Bir Yahudi Hikâyesi...
Bir Yahudi Hikâyesi...
Gençliğimde Şişhane'de, "Sarı Madam" adında bir kahve
vardı. İnsanlar oraya gelir, oyun oynardı. Aileler de gelir çay içer, simit
yer, sohbet ederdi. Çok güzel bir Haliç manzarası vardı. Şişhane'den Hasköy'e
dönen köşedeydi.
Eskiden kahvenin anlamı, sadece oyun oynanan yer
olmaktan çok uzaktı, tam anlamıyla sosyal bir ortamdı. Kaçamak sigara içmek
için de çoğu zaman oraya giderdik..
Bir gün oranın müdavimlerinden Şapat diye bir bey
geldi. Biz de yandaki masada arkadaşlarla oturmuş, çay içiyorduk. Adamın orta
halli bir görüntüsü vardı ama sıkıntılı olduğu her halinden belliydi.
Arkadaşları da bu durumu fark etmiş olacak ki,
içlerinden biri:
“- Hayrola Şapat, bir derdin mi var?” dedi.
“- Sormayın...”
İlk bulduğu boş sandalyeye çökercesine oturdu.
“- Anlat be Şapat.”
Adam anlatmaya başladı. Yanımızdaki masada oturduğu
için anlattıklarını bir bir duyuyorduk.
“- Benim dört tane dairem vardı. Bankada
param vardı. Karımdan kalan ufak tefek birkaç mücevher de vardı. İki kızımı ve
damatlarımı çağırdım ve 'Bunları size taksim edeyim, sonra birinizin evinde
kalırım, yalnız yaşamak istemiyorum,” dedim.
“- Yaptım da. Her şeyimi onlara verdim. İki
kızımda birer yıl kalacaktım, böyle konuşmuştuk. Baştan her şey yolunda gitti.
Sonra bu anlaşma aylara, haftalara, şimdi de günlere indi. İkisi de kendi
düzenleri bozulduğu için beni evinde istemiyor. Anlayacağınız, beni kapının
önüne koyacaklar."
İshak Efendi diye bir adam,
“- Bu mudur senin bütün derdin?” dedi;
“- Sen merak etme, yarın sabah burada buluşalım,
senin derdini çözeceğim.”
Biz olanları sonradan kahvenin sahibine sorarak
öğrendik. Zavallı amcanın sonunu çok merak etmiştik.
Bu iki amca, ertesi gün buluşmuş, İshak Efendi
cebinden bir anahtar çıkarmış ve Şapat'a vermiş.
Bu bir banka kasası anahtarıymış ve üstünde "OB" harfleriyle bir
de numara varmış. "OB", Osmanlı
Bankası'nın kısaltmasıydı. Bankanın itibarı da çok büyüktü.
“- Bak, bu anahtarı hangi kızının evinde
daha çok kalmak istiyorsan o evde kaybetmiş gibi yapacaksın. Dikkat et de
nereye attığını unutma. Sonra 'anahtarım kayboldu' diye ortalığı ayağa
kaldıracak, sonra da bulacaksın!”.
Kızın sana: 'Bu ne anahtarı?' diye sorduğunda,
'Ne anahtarı olacak, kasa anahtarı. Sen bütün varlığımı
size verdiğimi mi zannediyorsun? Paralarım, tahvillerim, banka kasasında
duruyor. Kimin evinde ölürsem, anahtar ve kalan servetim onun olacak. Kafamdaki
plan bu…' diyeceksin."
Şapat Bey, İshak Efendi'nin bütün dediklerini yapmış
ve sonradan takip ettiğimize göre de küçük kızının evinde krallar gibi yaşayıp
ölmüş. Öldükten sonra kızı ve damadı anahtarı alıp bankaya gitmiş.
Banka da onlara:
“- Ne böyle bir kasa numaramız var, ne de
böyle bir anahtarımız…” demiş.
Şapat Bey bir de yazı bırakmış ardından:
“- Sizi ancak böyle adam edebilirdim!”
SONSÖZ: İbranice bir söz: “Yeş
mamod, yeş kavod";
Yani: "PARAN VARSA, İTİBARIN DA
VARDIR."
“Anlayacağınız Yahudi ölürken bile fırıldak
çevirmiş…”
(Alıntıdır)
Yorumlar
Yorum Gönder