Osmanlıda Bayramlaşma…

                                             Osmanlıda Bayramlaşma…


          
O dönemde insanlar bayram sabahı kalktığında abdestini alır, temiz kıyafetlerini giyer ve odalarının bir köşesine geçip mana âleminde sanki Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem karşısındaymış gibi edeple oturur, başlarını saygıdan öne eğer ve:

“Ya Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem bütün salat ve selâmlar sana olsun!" deyip önce Onunla bayramlaşırlarmış…

O'nunla Sallallahü Aleyhi Vesellem bayramlaşmak

Bundan birkaç yıl önce bir radyo kanalında bir sohbeti dinliyordum. Bir bayram öncesi yapılan bu sohbetin sonunda öyle bir şey paylaşıldı ki dinleyicilerle;

Eminim dinleyen herkesin tüyleri benim gibi diken diken olmuştur. Açıkçası bir sohbetin beni bu kadar etkileyebileceğini ve hayatımı değiştireceğini tahmin edemezdim.

Saat gece yarısını çoktan geçmişti ve artık sohbetin sonlarına gelinmişti. Herkesin bayramı, sohbeti sunanlar tarafından tebrik edildi ve ben de artık uyumak üzere radyoyu kapatacakken sohbeti yapanlardan birisi

            “- En önemlisi, yarın sabah ilk Peygamber efendimizle bayramlaşın.” dedi.

Birden irkildim. Çünkü bunun nasıl olabileceği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Ancak rüyada nasip olacak… Ki bu da her kula nasip olmaz. Böyle bir şey nasıl mümkün olabilirdi?

Benim şaşkınlığım devam ederken sohbeti yapan kişi sözlerine, ben de heyecanla onu dinlemeye devam ettim.

Yarın sabah kalktığınızda abdestinizi alın, temiz kıyafetlerinizi giyin.  Odanızın bir köşesine geçip mana âleminde sanki Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in karşısında oturuyormuşsunuz gibi edeple oturun. Başınız saygıdan ve günahların ağırlığından önünüzde:

“- Ya Rasûllullah Sallallahü Aleyhi Vesellem bütün salat ve selamlar sana olsun!” deyin. Önce onunla bayramlaşın.” denildi ve program bitti.

Ben radyo başında öylece kalakaldım. Bu, bütün yaşamım boyunca duyduğum en inanılmaz şeydi. Bir anda bütün sınırlar kaldırılmıştı sanki. Hiç böyle bir şeyi düşünmemiştim.

İlk başta hayır bunu yapamam dedim kendi kendime. Başım eğik bir halde bile olsam bunca günahımla nasıl olur da mana âleminde dahi olsa Peygamber efendimizin karşısına oturabildiğimi düşleyebilirdim.

Bunları düşünerek uyudum. Ama yine de sabah kalktığımda abdestimi aldım, tertemiz kıyafetlerimi giydim. Yere diz çöktüm, başımı öne eğdim, kendimi Peygamber efendimizin kabrinin bulunduğu Medine-i Münevvere'de altın rengindeki parmaklıkların önünde hayal ettim. Kâbe'deki milyonlarca hacının yaşadığı duyguyu, onlarla beraber yaşamayı düşledim.

Uzun bir süre öylece oturdum. Yaşadığım en güzel bayram sabahıydı. Tattığım lezzeti anlatmaya kelimelerim kifayetsiz...

Bunu ancak denerseniz anlayabilirsiniz…

Bunun için illa bir bayram sabahını beklememiz gerekmiyor. Ben bu sabahı yaşadıktan sonra günahlarıma ağlamak, şükrümü paylaşmak, yalnızlığımı azaltmak için hep o parmakların ardını seçtim.

Şeytan sen bunu düşünmeye bile layık değilsin, günah işliyorsun diye beni uzaklaştırmaya çalışsa da ben hep içimden onun huzurunda şunları söyledim.

Sen benim peygamberimsin, ümmetindenim. Sen, benim ve benim gibi kardeşlerimin ahir zamanda işleyecekleri günahları görüp bize ağlayansın. Bizi sevensin. Bize bir zarar gelmesi Seni üzer. Sen bize çokça düşkünsün.

“Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve şereflidir. Sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve şefkatlidir.” (Tevbe suresi-128)

Seni seviyorum Ya Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem! Beni şimdiden huzuruna kabul eyle ki, ahirette de arkandan Cennet’e girebileyim. Senin için yaratılan âlem de, senin yüzü suyu hürmetine yüzüm gülsün! Âmîn!!!

(Alıntı)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)