Kayıtlar

Allah’ü Teâlâ Kimlere Lanet Eder?

Allah’ü Teâlâ Kimlere Lanet Eder? 1-Allah’ü Teâlâ Cumartesi Yasağını Çiğneyen, Sözlerini Bozan ve “Allah’ü Teâlâ’nın Eli Sıkıdır” Diyen Yahudileri Lanetlemiştir. Ey kendilerine kitap verilenler, gelin o beraberinizdekini doğrulamak üzere indirdiğimiz bu kitaba, biz bir takım yüzleri silip de enselerine çevirmeden veya onları Cumartesi yasağını çiğneyenleri lanetlediğimiz gibi, lanetlemeden önce iman edin! Yoksa Allah’ü Teâlâ’nın emri daima yerine gelmiştir. 4/Nisa-47 Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler). Kendilerine öğretilen ahkâmın (Tevrat'ın) önemli bir bölümünü de unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Şüphesiz Allah’ü Teâlâ iyilik edenleri sever. 5/Maide-13 Yahudiler, «Allah’ü Teâlâ’nın eli sıkıdır» dediler; dediklerinden ötürü elleri bağlandı, lanetlendiler. Hayır, O'nun iki e

Bir Zamanlar Böyle İdik

Bir Zamanlar Böyle İdik Faziletliydik: Kimsenin malına, mülküne göz dikmezdik. Kimsenin namusuna yan bakmazdık. Hırsızlık nedir bilmez, dilenciliği meslek edinmez, kimseyi de küçümsemezdik. Dürüsttük: Bir zamanlar Londra Ticaret Odası'nın en görünür yerinde şu mealde bir tavsiye levhası asılıydı: "Türklerle alışveriş et, yanılmazsın." İtibarlıydık: Bir zamanlar Hollanda Ticaret Odası'nın toplantılarında oylar eşit çıkınca Osmanlılarla alışverişi olan tüccarın oyu iki sayılır, onun dediği olurdu. Temizdik: Yere bile tükürmezdik. Hatta, Osmanlı askeri teşkilatını Avrupa'ya tanıtmasıyla meşhur Comte de Marsigil, yere tükürmedikleri için atalarımızı şöyle eleştiriyor: "Türkler hiçbir zaman yere tükürmezler. Daima yutkunurlar. Bunun için de saçlarında sakallarında bir hararet olur ve zamanla saçları, kaşları, sakalları dökülür." Çevreciydik: Kurak günlerde ücretle adamlar tutup sokaktaki ulu ağaçları sulatır, göçmen kuşların yorgunluk at

Sevgi Samimiyet İster

Sevgi Samimiyet İster Yağız bir delikanlı kavurucu çöl sıcağında tek başına giderken karşısına; ahu gibi güzel, perileri kıskandıracak bir kız çıkar. Genç çölde görülen serap bu olsa gerek deyip, hayranlıkla kızı seyr ederken, şu teklif de bulunur: -Bütün varlığınla benim olur musun? -Arkandaki huriyi görsen, benim yüzüme bile bakmazsın, cevabı üzerine genç; arkasına dönüp bakar. Kimsecikler yoktur. Genç, tekrar önüne baktığında o kızı da göremez. 

İlimsiz Bir Şey Olmaz

İlim Ve Temel Kitaplar   İlimsiz bir şey olmaz, ilim her şeye baştır, Karanlık yollarda o, en aziz arkadaştır.   İlim, gerçek bir rehber, ilim başlara tâçtır, İlimsiz hayat olmaz, herkes ilme muhtaçtır.   Ondan sâdığı yoktur, onun gibi yâr olmaz, Her şeyde zarar olsa, onda hiç zarar olmaz.   Malını sen korursun, ilimse seni korur, İlimsiz yeşil ağaç, susuz kalır ve kurur.   İlim, uçsuz bucaksız, bir denizi andırır, İlimden başka her şey, insanı usandırır.   Nasıl kıymetli olmaz, Allah ilmi övüyor, Resûl-ü Kibriya da, bak neler buyuruyor:   “Ara, her yerde ilmi, o yer Çin olsa bile, İlim öğrenmek farzdır, kadın erkek herkese.”   Hazret-i Ali’ye bak, ne diyor anlasana: “Kim bir harf öğretirse, köle olurum ona.”   Âlimler Nebîlerin, vekilleri olurlar, Dinimizi bozulup, yıkılmaktan korurlar.   Âlimin mürekkebi, daha azizdir şundan, Fî sebîlillah akan, şehidlerin kanından.   Nefisle cihad etmek, elbet ilimle olur, Ancak doğru

İbret Al

İbret Al! Zâhidâ! Aç gözün, sahraya bak da, ibret al! Şu direksiz kubbe-i semaya bak da, ibret al! Görmek istersen, Cenab-ı Kibriya’nım kudretin, Her sabah, seher vakti, dünyaya bak da ibret al! Padişah olsan da, derler “er kişi niyetine”, Var, musallada yatan mevtaya bak da, ibret al! Bir kefendir akıbet, sermaye-i bey ve fakir, Varlığa mağrur olan, Mecnun değil de, ya nedir? (Alıntı)

Âfet-i Gamdan Acep Dünyada Kim Azadedir?

Âfet-i Gamdan Acep Dünyada Kim Azadedir? Âfet-i gamdan acep, dünyada kim azadedir? Herkesin bir derdi var, mademki, âdemzâdedir. Bir hûmâyı zevki bin seyyâd-ı gam takip eder, Böyle bir mevhuma bilmem, halk neden üftâdedir? Açıklama: [Dert  felaketinden  dünyada kurtulmuş, kim var? Madem  insanoğludur, herkesin bir derdi vardır. Bir zevk kuşunu, bin gam avcısı takip eder. Birinden ikisinden kaçsan da, bininden nasıl kaçacaksın? Böyleyken nasıl olup da halk, yine de zevk kuşuna yakınlık duyar?]

Mi‘râc Hem Ruh Hem Bedenle Olmuştur

Mi‘râc Hem Ruh Hem Bedenle Olmuştur “Kulunu geceleyin, delillerini göstermek için, Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığı Mescid-i Aksâ’ya götüren Allâh, noksan sıfatlardan münezzehtir. O, her şeyi çok iyi işiten, çok iyi görendir.” (İsra s. 1) Bu âyet-i kerîme, Resûlullâh (s.a.v.)’in, Mekke’den, Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksâ’ya, ilâhî bir güçle götürüldüğünü beyan etmektedir. Bu hadiseye “İsra ve Miraç” denilmektedir. Resûlullâh Sallallahü Aleyhi Vesellemuyanık bir haldeyken, geceleyin, Mekke’den Mescid-i Aksâ’ya “Burak” denilen bir bineğe bindirilerek götürülmüş, Mescid-i Aksâ’ya varınca bineğini Mescid’in kapısında bırakmış, içeri girip iki rekât mescid namazı kılmış sonra, merdivene benzeyen ve “Mi‘rac” denen bir aracın yanına varmış, o araç vasıtasıyla önce dünya semasına çıkmış sonra göğün diğer katlarına gitmiştir. Her kata vardığında, oranın ileri gelen sakinleri tarafından karşılanmıştır. Resûlullâh Sallallahü Aleyhi Vesellem göklerin her katına vardığın

İsrâ Ve Mi’râc Mûcizesi

İsrâ Ve Mi’râc Mûcizesi Peygamberimiz (s.a.v), Hicret’ten bir buçuk sene evvel Receb ayının 27. gecesi Burak ile Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya götürüldükten sonra Sahra’dan semâya çıkarıldı. Semâ katlarının her birinde peygamberlerden biriyle görüştü. Nice melekler gördü. Cennet ve cehennemi müşâhede etti, gördü. Sidre-i Müntehâ’yı geçti, Allâhü Teâlâ’nın melekûtundan birçok acâyibât gösterildi. Beş vakit namaz emriyle aynı gece geri döndü. Sabah mescide çıkıp Kureyş’e haber verdi. Şaşkınlık ve inkârdan kimi el çırpıyor, kimi elini başına koyuyordu. Îman etmiş olanlardan bâzıları, dinden döndüler. İçlerinden bir kısmı Hz. Ebûbekr’e (r.a.) koştular: “Eğer bunu o söylediyse şüphesiz doğrudur.” dedi. “Onu, bunda da mı tasdik ediyorsun?” dediler. “Ben onu bundan daha ötesinde de -yani peygamberliğini- tasdik ediyorum!” dedi. Bunun üzerine “Sıddîk” diye isimlendirildi. Kureyşlilerden Mescid-i Aksâ’yı bilenler Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) onunla alâkalı sualler sordu

İki Şey

İki Şey İki şey 'Kalitesiz İnsan’ın özelliğidir: 1- Siyasetçilik 2- Dedikodu İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer: 1- Bakış açısını değiştirmek 2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek İki şey yanlış yapmanı engeller: 1- Şahıs ve olayları akil ve kalp süzgecinden geçirmek 2- Hak yememek İki şey kişiyi gözden düşürür: 1- Demagoji (Laf kalabalığı) 2- Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek) İki şey insani 'Nitelikli İnsan' yapar: 1- İradeye hâkim Olmak 2- Uyumlu Olmak İki şey 'Ekstra Değer' katar: 1- Hitabet ve diksiyon eğitimi almak 2- Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek İki şey geri bırakır: 1- Kararsızlık 2- Cesaretsizlik İki şey kâşif yapar: 1- Nitelikli çevre 2- Biraz delilik İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar: 1- Baskın yeteneği bulmak 2- Sevdiğin işi yapmak İki şey başarının sırrıdır: 1- Ustalardan ustalığı öğrenmek 2- Kendini gün

Hiçlikte Manevî Yükseliş

Hiçlikte Manevî Yükseliş Cenâb-ı Hak buyuruyor:       “Kuşkusuz Rabbin katındakiler O'na kulluk etmekten kibirlenmezler, O'nu tesbih eder ve yalnız O'na secde ederler.” (A’râf, 206) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Kulun Rabbine en yakın olduğu hal secde halidir. İşte bu sebeple secdede çok dua etmeye bakın!” (Müslim, Salât 215. Ebû Dâvûd, Salât 148; Nesâî, Tatbîk 78) Secde halinin kulu Rabbine yaklaştırmasının bir de tarihî yönü vardır. Kur'ân-ı Kerîm’de anlatıldığı üzere, Allah Teâlâ Âdem (as)’ı yarattığı zaman meleklere, “Âdem’e secde edin!” diye emretmişti. O zaman bütün melekler secde ettiği halde İblis kibirlendiği için secde etmemiş ve böylece Allah’ın rahmetini kaybederek kâfirlerden olmuştu (Bakara, 34). İnsan Cenâb-ı Hakk’ın yüce huzurunda alnını yere koyup secde etmek suretiyle “Rabbim, ben senin yüceliğini kabul ediyorum. Senin emrine uyarak huzurunda secde ediyorum. Ben şeytanın yanında değil, meleklerin safında yer almak

İşitilen ve Cevap Verilen Dualar

İşitilen ve Cevap Verilen Dualar Kulların Allah’ü Teâlâ’ya en çok yaklaştıkları anlardır dua ettikleri anlar. Namaz kılarken, bir işe başlarken, gece yatarken edilen dualar insanların Allah’ü Teâlâ’ya şükretmeleri, O’ndan yardım istemeleri için en önemli araçtır. Bu anlarda insanlar hem kendi güçsüzlüklerini hem de Allah’ü Teâlâ’nın gücünü daha iyi anlarlar, Allah’ü Teâlâ’ya yakınlaşırlar. Ancak edilen dualar ile ilgili halk arasında yerleşmiş ve yayılmış önemli bir yanlış anlama vardır. “O kadar dua ettik yine de olmadı!” gibi ifadeler edilen her duanın kabul edilmesi yani gerçekleşmesi gereklidir gibi bir mesaj taşır ki bu dinen asla doğru değildir. Allah’ü Teâlâ’nın mucib sıfatı işte tam da bu noktaya işaret eder. Mucib kelime anlamı olarak cevap veren demektir. 11 Hud Suresi’nin 61. ayetinde geçtiği şekliyle Allah’ü Teâlâ’nın mucib sıfatı Allah’ü Teâlâ’nın kullarına cevap verdiğini belirtir. Unutulmamalıdır ki cevap vermek dikkate almak demektir. Yani Allah’ü Teâlâ kullarını

Bir gencin Peygamber Efendimiz Aleyhisselâmdan 15 İsteği

Bir gencin Peygamber Efendimiz Aleyhisselâmdan 15 İsteği 1- Ya Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem, ben insanların en âlimi olmak istiyorum. * Allah'ü Teâlâ’dan en çok korkan, insanların en âlimi olur. 2- İnsanların en zengini olmak istiyorum. * Kanaatkâr olursan, insanların en zengini olursun. 3- İnsanların en hayırlısı olmak istiyorum. * İnsanların en hayırlısı, insanlara menfaatli olandır. Sen de başkalarına yardımcı ol, en hayırlısı olursun. 4- İnsanların en adaletlisi olmak istiyorum. * Öyle ise kendin için istediğini başkası için de iste. Kendin için istemediğini başkası için de isteme. 5- Allah'ü Teâlâ’ya en yakın kul olmak istiyorum. * Allah'ü Teâlâ’yı çok zikret! 6- İyi hal ve ikram sahibi insan olmak istiyorum. * Öyle ise Allah'ü Teâlâ’ya ibadet ederken O'nu görür gibi ibadet et. Sen O'nu görmesen de O seni görüyor zaten. 7- İmanımın mükemmel olmasını istiyorum. * Ahlâkını güzelleştir. İmanın kemale er