Kayıtlar

Anahtar

  Anahtar   Anahtarı “İman” olanın, açamayacağı kapı olmaz... Anahtarı “Allah’ü Teâla’nın Rızası” olan, hem dünyada hem ahirette saadeti bulur. Hiçbir zaman yüzü kara çıkmaz. Anahtarı “Bismillâh” olanın, işi yarım kalmaz. Anahtarı “İnşallah” olanın, planı bozulmaz. Anahtarı “Maşallah” olanın, içi kararmaz. Anahtarı “Suphanallah” olanın, eksiği olmaz. Anahtarı “Elhamdülillâh” olanın, rızkı azalmaz. Anahtarı “Nefis ve Dünya” olanın başı dert – belâ ve gözyaşından kurtulmaz!

Kandil Duası

Ey! bu sonsuz alemleri, bir zerreden var eden, Ey! bu sonsuz nimetleri, kullarına yâr eden, Bizlere cenneti canân, cehennemi nâr eden, Rahmân olan,Rahim olan, bağışlayan RABBİMİZ.   Bu gece biz, ruhumuzun kirlerinden arındık. Bu gece biz, beden beden imân ile sarındık. Bu gece biz, ümitlerin mâbedinde barındık, Açtığımız bu elleri, boş çevirme YÂ RABBİ!   Bu gece biz, tövbe ettik, nice gurur kibirden, Husûmetten, dargınlıktan, zorbalık ve cebirden, Er geç, Sana gelmek için, geçeceğiz kabirden. Bize kabir azabını gösterme hiç YÂ RABBİ!   Bu gece af yağmurunu, sağnak sağnak ver bize, Bu gece cennet yolunu, adım adım ser bize, Bu gece nûr perdelerin, kanat kanat ger bize, Mahşer günü, biz kulları, utandırma YÂ RABBİ!   Ataların emâneti, bu mübârek vatanı, Vatan için şehit düşüp, kucağında yatanı, O mukaddes kışlalarda eli silah tutanı, Düşmanların şerlerinden, emin eyle YÂ RABBİ!   Muhammed ümmetini, türlü iftirâlardan, Hürriyete kastede

İnsan, İlâhî Ölçülerle Terbiye Edilmediği Takdirde…

İnsan, İlâhî Ölçülerle Terbiye Edilmediği Takdirde… Mîrâc esnâsında Cebrâîl Aleyhisselâm ile Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem azap içinde bir grup insan görmüşlerdi. Önlerinde, güzelce pişmiş leziz et yemekleri ile çiğ ve kokuşmuş leşler vardı. Fakat onlar, o güzelim yemekleri bırakıp pis ve kokuşmuş leşleri yiyorlardı. Allah Rasûlü, bunların kim olduğunu sorduğunda Cebrâîl Aleyhisselâm şu cevabı verdi:   “– Onlar ümmetinden helâl hanımını bırakıp da harâm olan kadına giden erkeklerle, kocasını bırakıp haram olan erkeklere giden kadınlardır.” (Heysemî, I, 67, 68) İşte insan, ilâhî ölçülerle terbiye edilmediği takdirde, nefs kedisi, rastladığı bir fareye gönlünü kaptırıverir ve onun peşinde helâk olup gider. Firavun ve Nemrud’un hayatlarına bakıldığında hep küçücük bir fare hükmündeki hevesler uğruna nice zulüm ve katliamlar yaptıkları görülecektir.

Mirac’da Verilen Üç Hediye

  Rasûlullâh Sallâllâhu Aleyhi Vesellem’e Mîrâc’da üç hediye verildi: 1- Beş vakit namaz, 2- Bakara Sûresi’nin sonu, 3- ve ümmetinden şirke düşmeyenlere büyük günahlarının affedildiği haberi...” (Müslim, Îman, 279)

Müslüman olmayan Doktor Kur’an-ı Çöp Kutusuna atmak istedi. Mucize keşfetti.

Resim
  Müslüman olmayan Doktor Kur’an-ı Çöp Kutusuna atmak istedi. Mucize keşfetti. Müslüman Olmayan Doktor Kur’an-ı Çöp Kutusuna Atmak İstedi, Mucize Keşfetti, Yüce Allah’ı İspatladı Alman tıp bilginlerinden birisi başından geçen ve hayatını değiştiren bir olayı şu şekilde anlatmıştır: Bir gün yolculuktaydım ve havaalanında bir gençle karşılaştım ve önüme Kuran-ı Kerim’den tercüme edilmiş bir nüsha koydu. Onu zor durumda bırakmamak için benden uzaklaştıktan sonra o nüshayı çöpe atma niyetiyle cebime koydum. Fakat doktor nüshayı atmayı unutmuş ve uçağa binmiştir. Yolculuğun uzun olmasına can sıkıntısı da eklenince doktorun aklına gencin verdiği Kuran nüshası gelmiş ve onu cebinden çıkarıp okumaya başlamıştır. Doktor Allah'ın sözü olan 2 Kehf ayetini okumaya başlamıştır. Ayette şunlar yazıyordur: '(Orada olsaydın) Güneş doğduğunda onun; mağaralarının sağ tarafa kaydığını batarkende onlara dokunmadan sol tarafa gittiğini görürdün.' Kehf-17 'Uykuda oldukları halde sen

Bir Milletin Asıl Gücü...

Resim
  Bir Milletin Asıl Gücü... "Bir milletin asıl gücü; zengin doğal kaynakları, güçlü silahları veya kalabalık ülke nüfusu değil; çağın teknik donanımlarıyla donatılmış, dini ve fenni bilgilerle yetiştirilmiş, imanlı ve vatansever gençliğidir!" Yaşar Akkaş “Ya Rabbi! Gençlerimize, ordumuza bütün Müslümanlara; iman ve İslâm’ı sevdir! Müslümanlar’a her zaman zafer nasip eyle!”

Saygı Nedir?

  80 yaşında bir adam, 5 yaşındaki bir çocuk içeri girince ayağa kalkmış… Etrafındakiler; Aman Efendim! Ne yapıyorsunuz, çocuk o?" demişler… Yaşlı adam; "Çocuk saygıyı bizden öğrenmeyecekse kimden öğrenecek?" Diye cevap vermiş. Saygı budur; Çocuğunuzun saygıyı öğrenmesini istiyorsanız: "Saygılı ol!" Demek yerine “Saygı gösterin!”

Şu Kopan Fırtına, Türk Ordusudur Yâ Rabbi!

Resim
  Yüküm ağırdı. Arkamdan bir genç yetişerek; “- Hacı amca yükünüzü taşımak istiyorum!” Dedi. Kul hakkı almak istemiyordum. Evin yakın olduğunu söyledim. Teşekkür ettim. “- Hayır, size yardım edeceğim” dedi. Çok ısrarlıydı. “- Beraber taşıyalım!” Dedim. “- Hayır!” dedi. “Hepsini yalnız taşıyacağım!” Baktım çok ısrarlıydı. Çaresiz yükümü verdim. “- Ben emekli öğretmenim! Tanışalım!” dedim. O da kendisini tanıttı. Suriye İdlip’te Uzman Çavuş’muş. “- Ancak senede bir defa izinim var. Dedi. “- Aman kardeşim dikkat edin! Suriye’de asker olmak çok zor ve tehlikeli!” Dedim. Bana öyle bir ders verdi ki… “- Hacı Amca! Hayatı da ölümü de yaratan Allah’ü Teâlâ değil mi? Şehit olmaktan onur duyarım!” Tam anlamıyla şok olmuştum… “- Olsun! Yine de siz dikkat edin! ABD’liler, Fransızlar, Ruslar, Deaş, Pkk, Pyd, Esad güçleri… Pek çok düşmanımız var…” “- Hacı amca Türk askeri sahaya inince, kaçacak delik arıyorlar… Türk askerinden öyle korkuyorlar ki…” Dedi. Bir anda merhum Yahya Kemal Beyatlı’nın şu dö

Nato Dönek ve Kalleş...

Nato dönek olmasaydı, Rusya Ukrayna’ya giremezdi. Ukrayna 2013-14'te Nato’ya başvurmuş ama alınmamış. Ey Nato! Samimiysen neyi bekledin? Birer Nato ülkesi olan ABD ve AB ülkeleri; Pkk’ya binlerce uçak - tır silah, askeri destek, techizat ve istihbarat verdi. Ey Nato sen Pkk’ya mı yoksa Türkiye’ye mi çalışıyorsun! Türk askeri senin askerin değil mi? Pkk'nın şehit ettiği hep Türk askeriydi yani Nato askeriydi… Peki Nato neredeydi? Sadece göstermelik kınamalar… O zaman tek çare: Türk Devletleri Birliği ve İslâm Birliği… Türkiye bu iki hedefe kilitlenmeli…

Allah’ü Teâlâ İsterse Kuşlar Filleri Yener…

Bak sana fil suresini anlatacağım. Minik minik kuşların kocaman filleri nasıl yendiğini anlatan sureyi. Şu hayatta kendini ne zaman kuş gibi küçük ve savunmasız hissedersen hemen o sureyi hatırla... Bizde büyük ya da güçlü olan kazanmaz... Allah’ü Teâlâ kimin yanındaysa o kazanır. Bizde imkânsız diye birşey yoktur. “Kün Fe Yekün” vardır! Çünkü Allah’ü Teâlâ “Ol!” der olur. Biz de Allah’ü Teâlâ isterse kuşlar filleri yener.

Satarım Canımı Alan Bulunmaz…

Bu akl-u fikr ile Mevlâ bulunmaz, Bu ne yâredir ki merhem bulunmaz…   Kamunun derdine derman bulunur, Şu benim derdime derman bulunmaz…   Deryalar içinde susuz gezerim, Beni kandıracak umman bulunmaz…   Aşkın pazarında canlar satılır, Satarım canımı alan bulunmaz…   Yusuf’um yitirdim Ken’an ilinde, Yusuf’um bulunur Ken’an bulunmaz…   Yunus öldü diye salâ verirler Ölen cesed imiş âşıklar ölmez…   Yunus Emre Kuddise Sirrûh

Hiç Kimse Ölümsüz Değil…

Âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ Buyuruyor…   Senden önce de hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ebedî mi kalacaklar? (Embiya Sûresi, 34) Yâ Rabbi! Bu fani dünyada, biz aciz ve fakir kullarını nurlu İslâmiyet’ten ayırma! Son nefesimizde “Kelime-i Şehadet” getirerek çene kapamayı nasip eyle!

Sekiz Halde Melekler Sana Dua Eder

  1- Namazda ilk safta durduğunda, 2- Namazdan sonra mescitte oturdukça, 3- Hasta ziyareti sırasında, 4- Sekiz yolundaki kardeşini ziyaret ettiğinde, 5- Müslüman kardeşine arkasından dua ettiğinde, 6- İnsanlara hayrı öğretirken, 7- Abdestli olarak uyuduğunda, 8- Sahur yemeği yerken…   Allah’ü Teâlâ cümlemizi bu sekiz amele muvaffak eylesin!

Bütün Dünya Benim Olsa Gamım Gitmez Nedendir Bu?

Yavuz Sultan Selim Han Rahmetullahi Aleyh, Şair Vehbi Rahmetullahi Aleyh’i yanlışlıkla üzüp, yanından uzaklaştırır. Şair de kendisine epey müddet uygun bir yer aradıktan sonra, nihayet Van Müftüsü’nün kâtipliğini yapmaya başlar. Bir süre sonra Sultan Selim Rahmetullahi Aleyh şairi bulmak ister, fakat bulamaz ve şöyle bir çözüm düşünür: “Ben bir mısra yazayım ve bir yarışma düzenlensin. Benim mısramı beyte tamamlayan en güzel mısrayı yazana mükâfat vereceğimi ilan edeyim. Şüphesiz ki Şair Vehbi de dayanamayıp katılacaktır. O vakit, onu üslubundan tanırım…”   Ve Sultan Selim Rahmetullahi Aleyh şu mısrayı yazar:   “Bütün dünya benim olsa, gamım gitmez nedendir bu?” Sultan Selim’in düşündüğü yarışma ilan edilir. Yarışmaya katılan çok olur. Fakat padişah aradığını bulamaz.   O sırada Van Müftüsü Rahmetullahi Aleyh de: “Bir de ben deneyeyim, nasib ise olur” deyip, bir mısra yazmaya çalışır. Kendince bir şeyler yazdıktan sonra, bir de kâtibine gösterir. Şair Vehbi de şurası şöyle

Kahrın da Hoş Lütfun da Hoş

  Cana cefa kıl ya vefa Kahrın da hoş, lütfun da hoş, Ya dert gönder ya deva, Kahrın da hoş, lütfun da hoş.   Hoştur bana senden gelen: Ya hilat-ü yahut kefen, Ya taze gül, yahut diken.. Kahrın da hoş, lütfun da hoş.   Gelse celalinden cefa Yahut cemalinden vefa, İkisi de cana safa: Kahrın da hoş, lütfun da hoş.   Ger bağ-u ger bostan ola. Ger bendü ger zindan ola, Ger vasl-ü ger hicran ola, Kahrın da hoş, lütfun da hoş.   Ey padişah-ı Lemyezel! Zat-ı ebed, hayy-ı ezel! Ey lutfu bol, kahrı güzel! Kahrın da hoş, lütfun da hoş.   Ağlatırsın zari zari, Verirsen cennet-ü huri, Layık görür isen nari, Kahrın da hoş, lütfun da hoş.   Gerek ağlat, gerek güldür, Gerek yaşat gerek öldür, Aşık Yunus sana kuldur, Kahrın da hoş, lütfun da hoş.   Yunus Emre Kuddise Sirrûh

Hakkı Zikreyler

  Bülbüller sazda güller nîyazda Herkes namazda der Allah Allah…   Gözlerden yaşlar akmaya başlar Dağlar ve taşlar Hakk’ı zîkreyler   Yerde çiçekler Arşta melekler Bütün felekler Hakk’ı zîkreyler…   Gölgeler yerde bîn derîn secde Gelerek vecde Hakk’ı zîkreyler…   Nurlu seherler tevbeler söyler Gökler ve yerler Hakk’ı zîkreyler…   Mukaddes Kîtab îlahî Hîtab Mînberle mîhrab Hakk’ı zîkreyler…   Ey gafîl însan mabeddîr cîhan Her şey ve her an Hakk’ı zîkreyler…   Atarken şafak kâînata bak Enfüs ve âfâk Hakk’ı zîkreyler…   Hayat ve memat nebat ve cemat Bütün kâînat Hakkı zîkreyler…   Kalk gafîl olma zulmette kalma Madde ve mana Hakkı zîkreyler…

Yeniden Hayata Döndürüleceğim Gün Esenlik Benimle Olacaktır

  Yeniden Hayata Döndürüleceğim Gün Esenlik Benimle Olacaktır   Âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ mealen buyuruyor ki: Bismillâhirrahmânirrâhîm! وَجَعَلَنِى مُبَارَكًا أَيْنَ مَا كُنتُ وَأَوْصَٰنِى بِٱلصَّلَوٰةِ وَٱلزَّكَوٰةِ مَا دُمْتُ حَيًّا﴿ ۳۱ ﴾ وَبَرًّۢا بِوَٰلِدَتِى وَلَمْ يَجْعَلْنِى جَبَّارًا شَقِيًّا﴿ ۲۳ ﴾ وَٱلسَّلَٰمُ عَلَىَّ يَوْمَ وُلِدتُّ وَيَوْمَ أَمُوتُ وَيَوْمَ أُبْعَثُ حَيًّا﴿ ۳۳ ﴾ “Nerede olursam olayım, o beni kutlu ve bereketli kıldı; yaşadığım sürece bana namazı, zekâtı ve anneme saygılı olmayı emretti; beni zorba ve isyankâr yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve yeniden hayata döndürüleceğim gün esenlik benimle olacaktır.” ﴾ Meryen Sûresi, 31-32-33 ﴿

Huzur Evleri Açmayın…

Resim
Öyle okullar açın ki; Anaya babaya ataya saygı gösteren; anne ve babanın değerini bilen çocuklar yetişsin. Ana babanın değerini bil! Bir gün toprağını öpersin! Ama iş işten geçmiş olur… Ya Rabbi! Gözbebeği evlâtlarımızı imanla, Kur’an-ı Kerim’le; Allah’ü Teâlâ ve Sevgili Peygamberimiz Aleyhisselâm’a sevdalı, ana-babalarına vatan ve milletine saygılı ve hizmet duygusuyla dolu   evlâtlar yetiştirmeyi; nasip eyle!

Ben beni

Şu yalan dünyaya kıldım nazarı Elli yıldır bulamadım ben beni Meydana kurulmuş gönül pazarı Bir sevdaya alamadım ben beni…   Kim ne yapsın böyle bahtı karayı, Viran olmuş zaten köşkü sarayı, Her gelen bağrıma açtı yarayı, Bir gönüle salamadım ben beni…   Melek mi şeytan mı nur muyum neyim? Hazreti Musa’ya Tur muyum neyim? Erenler içinde sır mıyım neyim? Aklım ermez bilemedim ben beni…   Yandım alev alev küle saydılar, Turnası olmayan göle saydılar, Dost bağında gonca güle saydılar, Dikenimden yolamadım ben beni…   Bir sevdaya düştüm naz eylediler, Yoldular tüyümü kaz eylediler, Derdinden inleyen saz eylediler, Telim koptu çalamadım ben beni…   Sel oldum bulanık aktım gölekten, Pay verdiler kavun diye kelekten, Değirmene girip ince elekten, Zannetme ki elemedim ben beni,   Yerlere serilmiş dergâh postuyum, Erenler, ozanlar garip dostuyum, Muazzam der! Gönlü kırık testiyim, Bir pınardan dolamadım ben beni…   Ramazan Ak

Huzur

Bir gün bilge bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan etti. Yarışmaya çok sayıda sanatçı katıldı. Günlerce çalıştılar, birbirinden güzel resimler yaptılar. Sonunda, eserlerini saraya teslim ettiler. Tablolara bakan kral sadece ikisinden hoşlandı. Ama birinciyi seçmek için karar vermesi gerekiyordu.             Resimlerden birisinde, sükûnetli   bir göl vardı. Göl bir ayna gibi etrafına yükselen dağların huzurlu görüntüsünü yansıtıyordu. Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslüyordu. Resme kim baktıysa, onun mükemmel bir huzur resmi olduğunu düşünüyordu. Diğer resimde de dağlar vardı. Ama engebeli ve çıplak dağlar. Üst tarafta öfkeli gökyüzünden yağmur boşalıyor ve şimşek çakıyordu. Kısacası, resim hiç de huzur dolu görünmüyordu. Fakat, kral resme bakınca, şelalenin ardında kayalıklarda bir çatlaktan çıkan bir çalılık gördü. Çalılığın üzerinde ise anne kuşun ördüğü bir kuş yuvası görünüyordu. Sertçe akan suyun orta yerinde ise anne