Kayıtlar

Haram Lokma, Haram Yemek, Helal, Helal Rızık

Haram Lokma, Haram Yemek, Helal, Helal Rızık Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki: “— Ey iman edenler, karşılıklı rıza ile yapılan bir ticarete dayanmaksızın birbirinizin malini meşru olmayan yollarda aranızda yemeyin” (Nisa Sûresi - 29) Ayette gecen “gayri meşru yollardan” ifadesinden ne kastedildiği hakkında çeşitli görüşler vardır. Kimi bu ifadeden maksat “faizdir”, kimi “kumardır,” kimi “zorla ev soymadır”, kimi “hırsızlıktır”, kimi “emanete hıyanettir,” kimi “yalancı şahitliktir” ve kimi de “yalan yere yemin ederek başkasının malini almaktır” der. İbni Abbas “Suredeki maksat, karşılıksız olarak ele geçirilen her çeşit maldır” der. İleri sürüldüğüne göre yakardaki ayet indikten sonra sahibiler başkasının evinde bir şey yemekten kaçınmaya başladılar da üzerine: “Amanın, topalın, hastanın ve kendinizin evinizden, babanızın, arsanızın, kardeşinizin, kız kardeşinizin, amcalarınızın, dayılarınızın, anahtarı elinize verilmiş, yakın dostlarınızın evlerinden yemek yem

Yavrum Yavrum Deyip Aşkla Yoğurdun

YAVRUM YAVRUM DEYİP AŞKLA YOĞURDUN   Karnında gezdirdin, beni doğurdun, Ak sütünü verdin karnım doyurdun, Yavrum yavrum deyip aşkla yoğurdun, Benim kanım, canım; ciğerim annem…   Canından can verdin, canım oluştu, Kanından kan verdin, kanım oluştu, Sütünden süt verdin, cismim oluştu… Benim kanım, canım; ciğerim annem…   Tatlı ninnilerle, beni uyuttun, Şefkatle okşadın, aşkla büyüttün! Fedakârlıklar yaptın, hamdım öğüttün, Benim kanım, canım; ciğerim annem…   Hasta olsam koşar, gelir bakardın, Sabahlara kadar nöbet tutardın, Yere koymaz kucağına alırdın, Benim kanım, canım; ciğerim annem…   O tatlı bakışın, halâ gözümde, Sevgiyle öpüşün, izi yüzümde, Bana yaptıkların, saklı özümde, Benim kanım, canım; ciğerim annem…   İman – Kur’an; edeb - âdab öğrettin, Rabbim Allah, dinim İslâm söylettin, Yaşam boyu, Hak rızası gözettin, Benim kanım, canım; ciğerim annem…   Canımın canıydın, ansızın öldün, Vuslata hazırdın, ölüme güldün, Ebedi aşkına, Rabbine erdin, Yerin Cennet olsun, ciğerim annem…

Dil Canavar Gibidir

Dil Canavar Gibidir Dil canavar gibidir Dil, insanın gönlünün, gönül ise ruhun, ruh da, insanın hakikatinin aynasıdır Dil, iki tarafı keskin bir bıçak gibidir İnsana zarar, dilinden gelir ve dil, insanı aziz ettiği gibi, zelil de eder Bunun için Peygamber efendimiz; (Ya hayr söyle, ya sükut et, sus) buyurmuşlardır Bir kimse Eyyub Sahtiyani hazretlerine; -Bana nasihatte bulunur musunuz deyince, cevap olarak; -Diline sahib ol, az konuşmaya dikkat et buyurmuştur Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddık, Allahü teâlânın razı olmadığı bir şeyi söylememek için, oniki sene mübarek ağzına taş koymuş ve uygun bir şey söyleyeceği zaman, taşı çıkarırlarmış Resulullah efendimiz; (Bir kimse, dilini tutarsa, Allahü teâlâ onun utanacak şeylerini örter Gadabını tutarsa, kıyamet günü, Allahü teâlâ azabını ondan çeker Bir kimse Allahü teâlâya yalvarırsa, onun duasını kabul eder) buyurmuşlardır Kalb temiz olursa, dilden güzel sözler çıkar Kişi, dilinin altında gizlidir, konuşunca belli olur Zünnun

Shakespeare diyor ki (3)

Shakespeare diyor ki (3) Kendimi her zaman mutlu hissederim. Neden biliyor musunuz? Çünkü kimseden bir şey ummam. Beklentiler daima yaralar. Hayat kısadır. Öyleyse hayatınızı sevin. Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin. Sadece kendiniz için yaşayın ve Konuşmadan önce dinleyin, Yazmadan önce düşünün, Harcamadan önce kazanın, Dua etmeden önce bağışlayın, İncitmeden önce hissedin, Nefret etmeden önce sevin, Vazgeçmeden önce çabalayın, Ölmeden önce yaşayın. Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun. Ne kadar doğru değil mi? Mart ayının son gününde bir kez daha hatırlattım kendime bu dizeleri... Minnoşum hasta bu arada çarşambadan beri biraz kendimize gelelim uzun uzun yazacağım, nazar mı değdi…

Sıkıntıların Sebebi

Sıkıntıların Sebebi Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri buyurdular: Hadîs-i şerîfte: “Kul işlediği günah sebebiyle bol rızıktan mahrum olur.” buyurulmuştur. Geçiminde darlık, rızkında zorluk ve hâlinde dağınıklık gördüğün zaman, bu hâlin Allah’ın emrini terk edip nefsinin hevâsına uyduğundan dolayı olduğunu bil. Sana başkalarının eli ve dili ile saldırdığını, zalimlerin ailene ve malına kast eylediğini gördüğünde, Allah'ın haram ve yasaklarını işlediğini, üzerine düşen hukuku yerine getirmediğini, dinin hududunu aştığını bilmelisin. Kalbinde hüzün, gam, şiddetli sıkıntı ve endişeler toplandığı zaman, Allah’ın sana takdir eylediği şeye itiraz üzere bulunduğunu, senin ve diğer yaratılanlar hakkında Cenab-ı Hakk’ın tedbirine razı olmadığını, Hakka itimadında noksanlık olduğunu muhakkak bilmelisin. Sen bu hallerden birini kendinde gördüğünde hemen o hâlini düzeltmeğe çalış ve tövbe et. (Alıntı)

Niyetimiz Âhiret Olsun

Niyetimiz Âhiret Olsun Cenâb-ı Hak buyuruyor “Kim âhiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun âhirette bir nasibi olmaz.” (Şûrâ, 20) Rasûlullah (sav) buyurdular “Kimin niyeti âhiret olursa Allah onun işini derleyip toplar kalbine kanâat verir. Dünya onun ardından kerhen de olsa gelir. Kimin niyeti sadece dünya olursa Allah onun işini bozup alnına da fakirlik damgası vurur. Dünyadan da Allah’ın takdir ve taksiminden başka bir şey elde edemez.” (İbn Mâce, Zühd 4105; Dârimî, Mukaddime 229.) İmam Râgıb şöyle der İnsan dünyada ekin eken bir çiftçi durumundadır. Ameli ekini, dünyası ise ekin tarlasıdır. Ölüm vakti hasad ve harman zamanıdır. Âhiret ise harman yeridir. Elbette kişi ektiğini biçecek, hasad ve harman yaptığını ölçüp-tartıp kabına koyacaktır. Nasıl ki harman yerinde tartılar, ölçekler, emniyet birimleri, korucu kolluk görevlileri varsa aynı şekilde âhirette de vardır. Yine har

Bedende Dört Cevher Vardır ki, Dört Şeyle Gidebilir.

Bedende Dört Cevher Vardır ki, Dört Şeyle Gidebilir. Rasulüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdu: Âdemoğlunun bedeninde dört cevher vardır ki, dört şeyle gidebilir. Bu cevherler: Akıl, din, hayâ ve salih ameldir. 1- Öfke aklı giderir, 2- Haset dini giderir, 3- Tamah hayâyı giderir, 4- Gıybet de salih ameli giderir.

Toprak

Toprak Âdem Sıyam Hay’dan Hû’ya bir seferdir… Kara toprak Su renksizdir... Duru, berrak, Emer onu kara toprak; Işığını yer güneşin, Havada renklenir yaprak. Göğe ser çeken her bir dal, Mânâ timsâli bir bayrak. “Ey kusur gözlü insan!” der, “Şu sanata hayretle bak. Şu kâinat sarayında Görüyor musun bir çatlak?” Bir’den gelir ancak birlik, Bir, kabul etmez bir ortak. Mutlak Bir’e her şey birdir: Küçük büyük, yakın uzak… Kudret çekici “hak hak” der, Hak, adâletledir ancak. Hakkı yere gizlesen de Asıl orda mîzân-ı hak. Arar bulur yer, yer seni, Kaç bakalım bucak bucak! Bağlanacak ağzın dilin, Âzâların konuşacak. Bir de şöyle bakabilsen: Toprak sana açmış kucak. Bu, rahmetin kucağıdır, Ana kucağından sıcak. Fakat hayat bırakmıyor, Kurmuş sana baldan tuzak. Bu eşyâyı ne toplarsın? Misâfirsin, elden bırak! Sırtladığın yükü indir, Gemidesin, behey ahmak! Toprak, vuslat kapısıdır; Ölüm,

DÜNYA

DÜNYA  “Dünya zıll-i zaildir. Ona güvenen nadimdir. O seninle kalsa da, sen onunla kalmazsın. Dünyadan çıkmadan önce, kalbinden dünya sevgisini çıkar. Dünya lezzetlerine aldanmayan, Cennet nimetlerine kavuşur. İki âlemde aziz ve muhterem olur. Dünya haramdır. Şerbetleri seramdır. Nimetleri zehirli, Sabaları kederlidir. Bedenleri yıpratır. Emelleri arttırır. Kendini kovalayandan kaçar. Kaçanı kovalar. Dünya bala, içine düşenler de sineğe benzer. Nimetleri geçici, hâlleri değişicidir. Dünyaya ve buna düşkün olanlara inanılmaz. Çünkü bunlarda vefa ve safa bulunmaz. Fani olanın sevgisini kalbinden çıkar ki, baki olanı alasın. “Dünya Çöplük Gibidir” Kendini bilen kişinin bu dünyaya düşkün olmasına şaşılır. Şakiler dünyaya sarılır. Sa’îdler baki olana sarılır... Bedeninle dünyada ol, kalbinle âhıreti bul! Nefsin arzûlarını terk eden pâk olur, âfetlerden selâmet bulur. Allahü teâlânın râzı olmadığını terk edene, Allahü teâlâ ondan iyisini ihsân eder. Dünyâyı anlayan,

Allah’ü Teâlâ’ya Hamd Etme

Allah’ü Teâlâ’ya Hamd Etme Soru: Hamdin, Allah'ın zatını takdis ve her türlü noksanlıktan münezzeh olduğunu ifade etme anlamı da var mıdır? Soru Detayı - Hamd, Allah'ın yarattıklarına, var ettiği güzelliklere ve verdiği nimetlerden dolayı yapıldığı gibi, direkt Allah'ın zatını takdis etme, O'nun her türlü noksanlıktan münezzeh olduğunu ifade etme anlamı da var mıdır? Cevap Değerli kardeşimiz, Hamd; bütün medih türlerini içeren, şükür ve ta'zimi ifade eden bir terimdir. "Hamd"ifadesini geniş anlamda ele alıp yorumlandığında, hem zatını takdis etmek hem de verdikleri nimetler için yapılan şükür, "hamd" kavramı içerisinde değerlendirilir. “el-hamdu lillah” ifadesi, “Ne kadar hamd ve övgü varsa, kimden gelirse gelsin, kime karşı yapılırsa yapılsın, (hangi nimete, iyiliğe yönelik olursa olsun), ezelden ebede kadar, Allah diye adlandırılan Vâcibu'l -Vücûd'a mahsustur.” şeklinde açıklanmıştır. (bk. Nursi, Mektûbat, 367) Hamd,