Kayıtlar

Biz Müslümanlar Aslında Çok Kuvvetliyiz…

Biz Müslümanlar Aslında Çok Kuvvetliyiz…   Biz Müslümanlar aslında çok kuvvetliyiz… 1.3 milyar Müslüman kolayca silinemez. Naziler 12 milyon Yahudiden 6 milyonunu Holokost'ta öldürdü. Ama bugün aracılar yoluyla dünyayı Yahudiler yönetmektedir. Başkalarını kendileri için savaştırıp ölüme yollamaktadırlar. Sosyalizmi, komünizmi, insan haklarını ve demokrasiyi icat ettiler, böylece onlara eziyet çektirmeyi yanlış yaptırdılar, diğerleriyle eşit haklardan yararlanmaktadırlar. Böylece en güçlü ülkelerin kontrolünü eline geçirdiler. Ve bu küçük cemaat dünya çapında güçlü oldu.   Mahathir Bin Mohamad

Hala Anlayamadınız Değil mi?

  Hala Anlayamadınız Değil mi?   Önemli olan haklı ya da haksız olmak değil! Kavganın kazananı yoktur. Ya kaybedersiniz ya da daha çok kaybedersiniz. Önemli olan kalp kırmamak. Önemli olan yargılamadan, karşılıksız sevebilmek ve iyilik yapabilmek. Haklı bile olunsa özür dileyecek kadar asil olmak, bilge olmaktır. Egonuzu kontrol edemediğiniz sürece, o sizi kontrol etmeye devam edecek. Böyle olduğu sürece tüm dünya sizin bile olsa asla mutlu olamazsınız…   Albert Einstein

Nefsini Şu 3 Şeye Alıştır

  Nefsini Şu 3 Şeye Alıştır:   1- Bir i ş yaparken Allah' ı n sana bakt ığı n ı d üşü n ve insanlardan bekleme! 2- Bir ş ey s ö yledi ğ inde Allah' ı n seni duydu ğ unu hat ı rla ve sabret! 3- İ ç ine kapand ığı nda; Allah'ın senin içindekileri bildiğini aklından çıkarma! Bak o zaman nasıl çiçek açacak umutlar.

Üzülme Der Mevlâna

  Üzülme Der Mevlâna   Üzülme der Mevlana ve devam eder; Kızma hiç kimseye yaptıklarından dolayı aksine teşekkür et ihanet edenlere sadakati öğrettikleri için... Minnet duy yalancılara doğrunun farkına varmanı sağladıkları için... Mutsuz edenlere dua et mutluluğu daha derin hissettirdikleri için… Herkesi sev yaşamına bir anlam kattığı için… Hayat bu yüzden daha güzel siyahlar beyazı farkettirdiği için... (Alıntı)

Hayatını Değiştirecek 20 Basit Şey

  Hayatını Değiştirecek 20 Basit Şey   Büyükler her zaman azı karar çoğu zarar der. Peki, bu söz ne anlama geliyor. Hayatımızda bazı şeyler diğerlerinden daha az olmalı. Hayatı bir yemeğe benzetirsek eğer tuz çok az olursa tat alamazsın tamam. Ama eğer çok fazla tat almak için tuzu fazla katarsan ne yazık ki yemeği o haliyle yemek zorunda kalırsın. Bu 20 basit şeyi yapın ve değişimi yakalayın   "- Tabağına yiyebileceğin kadar yemek, hayatına sevebileceğin kadar insan al. İsrafın lüzumu yok." (M. Longston) "- Hayatın sırrı nereye baktığında değil nasıl baktığında saklı…"   01- Az Öfke, Çok Anlayış Bakın hepimiz biraz öfkeliyiz. Anlayıştan uzağız bazen. Akşama kadar hep başkaları hatalı ve biz haklıyız. Sizce hep haklı olabilir miyiz? Karşı tarafı tam olarak dinlemeden. İki arkadaş tartışıyorlardı ve baktım ki ikisi de aynı şeyi savunuyorlar ama yine de birbirlerine bağırıyorlar. Bir süre devam ettikten sonra durumu fark ettiler ve gülmeye başladılar

Dedikodu (Koğuculuk)

Dedikodu (Koğuculuk)   Bilesin ki, ulu Allah Celle Celâlüh Kur’an-ı Kerim’de gıybeti kınamış ve Gıybetçiyi ölü eti yiyene benzetmiştir. Ulu Allah Celle Celâlüh şöyle buyuruyor: "Birbiriniz hakkında Gıybette bulunmayın. İçinizden her hangi biri, ölü bir din kardeşinizin etini yemeyi sever mi? Hiç şüphesiz bu iğrenç bulacağınız bir şeydir." (Hucûrât Sûresi, 12) Peygamber'imiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyor ki: "Her Müslümanın diğer Müslümanlara kanı, malı ve ırzı haramdır." Yine Peygamber'imiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyuruyor: "Dedikodudan sakınınız, çünkü dedikodu zinadan daha ağır bir günahtır. Zira zina eden bir kimse tevbe edince tevbesi Allah Celle Celâlüh tarafından kabul edilebilir. Fakat dedikodusu yapılan kimse affetmedikçe dedikoducunun affedilmesi mümkün değildir." Âlimler, başkasını Gıybet eden kimsenin sapan kuran bir çocuğa benzediğini söylerler. Bu çocuğun sağa sola tas atması gibi Gıybetçi de iyi amelini öt

Gıybet (Dedikodu) Kanser Hastalığı Gibidir

  Gıybet (Dedikodu) Kanser Hastalığı Gibidir   Bir kimsenin gıyabında hoşlanmayacağı bir söz söylemek, çekiştirmek... Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek, başka bir deyimle, kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi din kardeşimiz hakkında arkasından konuşmamız anlamına gelir. Halk arasında dedikodu, gıybet ile aynı anlamda kullanılır...   Gıybet, din kardeşinin işitince üzüleceği bir kusurunu arkasından söylemektir. Yani belli bir mü’minin ayıbını, onu kötülemek için arkasından söylemek, gıybet olur. Mesela, bedeninde, nesebinde, ahlakında, işinde, sözünde, dininde, dünyasında, hatta elbisesinde, evinde bulunan bir kusur arkasından söylendiği zaman, bunu işitince üzülürse, gıybet olur.   Kapalı söylemek, işaret ile hareket ile bildirmek, yazı ile bildirmek de, hep söylemek gibi gıybettir. Bir Müslümanın günahı ve kusuru söylendik de, elhamdülillah biz böyle değiliz demeleri, gıybetin en kötüsü olur. Birisinden bahs edilirken, el

Kalp Kırmak

  Kalp Kırmak   Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Kâbe’ye bakarken şöyle demiştir: “Kuşkusuz Allah seni çok şerefli, çok mükerrem/ hürmetli, çok azametli kılmıştır; fakat mümin senden daha hürmetli/daha saygı değerdir.”(İbn Mace, Fiten,2; Mecmau’z-zevaid, 1/81).   Tirmizî’nin “Hasen” dediği diğer bir hadiste: “Allah katında dünyanın yok olması, mümin bir kimsenin öldürülmesinden daha iyidir.” (Tirmizî, Diyat, 7; Nesaî, Tahrim,2).   Hz. Mevlâna Kuddise Sirrûh şu meşhur   sözleri söylemiştir: “Kâbe, Azer’in oğlu Halil İbrahim’in yaptığı bir binadır. Kalp ise, yüce Allah’ın nazargâhıdır. Bu sebeple, bir gönül yıkmak, bin kâbe yıkmaktan daha kötüdür” “Ey can; kimseyi kırma! Sözden ağırı yoktur! Beden çok yükü kaldırır ama gönül her sözü kaldıramaz.”   “İnsanlara yumuşak davranman da Allah’ın merhametinin eseridir.   Eğer katı yürekli, kaba biri olsaydın, insanlar senin etrafından dağılıverirlerdi. Öyleyse onların kusurlarını affet, onlar için mağfiret dile ve

Hayatını Bir Yılda Değiştiren 8 Şey

Resim
  Hayatını Bir Yılda Değiştiren 8 Şey

Gönül Dergâhından Hikmetler: Terbiye

Gönül Dergâhından Hikmetler: Terbiye   Terbiye, insana fıtratında olmayan bir şeyi kazandıramaz. Takvâ ve fücur, yani iyilik ve kötülük temâyülleri insanda fıtrî olarak mevcuttur. Asıl mârifet, fıtrattaki menfî temâyülleri körelterek müsbet meziyetleri inkişâf ettirebilmektir. Şeyh Sâdî şöyle der: “– Âmâ olan bir kimsenin gözü, sürme ile açılamaz. Bütün doktorlar bir araya gelse, zakkumdan bal yapamazlar. Aynadan pas çıkarılabilir ama taştan ayna yapılamaz. Yine, çalışmakla söğüt ağacının dalında gül bitmez.” İnsanlık tarihi göstermektedir ki; kavimler ve milletler, peygamberlerinin dâvetine icâbet ederek, istikâmetlerini Hakk’ın rızâsına çevirdiklerinde, dünyada da âhirette de Cennet huzuruna nâil oldular. Peygamberlere kulak ve gönül vermeyenler ise her iki cihanda da bedbaht oldular. Karanlık, çirkin ve elem verici bir âkıbete dûçâr oldular. Osmanlı medeniyetinin âbide şahsiyetler yetiştirmesi aslâ tesâdüf değildir. Zira ecdâdımızda mâneviyat ve rûhâniyetle dolu bir terb