Kayıtlar

Allah’ü Tealâya Satılan Umre (Gerçek hikâye, mutlaka okuyunuz, okutunuz!)

Allah’ü Tealâya Satılan Umre (Gerçek hikâye, mutlaka okuyunuz, okutunuz!)           Kap çaldı. Bir çocuk bir su bardağı uzattı. İftara bir saat kadar vardı.           Abla dedi, annem çorbaya koyacakmış bir bardak pirinç istedi.           “- Tamam!” dedim, ama merak ettim.           “- Sen kimin kızısın bakayım?” diye soruverdim. Üç ev aşağıda birileri taşınmıştı en alt kata. Orayı tarif etti. Pirinci verince de sanki utandı hemen çekip gitti.           Ertesi gün aynı saatte aynı kız yine geldi. Aynı bardak aynı şeyleri söyledi. Para istese ya da koca bir tas ile gelse dilenci diyeceğim. Beni kandırıyor diye düşüneceğim. Ama bardak aynı, istenilen pirinç aynı. Verdim ama:           “- Bu sefer bende seninle geleceğim” dedim. Sokağa çıkmak da yasak bir an önce kimse görmeden varsak. Vardık vardık.           Müsaade isteyip evine girdim. Eskiden de bilirdim. Çocukken de girmiştim. Bir sofra vardı yerde. Etrafında iki çocuk daha beklemekte. Oturmuşlar sadece turşu koy

Şark

Şark Musallat, hiç göz açtırmaz da Garb’ın kanlı kâbusu, Asırlar var ki, İslam’ın muattal, beyni, bâzusu, “Ne gördün, Şark’ı çok gezdin? ” diyorlar. Gördüğüm yer yer Harap iller, serilmiş hânümanlar, başsız ümmetler, Yıkılmış köprüler, çökmüş kanallar, yolcusuz yollar, Bükülmüş beller, incelmiş boyunlar, kaynamaz kanlar, Düşünmez başlar, aldırmaz yürekler, paslı vicdanlar; Tegallüpler, esaretler, tahakkümler, mezelletler; Riyâlar, türlü iğrenç iptilâlar, türlü illetler; Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar; yanmış ormanlar; Ekinsiz tarlalar, ot basmış evler, küflü harmanlar; Cemaatsiz imamlar, kirli yüzler, secdesiz başlar; “Gazâ” nâmıyle dindaş öldüren biçare dindaşlar; Ipıssız âşiyanlar; kimsesiz köyler; çökük damlar; Emek mahrumu günler; fikr-i ferdâ bilmez akşamlar! ... Geçerken, ağladım geçtim; dururken ağladım durdum; Duyan yok, ses veren yok, bin perişan yurda başvurdum. Mezarlar, âhiretler, yükselen karşımda dûradûr; Ne topraktan güler

Allah’ü Teâlâ Veriyor

Allah’ü Teâlâ Veriyor Bir sofi Bağdat pazarını gezerken bir ses duydu. Bir satıcı; “- Bir hayli halim var, çok ucuza satıyorum, alan yok mu?” diye bağırıyordu. Sofi satıcının yanına yaklaştı. “- Ucuza satıyorum diyorsun, hiçe de verir misin?” diye sordu. Satıcı: “- Git başımdan be adam! Sen deli misin ki? Kim hiçe karşılık başkasına bir şey verir?” Sofi: “- Allah’ü Teâlâ veriyor” dedi. “- Üstelik hiçe karşılık her şeyi veriyor, istersen daha da fazlasını ihsan ediyor.” “- Allah’ü Teâlâ’nın rahmeti öğlen güneşi gibidir, ışığın ulaşamadığı yer olmaz. Rahmetinin büyüklüğüne bak ki bir müşrik için resulünü azarlamıştı.”

Bir Ayet Okudu Hakka Yürüdü

Bir Ayet Okudu Hakka Yürüdü Allah’ü Teâlâ dostlarından Ebu Bekir Verrak Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinin küçük bir oğlu vardı. Bir gün babası onun elinden tutup hocaya götürdü. “- Ey ilim bahçesinin servi, yavruma Kur’an-ı Kerim’i okut ve onu yetiştir…” Dedi. Nur çocuk hoca önünde diz çöktü ve derse koyuldu. Kısa zamanda Kur’an-ı Kerim’i örgendi… Yine bir gün hocanın önünde Kur’an-ı Kerim okuyordu. Birden bir ayetle karşılaştı. Ayeti kelimeyi tek tek heceledi. Ne var ki yüreğine müthiş bir kurşun saplanıvermişti. Rabbimiz buyuruyor ki: “O halde, küfre varırsanız çocukları ak saçlılar haline çevirerek bir günün (kıyametin) azabından kendinizi nasıl koruyacaksınız.” Bu ayeti okur okumaz harika çocuğun yüzü kireç gibi bembeyaz kesildi ve kendisini bir titreme aldı. Artık okumaya devam edemiyordu. Derhal evin yolunu tuttu ve kapıyı çaldı. Babası içeriden seslendi: “- Kim o?” “- Benim ey baba çabuk aç!” Ebu Bekir Verrak Rahmetullahi Aleyh kapıya koşup açtı.

Muhyiddin-i Arabi Kuddise Sirrûh Hazretlerinden 99 Nasihat (2)

Muhyiddin-i Arabi Kuddise Sirrûh Hazretlerinden 99 Nasihat (2) (4. Bölüm) Nasihat 76 ·           Müslümanlardan birini çirkin bir işte görürsen o kimsenin kendini değil, amelini gör. ·           Eğer bu kerahatinde sadık isen (mekruhu yani çirkinliği sevmiyorsan, tasdik etmiyorsan), onun yaptığı fenalığı sen yapma. Eğer yaparsan mürâisin (ikiyüzlüsün). ·           Oruçlu iken dikkat et günah işleme, Oruç Allah’ü Teâlâ’nındır. Allah’ü Teâlâ seni oruçlu hâlinde razı olmadığı bir şey işlerken görmesin. Orucunu da iptâl eder. ·           Eğer malın varsa, menfaati devamlı olan hayırlara sarfet. ·           Dini malûmatın (bilgin) varsa, onları başkalarına da yay, istifade etsinler. ·           Yol üzerinde uyuma. ·           Gece kabirde uyumak icap ederse, yoldan çekil; Çünkü yollarda haşarat eksik olmaz. ·           Bir yerde oturacak veya yatacaksan; “Eûzü bi kelimâtillâhit-tammâti, min şerri mâ halak” yaratılmışların şerrinden Allah’ü Teâlâ’ya sığınırım”, d