Kayıtlar

İnsan Ölüm Yastığına Baş Koyar Koymaz

İnsan Ölüm Yastığına Baş Koyar Koymaz Bu Dünyada İnsanlara Üç Şey Eşlik Eder 1- Para, mal-mülk, 2- Akraba ve dostlar, 3- Yapılan hayır ve iyilikler. Fakat bunlardan sadece “Yapılan hayır ve iyilikler (salih ameller)”   vefalıdır. Zira insan, ölüm yastığına baş koyar koymaz; mal-mülk elinden gider. Çünkü insan bir kuruş harcayacak enerjiyi kendinde bulamaz. Zaten definden sonra mirasçılar bölüşürler. Ölünce akraba ve dostlar mezara kadar gelir. Mezara konunca onlar da döner gelir. Salih ameller ise ondan ayrılmaz. Mahşer günü kurulacak mizana kadar gelir. Mizanda sahibini sevindirerek Cennete kadar taşır. Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “Ölüyü (kabre kadar) üç şey takip eder: Çoluk-çocuğu, malı ve ameli. Bunlardan ikisi döner, biri kalır. Çoluk-çocuğu ve malı döner, ameli (kendisiyle) kalır.” (Buhârî, Rikak 42; Müslim, Zühd 5. Ayrıca bk.Tirmizî, Zühd 46; Nesâî, Cenâiz 52)

Biz Dünyadan Gider Olduk

Biz Dünyadan Gider Olduk Biz dünyadan gider olduk, Kalanlara selam olsun, Bizim için hayır dua Kılanlara selam olsun! Ecel büke belimizi, Söyletmeye dilimizi, Hasta iken halimizi Soranlara selam olsun! Tenim ortaya açıla Yakasız gömlek biçile, Bizi bir arı vech ile Yuyanlara selam olsun! Azrail alır canımız, Kurur damarda kanımız, Yayılacak kefenimiz, Saranlara selam olsun! Gider olduk dostumuza, Eremedik kastımıza, Namaz için üstümüze Duranlara selam olsun! Sözdür söylenir araya, Kimse değmez bu yaraya, İletip bizi mezara Koyanlara selam olsun! Âşık odur Hakk'ı seve, Hak derdine kıla deva, Bizim için hayır dua, Kılanlara selam olsun! Dünyaya gelenler gider, Asla gelmez yola gider, Bizim halimizden haber Soranlara selam olsun! Âşık Yunus söyler sözü, Kan yaş ile dolu iki gözü, Bilmeyen ne bilsin bizi, Bilenlere selam olsun! Yunus Emre Kuddise Sirrûh

Seyyidül İstiğfar Duası

Seyyidül İstiğfar Duası قَالَ رَسُولُ اللهِ (صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَللَّهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لَا إ لَهَ إ ِلَّا أ َنْتَ خَلَقْتَنِي وَأَنَا عَبْدُكَ وَ أ نَا عَلَى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ أ َعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ أَبُؤُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَيَّ وَأَبُؤُ بِذَنْبِي فَاغْفِرْ لِي فَإِنَّهُ لَا يَغْفِرُ الذُّنُبَ إ ِلَّا أَنْتَ Okunuşu: “Allahümme ente Rabbî lâ ilahe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve vâ’dike mes’tetâtü eûzü bike min şerri mâ sanâtü ebû’ü leke bi-nîmetike aleyye ve ebû’ü bizenbî fağfirlî feinnehû lâ yağfıruz-zünûbe illâ ente” Anlamı: “Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka (ibâdete lâyık) hiçbir ilâh yoktur. Ancak sen varsın. Beni sen yarattın. Şüphesiz ben senin kulunum. Gücüm yettiği kadar, Zât-ı Ecelli âlâna verdiğim sözde durmağa çalışıyorum. Ya Rabbi! İşlediğim günahların şerrinden sana sığınıyorum. Bana lütuf ve ihsan buyurduğun nimetleri ikrar ve itiraf ediyorum, günahlarımı da itiraf ediyorum

Hakkı Hak, Batılı Batıl Görme Duası

Hakkı Hak, Batılı Batıl Görme Duası اللَّهُمَّ أَرِني الْحَقَّ حَقّاً وَارْزُقْنِي اتِّبَاعَهُ، وَأَرِني الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَارْزُقْنِي اجْتِنَابَهُ اللَّهُمَّ أَرِنِي الْحَقَّ حَقًّا وَارْزُقْنِي اتِّبَاعَهُ، وَأَرِنِي الْبَاطِلَ بَاطِلاً، وَارْزُقْنِي اجْتَنَابَهُ،   . آمِيْنَ يَارَبَّ الْعَالَمِيْنَ Okunuşu: Allâhümme erine’l-hakka hakkan verzukne’I-ittibâa ileyh ve eri ne’I-bâtıla bâtilen verzukne’l-ictinâbe anh. Anlamı: Allah’ım bize hakkı hak olarak göster ve hakka tâbi ol makla rızıklandır. Ve bize bâtılı bâtıl olarak göster ve ondan kaçınmakla rızıklandır. Hadis-i Şerif: مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَراً فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ، فَإِنْلَمْ   يَسْتَطِعْ   . فَبِلِسَانِهِ، فَإِنْ لَمْ    يَسْتَطِعْ فَبِقَلْبِهِ، وَذَلِكَ أَظْعَفُ اْلإِمَانِ “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin; diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle onu hoş görüp kabullenmesin ki, bu da imanın en zayıf de

Ümmeti Seveceğiz, Ümmete Dua Edeceğiz

Ümmeti Seveceğiz, Ümmete Dua Edeceğiz Keşke bin tane canımız olsaydı her canımızla bir kere bir tane Müslümana feda olsaydık! Her yerde Müslümanların dertleri, sıkıntıları var. Peygamber Efendimiz hadisi şerifinde en kıymetli duanın, “Ümmeti Muhammed Duası” olduğunu bildiriyor. Bu kıymetli dua: اَللّٰهُمَّ ارْحَمْ أُمَّةَ مُحَمَّدٍ رَحْمَةً عَامَّةً Okunuşu: “Allahümme’r-ham ümmete Muhammedin rahmeten âmme!” Anlamı: “Ey Allah’ım! Ümmet-i Muhammed’e umumî olarak rahm eyle; Ümmet-i Muhammed’e acı! (Sallallahü Aleyhi Vesellem)…” Kaynak: (Ali el-Müttakî, no: 3212, 3702) Diye dua etmek en kıymetli dua oluyor. Ümmeti seveceğiz, ümmetin derdiyle dertleneceğiz. Ümmetin dertleriyle dertlenmeyen gerçek Müslüman değildir! Her Müslümanın derdi bizim derdimizdir. Ümmet-i Muhammed rahat etmedikçe rahat içinde oturmayacağız, rahat etmeyeceğiz. Köşkün içindeyken bile rahat etmeyeceğiz. Zenginlik içinde refah içindeyken bile rahat etmeyeceğiz. Ümmet-i Muhammed’e her yönde

10 Bin Zikir Yapmaktan Daha Sevaplı Kelime-i Tevhid Zikri

10 Bin Zikir Yapmaktan Daha Sevaplı Kelime-i Tevhid Zikri Ya Muaz! Günde kac defa Allah’ü Teâlâ’yı zikrediyorsun? Günde on bin defa Lâilâhe illâllah diyerek mi? Bak sana bazı kelimeler öğreteyim, bu on bin defa demenden daha kolaydır senin için. Böyle dersen ne bir melek sevabını yazmağa takat getirebilir ne de bir başkası… Şöyle de!" لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ عَدَدَ كَلِمَاتِهِ، لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ عَدَدَ خَلْقِهِ، لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ زِنَةَ عَرْشِهِ، لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ مِلْأَ سَمٰوَاتِهِ، لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ مِثْلَ ذَلِكَ مَعَهُ، وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ مِثْلَ ذَلِكَ مَعَهُ، لَا يُحْصِيهِ مَلَائِكَةٌ وَلَا غَيْرُهُ. Okunuşu: Lâilâhe illâllahu adede kelimâtihî, lâilâhe illâllahu adede halkihî, lâilâhe illâllahu zinete arşihî, lâilâhe illâllahu mil-e semâvâthî, lâilâhe illâllahu misle zâlike me’ahû, vel hamdu lillahi misle zâlike mea’hû. Lâ yuhsîhi melâiketûn velâ gayruhu. Anlamı: Allah’ın kelimeleri adedince: Lâilâhe illâllah, yarattıkları a

İbnü'l-Arabî Kuddise Sirrûh Hazretleri'nin Duası

İbnü'l-Arabî Kuddise Sirrûh Hazretleri'nin Duası اَللّٰهُمَّ يَا مَالِكَ الرِّقَابِ، وَيَا مُفَتِّحَ الْأَبْوَابِ، وَيَا مُسَبِّبَ الْأَسْبَابِ، هَيِّءْ لَنَا سَبَباً لاَ نَسْتَطِيعُ لَهُ طَلَباً * اَللّٰهُمَّ اجْعَلْنَا مَشْغُولِينَ بِأَمْرِكَ، أٰمِنِينَ بِعَدْلِكَ، أٰيِسِينَ مِنْ خَلْقِكَ، أٰمِنِينَ بِكَ، مُسْتَوْحِشِينَ عَنْ غَيْرِكَ، رَاضِينَ بِقَضَائِكَ، صَابِرِينَ عَلَى بَلاَئِكَ، مُنَاجِينَ لَكَ فِي أٰنَاءِ اللَّيْلِ وَأَطْرَافِ النَّهَارِ، مُبْغِضِينَ لِلدُّنْيَا، مُحِبِّينَ لِلْأٰخِرَةِ، مُشْتَاقِينَ إِلَى لِقَائِكَ، مُتَوَجِّهِينَ إِلَى جَنَابِكَ، مُسْتَعِدِّينَ لِلْمَوْتِ ﴿رَبَّنَا وَاٰتِنَا مَا وَعَدْتَنَا عَلَى رُسُلِكَ وَلاَ تُخْزِنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّكَ لاَ تُخْلِفُ الْمِيعَادَ﴾ * اَللّٰهُمَّ اجْعَلِ التَّوْفِيقَ رَفِيقَنَا، وَالصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ طَرِيقَنَا * اَللّٰهُمَّ أَوْصِلْنَا إِلَى مَقَاصِدِنَا ﴿وَتُبْ عَلَيْنَا إِنَّكَ أَنْتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ﴾ * اَللّٰهُمَّ بِكَ أَصْبَحْنَا وَبِكَ أَمْسَيْنَا وَبِكَ نَحْيَا وَبِكَ نَمُوتُ وَإ

Mutlu Bir Ev Kadını Olmak İçin 10 Adım!

Mutlu Bir Ev Kadını Olmak İçin 10 Adım! Dünyanın ortak konuştuğu dillerden biri olan ev kadınlığı, nereye giderseniz gidin hep aynı işler ve aynı sorumluluklardan oluşuyor. Amerikalı yazar Darla Shine, “Mutlu Evkadınları” kitabında, mutlu bir ev kadını olmanın 10 adımını açıklıyor. 01-     Mızmızlanmayı bırakın! Umutsuz bir ev kadını gibi davranmayı bırakın. Bu düşünceyi aklınızdan atın. Yaşadığınız her güne şükredin. 02-   Ev kadını olmaktan gurur duyun! Dünyanın en önemli işidir ev kadınlığı. Sizin liderliğinizi, önerilerinizi bekleyen çocuklarınız var. Ailenizin kariyerinizden önemli olduğunu unutmayın. 03-   Ev kadını gibi görünmeyin! Yaklaşık bir aydır ev için belirlediğiniz bir kıyafetiniz mi var? Sürekli onları mı giyiyorsunuz? Bunu yapmayı bırakın ve kendinizi tekrar kadın gibi hissetmek için öncelikle işe kıyafetlerinizden başlayın. Sağlıklı yiyin ve çocuklar okuldayken spor yapın. Güçsüz düşmemek için vitamini eksik etmeyin. 04-   Evliliğiniz önce

Sabah Akşam Kesinlikle Okunması Gereken Tesbihler

Sabah Akşam Kesinlikle Okunması Gereken Tesbihler 1- Sabah Akşam 100 Kere Okununca Bütün Günahların Affedileceği Tesbih سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ سُبْحَانَ اللهِ الْعَظِيمِ. Okunuşu: Sübhânallahi ve bi-hamdihi, sübhânallahil azîm. Anlamı: Kemâl sıfatlarla muttasıf ve noksan sıfatlardan uzak olan Allah’ü Teâlâ’yı hamd ile tesbih ederim. Fazileti: Sabah akşam 100 kere okununca bütün günahlar affedilir. Sabah namazlarından sonra üç defa Sübhanallah-il azim ve bi hamdihi diyen körlük, cüzzam ve felçten korunur.  Kaynak: İ. Ahmed 2- Namazda tesbihleri çektikten sonra duaya eller kaldırırken okunursa günahların affedileceği dua: لَا إِلَهَ إلَا اللهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيءٍ قَدِيرٌ. Okunuşu: Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke leh lehülmülkü ve lehülhamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr. Anlamı: Allah’ü Teâlâ’ dan başka ilah yoktur. İbadete layık yalnız Allah’ü Teâlâ’ dır, O birdir, ortağı yoktur,

Sabah Duası الدعاء الفجر

Sabah Duası الدعاء الفجر عندما كان ابن جحا يدرس في قونيا، بعث رسالة الي ابيه قال فيهيئا ابتي أني ادعو لكم خلال صلواتي في الليل وخلال النهار. فرد عليه جحا بخضاب قال فيه: رجو ان . تستيقظ وتدعو لي عند صلاة الفجر. ايها الكسلان Sabah Duası Hocanın oğlu Konya’da tahsil görürken babasına bir mektup gönderir ve şöyle yazar: “Babacığım sizlere gece gündüz namazlarımda dua ediyorum.” Hoca hemen şu yazıyla cevap gönderir: “Lütfen erken kalkıp bana sabah namazında dua eder misin? “Ey tembel!” Lügatçe: دُعَاءٌ : dua الفَجْرُ : fecir, sabah namazı قُونْيَا : Konya بَعَثَ اِلَي : e göndermek رِسَالَةٌ : mektup خِلاَلَ : esnasında رَدَّ عَلَي : e cevap vermek, karşılık vermek اِسْتَيْقَظَ : kalkmak, uyanmak صَلاَة : namaz الكَسْلاَنُ : tembel

Sabahtan Akşama Kadar Vaktini Nasıl Geçirirsin

Sabahtan Akşama Kadar Vaktini Nasıl Geçirirsin ماذا تَعمَلُ منَ الصَّباحِ حتّى المّسَاءِ اَستيقظُ من النّومِ صباحاً مبكراً. عندما أنهضُ من سريري أذهبُ إلى المغسِلِ لأغسِلَ يديَّ و وجهيْ، ثمّ اتوضّأُ وأُصلِّي صلاةَ الفَجرِ رَكعتينِ من الفَرضِ وَركعتينِ من السُّنةِ، ثمّ أتلو بعضَ آياتِ القرآنِ الكريمِ إنْ أمكن. وبعدها أجلِسُ للفطورِ وآكل بعضَ الخُبَز والجُبنِ والزّيتونِ والزّبدةِ والعسلِ مع قدحٍ من الشّاي وعند الانتهاءِ من الفَطورِ أقومُ وأحضِّرُ حقيبتي وكُتُبي ثمّ ألبِسُ ملابِسَ المدرسةِ وأخرُجُ من البيتِ إلى مَوقفِ الحَافِلةِ، وأنتظرُ مجيءَ الحَافِلةِ، وعند مجيئها أركبُ الحافلةَ وأقعُدُ في مقعدٍ فارغٍ أو أقِفُ في المكانِ المُخصَّصِ للواقفين، وعند وصُولي إلى مَوقفٍ قريبٍ من الكُليّةِ، أنزِلُ منها وأذهبُ الكليّةَ ماشياً، ثمّ أدخُلُ الصّفَ وأسّلمُ على زُملائي وزَميلاتي، وبعد ذلك أجلسُ على الكرسيِّ بصَمتٍ وأنتظرُ مَجيءَ الأُستاذِ، وعند مجئهِ أصْغي إلى مُحاضَرتهِ لأفهم الدّرس جيداً، وعند إنتهاءِ كلَّ دَرسٍ نخرجُ للفُرصَةِ لمُدةِ عشر دقائقٍ، فأذهبُ إلى مَقصِفِ الكُليّةِ لأشربَ الشّ

Çoban Kazandı, Hem de Ne Kazandı

Çoban Kazandı, Hem de Ne Kazandı Âlimin bir tanesi oturuyor. Etrafında talebeleri varken ufuklara doğru bakıyor. “-Aah, ah!” diyor: “-Çoban kazandı, hem de ne kazandı!” diye. Sonra talebeleri artık dayanamıyor. Hocam sizin bu halinizin hikmeti nedir? “-Çoban kazandı, hem de ne kazandı!” diyerek neyi kastediyorsunuz? Gelin size bunu anlatayım diyor. Bir zamanlar ben ilim için yola çıktığım zaman yolda bir tüccara rastladım. Yol arkadaşlığı yaptık, gideceğimiz yere kadar beraber yürüme kararı aldık. Sonra yolda yürürken bir de çobana rastladık. Sonra o da bize eşlik etti. Yolda yürüdük. “-Siz ne için yola çıkıyorsunuz?” Ben: “-İlim için!”. Tüccar: “Mal için!”: “-Ben de belki birinin koyununu, kuzusunu bulurum da onları gütmek suretiyle onunla maişetimi tedarik ederim!” Yola çıkıyorlar. Tabi namaz vakti geliyor. Bir ikindi namazı vakti. Bir köşeye oturuyorlar. Namaz kılınacak. Tabi dinimizce kimin namaz kıldırması gerekiyor? Âlimin. Âlim geçiyor imamlı