Kayıtlar

Pirinç Tanesi

Pirinç Tanesi Ben beş yaşında idim. Babaannem rahmetli, pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi, aramaya başladı. Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyor. Çocukluk iste, ‘aman babaanne dedim. Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya, yorulmaya değer mi?' Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı, öfkeyle doğruldu. 'Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun,' dedi. 'Hiç pirinç üretilirken gördün mü?'  İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç tanesinde kaç insanın göz nuru, alın teri, emeği, çilesi var biliyor musun?' Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim. Alain'in proposlarini okuyorum. Birden irkildim. Babaannemi hatırladım. Alain, bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa, bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu. İlave ediyordu. Bir iğnenin üretiminde binlerce insanın alın teri, göz nuru, el emeği vardır diyordu. On dokuz yıl evveldi. Stockholm'e git

Kazlar Neden V Uçuşu Yapıyor?

Kazlar Neden V Uçuşu Yapıyor? Göç eden kazları hiç izlediniz mi? "V" şeklinde bir formasyonla uçtuklarını fark etmişsinizdir. Bilim adamları araştırmış, "Bu kazlar neden V şeklinde bir grup halinde uçarlar" diye... Sonuçta, kazların hiç de "kaz kafalı" olmadıkları ortaya çıkmış. Hatta bizlerin ders alacağı noktalar var... Uçan her kuş, kanat çırptığında arkasındaki kuş için onu kaldıran bir hava akımı oluşturuyor. V şeklindeki formasyonla uçan kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpışlarındaki hava akımını kullanarak, uçuş menzillerini yüzde 71 oranında uzatıyorlar. Yani tek başına gidebilecekleri maksimum yolu, grup halinde neredeyse ikiye katlıyorlar. Bize çıkan ders: Belli bir hedefi olan ve buraya ulaşmak için bir araya gelen insanlar, oraya daha kolay ve çabuk erişirler. Çünkü birbirlerinin çekimini kullanırlar. Bir kaz, V grubundan çıktığı anda uçmakta güçlük çekiyor çünkü kaldıraçla hava akımının dışında kalmış oluyor. Bunun sonuc

Çocuğunuza Kur'an-ı Kerim Okumayı Telkin Ettiniz mi?

Çocuğunuza Kur'an-ı Kerim Okumayı Telkin Ettiniz mi?  Çeşitli yerlerde söylemişimdir. Bizde Dini eleştirmek mecburiymiş gibi, birçok alanlarda hep bu yolu takip ederiz. Kardeşim eğer televizyonda “Küçük Ev” dizisinde adam, ailesiyle birlikte kamp kurup, yemek yiyeceği sırada bu nimetleri verdiği için el açıp Allah’a şükrediyorsa, İrtica mı yapıyor? Bu İrtica değildir? Size birkaç misal vereyim;  En son, Carter beni Amerika’ya davet etti. Bir açılışa gittik. 3 Bin kişiye bir akşam yemeği verildi. Ertesi sabah, kahvaltıya 150 kişi seçilmişti. Ben de o 150 kişinin içindeydim. Sekizer, on'ar kişilik masalarda oturuldu. Dünyanın birçok yerlerinden gelmiş önemli insanlarla tanışıldı. Bir yandan sohbet ediliyor bir yandan da bekleniyor. Kimse kahvaltıya başlamıyor. Biraz sonra papaz geldi, herkes ayağa kalktı, ceketini ilikledi. Papaz şükran duasını yaptı ondan sonra yemeğe başlandı. Yine Amerika’dayım. Teksas’ta kalp ameliyatı olacağım. Ameliyat olmama karar verilmiş. Bi

Cehalet Adamı Ne Duruma Düşürüyor

Cehalet Adamı Ne Duruma Düşürüyor -"Sen kimsin?" diye sordu doktor. İhtiyar, iftitah tekbiri için kaldırdığı ellerini indirerek cevap verdi; -"Bu hasta benim oğlum olur" Başını salladı doktor. Olduğu yerde 360 derecelik dönüşten sonra; -"Neden namazını kılıp gelmedin? Burası cami mi, hasta odası mı?" İhtiyar yarı utangaç, yarı cesur; -"Ezan yeni okundu, abdestim de vardı...”diyebildi ancak. Doktor yanındaki hemşirelere döndü ve odanın bir kenarına kaşkolünü sererek namaz kılmakta olan ihtiyari göstererek; -"Görüyorsunuz değil mi? Cahillik ne kadar komik durumlara düşürüyor insanı... Ne demişler; oku adam ol...” İhtiyar doktorun bu sözlerini duyumsamazlıktan gelerek namazına devam etti. Tam o esnada her tarafı serum bağlantılı genç hasta, hırıltılı bir inlemeye başladı. Doktor ve hemşireler derhal hastanın başına toplanarak durumu kontrole koyuldular. Herhalde genç hasta son demlerini yaşıyordu. İniltiler arasında

Kan Aranıyor

Kan Aranıyor  Her zamanki gibi işi gereği İzmir'e gitmesi gerekiyordu. Uçağın kalkmasına daha saatler vardı. Ama yine de yola çıkmıştı. Söyle düşünüyordu: -Her zaman tam vaktinde gidiyorum. Bir kez olsun erken gidip, İzmir’i gezeyim. Birkaç saatliğine de olsa göreceğim güzel yerler olmalı mutlaka. Bunları düşünürken; o anda bindiği taksinin radyosunda bir anons yapıldı: -"Çok acele kan aranıyor" Özel bir hastanede yatmakta olan bir çocuk için kan aranıyordu. Üstelik kendi kan grubundan. Bu anonstan 10-15 dakika sonra, adı geçen hastanenin önünden geçtiler. Adam; "Acaba kan versem mi?" diye düşündü. Sonra bu fikrinden vazgeçti. Nasıl olsa bu anonsu birçok kişi duymuştu. Mutlaka bir veren olurdu. Üstelik İzmir’i gezecekti. Saatinden erken gitmesi gerekiyordu. Havaalanına gelmişti. Taksiden inip, içeride beklemeye başladı. Saatler ilerliyor, hâlâ uçağı gelmiyordu. Sonra monitörde bineceği uçağın geç geleceği yazıldı. Çok sinirlenmişti. İzmi

Canın Yanınca Elimi Sık

Canın Yanınca Elimi Sık  Çocukken düştüğünüzü ve canınızın yandığını anımsıyor musunuz? Annenizin acınızı hafifletmek için yaptıklarını anımsıyor musunuz? Annem Grace Rose beni hemen kucaklar, yatağına götürüp oturtur ve "acıyan" yerimi öperdi. Sonra da yatakta yanıma oturur, elimi ellerinin arasına alır ve "canın yanınca elimi sık, o zaman sana seni ne kadar çok sevdiğimi söyleyeceğim" derdi. Elini sıkardım ve her elini sıktığımda hiç durmadan "Mary, seni seviyorum" derdi. Bazen de canim yanmış gibi numara yapar ve bu ayine dönüşen olayı bir daha yaşamak isterdim. Büyüdükçe, bu ayin de şekil değiştirdi ve annem her zaman yasadığım acıları hafifletip, beni neşelendirmenin yolunu buldu... Lisedeyken zor günlerimde eve döner dönmez bana en sevdiği bademli çikolatandan verirdi. Yirmilerime geldiğimde ise Wisconsin'in güzel bahar aylarının tadını çıkartmak için beni Estabrook Park'ta pikniklere davet ederdi. Babamla beni her ziyarete gelip

Microsoft Ve İşsiz Temizlikçi

Microsoft Ve İşsiz Temizlikçi İşsizin biri, temizlik isleri için Microsoft'a başvurur. İnsan Kaynakları, bir ön görüşmenin ardından test (yeri temizlemek) yaparlar ve "işe alındın, e-mail adresini ver, sana başvuru formunu göndereyim, aynı zamanda, işe başlamak için geleceğin günü bildiririm" der. Adam çaresiz, bilgisayarının ve dolayısıyla e-mail adresinin olmadığını söyler. İnsan kaynaklarından, onun adına üzüldüklerini, fakat e-maili yoksa kendisinin de var olmadığını ve kendisi de olmadığı için işe alınamayacağını söylerler. Adam umutsuzca, ne yapacağını bilmeden, cebinde sadece 10 $ ile çıkar. Ve bir markete girerek 10 kiloluk bir kasa domates alır. Kapı kapı dolaşarak, 2 saat içeresinde sermayesini ikiye katlar. İşlemi birkaç kez daha tekrar eder ve akşam eve döndüğünde 60 $'i vardır. Ve bu şekilde yaşayabileceğini anlar, her sabah erkenden evinden çıkar ve aksam geç saatlere kadar çalışır ve her gün parasını üçe, dörde katlar. Az bir zaman

Padişah Ve İhtiyar

Padişah Ve İhtiyar Çok soğuk bir kış günü padişah, tebdili kıyafet gezmeye karar vermiş. Yanına baş vezirini alıp yola çıkmış. Bir dere kenarında çalışan yaşlı bir adam görmüşler. Adam elindeki derileri suya sokup, döverek tabaklıyormuş. Padişah, ihtiyarı selamlamış. “Selamünaleyküm ey piri fani..." “Aleykümselam ey Serdarı Cihan...” Padişah sormuş. “Altılarda ne yaptın ?" “Altıya altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor...” Padişah gene sormuş. “Geceleri kalkmadın mı ?" “Kalktık. Lakin ellere yaradı.” Padişah gülmüş. “Bir kaz göndersem yolar mısın ?" “Hem de ciyaklamadan..." Padişahla baş vezir adamın yanından ayrılıp yola koyulmuşlar. Padişah baş vezire dönmüş. “Ne konuştuğumuzu anladın mı ?" “Hayır, padişahım...” Padişah sinirlenmiş. “Bu akşama kadar ne konuştuğumuzu anlamazsan kelleni alırım.” Korkuya kapılan baş vezir, padişahı saraya bıraktıktan sonra telaşla dere kenarına dönmüş. Bakmış adam hala orada çalışıyor... “Ne kon

Kadir Gecesinde Nasıl İbadet Edilmelidir?

Kadir Gecesinde Nasıl İbadet Edilmelidir? Kadir gecesini, namaz kılarak, Kur’an-ı Kerim okuyarak, tevbe, istiğfar ederek ve dua yaparak değerlendirmeli… Üzerinde namaz borcu olanların nafile namazı kılmadan önce hiç değilse beş vakit kaza namazı kılmaları daha faziletlidir. Kazası yoksa nafile kılar. Süfyan-i Sevrî: "Kadir gecesi dua ve istiğfar etmek namazdan sevimlidir. Kur’an-ı Kerim okuyup sonra dua etmek daha güzeldir." (Tecrid-i Sarih Tercümesi, VI, 313) demiştir. Aişe Radiyallahü Anha demiştir ki; Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem'e: "- Ey Allah'ın Rasûlü! Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?" diye sordum. Rasûlüllah Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem: "- Allahümme inneke afüvvün tühibbü'l-afve fa'fu annî: Allah'ım sen çok affedicisin, affı seversin, beni affet." diye dua et, buyurdu (Tecrîd-i Sarih Tercemesi, VI, 314). Kur’an-ı Kerim'de mübarek gecelerden şu şekilde bahsedilmektedir: "Ap

“Baba yetiş! Kötüler geldi! Diye Haykırdım..."

  “Baba… Kötüler geldi! Diye Haykırdım..." “Baba… Kötüler geldi!” diye haykırdım… “Oğlum korkma kötüler hep kaybeder…” “Baba yine masumları öldürüyorlar…” Babam kızdı; “Korkmasana, kötüler hep kaybeder…”    “Baba yine geldiler, ellerinde korkunç bombalar…” “Rastgele herkese ateş açıyor” “Bebeleri, nineleri, öldürüyorlar…” “İnan ki baba bize de sıra gelecek…” Babam yine de çok kızdı… “Biraz da el düşünsün!” “Sadece sen misin, memleketi kurtaracak?” “Baba! Neredeyse, masum kalmadı!” “Bir de… İyi dediklerimiz var ya… Hepsi seyirci…” “Baba biz de bir şeyler yapsak olmaz mı?” “Onlara tuzak kurup; yollarına engeller koysak…” “Masumları örgütlesek, birisinin kolunu kırsak…” “Susss! Seni de öldürürler, kötüler hep kaybeder… “Boş ver oğlum boş ver! Bize dokunmuyor bize ne!” “Hem sade biz miyiz bunları, düşünen? “Baba; yerli-yabancı, dünyanın hepsi seyirci…” “Sadece kınar görünüp; hiçbir şey yapmıyorlar…” “Dedim ya sen üzülme! Bir gün

Ölüm Hakkındaki İlginç Gerçekler

Ölüm Hakkındaki İlginç Gerçekler Amerikan Discover dergisi ölüm ile ilginç bilgiler yayınladı. İşte ölüm hakkında merak edilenler: İlk ölüleri toprağa gömme işlemi, İspanya'nın Atapuerca bölgesinde 350 bin yıl öncesine kadar dayanıyor. Bütün ölümlerin temelinde oksijen eksikliği yatar. Ölümün ilk üç gününde enzimler yemeğe başladığınız gibi sindirilmeye devam ediyor. Parçalanan hücreler bağırsaklarda yaşayan bakterilerin yemeği oluyor. ABD'de gömülen cesetler, toprağa her yıl ortalama 3 milyon litre sıvı bırakıyor. Bir İsveç şirketi, cesetleri çeşitli kimyasal maddelerle donduruyor. Ceset, bir tüpün içinde 6 ila 12 ay arasında ayrışıyor ve tamamen yok oluyor. Böylece çevreye zarar verilmediğini iddia eden şirket, buna 'ekolojik defin' diyor. Hindistan’daki Zerdüştler, cesetleri akbabaların yemesi için açık alana atıyor. İngiliz Kraliçesi Victoria'nın kocası Prens Albert, bornozu ve elinin alçısıyla gömülmek için ısrar etmişti.