Kayıtlar

Ya İlâhi Senden Bir Dileğim Var

Ya İlâhi Senden Bir Dileğim Var   Yâ İlâhi senden bir dileğim var, Kapından sürüp de dara düşürme... Öter bülbüllerin ah-û can kuşu, Maksudu giryana, hara düşürme...   Ağlıyor kulların alnı secdede, Affını ver ya Rab dara düşürme... Ağlıyor kulların alnı secdede, Affını ver ya Rab dara düşürme...   Cemalin nurudur aşığın canı, Âşık feda etmiş ezelde kanı, Ey bu can mülkünde ruhun sultanı, Aşkından başka bir hara düşürme...   Kadir Mevla'm ateş atma özüme, Dünya malı görünmüyor gözüme, Yâ İlâhi sen bak benim yüzüme, Cehennem ateşi ile dağlama…   Sen sinemdeki ben, ben gibi durân, Sinemin üstünde hâtsız oturân, Ey gönlümü yâkıp, kâlbimi bilen. Derdimi dermânsız hâle düşürme...   Malûmundur hâlim Ey Yüce Rahman! Gizli saklı nem var, hep sana ayan, Ey rahmeti sonsuz, lütfu bir payan Gönlümü yüzde bir dara düşürme...   Ağlıyor kulların alnı secdede, Affını ver ya Rab dara düşürme... Ağlıyor kulların alnı secdede, Affı

Ümm-i Ümare Radiyallahü Anha

Ümm-i Ümare Radiyallahü Anha             Eshabın kadın kahramanlarından             Ümm-i Ümare, Uhud gazasına, kocası Zeyd bin Asım, oğulları Habib ve Abdullah ile birlikte katılarak, şecaat ve kahramanlıklar gösterdi. Gazilere su dağıtmak ve yaralarını sarmak vazifesiyle katıldığı savaşın en şiddetli bir anında, Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem efendimize saldıran bir müşriki atından aşağı düşürüp öldürdü. Ok, kılıç ve kalkan kullanarak düşmana saldırırken kendisi de birkaç yerinden yaralandı. Yaralı hâliyle kocasını ve oğullarını savaşa teşvik etti. Düşman, Resulullah efendimize hangi istikametten saldırırsa, hemen kocası ve oğullarıyla oradan müdafaa ederlerdi. Çarpışmaya koyuldum Ümm-i Ümare der ki: “Gündüzün başlangıcında Uhud’a vardım. Halk ne yapıyor bir bakayım dedim. Yanımda bir kirba ve içinde su vardı. Resulullahın yanına kadar gittim. Kendisi, o sırada Eshabı arasında bulunuyordu. Bu zamanda Müslümanlar savaş üstünlüğünü devam ettiriyorlardı. Müslümanlar

Yaşıyorsan Gel Şükret

Yaşıyorsan Gel Şükret Yaşıyorsan, gel şükret! Hiç doğmadan, ölen var! İsyan etme, dua et! Her şeyi, bir duyan var!   Kurumuş bir yapraksın! Bir et, kemik, topraksın! Bir gün yok olacaksın! Her şeyin, bir sonu var!   Hayat, sonsuzdur sanma! Mal, mülk yalandır, kanma! Sen de, şeytandan olma! Her şeyi, bir gören var!   Boşuna koşturursun! ‘Para’ deyip durursun! Namaz vakti geldi mi? Bin bahane bulursun!   Her şey, Mevlâm'ın yalnız! Öbür dünyadır... Sonsuz! Azrail geldiğinde... Sen de, kalırsın yalnız!   Ne verirsen elinle! O, gelecek seninle! Kırma kulu, dilinle! Mahşerde bekleyen var! https://www.youtube.com/watch?v=SRbr_sjj_wk (Alıntı)

Yatağa Yatarken Abdest Al ve Dua Et!

Yatağa Yatarken Abdest Al ve Dua Et! Ebû Ümâre Berâ İbni Âzib Radıyallahu Anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: “- Ey falân! Yatağına yattığında şöyle dua et!”: اللَّهمَّ أسْلَمْتُ نفْسي إلَيْكَ، ووجَّهْتُ وجْهِي إِلَيْكَ، وفَوَّضْتُ أمري إِلَيْكَ، وألْجأْتُ ظهْرِي إلَيْكَ. رغْبَة ورهْبةً إلَيْكَ، لا ملجَأَ ولا منْجى مِنْكَ إلاَّ إلَيْكَ، آمَنْتُ بِكِتَابِكَ الَّذي أنْزَلْتَ، وبنبيِّك الَّذي أرْسلتَ، “Allah’ım! Kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım, işimde sana güvendim. (Rızânı) isteyerek, (azâbından) korkarak sırtımı sana dayadım, sana sığındım. Sana karşı yine senden başka sığınak yoktur. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin peygambere inandım.” Eğer bu duayı yapıp yattığın gece ölürsen, iman üzere ölürsün, ölmez de sabaha çıkarsan hayra kavuşursun.”   (Buhârî, Vudû 75, Daavât 6; Müslim, Zikr 56-58. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 98) Buhârî ve Müslim’in Sahîh’lerinde (gösterilen yerlerde) yine Berâ İbni Âzib

Rızkı Yiyen Öldü, Veren Değil...

Resim
Rızkı Yiyen Öldü, Veren Değil...     Kocası savaşta Şehit olan kadına taziyeye gelen komşuları üzgün bir şekilde; “- Şimdi ne yapacaksın?” “- Ne yiyip içeceksin?” “- Sana kim bakacak?” diye sorunca. Kadıncağız cevap verir; “- Yahu niye üzülüyorsunuz? Rızkı yiyen öldü, veren değil...”

Kalp Temizliği Nasıl Olur

Kalp Temizliği Nasıl Olur               Namaz kılmayan ve kendisine farz olan diğer ibadetleri yapmayan kimsenin kalbi temiz olmaz. Günah işleyenlerin kalbi temiz olmaz. Günah kalbi karartır. Zaten namaz kılmamak en büyük günahlardan biridir. Hatta namaz kılmayana kâfir diyen âlimler bile olmuştur. Namaz kılmayanın, içki içenin kalbi çok kararmış demektir. Her türlü rezaleti işleyip de, "Sen kalbe bak!" demek, dinsizlerin veya din cahillerinin sözüdür. Bir yazar, kitabında, bir fasıkı överken: "Çok içki içerdi. Şarabı hamamın kurnasına koyar, oradan içerdi; fakat tertemiz, pırıl pırıl bir kalbi vardı…" diyor. Allah’ü Teâlâ ve Peygamber efendimiz, namaz kılmayanın ve içki içenin kalbi temiz olmaz buyururken, cahil yazar, böyle söylemekle Allah’ü Teâlâ’yı ve Resulullahı yalancı çıkarmaya çalışıyor. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Bir kimse, günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta hâsıl olur. Eğer tevbe ederse, o leke silinir. Tevbe etmeyip tekra

Hz. Hızır Aleyhisselâm İle Ölüm Meleği

Hz. Hızır Aleyhisselâm   İle Ölüm Meleği   Günlerden bir gün; Hızır Aleyhisselâm her zaman yaptığı gibi oturmuş, Allah'ü Teâlâ’yı zikretmekle meşgul olmaktadır. Ölüm meleği Azrail Aleyhisselâm, Hızır Aleyhisselâm’ın canını almak için yanına gelir. Hz. Hızır Aleyhisselâm durumu anlayınca hüngür hüngür ağlamaya ve çırpınmaya başlar. Bir Allah’ü Teâlâ dostunun ölüm karşısında gayet metin ve soğukkanlı olmasını bekleyen Azrail Aleyhisselâm; “- Bu ne telaş, bu ne telaş ey Hızır? Ne kadar yufka yürekliymişsin, ne bu gözyaşları? Ölümden mi, yoksa dünyadan ayrılacağından mı korkuyorsun?” diye sorar. Hızır Aleyhisselâm: “- Hayır!” der: “- Tek korkum, öldüğümde Allah’ü Teâlâ’yı biraz daha fazla zikr etmekten uzak kalışımdır. Çünkü ardımdan insanlar Allah’ü Teâlâ’yı anarlarken, bol bol ibadet ve taatte bulunurlarken, ben bu eşsiz zevkten mahrum kalacağım. Halbuki ben kıyamete kadar Allah’ü Teâlâ’yı anmayı ve Ona gece gündüz ibadet etmeyi diliyorum!” Bunun uzerine Allah’ü T

Uçanlar ve Yüzenler

Uçanlar ve Yüzenler   Hasan-ı Basri Kuddise Sirrûh, bir defasında cübbesini suyun üzerine sererek, batmadan oturdu... Onu bu şekilde gören Râbia el Adeviyye de Kuddise Sirrûha seccadesini havaya serip üzerine oturdu... Ardından Hasan-ı Basri'ye Kuddise Sirrûh hazretlerine şunları söyledi: "- Hasan, senin yaptığını balıklar, benim yaptığımı da kuşlar yapar...” “- Bunlar iş değil... Asıl iş yüce Allah'ın rızasını elde etmektir." Bâyazid-i Bistâmi Kuddise Sirrûh, en büyük kerametin “istikamet” olduğunu söyler ve şöyle derdi: "- Birinin havada uçtuğunu görseniz bile, hemen o kimsenin faziletli ve keramet sahibi biri olduğuna hükmetmeyin, hata edebilirsiniz...” "- O kimsenin hakikaten fazilet ve keramet sahibi olduğunu anlamak için, İslâm'ın emirlerine uymaktaki hassasiyetine, Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem'in sünnet-i seniyyesine uymasına, hakiki İslâm âlimlerine olan muhabbet ve bağlılığına bakın...” "- Bunlar t

İstikamet Ve Hedef

  İstikamet Ve Hedef   İstikamet Nedir?   İstikamet sözlükte, doğruluk, doğru gitmek, dürüst olmak, her işte itidal üzere bulunmak, adaletten ve doğruluktan ayrılmayıp diyanet ve akıl üzere yürümek, adalet ve hakkaniyet üzere hareket etmek demektir.   İstikamet; dinî ve ahlâkî hükümlere uygun bir hayat sürmek, her türlü aşırılıktan sakınmak, Allah’ü Teâlâ’ya itaat edip, Hz. Peygamberin Sallallahü Aleyhi Vesellem sünnetine uymak demektir.   Dinimizde istikamet, bütün ibadet ve işlerini Cenâb-ı Hakk'ın koyduğu ölçüler içinde yaparak sırat-ı müstakim üzere yaşamak demektir.   İstikamet üzere gitmenin zıddı, Kur'an'dan yüz çevirip heva ve hevesine göre yaşamaktır ki bu, hak yoldan sapmaktır. Buna dalalet denir.   İstikamet üzerine gitmek de, İslâm dinini keyfine göre bozmadan, yanlış yorum yapmadan, âyet ve delillerden en doğru manayı anlayıp sadakat ve ihlâs ile onu tatbik etmek demektir.   İstikamet, niyet, söz ve işte olur. Niyeti güzel ve doğru o