Kayıtlar

Fark

Fark Bakan olan görgüsüz birisi şoförüne sorar. "Şoför söyle bakalım eşekle şoför arasında ne fark vardır?" Şoför bir süre düşündükten sonra mahcup bir şekilde; "Bilemedim bakanım" diyor. Bakan cevap olarak: "Eşeğe çüş deyince, şoföre ise dur deyince durur" demiş. Bunun üzerine şoför çok sinirlenmiş ama karşıdaki bakan olduğu için bir şey söyleyememiş. Belirli bir süre sonra bu defa şoför bakana: "Bir soru sorabilir miyim bakanım" der. Bakan da: "Sor bakalım" der. Şoför sorar: "Eşekle bakan arasında ne fark vardır?" Bakan bir süre sonra: "Bulamadım şoför söyle bakalım" diyor. Bunun üzerine şoför de: "Vallahi bakanım ben de bulamadım herhalde hiç fark yok"

Başarılı Olanlar Ve Olmayanlar

Başarılı Olanlar Ve Olmayanlar Başarılı insan daima çözümün bir parçasıdır; Başarısız insan daima sorunun bir parçasıdır. Başarılı insanın her zaman bir programı; Başarısızın ise her zaman bir mazereti vardır. Başarılı insan her soruna bir çözüm bulur; Başarısız her çözümde bir sorun görür. Başarılı insan en olumsuz durumda bile bir çıkış noktası görür; Başarısız ise en olumlu durumda bile engeller bulur. Başarılı insan "Zor olabilir, ama imkânsız değil" der; Başarısız "Mümkün olabilir ama çok zor" der. Başarılı insan evrenin uçsuz bucaksız olduğunu bilir; Başarısız insan evreni kafasının büyüklüğü kadar sanır.

Sana Bir Mailim Var

 Sana Bir Mailim Var  O, yaşanan gelişmelerin gerisinde kalmayanlardandı. Hatta fazla ilerisine gidenlerden biri olduğu dahi söylenebilirdi. Hangi teknolojik yenilik olsa, onu herkesten önce öğrenip edinmeye çalışır; bunun kendisi için gerekli olup olmadığı, gerekliyse dahi ne kadar gerekli olduğu, nerede kullanıp nerede dur demesi gerektiği gibi konulara pek kafa yormazdı. En yeni aletler, en gelişmiş bilgisayar programları, en son keşifler... O bu işlerin adamıydı. Arkadaşları ‘teknik adam’ adını takmışlardı bu yüzden kendisine.  Yaşadığı ülkenin internet denilen yeni gelişmeyle ilk tanıştığı yıllarda, bu gelişmeyle ilk tanışanlardan biri oydu. İnternete kendisini öyle kaptırmıştı ki, işten gelir gelmez bilgisayarın başına oturur, çoluk çocuğun yüzüne bakmadan önce e-mail var mı diye bilgisayara bakar bir haldeydi. En başta hanımı rahatsız olmuştu bundan. “Benim kumam bilgisayar” diye dert yakınmaya başlamıştı arkadaşlarına. “Kocam onun yüzüne bakmaktan bizi görmüyor.” Gün geç

Geri Alınan Dua

Geri Alınan Dua  Bir imam ve müezzin, câmilerine getirilen bir cenazeyi kaldırdıktan sonra, mezarcıyı da yanlarına alarak aynı kabristanda yatan bir evliyayı ziyaret etmişler. Mezarcı, tam ayrılacakları sırada: - Muhterem hocam, demiş. Bu fırsat, bir daha ele geçmez. Hazır dua ederken, diğer insanlarda olmayan bir şeyi isteyelim. İmam, Allah’ın verdiği nimetlerin herkese yettiğini ve daha fazlasına göz dikmenin nankörlük sayılacağını defalarca söylemiş ama boşuna. Sonunda mezarcıyı kıramamış ve hiç kimsenin göremediği şeyleri görecek gözlere sahip olmak için Allah’a niyazda bulunmuşlar. Duaları, icabet saatine rasgeldiği için kabul edilmiş. Ve bunu ilk fark eden de imam olmuş. İmam efendi, o evliyaya son bir Fatiha okuduktan sonra “âmin” demek için ellerini havaya kaldırdığında bir de ne görsün? Gökyüzünde dolaşan koca bir göl, üzerlerine doğru gelmiyor mu? Rengi bir anda sapsarı kesilen imam, anında kelime-i şahadet getirdikten sonra: - Hakkınızı helâl edin kardeşler, d

Şems-i Tebrizi’den Güzel Sözler 2

Şems-i Tebrizi’den Güzel Sözler 2 ·     Allah’ü Teâlâ bir insanı senin elinle ayağa kaldıracaksa, sen nasıl elini uzatmazsın? Allah’ü Teâlâ seni insanlara sevdirmek istiyor, Allah’ü Teâlâ senin dağılmış parçalarını topluyor. Aşka nankörlük etme! ·      Âşık odur ki, Allah’ü Teâlâ’dan aldığı aşk emanetini Allah’ü Teâlâ’ya verir. Aşk mezhebinde her şey Yüce Aşk'a kurbandır. ·      Sen, Kıyamet günü; “Nefsim! Nefsim! Diyeceksin. Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem, “Ümmetim! Ümmetim!” diyecek. Cennet-i Âlâ, “Hissem! Hissem!” diyecek. Nar-ı Cehennem, “Payım! Payım!” diyecek. Rabbu'l-Âlemin Celle Celâlüh, “Kulum!” Kulum!” diyecek. ·      Sen nasıl bir pınarsın Mevlana'm, içtikçe daha çok susadığım... Hz. Şems-İ Tebrizi Rahmetullâhi Aleyh

Her Müslümanın Günlük Yapması Gereken 14 Salih Amel

Her Müslümanın Günlük Yapması Gereken 14 Salih Amel İslam, dünyadan ve insanlardan uzak yaşamayı teşvik etmez. İslam, toplumlara indirilmiş bir dindir. Bu sebeptendir ki, Müslümanlardan birbiriyle ilgilenen ve yardım eden, erdemli bir toplum oluşturmasını ve bunun için çalışmasını bekler. İslam’ın beraberinden getirdiği bütün öğretiler insanların hayatlarını olumlu yönde değiştirebilmesi ve daha iyi bir şekilde yaşayabilmeleri içindir. Bu ilkeler, insanın hayatını daha da güzelleştirebilmesi için kâfidir. Aşağıda, hayatımızı daha güzel hale getirecek, değiştirecek 14 salih amel bulunuyor. Bu salih amellere geçmeden önce, kişi neden salih amel işlemeli onu bir düşünmelidir. Buna cevabı Kur’an’da Allah (subhanehu ve te’ala) vermektedir. “Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz.” (16/Nahl 97) Ayetten de anladığımız üzere, Allah (subhanehu ve te’ala

Cehennemin 7 Kapısı ve Cehennem Tabakaları...

Cehennemin 7 Kapısı ve Cehennem Tabakaları... Kur'an-ı Kerîm'de Cehennem’in yedi kapısının olduğu belirtilmektedir. "Cehennemin yedi kapısı olup, her kapıdan onların girecekleri ayrılmış bir kısım vardır." (el-Hicr: 15/44) Bu ayet iki şekilde tefsîr edilmiştir: a- Cehenneme girecekler çok olduğu için; b- Cezalandırma azgınlığın çeşit ve derecelerine göre olacağı için Cehennem'in yedi kapısı veya tabakası vardır. Bu kapı veya tabakalar şunlardır: 1- Cehennem: "Derin kuyu" demektir. Cehennem tabakalarına ait yedili tasnif sisteminde azabı en hafif olan en üst tabakadır. Sünnî âlimlere göre burası günahkâr müminlerin azap yeri olacak, bunların azabı sona erdikten sonra boş kalacaktır. Bu durumda cehennem, genel olarak ahiretteki azap yerinin bütününün; özel olarak da en üst tabakasının adı olmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de 77 ayette geçmektedir. 2- Lâzâ (alevli ateş): "Hâlis ateş" anlamına gelen kelime Kur'an&#

Ey “Helalim!” Deyişine Hayran Olduğum

Ey “Helalim!” Deyişine Hayran Olduğum Ey “Helalim!” deyişine hayran olduğum yâr! Gönlünün aşk şerbetini kana kana içtiğim, Yüreğinin incisi olduğum yârim.  'Allah' aşkıyla kaldırsam ellerimi, Duama ortak olur musun? Ben senden bahsetsem seni bana veren Rabb'e, Sende benden bahsetsen beni sana veren Rabb'e, Yusuf’u Züleyha misali Ulaşsa sevgimiz Allah’a... Ve o anda dökülse yaşlar yanaklarımızdan, Rabbim icabet etse, Duamıza karşılık verse Ve işte o an yazılsak Kader defterine... İstemez misin? Ebedi sevgimiz ahiretimiz olsun? Ben isterim yar! Allah’ın izni ile birde ahiret düğümünüz olsun, Cennet-ül baki düğün salonumuz... Nikâh şahidimiz peygamberimiz, Düğün şahidimiz Hz. Allah olsun! Tüm sahabeler peygamberler, melekler izleyicimiz olsun... Yar ben seni böyle bir sevgiyle sevdim, O sevgi ki; Hz. Allah sevgisi. Alıntı

Allah'ü Teâlâ’ya Mahsustur!

Allah'ü Teâlâ’ya Mahsustur! San'at; Allah'ü Teâlâ’ya ait, öyleyse övgü Allah'ü Teâlâ’ya mahsustur. Sıbga; Allah'ü Teâlâ’ya ait, öyleyse senâ Allah'ü Teâlâ’ya mahsustur. Ni'met; Allah'ü Teâlâ’ya ait, öyleyse şükür Allah'ü Teâlâ’ya mahsustur. Rahmet; Allah'ü Teâlâ’ya ait, öyleyse hamd âlemlerin Rabbi olan Allah'ü Teâlâ’ya mahsustur. Sıbga: Din, mezheb, boya, renk,

Anladım ki Susan Her Şey Derin Ve Heybetli…

Anladım ki Susan Her Şey Derin Ve Heybetli… Anladım ki susmak bir cüsse işi Derin denizlerin işi… Serin sular en hafif rüzgârları bile coşturabiliyor Derin denizleri ise ancak derin sevdalar… Derin denizlerin sükûtu büyüler beni İçimi bir heybet hissi kaplar Benliğimi hasret duyguları istila eder Kalbim ürperlerle dolar Dalgalı denizler, durgun mavi denizler kadar heybetli gelmez bana… Göklerin suskunluğu da öyle… Gök gürlemeleri, mavi derinliklerin heybetini siler diye düşünmüşümdür hep… Sükût her zaman daha manalı, daha derindir… Kalbe sözden çok sükûttan manalar akar… İnsan evrendeki sükûtu anlayabilseydi, kim bilir belki de söz olmayacaktı… İnsanlar sükûtun dilinden anlayacak, derin ve manalı bakışlarla konuşacaklardı… Ve ses, sükûtun heybetini bozamayacaktı Konuştuğum zamanlar hep acze düşmüşümdür de ondan kelama sarılmışımdır… Evrendeki her varlıkta sükûtu bir süs, bir hikmet olarak algılamışımdır; sözü ise ancak bir zaruret… Hep derin den

Şems-i Tebrizi’den Güzel Sözler 1

Şems-i Tebrizi’den Güzel Sözler 1 ·       Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca. Dağı bile taşır insan âşık olup inanınca. ·       Yaşarken anlayamadıkları değerleri, öldükten sonra anlamanın kimseye faydası yok. Sevdiğinizi dirileştirmenin yolu, hayatın tazeliğinde itiraf ve ifade etmektir. ·       'Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını? ·       Kadın; bilene "nefes", bilmeyene "nefis" tir. ·       Her insan için bir âşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı... ·       Şeytanda insandaki özelliklerin birisi hariç hepsi vardır. Şeytanda eksik olan tek nimet aşk... Şeytanın insanı çekememesi aşksızlığındandır. Hz. Şems-i Tebrizi Rahmetullâhi Aleyh

Konuşmadan Önce

Konuşmadan Önce… “Sizin için en kötü şey, bir başkasını o yokken yermek olsun” Rehber Varlık Bir gün bir tanıdığı büyük filozof Sokrates”e rastladı ve dedi ki, “Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?” “Bir dakika bekle” diye cevap verdi Sokrates. “Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna ”Üçlü Filtre Testi” deniyor…” “Üçlü Filtre?” “Doğru,” diye devam etti Sokrates. “Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek, iyi bir fikir olabilir. Birinci filtre ”Gerçek Filtresi”: Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçeği yansıttığından emin misin?” “Hayır,” dedi bir süre duraklayan adam… “Aslında bunu sadece duydum ve…” “Tamam,” dedi Sokrates. “Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun. Şimdi ikinci filtreyi deneyelim; ”İyilik Filtresi”. Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi?” “Hayır, tam tersi…” “Öyleyse,” diye d

Doğru Söze Ne Denir?

Doğru Söze Ne Denir? Allah’ın bile insanlar hakkındaki hükmünü, ömürleri sona erdikten sonra verdiğine inanırken… Biz kim oluyoruz da insanları birkaç kez görmek, iki-üç yazı okumak, birkaç dedikodu dinlemekle... Yargılama hakkına sahip olabiliyoruz! Dale Carnegie

Hakiki Muhabbet Nedir?

Hakiki Muhabbet Nedir? Biribirlerine kırılan iki arkadaştan biri, uzun bir aradan sonra diğerinin kapısını çalar. -Kim o? diye seslenir içerdeki. -Benim, der kapıyı çalan. -Burada ikimize birlikte yer yok, diye cevap verir öbürü. Aradan uzunca bir zaman geçer... Yeni bir umutla tekrar çalar sevdiği arkadaşının kapısını. -Kim o? diye sorar yine içerdeki. - Sen'im, der bu sefer. Ve kapı sonuna kadar aralanır. Hz. Mevlânâ da; "Birisinin kalbinde taht kurmak, sevgisini kazanmak istiyorsanız, öylesine sevmelisiniz ki, benliğinizi bırakıp âdeta o olmalısınız" diye anlatır hakiki muhabbeti. Fazilet Takvimi, 2000

Bana Korkunç Baktı, Canım Çıkacak Gibi Oldu

Bana Korkunç Baktı, Canım Çıkacak Gibi Oldu Süleyman aleyhisselâm zamanında Süleyman peygamberin bir hizmetçisi vardı. Bu adam bir gün kapı da, hiç tanımadığı bir yabancı ile karşılaştı. Bu yabancı o hizmetçiye şöyle bir nazar etti. Hizmetçinin aklı başından gidecek gibi oldu. Sonra o yabancı, Süleyman Peygamber ile görüştü ve çıktı gitti. Hizmetçi adam onun ardından koşa koşa Süleyman Peygamberin huzuruna çıktı. Ve Ona sordu: -“ Ey Allah’ü Teâlâ’nın Elçisi biraz önce gelen o adam kimdi? Zira o adam bana bir kez dönüp baktı, canım çıkacak gibi oldu.” Dedi.  Süleyman Peygamber: -“ O Azrail Aleyhisselâm idi. Beni ziyarete gelmişti. Dedi.  Bunun üzerine adam; Hindistan’da ölümün olmayacağı düşüncesinde olmalı idi ki, Süleyman Peygambere yalvardı: -“ Ey Allah’ü Teâlâ’nın Elçisi, ne olur şu rüzgâra emret de beni Hindistan’a götürsün.” Süleyman Peygamber hizmetçinin ölümden korktuğunu ve bu sebeple Hindistan’a gitmeyi istediğini anladı. Ancak bunun ölümden kurtuluş için fayd

Allah’ü Teâlâ’ya Hüsn-i Zan

Allah’ü Teâlâ’ya Hüsn-i Zan Müslüman ömrünün sonlarına doğru, öleceği zaman Allah’ü Teâlâ’ya daha çok hüsn-i zan etmelidir! Yani (Ben her ne kadar günahkâr isem de, Allahü teâlâ beni affeder) diye ümit etmelidir! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Ölürken mutlaka Allah’ü Teâlâ’ya hüsn-i zan etmelisiniz.) [Müslim] (Allah’ü Teâlâ, "Ben kulumun zannı üzereyim. Beni nasıl zannederse öyle bulur" buyurdu.) [İbni Hibban] (Yani "Allah, beni affeder" diye ümit ediyorsa onu affeder. Allah’tan ümidini keserek, "Ben mutlaka Cehennemliğim" diyorsa Cehenneme gider.) Ölüm döşeğindeki birisi, Peygamber efendimize (Cehenneme gitmekten korkuyorum; fakat Allah’ın rahmetinden de ümidimi kesmiyorum) dedi. Resul-i ekrem, (Müminin kalbinde korku ile ümit varsa, Allahü teâlâ da ona umduğunu verir, korktuğundan da emin eder) buyurdu. (Tirmizi) alıntı

Allah Beni Affetmez Denir mi?

Allah Beni Affetmez Denir mi? Sual: Günahım çok, ne yapsam Allah beni affetmez demek doğru mudur? CEVAP Çok yanlıştır. Çünkü Cenab-ı Hak, tevbe edilen her günahı affeder. Bir kâfir, küfrüne tevbe ederse, mümin olur, bütün günahları affolur. Bir mümin de Allah’a şirk koşsa, sonra pişman olup tevbe etse Allah’ü Teâlâ affeder. Bir âyet-i kerime meali: (Ey günahta haddi aşanlar, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Zira Allah, bütün günahları affeder. O, gafururrahimdir, affı, merhameti çoktur.) [Zümer 53] Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Allahü teâlânın rahmetinden ümit kestirip [dinden] nefret ettirenlere Allah lanet etsin! Kolaylaştırın, güçleştirmeyin!) [Nesai] (Allahü teâlâyı kullarına sevdirin ki, Allahü teâlâ da sizi sevsin!) [Taberani] (İnsanlara Rablerinden bahsederken, korku ve sıkıntı veren şeylerden söz etmeyin!) [Beyheki] (Bir kimse, yakînen Allah’ın Rab, benim de Peygamber olduğuma inansa, Cehennem ona haram olur.) [Hakim] (İyilik ve ibadet eden