Dedikodu (Koğuculuk)
Dedikodu
(Koğuculuk)
(Hucûrât Sûresi, 12)
Peygamber'imiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyor ki:
"Her Müslümanın diğer Müslümanlara kanı, malı ve ırzı
haramdır."
Yine Peygamber'imiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyuruyor:
"Dedikodudan sakınınız, çünkü dedikodu zinadan daha ağır bir günahtır.
Zira zina eden bir kimse tevbe edince tevbesi Allah Celle Celâlüh tarafından
kabul edilebilir. Fakat dedikodusu yapılan kimse affetmedikçe dedikoducunun affedilmesi
mümkün değildir."
Âlimler, başkasını Gıybet eden kimsenin sapan kuran bir çocuğa benzediğini
söylerler. Bu çocuğun sağa sola tas atması gibi Gıybetçi de iyi amelini öteye
beriye savurur.
Peygamber'imiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurur:
"Mü'min kardeşini lekelemek gayesi ile arkadan çekiştiren
kimseyi ulu Allah Celle Celâlüh Kıyamet Günü Cehennem köprüsü üzerinde
durdurur, sözünü geri almadıkça yoluna devam etmesine müsaade etmez." Yine
Peygamber’imiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyor ki:
"Gıybet, Müslüman kardeşini arkasından hoşuna gitmeyecek
sözler ile anmadır."
Demek ki, odamın arkasında isterse vücut eksikliğinden, ister
soy adaletsizliğinden, ister sözünde ve davranışında var olduğu ileri sürülen
bir kusurdan, isterse gerek din ve gerekse dünyası ile ilgili eksikliklerinden
bahsedilsin, bunların hepsi dedikodudur. Hatta birinin elbisesinden,
paltosundan veya atından küçümseyen bir eda ile arkasından konuşmak, gıybettir.
Öyle ki, selef-i salihinden bazı ileri gelenlerin misal vererek
belirttiklerine göre, birinin arkasından “Elbisesi uzun veya kısa” diye konuşmak
bile dedikodudur. Nerede kaldı ki, onun şahsiyeti hakkında rencide edici
ifadeler kullanman!
Bildirildiğine göre bir gün bazı konularda bilgi edinmek üzere
Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem'me kısa boylu bir kadın gelir. Kadın çıkınca
Hz. Ayşe Radiyallahü Anha “Allah Celle Celâlüh kadına ne kadar kısa boy vermiş”
deyince. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem ona: “Gıybet ettin Yâ Ayse!” diye
ihtar buyururlar.
Peygamber'imiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurur:
"Aman dedikodudan kaçınınız, çünkü o, üç afet getirir."
1 — Dedikoducunun duası kabul edilmez.
2 — İyi ameli kabul edilmez.
3 — Kötülükleri birikir.
Peygamber'imiz Sallallahü Aleyhi Vesellem koğuculuğu kınarken şöyle
buyurur:
"Kıyamet Günü insanların en kötüsü, birine bir yüzü ile
öbürüne başka bir yüzü ile görünen ikiyüzlü kimselerdir, dünyada ikiyüzlü olanların
Kıyamet Günü; ateşten iki dili olacaktır."
Yine Peygamber'imiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurur ki:
"Koğucular (ondan ona söz taşıyanlar) Cennete
giremezler."
Konuşan konuşamayan bütün canlıların dili olduğu halde balığın
neden dili yok? Söylendiğine göre meselenin hikmeti sudur: Ulu Allah Celle Celâlüh
Hz. Âdem Aleyhisselâm'ı yaratıp meleklere. O'na secde etsinler diye emredince İblis
hariç, bütün melekler O'na secde etmişlerdi. Bunun üzerine ulu Allah Celle Celâlüh
onu melek kılığından çıkarıp. Cennetten kovmuştur.
Cennetten kovulunca yeryüzüne inen İblis denize gider ve ilk karşılaştığı
canlı, balık olur. İblis ona Âdem Aleyhisselâm'ın yaratıldığını haber verir, arkasından
Hz. Âdem Aleyhisselâm'ın kara ve denizde yasayan her türlü canlıyı avlayabileceğini
bildirir, balık de bu haberi diğer canlılarına ulaştırır; bunun üzerine ulu
Allah Celle Celâlüh balığın dilini kökünden yok eder. Amr İbni Dinar'ın
(rahimehullah) anlattığına göre Medine'li bir adamın, yine Medine'nin bir kenar
mahallesinde oturan bir kız kardeşi vardı. Kadın hasta idi, adam zaman zaman
ziyaretine giderdi, günün birinde öldü. Kardeşi ölüsünü kefenleyerek götürüp toprağa
verdi, arkasından da evine döndü.
Bu sırada para cüzdanının yerinde olmadığını gördü, onu kabre düşürdüğünü
hatırladı, yakın bir arkadaşını yanına alarak birlikte kabrin yanına gittiler, toprağı
kazdılar ve para cüzdanını buldular.
Ölünün erkek kardeşi arkadaşına: “Sen azıcık öteye git. Ben kız kardeşimin
ne durumda olduğuna bakayım” dedi. Üzerindeki toprağı kaldırarak lâhdi açtı.
Bir de ne görsün! Lahit tutuşmuş yanıyor!
Adam hemen annesine verdi. “Bana kız kardeşimin önemli huylarını
anlat” dedi. Annesi “Senin kız kardeşin komsuların kapı arkalarına saklanır, kulağını
kapılarına dayar, içerdeki konuşmaları dinler ve sonra duyduklarını başkalarına
taşırdı” dedi.
Adam o zaman koruculuğun kabir azabına neden olduğunu anladı.
Buna göre kabir azabından kurtulmak isteyenler, dedikodudan ve ona buna söz taşımaktan
kaçınmalıdırlar.
Hikâye ederler ki: Ebü'l Leys'ül Buhâri (rahimehullah) hacca
giderken cebine iki dirhem koymuş ve “Mekke yolunda gerek giderken gerek
dönerken biri hakkında dedikodu edersem şu iki dirhemi fakirlere dağıtacağım”
diye kendi kendine yemin etmişti.
Ebû'lLeys, Mekke'ye vardı, hac görevini yerine getirip evine
döndü, fakat iki dirhem hâlâ olduğu yerde duruyordu. Verdiği sözü bilen dostları
ona durumu sordular, cevabı şöyle oldu: “Bir kişi hakkında dedikodu edeceğime
yüz kere zina etmeği tercih ederim.” (Mâzaallah!)
Ebu Hafs'ül Kebir (rahimehullah) buyurur; “Bir yılın Ramazan
Orucunu tutmamayı, bir kişi hakkımda dedikodu etmeye tercih ederim.”
Bir fıkıh âlimi hakkında Gıybet eden kimse. Kıyamet Günü alnında
“Bu adam Allah Celle Celâlüh'ün rahmetinden mahrum edilmiştir” yazısını taşıyarak
gelir.”
Enes İbni Mâlik Radiyallahü Anh'ın rivayet ettiğine göre
Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyuruyor:
"Mi'raca çıkarıldığım gece tırnakları ile yüzlerini tırmalayan
ve leş yiyen bir guruba rastladım. Cebrail'e “Şunlar kim?” diye sordum, bana,
bunlar dünyada iken başkalarının ölü etini yiyenler (onun bunun hakkında dedikodu
edenlerdir) diye cevap verdi.”
Hasan Radiyallahü Anh buyurur: “Yemin ederim ki, Gıybet dine koparılan
bir et parçasının vücuda verdiği zarardan daha ağır bir zarar getirir.”
Ebu Hureyre Radiyallahü Anh buyurur. "Mü'min kardeşinizin
gözündeki çöpü görürsünüz de, kendi gözünüzdeki merteği görmezsiniz."
Bildirildiğine göre, bir gün Selman-i Farisi Radiyallahü Anh Ebu
Bekr Radiyallahü Anh ve Ömer Radiyallahü Anh ile (Allah Celle Celâlüh onlardan razı
olsun) birlikte sefere çıkmıştı. Selman Radiyallahü Anh yol arkadaşlarına yemek
pişiriyordu. Bir yerde mola verdiler, fakat Selman Radiyallahü Anh yiyecek bir şey
hazırlamamıştı.
Bunun üzerine. O'nu yanında yiyecek bir şey var mı, yok mu baksın
ve varsa alsın gelsin diye Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem'e gönderdiler.
Selman Radiyallahü Anh yiyecek bir şey bulamayarak arkadaşlarının yanına eli boş
dönünce Ebû Bekr Radiyallahü Anh ile Ömer Radiyallahü Anh kendi aralarında onun
için “Selman Radiyallahü Anh su almak üzere falan kuyuya varsa kuyu kurur!” dediler.
Bunun üzerine şu ayet indi:
"Birebirinizin arkasından dedikodu yapmayın, sizden birisi
ölü bir din kardeşinin etini yemek ister mi? Hiç şüphesiz bundan
tiksinirsiniz." (Hucûrat Sûresi12)
Ebu Hureyre'den Radiyallahü Anh rivayet edildiğine göre.
Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyuruyor:
"Dünyada mü'min karidesinin etini yiyen (onun hakkında
dedikodu yapan) kimsenin önüne Kıyamet Günü dedikodusunu yaptığı karidesinin leşi
getirilir ve ona: ye şimdi bu leşi dünyada iken dirisini yemiştin” denir. Arkasından
Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şu ayeti okudu:
"Sizden birisi, ölü kardeşinin etini yemek ister mi?"
Câbir Ibni Abdullah el-Ensarî (rahimehullah) der ki, “Peygamber Sallallahü
Aleyhi Vesellem zamanında dedikodu olunca derhal kokusu duyulurdu, çünkü gayet
seyrekti. Fakat simdi dedikodu öyle çoğaldı ki; bütün burunlar koku ile doldu,
o yüzden artık kokusu fark edilmez oldu. Tıpkı şunun gibi: Derici atölyesine
giren birini düşünün, adam kokunun ağırlığı yüzünden orada fazla kalamaz.
Oysa atölyede çalışanlar hiç bir rahatsızlık duymadan orada
yerler, içerler, burunları alıştığı için kokuşmuş deri kokusunu duymazlar. İşte
dedikodunun günümüzdeki durumu da böyledir.”
Kâ'b Radiyallahü Anh der ki: “Bir kitapta okuduğuma göre dedikodudan
tevbe edenler Cennet'e en arkadan girerler. Öte yandan dedi koğuculukta ısrar
ederek ölenler de herkesten önce Cehenneme girerler.”
Ulu Allah Celle Celâlüh buyuruyor ki:
"Gerek birinin arkasından atıp tutanların (hümeze) ve
gerekse başkalarına, yüzlerine karsı hakaret edenlerin (lümeze) her ikisinin de
vay haline!" (Hümeze Süresi, 1)
Bu Ayet-i Kerime, Velid Ibni Mugîre hakkında nazil oldu. Çünkü
Peygamber'imiz Sallallahü Aleyhi Vesellem ve bütün Müslümanlara yüzlerine karşı
alay ve hakaret ediyordu.
Bilindiği gibi hususi bir nüzul sebebine dayanan Ayet-i
Kerimenin hükmü umumi olabilir.
Peygamber´imiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyor ki:
"Aman dedikodudan kaçınınız, çünkü o zinadan daha ağır bir günahtır"
Sahabeler Peygamber Sallallahü Aleyhi Veselleme “Dedikodu nasıl olur da zinadan
daha ağır olabilir” diye sordular.
Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem bu soruya: “Çünkü insan
zina edip tevbe edince Allah Celle Celâlüh tevbesini kabul eder. Fakat hakkında
dedikodu yapılan kimse bağışlamadıkça dedikoducunun affedilmesi mümkün değildir.”
Dedikodu yapan kimse önce pişmanlık duyup tevbe etmelidir,
böylece Allah Celle Celâlüh hakkından kurtulmuş olur. Arkasından da hakkında
dedikodu yaptığı kimseden de helâllik alması gerekir, eğer adam hakkını helâl
ederse ancak o zaman kul hakkından kurtulmuş olabilir.
Peygamber'imiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyor ki:
"Müslüman kardeşi hakkında dedikodu yapan kimsenin Kıyamet
günü, ulu Allah Celle Celâlüh yüzünü tersine çevirir."
Buna göre dedikodu yapan kimsenin yerinden kalkmadan ve dedikodusu
karşı tarafın kulağına varmadan önce Allah Celle Celâlüh'den onun için af istenmelidir.
Çünkü dedikoducu, haber karşı tarafın kulağına varmadan tevbe ettiği takdirde,
ortada sadece Allah Celle Celâlüh hakki söz konusu olduğu için tevbesi kabul
edilir. Fakat dedikodu haberi karşı tarafın kulağına varınca" tevbe
sayesinde dedikodu vebalinin ortadan kalkabilmesi için, dedikoduya uğrayanın
hakkını helâl etmesi gerekir.
Zina konusunda da hüküm böyledir. Yani evli bir kadınla zina
eden kimse, kadın kocası olup biteni duymadan tevbe ettiği takdirde tevbesi
kabul edilebilir, fakat kadının kocası durumu öğrendikten sonra tekbenin kabul
edilebilmesi için, aldatılan kocanın hakkını helâl etmesi gerekir. Yerine
getirilmeyen namaz, oruç, zekât ve hac borçları, bu borçlar kaza edilmedikçe
tevbe ile ortadan kalkmaz. Doğrusunu Allah’ü Teâlâ bilir.
Yorumlar
Yorum Gönder