Kayıtlar

Uyan, Uyan Bu Gafletten; Ölüm Geliyor…

  Uyan, Uyan Bu Gafletten; Ölüm Geliyor…   Gel kardeşim sözüm sen iyi dinle; Fırsat elde iken hayrın yap kendi elinle; Ne yaparsan kabre gider seninle; Uyan uyan bu gafletten ölüm geliyor…   Dünyaya gelen gidiyorlar hep katar katar; Bir gün olur senin de güneşin batar; Rızayı kazananlar kabrine varır rahat yatar; Uyan uyan bu gafletten ölüm geliyor…   Uyup da nefsine yapma ha günahı; Çekersin cezasın mahşer sabahı; Cehdü gayret et kazan rızaullahı; Uyan uyan bu gafletten ölüm geliyor…   Bir ders-i ibrettir bütün bu dünya; Gönül verip aldanmayın yalancı dünyaya; Beğendiriniz kendinizi güzel Mevla’ya; Uyanalım bu gafletten ölüm geliyor…   Şu çıkan soluklar çıkmaz olunca; Kabirde bu gözlere toprak dolunca; Cevabın hazırladın mı Mevla sorunca; Uyanalım bu gafletten ölüm geliyor…   Hacı Mustafa Güneş Kuddise Sirrûh

Aldattın Kandırdın Beni

  Aldattın Kandırdın Beni   İnânmak yokmuş sana, ey dünyâ aldattın beni; Seni seven pişmân imiş, aldattın kandırdın beni…   Ben sanırdım bakidir o, meğerki o fâni imiş; Bildim şimdi ne olduğun, aldattın kandırdın beni…   Bir kez ibret almadım, yâ ben niçin aldandım; Pişmân oldum uyandım, aldattın kandırdın beni…   Her ne istersen verdin, ben sana kalırım derdin; Yüzüme güldün yürüdün, aldattın kandırdın beni…   Gel ey Sıddık dön Allah’a, uyma nefse şu cihana; Dünyâ sözün hep yalandır, aldattın kandırdın beni…

Bre Yalancı Fenâ Dünyâ Aldattın Yürüttün Beni

  Bre Yalancı Fenâ Dünyâ Aldattın Yürüttün Beni   Bre yalancı fenâ dünyâ, aldattın yürüttün beni; İnanmak yok imiş sana, aldattın yürüttün beni…   Sanırdım bâkî kalıram, bir gün demezdim ölürem; Şimdi n'olduğum bilirem, aldattın yürüttün beni…   Kala devrânım sanırdım, dünyâyı benim sanırdım; Çıkmaya cânım sanırdım, aldattın yürüttün beni…   Yüzüme güldün yürütdün, her ne ister isem verdin; Ben sana kalırım derdin, aldattın yürüttün beni…   Seyyid Seyfî ölüm vardır, gözün gafletden uyandır; Dünyâ sözün hep yalandır, aldattın yürüttün beni… Seyyid Nizâmoğlu Seyyid Seyfullah Kuddise Sırruh

Âşık ve Aşk…

  Âşık ve Aşk…   Âşık, aşk için şöyle der; “Aşk atına binen kişi, hiç yorulup usanır mı?” İşte bu at vücuttur. Aşk ta Allah’ü Teâlâ’ya olan düşkünlüktür. Kul, Allah’ü Teâlâ’ya âşık olduğu için Allah’ü Teâlâ’nın zikir meclisini arar. ’Allah’ü Teâlâ ı sevenleri arar. Allah’ü Teâlâ’yı konuşanları arar. Allah’ü Teâlâ’ya muhabbet eden insanları arar. Allah’ü Teâlâ’ya gidebilmek için, gece gündüz uğraşır. Oturduğu yerde birisi gelip de: “- Adın ne?” dese; “- Allah’ü Teâlâ!” der. Birisi tokat vursa; “- Allah’ü Teâlâ!” der. İşte âşık insan budur.   Kaynak: http://www.abdullahbaba.com

Hazan Ölüm…

  Hazan Ölüm…   Hazan ölüm hazan ölüm, Evden eve gezen ölüm! Annemin ördüğü saçı, Teneşirde çözen ölüm…   Annem, annem geç karşıma! Bak gözüm ile yaşıma, Bir daha girmem rüyana, Ah ölümün ilk gecesi…   Annemin giydiği aktır, Yüreğinde yağı paktır, Benden başka oğlu yoktur, Ah ölümün ilk gecesi…   Yer kazılır derin olur, Kazıldıkça serin olur, İçine giren kaybolur, Ah ölümün ilk gecesi…   Ne oldu bir bak ne oldu, Ela göze toprak doldu, Gidenler hep gelmez oldu, Ah ölümün ilk gecesi…   Yer kazılır derin olur, Kazıldıkça serin olur, İçine giren kaybolur, Ah ölümün ilk gecesi…

Eşeğin Gölgesi Kime Kalacak?

  Eşeğin Gölgesi Kime Kalacak?   İlim ehli bir zât önemli bir mesele hakkında toplanan ahaliye hitap etmeye çalışıyor, fakat halk pek ilgilenmiyordu. Bilge zât bunun üzerine konuyu değiştirir. “- Bir hikâye anlatıp ineceğim!”, der ve başlar anlatmaya: “- Uzun zaman önceydi, bir delikanlı köyünden komşu köye gitmek için bir eşek kiralar. Eşeğini kiraya veren adamın da komşu köyde işi olunca beraber yola çıkarlar. Konuşa konuşa giderken öğle sıcağı bastırır ve biraz dinlenmek, öğle yemeği yemek için bir subaşına çökerler. Ancak ortalıkta hiç gölgelik olmadığından eşeğin sahibi yemeğini alır ve eşeğinin gölgesine sığınır. Eşeği kiralayan genç buna içerler”: “- Sen çekil gölgede ben oturacağım’ der. Beriki itiraz eder: “- Ben oturacağım, çünkü eşek benim!” Delikanlı; “- Ama ben eşeği kiraladım!” deyince, Eşeğin sahibi; “- Ben sana eşeği kiraladım gölgesini değil!” karşılığını verir ve aralarında kavga çıkar. Hikâyenin tam burasında bilge zât kürsüden iner ve dışarı

Fatih Sultan Rahmetullahi Aleyh Neden Başarılı Oldu?

  Fatih Sultan Rahmetullahi Aleyh Neden Başarılı Oldu?   Trabzon seferi sorasında af dileyen Uzun Hasan; annesi Sara Hatun'u Fatih'e elçi olarak gönderir. Trabzon'un zorlu arazilerinde seyrederken Fatih ve Sara Hatun arasında geçen bir diyalog şu şekildedir: "- Hey oğul! Bir Trabzon için bunca zahmetler çekmek nedir?" diye sorunca, Fatih Rahmetullahi Aleyh: "- Ana bu zahmetler Trabzon için değildir. Bu zahmetler İslâm dini yolunadır ki ahirette Allah'ü Teâlâ’nın karşısına çıkınca utanmayalım diyedir. Zira bizim elimizde İslâm kılıcı vardır. Eğer biz bu zahmete katlanmazsak bize gazi demek yalan olur." (Bir Cihan Hükümdarı Fatih Sultan Mehmed Erhan Afyoncu) Fatih Sultan Rahmetullahi Aleyh’in neden başarılı olduğu anlaşılıyor! Mübarek kendini Allah’ü Teâlâ’ya adamış, kendisini Allah’ü Teâlâ’nın askeri, silâhını Allah’ü Teâlâ’nın silâhı olarak görüyordu…

Hiç Bulunmaz Akrânı

  Hiç Bulunmaz Akrânı   Hiç bulunmaz akrânı, Mahz-ı lütfu Yezdanı. Gavsul Azam Geylani, Sultan Abdulkadir'in...   Dergâhında hizmet var, Dervanında himmet var, Kapısında rahmet var, Sultan Abdulkadir'in...   Bağdat yolun gözlerim, Geylâni’yi özlerim, Himmetîdir sözlerim, Sultan Abdulkadir'in...   Hüsnü terk et teşvişi, Hakk'a bırak her işi, Dervişi ol dervişi, Sultan Abdulkadir’in…

Pirim Abdulkadir’in

  Pirim Abdulkadir’in   Cem olmuş dervişlerin, Pirim Abdulkadir’in; Yolunda sadıkları, Pirim Abdulkâdir’in.   Elim verdim eline, kurban oldum diline, Canım fedâ yoluna, Pirim Abdulkâdir’in.   Arısının bâlıyım, bahçesinin gülüyüm, Bağının bülbülüyüm, Pirim Abdulkâdir’in.   İnkâr eden ol eri, Mürşid eder şeytanı, Aslı durur Geylâni, Pirim Abdulkâdir’in.   Sana derim hey kişi, çıkar kalp’ten teşvişi, Od’a yanmaz dervişi, Pirim Abdulkâdir’in.   Hakk katında uludur, İki cihan doludur, Eşref oğlu kuludur, Sultan Abdulkâdir’in.     Eşref oğlu RÛMİ Kuddise Sirrûh

Her Müslümanın Bilmesi Gereken Dinî Bilgiler

  Her Müslümanın Bilmesi Gereken Dinî Bilgiler   İTİKAT ALLAH’A İMAN MELEKLERE İMAN KİTAPLARA İMAN PEYGAMBERLERE İMAN KADERE İMAN AHİRETE İMAN İBADET TEMİZLİK ABDEST GUSÜL NAMAZ ORUÇ ZEKÂT HAC KURBAN MÜBAREK GÜN VE GECELER PEYGAMBER EFENDİMİZİN HAYATI (SİYER-İ NEBÎ) AHLAK GENEL KÜLTÜR İSLAM’DA 32 FARZ   İTİKAT İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKEN TEMEL BİLGİLER   Rabbin kim? Rabbim Allah.   Dinin ne? Dinim İslam.   Kitabın ne? Kitabım Kur’an-ı Kerim.   Kimin kulusun? Allah’ın kuluyum.   Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa’nın Sallallahü Aleyhi Vesellem ümmetiyim.   Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.   Ne zamandan beri Müslümansın? “Kâlû belâ” zamanından beri Müslümanım.   “Kâlû belâ” ne demektir? Allah Teâlâ, dünyayı ve varlıkları yaratmadan önce dünyaya gelecek bütün insanların ruhlarını yarattı. Onları ilahî huzurda topladı ve kendilerine, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sordu