Kayıtlar

Sana “Tevekkül” Ettim!

Sana “Tevekkül” Ettim!   Sana “Tevekkül ettim”; “VEKİLİM” sensin! Sana “İman ettim”; “SAHİBİM” sensin! Sana “Sığındım”; “SIRDAŞIM” sensin! Sana “Güvendim”; “VELİM” sensin! Sana “Bağlandım!”; “DOSTUM” sensin! Sana tutunuyorum! Bütün varlığımla… Kimsenin beni yere yıkmasına izin verme Allah'ım!   (Alıntı)

Adımız Miskindir Bizim

  Adımız Miskindir Bizim   Biz kimseye kin tutmayız, Ağyar dahi dosttur bize. Kanda ıssızlık var ise Mahalle vü şardır bize   Adımız miskindir bizim, Düşmanımız kindir bizim. Biz kimseye kin tutmayız, Kamu âlem birdir bize.   Pişrev bize Kur'an'durur, Vatan bize cennetdürür. Cehennemi Hak yandırır, O gül-i gülzardır bize.   Vatan bize cennetdürür, Yoldaşımız ol Hak'durur. Hak'tan yana yönelicek, Başka yollar dardır bize.   Dünya bir avrattır karı, Yoldan iltir niceleri. Sürün gitsin o ağyarı, Onu sevmek ardır bize.   Dünya haramdır haslara, Lâkin helâldir hamlara. Biz dünyayı dost tutmayız O dünya murdardır bize.   Yunus eydür: Allah deriz, Allah ile kapılmışız. Dergâhına yüz tutuban, Hemen bir ikrardır bize.   Yunus Emre Kuddise Sirrûh  

Evliya Olmanın Yolu

Evliya Olmanın Yolu   Bişr-i Hafi Kuddise Sirrûh şöyle buyurdu: "- Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellemi rüyamda gördüm. Bana dedi ki": "- Ey Bişr! Allâh-u Teâlâ seni akranların arasında ne ile yükseltti biliyor musun?" "- Hayır, bilmiyorum ya Rasûlallah Sallallahu Aleyhi Vesellem!"   "- Sünnetime uyman, sâlihlere hizmet etmen, din kardeşlerine nasihat etmen ve ashabım ile ehl-i beytime muhabbet etmen sebebiyle... İşte seni evliya derecesine ulaştıran şey bunlardır." (Ebu Said Hadimi, Berika; c:1 syf:328) Allâh’ım bu işleri bize de kolaylaştır ve dostlarının meyanına dâhil et âmin yâ Muin...

Mazlumun Ahı, İndirir Şâhı

Mazlumun Ahı, İndirir Şâhı   Horasan valisi Abdullah bin Tâhir, çok âdil idi. Jandarmaları birkaç hırsız yakalamış, vâliye bildirmişlerdi. Hırsızlardan biri kaçtı. Hiratlı bir demirci, Nişâbûr’a gitmişti. Bir zaman sonra, evine dönüp gece giderken, bunu yakaladılar. Hırsızlarla beraber, valiye çıkardılar. Vali: “- Hapse atın!” dedi. Demirci hapishanede abdest alıp namaz kıldı. Ellerini uzatıp; “- Yâ Rabbî! Günahım olmadığını, ancak sen biliyorsun. Beni bu zindandan, ancak sen kurtarırsın!” diye dua etti. Vali, o gece rüyada dört kuvvetli kimse gelip, tahtını tersine çevirecekleri vakit uyandı. Hemen abdest alıp, iki rekât namaz kıldı. Tekrar uyudu. Tekrar, o dört kimsenin, tahtını yıkmak üzere olduğunu gördü ve uyandı. Kendisinde, bir mazlumun âhı bulunduğunu anladı. Nitekim şiir:   "Binlerce top ve tüfek, yapamaz asla Gözyaşının seher vakti yaptığını Düşman kaçıran süngüleri, çok defa Toz gibi yapar, bir müminin duası."   Hemen o gece, hap

Hz. Ali Radiyallahü Anh İle Yahudi’nin Mahkemesi

Hz. Ali Radiyallahü Anh İle Yahudi’nin Mahkemesi   "Hz. Ali Radiyallahü Anh, Sıffîn Savaşı’na giderken yolda zırhını kaybetmişti. Harp bitip Kûfe’ye döndüğünde, zırhını bir Yahudi’nin elinde gördü. Yahudi’ye şöyle dedi:             “- Bu benim zırhımdır. Onu ne birine sattım, ne de hediye ettim.” Yahudi: “- Bu benim zırhımdır ve benim elimdedir.” dedi.             Hz. Ali Radiyallahü Anh, isteseydi zırhı ondan hemen alabilirdi. Fakat kesin olarak kendisi haklı da olsa, meselenin hâkim önünde halledilmesini teklif etti: “- O hâlde hâkime gidelim!” dedi. Birlikte hâkime gittiler. Hâkim, adaletiyle tanınan Kadı Şureyh Radiyallahü Anh idi. Hz. Ali Radiyallahü Anh huzura girdiğinde, hâkimin yanı başına geçip oturdu ve bu hareketinin sebebi olarak da: “- Hasmım Yahudi olmasaydı elbette onunla aynı yerde otururdum. Fakat ben Rasûlullah Sallalllallahü Aleyhi Vesellem’den, ‘Allah Teâlâ’nın onları küçülttüğü yerde siz de onları küçültün!’ buyurduğunu işittim.” dedi. Kâ

Cehennemden Kurtaran İp: NAMAZ

Cehennemden Kurtaran İp: NAMAZ   İmâm-ı Rabbânî Kuddisi Sirrûh hazretleri talebelerinden Şeyh Abdülhay Kuddisi Sirrûh’a yazdığı nasîhat dolu bir mektupta buyuruyor ki: “İslâmın beş şartını yerine getirmeye can ve gönülden çalışmalıdır. Bunlar arasında bedenle yapılacakların en mühimi, dînin direği olan namazdır. Nitekim, Kur'an-ı kerîmde Ankebût sûresi 45. âyetinde meâlen: “Kusûrsuz kılınan bir namaz, insanı pis, çirkin işleri işlemekten korur.” buyrulmaktadır. Namazın edeblerinden bir edebi kaçırmayarak kılmaya gayret etmelidir. Namaz tamam kılınabildi ise, İslâmın esas ve büyük temeli kurulmuş olur. Cehennem'den kurtaran sağlam ip yakalanmış olur. Allahü Teâlâ hepimize, doğru dürüst namaz kılmak nasîb eylesin! Namaza dururken; “Allahü ekber” demek; Allahü Teâlâ’nın, hiçbir mahlûkun ibâdetine muhtâç olmadığını, her bakımdan hiçbir şeye ihtiyâcı olmadığını, insanların namazlarının O'na faydası olmayacağını bildirmektedir. Namaz içindeki tekbirler ise; Allahü

Namazda Kendinden Geçerdi...

Namazda Kendinden Geçerdi...   Mekke’de yaşayan Müslim bin Yesar Rahmetullahi Aleyh hazretleri, Tâbiin-i izamdan olup çok ibâdet yapardı. Kalbini “Allah Teâlâ sevgisi” sarmış, “kul olma” nın tadına varmıştı. Namazı öyle güzel kılardı ki, görenler hayran olur, ibret alırlardı bu büyük veliden. Namaza durduğunda her şeyi unuturdu. Sanki bu dünyadan çıkardı... Her şeyden habersiz olurdu.   Bir gün Basra'da bir câmiye girdi. Ve namaza durdu. Birden “zelzele” oldu. Ve bir direk yıkıldı! Kubbe de çöktü... Cemaat, can havliyle dışarı kaçtılar. Müslim bin Yesar Rahmetullahi Aleyh hazretleriyse duymadı bu olanları. Devam etti namazına. Daha sonra cemaat, kendisini kurtarmaya geldilerse de, sağ salim namaz kılarken gördüler kendisini. Şaşırdılar! Ve beklediler. Selâm verince; “- Geçmiş olsun efendim!” dediler. O hayretle sordu: “- Hayırdır, bir şey mi oldu?” Dediler ki: “- Zelzele oldu, direk yıkıldı, kubbe çöktü, duymadınız mı, bunları efen

Vatan Duası

  Vatan Duası Rahmetin duamda etsin tecelli, Mehmet’i dağlarda kırdırma Yarab! Gazabın terörü yutsun temelli, Yurduma kumpaslar kurdurma Yarab! Asılsın Öcalan itinin postu, Günyüzü görmesin eşi ve dostu, Olmasın kimsenin ülkeme kastı, Kalleşlere sefa sürdürme Yarab! Hainlerin bir bir ocağı sönsün, Hepsinin yuvası mezara dönsün, Vatansızlar sürüm sürüm sürünsün, Felç olup kalsınlar öldürme Yarab! Ne mutlu yürekten Türk’üm diyene, Sevdamız vatandır aşkı bilene, Kahrını yoldaş et yoldan dönene, Ömründe bir kere güldürme Yarab! Fitneye  fesada uğratma bizi, İçte dışta yücelt dirliğimizi, Bozdurma haine birliğimizi, Bu cennet vatanı böldürme Yarab! Ak iken yüzümüz kara düşürme, Askerimi koru zora düşürme, Ana yüreğini kora düşürme, Gülleri dalında soldurma Yarab! Öndersiz bırakma Türk davasını, Derdimizin gönder her devasını, Bize düşman kimse ver belasını, Tövbesiz tek soluk aldırma Yarab! Şehitlik şereftir gazilik yüce, Türkiye’m güneştir öteler gece

Jön Türkler

Jön Türkler   Yahya Kemal Beyatlı (Hâtıralarım, S. 80, 203) kitabında, Jön Türkleri şöyle anlatır: “Ben Paris’te iken (1903-1908), sık sık gösteriler olurdu. Rum, Ermeni, Bulgar, Sırp vs.ler toplanır, Türklük ve Abdülhamid Hân aleyhinde, ağza alınmayacak nutuklar atarlardı. Sözde Türkler de onlarla beraberdi. Zamanla bunlardan sıkılır oldum. Bunların derdi, Abdülhamid değil, doğrudan Türk devletinin başını koparmaktı. Onlar, Sultan Abdülhamid'e bu kadar düşman olduklarına göre, Türk gençlerinin “Jön de Con” da olsalar devleti temsil eden Sultana, biraz olsun bağlılıkları gerekmez miydi?” Yahya Kemal, kendini Paris’e kaçıracak vapura bindiğinde, Fransız kaptan Flage, ona şunları söyler: - Siz Jön Türk olmalısınız. Pek memnun oldum. Hiç korkmayın. Fransa Jön Türklerin hâmisidir. Hürriyeti Şark’a Fransa verecektir. Sizi Türk polisi buradan alamaz. Jön Türk tesmiyesini ilk defa Halil Ganem ortaya atmış. Halil Ganem, Suriyeli bir katolikti. İlk Meclis-i Mebûsan’da mebustu.

İbn-i Vefa Kuddise Sirrûh Sözleri

  İbn-i Vefa Kuddise Sirrûh Sözleri   ·      Allah Teâlâ'ın merhameti vardır diyerek, isyana kalkışma.   ·      Dünya dertlerine mübtela olan din kardeşini tedbirsizlikle suçlayıp, kınama. Çünkü o, ya mazlûmdur; Allah’ü Teâlâ sonunda onu kurtaracaktır. Ya da günah işlemiştir; başına gelen musibetler günâhına keffârettir. Yahut da Allah’ü Teâlâ, onu yüksek derecelere ve makamlara ulaştırmak için onu dünyâ dertlerine mübtelâ kılmıştır.   ·      Devamlı elde kalmayacak olan bir şeyin varlığı ile övünmek ve kendi başına da gelebilecek bir şeyden dolayı başkasını ayıplamak ahmaklıktır. Çünkü pekiyi bilirsin ki, başkasının başına gelen senin, senin başına gelen şey de başkasına reva görülebilir. Bunu iyi düşün!   ·      Kâmil şükrün hakikati; Allah Teâlâ’ya yaptığı şükrün, yine Allah Teâlâ’dan geldiğini kulun idrâk etmesidir.”   ·      İnsanlara yol gösteren hidâyet rehberleri, Allah’ü Teâlâ’nın hıfz ve emânında, koruması altındadırlar. Onların ağlaması ve sızlaması k

Namaz Kılmak

  Namaz Kılmak   Namaz; dînin direğidir, Namaz; Allah Teâlâ’ya yaklaştırır, Namaz; İslâmın binasıdır, Namaz; Îmânın alâmetidir, Namaz; kurbettir ve tâattır, Namaz; mü’mine burhandır, Namaz; nîmetlerin şükrüdür, Namaz; abdestli olarak kılınır, Namazı; inkâr eden kâfir olur, Namaz; kılmayanın dîni yıkılır, Namaz; Cennetin anahtarıdır, Namaz; mü’minlerin mîracıdır, Namaz; kalbi parlatan ciladır, Namaz; şeytandan uzaklaştırır, Namaz; kılmayanın kalbi kararır, Namaz; ibâdetlerin en hayırlısıdır, Namaz; ibâdetlerin en üstünüdür, Namaz; Müslüman ve kâfiri ayırır, Namaz; kötülüklerden koruyandır, Namaz; Allah Teâlâ’nın huzurunda olmaktır, Namaz; kılan, dînini doğrultmuş olur, Namaz; kılınca, Cennet kapıları açılır, Namaz; İslâmın beş şartından biridir, Namaz; Müslüman olan namaz kılar, Namazın; şartlarını öğrenmek farzdır, Namaz; kılan İslâmın ipine sarılmış olur, Namaz; kılmayanın duâları kabul olmaz, Namaz; Îmân ile küfür arasında per