cevap verirler. Akşam olup kocası eve döndüğünde kadın olanları anlatır. “- Peki, onlara söyleyebilir misin?”, der adam. “- Ben evdeyim artık, bu eve gelebilirler...” Kadın dışarı çıkıp bu kişileri içeri davet eder. Ama bu defa da; “- Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz!” der yaşlı adamlar. Kadın öğrenmek ister; “- Niye giremezsiniz?” İhtiyarlardan biri açıklar: “- Onun adı ZENGİN!”, der bir arkadaşını göstererek. “- Diğeri BAŞARI...” “- Ben ise SEVGİ...” Sonra ekler; “- Şimdi içeri gir ve kocanla konuş. Hangimizi eviniz

Sekiz Şey Benden İsteniyor

Sekiz Şey Benden İsteniyor   İmam-ı Şafiî Rahmetullahi Aleyh Hazretleri bir sabah namazdan sonra evine dönerken yolda birine rastlar. Adam önce selâm verir, iyi dilek ve duada bulunduktan sonra da “Hayırlı sabahlar” manasında: “Nasıl sabahladın?” der. Hazret-i İmam nasıl sabahladığını şöyle anlatır: “Sekiz tane şeyin benden istendiğini düşünerek sabahladım!” Adam şaşırır: “Ya imam, kim sizden 8 tane şey isteyebilir? Sizin kimseyle takışık bir işiniz yoktur ki?” Hazret-i İmam tebessüm ederek meseleyi açar: “Bak, benden her sabah kimler neler istiyor?” der ve şöyle izah eder: 1- Rabbim Azze ve Celle benden farzını istiyor. 2- Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem benden sünnetini istiyor. 3- Aile, çoluk çocuk günlük masrafını istiyor. 4- Nefis kendine tabi olmamı istiyor. 5- Şeytan arkasından gitmemi istiyor. 6- Kiramen kâtibin melekleri iyi şey yazdırmamı istiyor. 7- Geçen günler ihtiyarlanmamı istiyor. 8- Son olarak da Hazreti Azrail Aleyhisselâm haz

Tevekkül

Resim
Tevekkül   Hamile bir ceylan vardı. Doğumu yaklaştığında ormanın en uzak yerine gitti. Bir nehir yanını buldu. Tam doğuracağı esnada gök gürledi şimşek çaktı ve yangın çıktı. Soluna döndü bir baktı ki ona ok atmak isteyen bir avcı var. Sağına döndü aç bir aslan onu avlamak için yaklaşıyordu. Ceylan için o an tek bir düşünce vardı. Kaçmayı düşündü. En iyi onu yapabilirdi ama eninde sonunda yakalanacağını düşündü ve çıkmazda olduğunu gördü. Kaçacak yeri de yoktu. Ya aslan parçalayacaktı ya yangında can verecekti ya da avcı onu avlayacaktı belki de nehirde boğulacaktı. Her yer tehlikelerle dolu ve ceylan kesinlikle bir kurtuluşu olmadığını düşünüyordu. İşte o an ceylan gücünün yeteceği şeye odaklanma kararı aldı. Doğumuna odaklandı doğumu yapmaya. Ve doğru olan şeyin doğasını gerçekleştirmeye yöneldiğinde bir şekilde başaracağına inanmak istedi. Sonra neler mi oldu? Şimşek çaktı, avcının görüşünü kapattı ve çıkan ok aç aslana sap

ABD'den Türkiye analizi: ‘Hasta Adam' Küresel Güce Dönüştü’

Resim
  ABD'den Türkiye analizi: ‘Hasta Adam' Küresel Güce Dönüştü’   ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantic Council'de yer alan analizde, Türkiye'nin Osmanlı'nın 'Hasta adam'ından küllerinden yükselen bir küresel orta güce dönüştüğü belirtildi. BD merkezli düşünce kuruluşu Atlantic Council'de Türkiye ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme alındı. "Batı Türkiye'nin Osmanlı İmparatorluğu'nun küllerinden yükselen bir 'Orta güce' dönüşmesinden ders çıkarmalı" başlıklı yazıda, Türkiye'nin küçük bir devletten yükselen 'Orta güce' sahip çok önemli bölgesel ve küresel bir güç olduğu vurgulandı. Yazıda, Batı'nın Türkiye'nin son yıllardaki yükselişinden ders çıkarması gerektiğine vurgu yapıldı. Dünyanın Acil Sorunlarında Ön Saflarda Yer Alıyor Atlantic Council'de yer alan yazıda a Rus Çarı I. Nicholas, Osmanlı İmparatorluğu’nu “Avrupa’nın hasta adamı” olarak nitelendirdiği ancak Osmanlı'nın küllerinden doğan

Mezar Taşları

Resim
Mezar Taşları   Ziyaret ettim köyün mezarlığını, Tek tek okudum taştaki adlarını, Hesap ettim ölüm yaşlarını, Hayatın bir özeti mezar taşları…   Kimi taşlara yazılmış beyit, İsimler gördüm çeşit çeşit, Yok makam mevki hepsi eşit Hayatın bir özeti mezar taşları…   Yazıları okudum bir bir, Ne zengin yazar ne de fakir, Ne memur yazar ne de amir, Hayatın bir özeti mezar taşları…   Ebe dede baba ana evlât Safa saf dizilmişler yan yana, Hepsi kavuşmuş yaratana Hayatın bir özeti mezar taşları…   Yatıyorlar kara toprağın bağrında, Her şeyi bırakıp gitmişler arkalarında, Kimbilir hangi hayâlleri kaldı dünyada, Hayatın bir özeti mezar taşları…   Kimisi ömrünün baharında, Kimisi doksan yaşlarında, Dünyaya etmişler veda, Hayatın bir özeti mezar taşları…   Her soydan var birkaç kişi, Kiminin evlâdı kiminin eşi, Kiminin bacısı kiminin kardeşi, Hayatın bir özeti mezar taşları…   Kimlikleri özenle kazınmış taşa, Azrail dinlemi

Eşimle Aramızda Bir Soğukluk Vardı

Eşimle Aramızda Bir Soğukluk Vardı   Eşimle 6 yıllık evliyiz. 2 yavrumuz var. Aramızda belli bir mesele yoktu. 2 yavrumuz var. Aramızda belli bir problem yoktu. Yalnız soğukluk vardı. Karşılık bulamıyordum. Çok uğraştım fakat bir türlü düzelmedi. Bugün eşim artık boşanmak istediğini söylemiş oldu. “- Niçin? Diye sordum. Problem ne? Küçümsediğin yanım nedir? Bilmek isterim!” “Bilmiyorum!” dedi İçimde anlam veremediğim bir soğukluk var sanki. Isınamıyorum bir türlü…” “Tamam!”. Dedim ve o gün boşanmaya karar verdik. Sonra düşününce bunun şeytandan olabileceği aklıma geldi. Allah Rasûlü Sallallahü Aleyhi Ve Sellem; “Bakara Sûre’si okunan eve şeytanın giremeyeceğini…” haber vermişti. “- Evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz! Muhakkak şeytan, içinde Bakara Sûre’si okunan evden kaçar!” (Müslim 780/212, Tirmizi 3036) Ertesi günden itibaren 3 gün süresince Bakara Sûre’sini sesli olarak açıp dinledim fakat eşime bir şey demedim. Bu arada boşanma sonrasını konuşmaya devam ediyoruz.

Karınca da İrşad Eder

Karınca da İrşad Eder   Bir Hak dostu: “- Beni bir kedi irşat etti!” der. Tasavvuf kitaplarında Timurlenk’le alakalı şöyle bir hadise anlatılır: Timurlenk bir gün bir koyun çalar. Timurlenk’in başlangıcı koyun hırsızıdır. Osmanlı’dan Anadolu’yu çalması onun ikinci işidir. Koyunlarından birinin çalındığını gören çoban, sadağından bir ok çıkararak atar ve ok Timurlenk’in ayağına saplanır. Bu sebeple topal kalır. Daha sonra o: “- Benden hiçbir şey olmaz.” diyerek bedbin, ümitsiz ve kalbi kırık bir şekilde bir harabeye giderek orada dinlenir. Bu sırada gözüne bir karınca takılır. Karınca büyükçe bir saman çöpünü sırtlanmış, yüksekçe bir yere tırmanıyor. Tırmanma esnasında çöpü düşürüyor. Sonra tekrar alıp yine deniyor. Ta hedefine varıncaya kadar bu işlemi defalarca devam ettiriyor. Bu manzarayı seyreden Timurlenk: “- Ben bu karıncadan daha aciz değilim. Ben de başarılı bir insan olacağım.” der. Tasavvuf ehli buradan bir karıncanın insana ışık tutabildiğini çıkarır.

Dâvâ

Dâvâ   İmansız zümreyi yokluk kemirir, Ezelden ebede her var bizimdir. Kanundur; zamanı zaman devirir, Zamanı kuşatan yer var bizimdir.   Azmimiz kırılmaz kederle, yasla, Ümidin güldüğü diyar bizimdir. Fenadan ölümden korkmayız asla, Ölümün öldüğü diyar bizimdir.   Maddeye tapmayız, ezelden geldik, Her şeyi kuşatan ebed bizimdir. Çirkini sevmeyiz, güzelden geldik, Arkadaş, son zafer elbet bizimdir.   Bu dava özüdür İslamiyet’in, Bu dava güneşi, mazlum milletin, Bu dava, her şeyden, her şeyden çetin. Bu yolda dert, hüzün, gurbet bizimdir.   Seyyid Ahmet ARVASÎ Kuddise Sirrûh

Büyüklerimiz Buyurdular ki…

  Büyüklerimiz Buyurdular ki…   Ebûbekir Radiyallahü Anh buyurdular ki: − Ölümü her an hatırlayalım. − Allah ve Rasulünün sakınılmasını emrettiklerine yaklaşmayalım. − Dünyada, nefislerimizi Rabbimizin rehin aldığı şuuru içinde olalım. − Ecellerimiz gelmeden, dünyada ahiret için yarışalım.   Selman Radiyallahü Anh buyurdular ki: Selman Radiyallahü Anh’ın son nefesine yakın bir halde ellerini yüzüne kapayıp hıçkırıklar içinde ağlarken Sâd bin Ebi Vakkas Radiyallahü Anh ziyaretine gelmiş ve niçin bu kadar ağlıyorsun? Demişti. Selman Radiyallahü Anh da: − Rasulullah’ın huzuruna giderken nasıl ağlamayayım. Vasiyetini tutamamış bir ümmet olarak utanıyorum. O Rasul bana buyurmuştu ki: “Sizin dünyadaki azığınız, binek bir hayvanın üstünde yolculuk etmekte olanın yanındaki azığı kadar olmalıdır.” Ben ağlamayayım da kim ağlasın be kardeşim diye cevap verdiler.   Cafer-i Sadık Radiyallahü Anh buyurdular ki: − Yaratılmayanın peşine düşüp de harap olmayalım. Onu