Kayıtlar

Metal Kutulardaki İçeceklerdeki Korkunç Tehlike

Metal Kutulardaki İçeceklerdeki Korkunç Tehlike Dikkat!!! Okuyucu kardeşlerimizi uyarıyoruz! Metal kutuda aldığınız içecekleri, kutunun üzerini çok iyi silmeden, hatta yıkamadan kesinlikle içmeyin! Herkese sağlıklı mutlu bir hayat temennisi ile selamlar... Metal kutuda aldığınız içecekleri, kutunun üzerini çok iyi silmeden, hatta yıkamadan kesinlikle içmeyin. Bizim bir komşunun kızı gecen yıl bir kutu “Coca Cola” içtikten sonra aniden öldü. Meğer hiç akla gelmeyecek bir şey ölümüne neden olmuş: Kızcağız, kutu kolanın üzerindeki fare idrarından zehirlenmiş. Meğerse fare idrarı insanı aniden öldürecek kadar etkili bir zehirmiş. Hatta piton yılanının zehrine yakınmış bu etki. Kutudaki içecekler çoğu zaman kötü koşullardaki depolarda saklandığından bu tür yerler fare kaynıyormuş. İdrar kurusa bile aylarca etkisinden hiçbir şey kaybetmiyormuş. (Alıntı)

Daha Sıra Gelmedi

Daha Sıra Gelmedi Sultan Mahmud Sebüktekin (XI. Yüz yılın ilk yarısı) tarihte ilk Müslüman Türk devletlerinden biri olan Gazneliler’in en büyük ve en dirayetli hükümdarı idi. Tarihte ilk defa "sultan" adını kullanan Gazneli Mahmud Sebüktekin idi. İslam'ı yaymak için Hindistan'a 17 sefer düzenlemiş olan Sultan Mahmud din ve ilim ulularıyla görüşür, hiç erinmeden ziyaretlerine gider, onların tavsiye ve irşadlarına göre kendini ayarlardı... Birgün vezirleri, kumandanları ile birlikte zamanın tanınmış evliyasından Şeyh Ebu'l-Hasen Harakani'nin ziyaretine gitti. Adamlarından bazıları önce gidip Şeyh'e, hükümdarın kendisini ziyarete gelmekte olduğunu, karşılaması gerektiğini haber verdiler. Şeyh Harakani kös dinlemiş gibi hiç aldırmadı. Yerinden bile kımıldamadı. Hükümdar ve adamları dergâhın kapısına kadar geldi. Baş vezir rica etti: "Ey din ulusu, hiç değilse bu değerli hükümdarı odanızın kapısında karşılayın!" Harakani bu kadarını bile yap

En Büyük Keramet

En Büyük Keramet             Türk asıllı mutasavvıfların en büyüklerinden birinin Aziz Mahmud Hüdayi olduğunda şüphe yoktur Bugün Üsküdar'da adıyla anılan caminin avlusunda türbesi bulunan Aziz Mahmud Hüdayi Sultan Ahmed'in de mürşidi idi. Hükümdardan büyük saygı görüyor, kendi de hükümdarı seviyor ve sayıyordu. Arayı pek fazla uzatmadan birbirini ziyaret ederlerdi Biri din ve maneviyatın ulusu, diğeri devletin ulusu bu iki insan uzun süre birbirini görmeden duramazdı. Sultan Ahmed'in en mutlu anları şeyhiyle beraber olduğu anlardı Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri ziyaretine geldiğinde onun hizmetini bizzat kendisi yapardı. Aziz Mahmud'un Topkapı sarayında yine padişahı ziyaret ettiği bir gün namaz vakti yaklaşmış, Aziz Mahmud Hazretleri de abdest alıp hazırlanmak istemişti. Derhal leğen ve ibrik istendi. Padişah suyu kendisi dökerek şeyhinin abdest almasına yardımcı oldu. Bu sırada valide sultan (padişahın annesi) de kurulanması için havlu elinde bekliyordu.

En Güzel Kubbe

En Güzel Kubbe             Mevlânâ'nın dostlarından Muiniddin Pervane bir gün Mevlânâ'ya gelerek "Sultanü'l-ulema" diye anılan babası Sultan Veled'in mezarı üstüne eşsiz bir kubbe yapmak istediğini, buna izin verip veremeyeceğini sordu. Mevlana şöyle dedi: "Gerçekten çok güzel, benzeri bulunmayan bir kubbe yapabilirsin. Bir eşi dünyanın başka bir yerinde bulunmayabilir. Ama hiç bir kubbe ilâhi şaheser gök kubbeden güzel ve üstün olamaz. O halde mezar yine Allah eseri kubbe altında kalsın.

Dört Dirhemlik Gömlek

Dört Dirhemlik Gömlek Ashab-ı Kiram’dam Ebu’d-Derda Radiyallahü Anh. Hazretleri anlatıyor: Günün birinde bir gömlek almak için çarşıya çıkmıştı. Yolda Ebu Zerr Radiyallahü Anh. Hazretleri onunla karşılaştı, nereye gittiğini sordu. Ebu’d Derda Radiyallahü Anh dedi ki: - On dirheme bir gömlek satın almak istiyorum. Ebu Zerr Radiyallahü Anh. ise: - Dikkat edin! Ebu’d-Derda müsriflerdendir! diye seslenmeye başladı. Ebu’d-Derda Radiyallahü Anh. gizlemek istediyse de bunu yapamadı ve dedi ki: - Ebu Zerr, böyle yapma! Benimle gel de beni sen giyindir. Birlikte çarşıya gittiler. Ebu Zerr, Ebu’d-Derda’ya onun parasından dört dirheme bir gömlek alıverdi. Ebu’d-Derda Radiyallahü Anh. diyor ki: Dönüp gelirken, avret yerlerini bile kapatmaktan uzak, çıplak bir adama rastladım. Onu örtüsüne dikkat etmesi için uyardım. O ise örtünecek elbisesi olmadığın söyledi. Ben de aldığım giysiyi ona verdim. Çarşıya dönüp dört dirheme bir gömlek daha aldım. Evime dönerken, b

Ebûl Vefa Hazretleri

Ebûl Vefa Hazretleri İstanbul’un alındığı, Bizans’ın yıkıldığı yıllardır. Ama Akdeniz huzursuzdur hâlâ. Rodoslu çapulcular Bahr-ı Sefid’in çıbanıdırlar. Evet, bu adada güzel üzüm yetişir ve nefis zeytin olur. Ama ada sakinleri bağla bahçeyle uğraşmaz. Ticaretten ve sanattan da uzaktırlar. İyi bildikleri tek iş vardır: “Yol kesmek!” O yıllarda Rodoslu haydutlar ticaret gemilerini yağmalar, sahil köylerini basarlar. Zahmetsiz kazandıklarını saza, şaraba yatırırlar. Liman kenarındaki batakhaneler eşkıya kaynar. Bu işrethanelere abone olabilmenin tek yolu vardır: Daha fazla soygun yapmak, daha fazla can yakmak. İşte günün birinde, içinde Ebûl Vefa hazretlerinin de bulunduğu hac kafilesi şakilerin saldırısına uğrar. Mübâreğin kaybedecek bir şeyi yoktur. Hepi topu üç beş ölçek hurma, birkaç testi zemzem. Ama korsanlar insan sarrafıdırlar. Müminlerin ona gösterdiği hürmeti gözden kaçırmazlar. Böylesi asil biri para etse gerektir. Öyle ya, Osmanlı âliminin uğruna neler vermez k

Allah’ü Teâlâ’nın Sonsuz Rahmeti’nin Kime Geleceği Bilinmez

Allah’ü Teâlâ’nın Sonsuz Rahmeti’nin Kime Geleceği Bilinmez İsrail oğulları arasında bir fasık vardı, fasıklıktan bir türlü vazgeçmiyordu, günün birinde beldesinin halkı ondan iyice bıktı, koyulduğu o kötü yoldan onu vazgeçtirmekten ümitler kesilince ondan kurtulmak için Allah’a yalvardılar. Allah Celle Celâlühü Hz. Musa’ya Aleyhisselâm vahyetti ki: "İsrail oğulları arasında bir delikanlı var, onu beldelerinden sür ki, onun kötülüğü yüzünden üzerlerine ateş yağmasın" Hz. Musa’da Aleyhisselâm o beldeye vararak delikanlıyı sürdü. Delikanlı beldesinden çıkarak bir köye sığındı. Bunun üzerine Allah’tan o köyden de onu kovma emrini alan Hz. Musa Aleyhisselâm, delikanlıyı yeni yurdundan da çıkardı. İkinci sefer sürgüne çıkan delikanlı bu defa insansız, bitkisiz, vahşi hayvansız ve kuş uçmaz bir mağaraya sığındı. Bu ıpıssız mağarada yalnız kendisi ile baş başa kalan delikanlı çok geçmeden hastalandı, yanında bakacak kimsesi yoktu. Toprağın üstüne yığıldı, başını da y

Amerika'daki Çılgın Türkler!

Amerika'daki Çılgın Türkler! Benzin pompacılığı, komilik, öğrencilikle başlayan yaşamları Amerikan rüyasına dönüştü. ''Amerika rüyası''na New York şehrinde başlayan ve birer ''Çılgın Türk'' olarak da nitelenebilecek bazı Türk girişimciler, benzin pompacılığı, komilik, üniversite öğrenciliği ile başladıkları yaşamlarında şimdi, zamanla geliştirdikleri işleriyle hem global krize meydan okuyor, bölgede yaşayan diğer Türklere istihdam yaratıyor, dünyanın önemli metropolündeki uluslararası kuruluşlarda Türkiye için çalışıyor, hem de dünya müzik ve eğlence endüstrisinin merkezinde adlarını duyuruyorlar. Komilikten 60 Milyon Dolar Ciroya New York'a geldiklerinde türlü zorluklarla karşılaşan ve birçoğu, başta benzin pompacılığı ve komilik olmak üzere türlü işlerde çalışmak zorunda kalan Türklerden biri de Amerika'nın ''Biletix''ini kurarak 4 yılda 60 milyon dolar ciro yapan Metin Durmuş... Durmuş, New York'ta başar

Şöhret Çılgınlığı

Şöhret Çılgınlığı Bir zamanlar Arabistan çöllerinde tek başına yaşayan bir Bedevî, kendini acayip bir isteğe kaptırmış: Adını unutmasınlar, şöyle dillerde dolaşır bir şöhreti olsun, istemiş. Fakat insanlara kendisini hatırlatacak bir marifeti de yok... Ne yapsın -hâşâ huzurdan- gidip Zemzem kuyusunu kirletmiş. Sonra da lânetle anılır olmuş... "Bevvâl-i Çeh-i Zemzem’i lâ’netle anar halk Sen Kâbe gibi kendini hürmetle benâm et." Ziya Paşa onunla alâkalı bu beytinde diyor ki: “Zemzem kuyusuna bevleden adamın şöhretine imrenme, Halk onu anıyor ama lânetle anıyor. Sen kendini Kâbe gibi hürmetle yâd edilenlerden eyle.” İşin acısı “bedevî-i bevvâl” in adı yine de unutulmuş da sadece yaptığı kabahatle hatırlanır olmuş...

Her Müslümanın Uygulaması Gereken Kırk Konu

Her Müslümanın Uygulaması Gereken Kırk Konu 1- Allah’a (Celle Celâluhu) İbadette Tevhid: Yalnız bir ve tek olan Allah’a (Celle Celâluhu) ibadet etmek   2- Tevbe Etmek Allah’ın (Celle Celâluhu) hoşlanmadığı her şeyi terk edip Tevbe etmek 3- Hasmı (alacaklıyı) razı etmek, tevbenin şartlarındandır.   4- Kötü arkadaşlardan uzaklaşmak, Tevbenin gerçek ve samimi oluşunun delilidir.   5- Gözü haramdan korumak, canlılara eziyet etmemek ve dil’e hâkim olmak   6- Allah’ü Teâlâ’yı anmaktan alıkoyan her şeyi terk etmek   7- Doğruluk İyilik,   8- Her an murakabede olmak. Yani kulun Allah’ü Teâlâ’nın kendisini gözetlediğinin şuurunda olması, 9- Allah’ü Teâlâ’dan utanmak hayâ etmek   10- Korku ve ümid içinde olmak   11- Beklenti ve umuda kapılmamak,   , ecel gelmeden önce amele sarılmak, 12- Allah’ü Teâlâ’ya itaat yolunda çalışmak   13- Amellerde İhlâslı (Samîmi) olmak, Riyâ ve gösterişi terk etmek.   14- Allah’ü Teâlâ ve Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem sevgisi,

Hz. Ömer Radiyallahü Anh, Çocuğun Bu Sözlerini Duyunca Çok Ağladı

Hz. Ömer Radiyallahü Anh, Çocuğun Bu Sözlerini Duyunca Çok Ağladı Hazret-i Ömer Radiyallahü Anh, erkenden mescid-i şerife giderken, küçük bir çocuğun koşarak camiye gittiğini gördü.  - ''Yavrum, ne oldu böyle acele acele camiye koşuyorsun?'' Çocuk: ''Namaza gidiyorum efendim, namaz vakti yaklaştı, abdestim yok, ezan okunmadan abdest alacağım!'' dedi. Hz. Ömer Radiyallahü Anh: ''Yavrum sen daha çok küçüksün, sana namaz farz olmamıştır.'' buyurdu. Çocuk: ''Efendim, bu işin büyüğü küçüğü olur mu? Dün benden küçük bir çocuk vefat etti .'' dedi. Hz. Ömer Radiyallahü Anh, çocuğun bu sözlerinden çok duygulandı; bu sözleri çocuktan duyunca çok ağladı;  “Ya Rabbi! Bu çocuk ne iyi, ne akıllı” buyurdu.

Allah Nerede?

Allah Nerede? Hz. Ömer Radiyallahü Anh bir çobanın yanına sokuluyor, çoban küçük bir çocuk ve ona diyor ki: - Şu koyunlardan birini bana satar mısın? Çocuk satamam deyince Hz. Ömer Radiyallahü Anh neden satamazmışsın? Diyor... Çocuk da satamam çünkü koyunlar benim değil! Deyince; Hz. Ömer Radiyallahü Anh deneme maksadıyla diyor ki: - E ne var bunda canım! Koyunu bana satarsın, sahibine de onu kurt yedi dersin... Deyince çocuk elindeki sopayı şöyle bir hareket ettiriyor acaba onu yere serebilir miyim diye… Belki böyle düşünüyor ve sonra da: - Dediğin söz doğru ama... Ben efendiye diyeceğim ki koyunu kurt yedi ama Allah Nerede? Hz. Ömer Radiyallahü Anh çocuğun bu söylediğinden o kadar müteessir oluyor ki hayatının sonuna kadar belki ara sıra sokakta gezerken hiç kimseyle karşılaşmadığı halde kendi kendine konuşuyor… - ALLAH NEREDE? ALLAH NEREDE? ALLAH NEREDE??? Diyor...

Salih İnsan Olmak İçin Neler Yapılmalı?

Salih İnsan Olmak İçin Neler Yapılmalı? Ali Ramiteni hazretleri buyuruyor ki: Salih bir kimse olabilmek için şu on şey gerekir: 1- Temiz olmalı. Temizlik iki kısma ayrılır: a- Zâhiri temizlik: Dış görünüşün temiz olmasıdır. Bu, bütün insanların dikkat edeceği hususlardandır. Giyecek, yiyecek, içeceklerin ve kullanılacak bütün eşyaların temiz olmasıdır. b- Bâtıni temizlik: Kalbin iyi huylarla dolu olmasıdır. Hased etmemek, başkaları hakkında kötülük düşünmemek, Allah düşmanlarını sevmemek, dostlarını sevmek gerekir. Kalb, Allah’ü Teâlâ’nın nazargâhıdır. Bu sebeple kalbe dünya sevgisi, mideye de haram lokma koymamalıdır. Bir hadis-i şerifte, (Haram yiyenin duası kabul olmaz) buyuruldu. Kalb temiz olmazsa ibadetlerin lezzeti alınamaz, Allah’ü Teâlâ’ya ait bilgilere yani marifete, kavuşulamaz. 2- Dile sahip olmalı. Dilin uygunsuz sözleri söylemeyip susması, Kur'an-ı kerim okuması, emr-i maruf ve nehy-i münkerde bulunması, dinin emirlerini yapmayı ve yasaklarından