Kayıtlar

Her Müslümanın Günlük Yapması Gereken 14 Salih Amel

Her Müslümanın Günlük Yapması Gereken 14 Salih Amel İslam, dünyadan ve insanlardan uzak yaşamayı teşvik etmez. İslam, toplumlara indirilmiş bir dindir. Bu sebeptendir ki, Müslümanlardan birbiriyle ilgilenen ve yardım eden, erdemli bir toplum oluşturmasını ve bunun için çalışmasını bekler. İslam’ın beraberinden getirdiği bütün öğretiler insanların hayatlarını olumlu yönde değiştirebilmesi ve daha iyi bir şekilde yaşayabilmeleri içindir. Bu ilkeler, insanın hayatını daha da güzelleştirebilmesi için kâfidir. Aşağıda, hayatımızı daha güzel hale getirecek, değiştirecek 14 salih amel bulunuyor. Bu salih amellere geçmeden önce, kişi neden salih amel işlemeli onu bir düşünmelidir. Buna cevabı Kur’an’da Allah (subhanehu ve te’ala) vermektedir. “Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz.” (16/Nahl 97) Ayetten de anladığımız üzere, Allah (subhanehu ve te’ala

Cehennemin 7 Kapısı ve Cehennem Tabakaları...

Cehennemin 7 Kapısı ve Cehennem Tabakaları... Kur'an-ı Kerîm'de Cehennem’in yedi kapısının olduğu belirtilmektedir. "Cehennemin yedi kapısı olup, her kapıdan onların girecekleri ayrılmış bir kısım vardır." (el-Hicr: 15/44) Bu ayet iki şekilde tefsîr edilmiştir: a- Cehenneme girecekler çok olduğu için; b- Cezalandırma azgınlığın çeşit ve derecelerine göre olacağı için Cehennem'in yedi kapısı veya tabakası vardır. Bu kapı veya tabakalar şunlardır: 1- Cehennem: "Derin kuyu" demektir. Cehennem tabakalarına ait yedili tasnif sisteminde azabı en hafif olan en üst tabakadır. Sünnî âlimlere göre burası günahkâr müminlerin azap yeri olacak, bunların azabı sona erdikten sonra boş kalacaktır. Bu durumda cehennem, genel olarak ahiretteki azap yerinin bütününün; özel olarak da en üst tabakasının adı olmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de 77 ayette geçmektedir. 2- Lâzâ (alevli ateş): "Hâlis ateş" anlamına gelen kelime Kur'an&#

Ey “Helalim!” Deyişine Hayran Olduğum

Ey “Helalim!” Deyişine Hayran Olduğum Ey “Helalim!” deyişine hayran olduğum yâr! Gönlünün aşk şerbetini kana kana içtiğim, Yüreğinin incisi olduğum yârim.  'Allah' aşkıyla kaldırsam ellerimi, Duama ortak olur musun? Ben senden bahsetsem seni bana veren Rabb'e, Sende benden bahsetsen beni sana veren Rabb'e, Yusuf’u Züleyha misali Ulaşsa sevgimiz Allah’a... Ve o anda dökülse yaşlar yanaklarımızdan, Rabbim icabet etse, Duamıza karşılık verse Ve işte o an yazılsak Kader defterine... İstemez misin? Ebedi sevgimiz ahiretimiz olsun? Ben isterim yar! Allah’ın izni ile birde ahiret düğümünüz olsun, Cennet-ül baki düğün salonumuz... Nikâh şahidimiz peygamberimiz, Düğün şahidimiz Hz. Allah olsun! Tüm sahabeler peygamberler, melekler izleyicimiz olsun... Yar ben seni böyle bir sevgiyle sevdim, O sevgi ki; Hz. Allah sevgisi. Alıntı

Allah'ü Teâlâ’ya Mahsustur!

Allah'ü Teâlâ’ya Mahsustur! San'at; Allah'ü Teâlâ’ya ait, öyleyse övgü Allah'ü Teâlâ’ya mahsustur. Sıbga; Allah'ü Teâlâ’ya ait, öyleyse senâ Allah'ü Teâlâ’ya mahsustur. Ni'met; Allah'ü Teâlâ’ya ait, öyleyse şükür Allah'ü Teâlâ’ya mahsustur. Rahmet; Allah'ü Teâlâ’ya ait, öyleyse hamd âlemlerin Rabbi olan Allah'ü Teâlâ’ya mahsustur. Sıbga: Din, mezheb, boya, renk,

Anladım ki Susan Her Şey Derin Ve Heybetli…

Anladım ki Susan Her Şey Derin Ve Heybetli… Anladım ki susmak bir cüsse işi Derin denizlerin işi… Serin sular en hafif rüzgârları bile coşturabiliyor Derin denizleri ise ancak derin sevdalar… Derin denizlerin sükûtu büyüler beni İçimi bir heybet hissi kaplar Benliğimi hasret duyguları istila eder Kalbim ürperlerle dolar Dalgalı denizler, durgun mavi denizler kadar heybetli gelmez bana… Göklerin suskunluğu da öyle… Gök gürlemeleri, mavi derinliklerin heybetini siler diye düşünmüşümdür hep… Sükût her zaman daha manalı, daha derindir… Kalbe sözden çok sükûttan manalar akar… İnsan evrendeki sükûtu anlayabilseydi, kim bilir belki de söz olmayacaktı… İnsanlar sükûtun dilinden anlayacak, derin ve manalı bakışlarla konuşacaklardı… Ve ses, sükûtun heybetini bozamayacaktı Konuştuğum zamanlar hep acze düşmüşümdür de ondan kelama sarılmışımdır… Evrendeki her varlıkta sükûtu bir süs, bir hikmet olarak algılamışımdır; sözü ise ancak bir zaruret… Hep derin den

Şems-i Tebrizi’den Güzel Sözler 1

Şems-i Tebrizi’den Güzel Sözler 1 ·       Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca. Dağı bile taşır insan âşık olup inanınca. ·       Yaşarken anlayamadıkları değerleri, öldükten sonra anlamanın kimseye faydası yok. Sevdiğinizi dirileştirmenin yolu, hayatın tazeliğinde itiraf ve ifade etmektir. ·       'Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını? ·       Kadın; bilene "nefes", bilmeyene "nefis" tir. ·       Her insan için bir âşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı... ·       Şeytanda insandaki özelliklerin birisi hariç hepsi vardır. Şeytanda eksik olan tek nimet aşk... Şeytanın insanı çekememesi aşksızlığındandır. Hz. Şems-i Tebrizi Rahmetullâhi Aleyh

Konuşmadan Önce

Konuşmadan Önce… “Sizin için en kötü şey, bir başkasını o yokken yermek olsun” Rehber Varlık Bir gün bir tanıdığı büyük filozof Sokrates”e rastladı ve dedi ki, “Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?” “Bir dakika bekle” diye cevap verdi Sokrates. “Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna ”Üçlü Filtre Testi” deniyor…” “Üçlü Filtre?” “Doğru,” diye devam etti Sokrates. “Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek, iyi bir fikir olabilir. Birinci filtre ”Gerçek Filtresi”: Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçeği yansıttığından emin misin?” “Hayır,” dedi bir süre duraklayan adam… “Aslında bunu sadece duydum ve…” “Tamam,” dedi Sokrates. “Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun. Şimdi ikinci filtreyi deneyelim; ”İyilik Filtresi”. Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi?” “Hayır, tam tersi…” “Öyleyse,” diye d

Doğru Söze Ne Denir?

Doğru Söze Ne Denir? Allah’ın bile insanlar hakkındaki hükmünü, ömürleri sona erdikten sonra verdiğine inanırken… Biz kim oluyoruz da insanları birkaç kez görmek, iki-üç yazı okumak, birkaç dedikodu dinlemekle... Yargılama hakkına sahip olabiliyoruz! Dale Carnegie

Hakiki Muhabbet Nedir?

Hakiki Muhabbet Nedir? Biribirlerine kırılan iki arkadaştan biri, uzun bir aradan sonra diğerinin kapısını çalar. -Kim o? diye seslenir içerdeki. -Benim, der kapıyı çalan. -Burada ikimize birlikte yer yok, diye cevap verir öbürü. Aradan uzunca bir zaman geçer... Yeni bir umutla tekrar çalar sevdiği arkadaşının kapısını. -Kim o? diye sorar yine içerdeki. - Sen'im, der bu sefer. Ve kapı sonuna kadar aralanır. Hz. Mevlânâ da; "Birisinin kalbinde taht kurmak, sevgisini kazanmak istiyorsanız, öylesine sevmelisiniz ki, benliğinizi bırakıp âdeta o olmalısınız" diye anlatır hakiki muhabbeti. Fazilet Takvimi, 2000

Bana Korkunç Baktı, Canım Çıkacak Gibi Oldu

Bana Korkunç Baktı, Canım Çıkacak Gibi Oldu Süleyman aleyhisselâm zamanında Süleyman peygamberin bir hizmetçisi vardı. Bu adam bir gün kapı da, hiç tanımadığı bir yabancı ile karşılaştı. Bu yabancı o hizmetçiye şöyle bir nazar etti. Hizmetçinin aklı başından gidecek gibi oldu. Sonra o yabancı, Süleyman Peygamber ile görüştü ve çıktı gitti. Hizmetçi adam onun ardından koşa koşa Süleyman Peygamberin huzuruna çıktı. Ve Ona sordu: -“ Ey Allah’ü Teâlâ’nın Elçisi biraz önce gelen o adam kimdi? Zira o adam bana bir kez dönüp baktı, canım çıkacak gibi oldu.” Dedi.  Süleyman Peygamber: -“ O Azrail Aleyhisselâm idi. Beni ziyarete gelmişti. Dedi.  Bunun üzerine adam; Hindistan’da ölümün olmayacağı düşüncesinde olmalı idi ki, Süleyman Peygambere yalvardı: -“ Ey Allah’ü Teâlâ’nın Elçisi, ne olur şu rüzgâra emret de beni Hindistan’a götürsün.” Süleyman Peygamber hizmetçinin ölümden korktuğunu ve bu sebeple Hindistan’a gitmeyi istediğini anladı. Ancak bunun ölümden kurtuluş için fayd

Allah’ü Teâlâ’ya Hüsn-i Zan

Allah’ü Teâlâ’ya Hüsn-i Zan Müslüman ömrünün sonlarına doğru, öleceği zaman Allah’ü Teâlâ’ya daha çok hüsn-i zan etmelidir! Yani (Ben her ne kadar günahkâr isem de, Allahü teâlâ beni affeder) diye ümit etmelidir! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Ölürken mutlaka Allah’ü Teâlâ’ya hüsn-i zan etmelisiniz.) [Müslim] (Allah’ü Teâlâ, "Ben kulumun zannı üzereyim. Beni nasıl zannederse öyle bulur" buyurdu.) [İbni Hibban] (Yani "Allah, beni affeder" diye ümit ediyorsa onu affeder. Allah’tan ümidini keserek, "Ben mutlaka Cehennemliğim" diyorsa Cehenneme gider.) Ölüm döşeğindeki birisi, Peygamber efendimize (Cehenneme gitmekten korkuyorum; fakat Allah’ın rahmetinden de ümidimi kesmiyorum) dedi. Resul-i ekrem, (Müminin kalbinde korku ile ümit varsa, Allahü teâlâ da ona umduğunu verir, korktuğundan da emin eder) buyurdu. (Tirmizi) alıntı

Allah Beni Affetmez Denir mi?

Allah Beni Affetmez Denir mi? Sual: Günahım çok, ne yapsam Allah beni affetmez demek doğru mudur? CEVAP Çok yanlıştır. Çünkü Cenab-ı Hak, tevbe edilen her günahı affeder. Bir kâfir, küfrüne tevbe ederse, mümin olur, bütün günahları affolur. Bir mümin de Allah’a şirk koşsa, sonra pişman olup tevbe etse Allah’ü Teâlâ affeder. Bir âyet-i kerime meali: (Ey günahta haddi aşanlar, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Zira Allah, bütün günahları affeder. O, gafururrahimdir, affı, merhameti çoktur.) [Zümer 53] Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Allahü teâlânın rahmetinden ümit kestirip [dinden] nefret ettirenlere Allah lanet etsin! Kolaylaştırın, güçleştirmeyin!) [Nesai] (Allahü teâlâyı kullarına sevdirin ki, Allahü teâlâ da sizi sevsin!) [Taberani] (İnsanlara Rablerinden bahsederken, korku ve sıkıntı veren şeylerden söz etmeyin!) [Beyheki] (Bir kimse, yakînen Allah’ın Rab, benim de Peygamber olduğuma inansa, Cehennem ona haram olur.) [Hakim] (İyilik ve ibadet eden

Tevbe istiğfar nasıl yapılır?

Tevbe İstiğfar Nasıl Yapılır Sual:  Tevbe-istiğfar nedir, nasıl yapılır? Cevap:  İstiğfar etmek, estağfirullah demektir. Tevbe, haram işledikten sonra, pişman olup, Allahü teâlâdan korkmak, bir daha yapmamaya azmetmek, karar vermektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Tevbe, günahtan sonra o günahı bir daha yapmamaktır.) [İ. Ahmed] Günahtan hemen sonra tevbe etmek farzdır. Tevbeyi geciktirmek de büyük günahtır. Bunun için de, ayrıca tevbe etmek gerekir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Allah’a tevbe edin!) [Nur 31]  (Allahü teâlâ, tevbe edenleri sever.) [Bekara 222]  (Allah’a tevbe-i nasuh yapınız!) [Tahrim 8] Nasuh kelimesine 23 mana verilmiştir. Bunlardan en meşhuru günahlara pişman olup, istiğfar etmek ve bir daha işlememeye karar vermektir. Nasuh tevbesinin ne olduğunu soran zata Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Tevbe-i nasuh, günahkârın işlediği günahtan pişman olması, Allah’tan mağfiret dilemesi, bir daha böyle bir günah işlememesi demektir.) [Beyhe

Tevbe Eden Affedilir

Tevbe Eden Affedilir   Sual: İnsanlık hâli bir günah işleyince ne yapmak gerekir? Cevap: Günah işleyince, hemen [kalb ile] tevbe ve [dil ile] istiğfar etmelidir! Kalbe gelen her sıkıntı ve karartı; tevbe, istiğfar ve pişmanlık ile ve Allahü teâlâya sığınarak kolayca giderilebilir. Fakat bu alçak dünya için gelen karartı, leke, kalbi büsbütün karartır. Bunu temizlemek çok güç olur. (Dünyaya düşkün olmak, günahların başıdır) hadis-i şerifi bunu göstermektedir. (Beyheki) Günah işleyen biri, pişman olur, abdest alıp namaz kılar ve günahı için istiğfar ederse, Allahü teâlâ, o günahı elbette affeder. Çünkü âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki: (Biri günah işler veya kendine zulmeder, sonra pişman olup, Allahü teâlâya istiğfar ederse, Allahü teâlâyı çok merhametli ve af ve mağfiret edici bulur.) [Nisa 110] Muhammed Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki: Dertlerin, belaların gitmesi için, istiğfar okumak çok faydalıdır. Çok tecrübe edilmiştir. Beyheki'nin bildirdiği hadis-i

Gençlerin ibadeti daha sevap mıdır?

Gençlerin ibadeti daha sevap mıdır? Gençlik çağı, nefsin kaynadığı, şehvetlerin oynadığı, insan ve cin şeytanlarının saldırdığı bir zamandır. Gençlikte, nefsin arzuları, insanı kapladığı gibi, ilim öğrenilecek ibâdet yapılacak en karlı zaman da gençliktir. Gençlikte, şehvetin kapladığı anlarda, dinin bir emrini yerine getirmek, ihtiyarlıkta yapılan aynı ibâdetten çok kıymetli olur. Hele başka maniler de araya katılırsa, bunları dinlemeyip, yapılan ibâdetin sevabı pek çoktur. Çünkü maniler karşısında, ibâdeti yapmak güçlüğü, sıkıntısı, o ibâdetlerin, şanını, şerefini göklere çıkarır. Mani olmayarak, kolay yapılan ibâdetler, aşağıda kalır. Bunun için insanların yüksekleri, meleklerin yükseklerinden daha üstün olmuştur. Çünkü insan, maniler arasında ibâdet eder. Melekler ise, mani olmadan emre uyar. Harb zamanında, askerin kıymeti artar ve muharebede ufak bir hizmet, sulh zamanındaki büyük gayretlerden daha kıymetli olur. Gençlik arzuları, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsin ve şey

Tevbe Eden Genç

Tevbe Eden Genç Beni İsrail zamanında bir genç, kötü işler yapar, tevbe eder, tevbesinde durmazdı. Çok günah işlese de, çok tevbe ettiği için, tevfik-i ilahi imdadına yetişti. Büyük bir günah işledikten sonra pişman oldu. Sahraya çıkıp yüzünü, gözünü topraklara sürerek dedi ki: "Ya ilahi, ne kadar tevbe ettiysem tevbemi bozdum. Beni günahtan korumazsan yine tevbemi bozar, ebedi felakete düçar olurum. O zaman halim nice olur?" Şöyle bir ses duydu:"Ey kulum, sen günahından vazgeçtiğin için, sana rahmetle muamele ediyorum. Tevbeni kabul edip, kötü amellerini lutf ve keremimle affettim." [R. Nasıhin] Allahü teâlâ, çok merhametli olup, kullarına çok acıdığı için, bir günde ibâdete, yalnız beş vakit ayırmış, birkaç şeyi haram edip, çok şeyi mubah etmiş, izin vermiştir. O hâlde, gençlik zamanında, sıhhatin, gücün kuvvetin, malın ve rahatlığın bir arada iken, bu zamanı değerlendirmek gerekir. Sonsuz saadete kavuşturacak sebeplere yapışmalı, iyi işler yapmalı, bug

Sıkıntıdan Kurtulmak İçin

Sıkıntıdan Kurtulmak İçin Belalardan, sıkıntılardan kurtulmak için, istiğfar okumak çok faydalıdır. Her zaman yüz defa (Estağfirullâhel'azim ellezi lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh) demeli ve manasını düşünerek söylemelidir! Manası, (Kendisinden başka ilah bulunmayan hay, kayyum ve azim olan Allah’a istiğfar eder ve günahlarıma pişman olup Ona sığınırım) demektir.  [Azim, zatı ve sıfatları kemalde, yani büyüklükte benzeri olmayan demektir. Hay, ezeli ve ebedi bir hayatla diri olan, Kayyum, zatı ile kâim olan, yarattığı her şeyi varlıkta durduran demektir.] Yukarıda bildirilen istiğfarı ikindi namazından, tesbihlerden ve duadan sonra yüz defa okumalıdır! Ehl-i sünnet itikadında olmak, kul haklarını ve kazaya kalan farzlarını ödemek ve haramlardan vazgeçmek şartı ile Cuma günü sabah namazından önce, yukarıdaki istiğfarı okuyanın bütün günahları affolur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Kıyamette, amel defterinde çok istiğfar bulunanlara, müjdeler

Günaha pişmanlık

Günaha pişmanlık Tevbe istiğfardan önce yapılmalıdır! Tevbe çirkin şeyi bırakıp güzel olana dönmek demektir. İstiğfar, günahın çirkinliğini görüp, ondan yüz çevirdikten sonra, mağfiret talep etmektir. Hadis-i şerifte (Pişmanlık tevbedir) buyuruldu. (Hakim) Yapılan günahları her hatırlayışta istiğfar etmelidir! Günahları hatırladıkça istiğfara devam edilirse, geçmiş günahlar affolur. Tevbe edebilmek, Hak teâlânın büyük nimetlerinden biridir. Günah işleme korkusu ile tevbeyi asla geciktirmemelidir! Çünkü, hadis-i şerifte (Sonra yaparım diyenler helak oldu) buyuruldu. Yani tevbeyi ve diğer iyi işleri geciktirenler, bu günün işini yarına bırakanlar, aldandı, ziyan etti. (İ.Gazali) Günah, kulun yanında küçük ve kıymetsiz görününce, Allahü teâlâ katında büyük olur. Kul küçük günahı büyük görünce, o günah Allahü teâlânın katında küçülür. Mümin, iman ve marifetiyle küçük günahları da büyük görür. Her günah işleyişte kalbi sızlar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Mümin, günahını dağ gi