Kayıtlar

Hak Davan İçin Direniş ve Mücadelenden Vazgeçme!

  Hak Davan İçin Direniş ve Mücadelenden Vazgeçme!   Ahmed bin Hanbel Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinin oğlu diyor ki: “- Babam zindandan çıktıktan sonra sürekli bir sarhoşa dua edip duruyordu. Sordum.”: “- Baba kimdir bu adam? Niye bir sarhoşa dua ediyorsun?” Babam dedi ki: “- Evladım! İşkence günlerimde; Allah’ü Teâlâ beni bir sarhoş ile destekledi ve Dayanma gücü verdi. Ellerim, ayaklarım zincirli, hücremden kırbaçlanmaya götürülürken birisi eteğimden çekti. Baktım, yere yıkılmış sarhoş bir mahkûm. Bana dedi ki”: “- Bana bak İmam! Ben bu beldenin en büyük ayyaşıyım. İçki ve günah uğrunda Tam 18 bin kırbaç yedim, inat ettim yine de bu batıl davamdan dönmedim. Sen ise Müslümanların imamısın. Sakın ola kırbaç yediğinde ‘HAK DAVANDAN ve SÖYLEDİKLERİNDEN VAZGEÇMEYESİN!’ dedi.” “- Evladım! Nice âlim dostlarım bana ‘Vazgeçtim de kurtul’ derken, o sarhoş bana;   ‘DİRENİŞİ ve MÜCADELEYİ’ nasihat etti. İşkence altında o sarhoşun sözleri beni dimdik tuttu. Allah ondan razı o

Gariplik Tuttu Boynumdan

  Gariplik Tuttu Boynumdan   Gariplik tuttu boynumdan, Büker Mevlâ’ya Mevlâ’ya… Gözüm her derdi gönlümden, Döker Mevlâ’ya Mevlâ’ya… Hu, hu; hu, Mevlâ’m hu!   Dolaştım beldeler boylar, Urum türkmen arap köyler, Pınarlar çeşmeler çaylar, Akar Mevlâ’ya Mevlâ’ya… Hu, hu; hu, Mevlâ’m hu!   İnandım aşk-ı mutlak bir, Gönül bir sevgi bir Hak bir, Dilim doksan dokuz tekbir, Çeker Mevlâ’ya Mevlâ’ya… Hu, hu; hu, Mevlâ’m hu!   İlahi zencirin çözdür, Kaçıp gitmem sözüm sözdür, Benim hürriyetim gözdür, Bakar Mevlâ’ya Mevlâ’ya… Hu, hu; hu, Mevlâ’m hu!   Musalla köşküdür karşın, Nasibin üç buçuk arşın, Hedefsiz kurtulan kurşun, Seker Mevlâ’ya Mevlâ’ya… Hu, hu; hu, Mevlâ’m hu!   Senin yurdun ırak iller, Mekân tutmaz garip kullar, Âdem var git bütün yollar, Çıkar Mevlâ’ya Mevlâ’ya… Hu, hu; hu, Mevlâ’m hu!

Kur’an-ı Kerim’deki Emirler

Kur’an-ı Kerim’deki Emirler ·           Tevhid: Allah'ü Teâlâ’dan başka ilah olmadığına, O'ndan başka yaratan, O'ndan başka kaderi değiştiren olmadığına ve kâinatın tek sahibinin O olduğuna inanmaktır. Allah'ü Teâlâ’nın varlığına, kudretine tüm kalbimizle inanmaktır. Allah'ü Teâlâ’nın eşi benzeri olmadığına, yaratan, yaşatan ve yönetenin O olduğuna, Allah'a şirk koşacak her türlü düşünce ve davranıştan uzak durmak demektir. ·           Barıştır, sevgidir, ·           Adalettir, haktır ·           İlimdir, bilimdir ·           Hoşgörüdür, yaşam hakkıdır ·           Paylaşımdır ·           Yardımlaşmadır ·           Güzel davranmaktır ·           Doğru sözlü, erdemli olmaktır. ·           Akletmektir, araştırmaktır. ·           Birey olmak, özgür olmaktır ·           Şûradır, düşünmektir, ·           Takvalı ol! ·           Adaletli ol! ·           Oku! ·           Rabbimiz Oku diyor, ·           Yeryüzünü oku, ·          

Osmanlıda Bayramlaşma…

Resim
                                                         Osmanlıda Bayramlaşma…              O dönemde insanlar bayram sabahı kalktığında abdestini alır, temiz kıyafetlerini giyer ve odalarının bir köşesine geçip mana âleminde sanki Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem karşısındaymış gibi edeple oturur, başlarını saygıdan öne eğer ve: “Ya Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem bütün salat ve selâmlar sana olsun!" deyip önce Onunla bayramlaşırlarmış… O'nunla Sallallahü Aleyhi Vesellem bayramlaşmak Bundan birkaç yıl önce bir radyo kanalında bir sohbeti dinliyordum. Bir bayram öncesi yapılan bu sohbetin sonunda öyle bir şey paylaşıldı ki dinleyicilerle; Eminim dinleyen herkesin tüyleri benim gibi diken diken olmuştur. Açıkçası bir sohbetin beni bu kadar etkileyebileceğini ve hayatımı değiştireceğini tahmin edemezdim. Saat gece yarısını çoktan geçmişti ve artık sohbetin sonlarına gelinmişti. Herkesin bayramı, sohbeti sunanlar tarafından tebrik edildi ve ben de a

Yılbaşı Şiiri

Resim
Yılbaşı Şiiri   Ya Rab! Böyle mi olacaktı, benim cennet yurdum? Baktım da etrafıma yalnızım, ağladım durdum.   Bir mana veremedim, şu Milâdî yılbaşına! Şaştım da kaldım, Müslümanların vah telaşına!   Çevirdim başımı, nereye ettimse bir nazar. Gördüm ki, Noel için hazır, yer-yer çarşı-pazar.   Haykırmak gelmişti içimden, seslendim millete. Heyhat! Duyuramadım, ne Âhmed'e ne Mehmed'e.   Ey Âlem-i İslâm'ın baş tacı, büyük Türkiye! Mukaddesatı unuttun, Avrupa diye diye!   Yurdumu işgal eylemiş, şu garbın safsatası, Kiminin maymunu var, kiminin "Noel babası!"   Anladım, zaman geçmekte bugün dünden de beter. Kim bilir? Yarın ne hâle düşecek bu şaşkın beşer.   Kulaklar tıkanmış, gözlere çekilmiş perde. Nankör adam, fazilet arıyor geçmiş giderde.   İslâm’dır bu vatanın dini, kitabı Kur'an-ı Kerîm'dir. Müslümanın bayramı, Ramazan ve Kurbandır.   Kalamaz bu böyle Fatih’in, Yavuz’un diyarı, Noel kutlamada, g

Bir Yahudi Hikâyesi...

                                                              Bir Yahudi Hikâyesi...   Gençliğimde Şişhane'de, "Sarı Madam" adında bir kahve vardı. İnsanlar oraya gelir, oyun oynardı. Aileler de gelir çay içer, simit yer, sohbet ederdi. Çok güzel bir Haliç manzarası vardı. Şişhane'den Hasköy'e dönen köşedeydi. Eskiden kahvenin anlamı, sadece oyun oynanan yer olmaktan çok uzaktı, tam anlamıyla sosyal bir ortamdı. Kaçamak sigara içmek için de çoğu zaman oraya giderdik.. Bir gün oranın müdavimlerinden Şapat diye bir bey geldi. Biz de yandaki masada arkadaşlarla oturmuş, çay içiyorduk. Adamın orta halli bir görüntüsü vardı ama sıkıntılı olduğu her halinden belliydi. Arkadaşları da bu durumu fark etmiş olacak ki, içlerinden biri: “- Hayrola Şapat, bir derdin mi var?” dedi. “- Sormayın...” İlk bulduğu boş sandalyeye çökercesine oturdu. “- Anlat be Şapat.” Adam anlatmaya başladı. Yanımızdaki masada oturduğu için anlattıklarını bir bir duyuyorduk.