Kayıtlar

yetim etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yetim Çocuk Ve Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem

Yetim Çocuk Ve Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Bir bayram günü Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem evinden çıkmış, mescide gidiyordu. Yolda bayram sevinci içinde oynayan çocuklara rastladı. Hepsi bayramlık yeni elbiseler giymiş, sevinç içinde sağa sola koşuyorlardı. İçlerinde zayıf ve çelimsiz bir çocuk vardı. Eski ve yırtık elbiseleri içinde melûl ve mahzûn bir kenara çekilmiş, neş'e ve sevinç içinde oynayan çocuklara bakıyordu. Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem bu çocuğa buyurdu ki: “- Yavrum, niye arkadaşlarınla gülüp oynamıyorsun da bir kenara çekilmiş böyle duruyorsun?” Çocuk, Peygamber efendimizi tanıyamamıştı. Dedi ki: “- Ben hem öksüzüm, hem de yetimim. Babam, şehîd oldu. Annem başka biriyle evlendi.” Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem çocuğun şefkatle elinden tuttu. Sevgiyle saçlarını okşadı. “- Yavrum, Muhammed'in (aleyhisselâm) baban, Âişe'nin annen, torunları Hasan ile Hüseyin'in de kad

Bir Yetimin Ağlatan Hikâyesi

Bir Yetimin Ağlatan Hikâyesi D. Ali TAŞÇI Birkaç yıl önce, bir vilayetimizde, bir bakanlığın il müdürüydüm. Bağlı bulunduğumuz genel müdürlük, başka üç ilin de il müdürüyle birlikte beni, diğer bir ilimizde personel almak üzere görevlendirdi. Biz dört arkadaş birleşerek sözünü ettiğim ile gittik. Önceden bizim için ayrılan misafirhaneye yerleştik, şehre gelişimizi kimsenin duymasını istemiyorduk. Zaten ben ve arkadaşlarım bu ile ilk defa geliyorduk. Ne kimseyi tanıyorduk, ne de kimse bizi tanıyordu. Arkadaşlar olarak hepimizin kanaati aynıydı, siyasi ve diğer baskılardan hiçbirine boyun eğmeden hak edeni kazandırmak. Biliyorduk ki, katılım yoğun olacak ve herkes, maalesef bir referansla, bizi rahatsız edecekti. Bunun için çok dikkatli olmalıydık. İle ikindi vakti vardık. Kimseye görünmeden şehrin biraz dışındaki kenar bir mahallede, tarihi bir camiye gittik. İkindi namazı kılınmış, caminin avlusu boştu. Osmanlı'dan kalma, mimarisi insanda manevi duygular uyandıran şir

Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimizin Bayram Günü Ağlayan Yetim Çocuğu Sevindirmesi

Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimizin Bayram Günü Ağlayan Yetim Çocuğu Sevindirmesi "Bayram günleri fukarâ için musîbet günleridir" buyururlar ve her bayram öncesi şu kıssayı anlatırlardı: Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem bir bayram sabahı bayram namazını kıldırdıktan sonra mescitten dışarı çıktı. Baktı ki bütün çocuklar bayram yapıyor, oynaşıyorlar yalnız bir çocuk kenarda boynu bükük oturmuş ağlıyor. Resûl-i Ekrem Efendimiz pek rakîk yani ince kalbi oldukları için çocuğun ağladığını görünce hemen onun yanına giderek başını okşadı ve ona sordu: “Evlâdım, bugün bayram, sen niye ağlıyorsun?” Resûlullah'ı tanıyamayan çocuk, şöyle cevap verdi: “Ben ağlamayayım da kim ağlasın. Benim kimim kimsem yok. Babam bir gazâda şehîd olmuş, annem de başka biriyle evlendi, ben kimsesiz kaldım. Bugün sevinip oynayan çocukların karınları tok, sırtlarında da güzel elbiseleri var. Benim ise ne sırtımda doğru dürüst bir elbise ne de karnımda bir lokm

Alabilirsen Al

Alabilirsen Al Hacı Bayram-ı Velî'nin doğduğu Zülfadl (Sol-Fasol) köyünden bir genç askere çağrılmıştı. Yetim olan bu temiz genç, babasından kalma birkaç altınını, annesinden kalan hâtıra bilezik ve küpleri emânet edecek bir kimse bulamadı. Hepsini küçük bir çekmeceye koyup, Hacı Bayram-ı Velî'nin türbesine getirdi. Türbeyi ziyâret edip; "Yâ hazret-i Hacı Bayram-ı Velî! Beni vatanî vazifemi yapmak için çağırdılar. Annemden ve babamdan kalma şu hâtıraları emânet edecek bir kimse bulamadım. Bu küçük çekmeceyi zâtı âlinize emânet bırakıyorum. Eğer askerden dönersem, gelir alırım. Şâyet dönemezsem, istediğiniz bir kimseye verebilirsiniz!" diye münâcaat etti. Sonra çekmeceyi sandukanın kenarına koyarak ayrıldı. Aradan yıllar geçti. Gencin askerliği bitti ve emânetini almak üzere Hacı Bayram-ı Velî'ye geldi. Ziyâretini yapıktan sonra, çekmeceyi koyduğu yerde buldu. Hiç dokunulmamıştı. Orada türbeyi bekleyen türbedâra; "Bu çekmece benimdir. Askere g

Şefkat Peygamberi Ve Yetim Kız

Şefkat Peygamberi Ve Yetim Kız Akşam vaktiydi. Gündüzün yakıcı sıcağı, yerini serin rüzgârlara bırakmıştı. Küçük bir kız çocuğu ağlıyordu, Medine'nin akşama bürünmüş alaca karanlıklı yollarında... Korkuyla burkulan yüreğinden, yalnızlığın damlaları düştü küçük avuçlarına. Ağlayan küçük çocuğu gördü İki Cihan'ın Güneşi Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem. Şefkat dünyasına küçük yavrunun acısı düştü. Hemen yanına gitti. Merhametle kuşatıp, sevgiyle saran bakışlarıyla sordu: "Niçin ağlıyorsun yavrum?" Çocuk ağlama sebebini anlattı: "Ev sahibim bana un almam için iki gümüş vermişti, kaybettim!" Belli ki küçük kız hizmetçiydi. Kaybettiği paralardan dolayı kendisine kızılacağını veya dövüleceğini sanmakta, eve gitmeye korktuğu için de ağlamaktaydı. Peygamberimizin o gün, on gümüş parası vardı. Bunlardan dördü ile sabah kendisine bir gömlek satın almıştı. Tam evine gelmişti ki, bir fakir kapıda gömleğini beğenip istemişti. Peygamberimiz Sallallahü Al

Yetim Çocukları Gözetmek

Yetim Çocukları Gözetmek Enes bin Malik Radiyallahü Anh Hazretlerinden rivayet olundu. Aleyhissalâtü vesselam Efendimiz bayram namazını kılmak için hâne-i saadetlerinden çıktılar. Hemen gördüler ki, birçok çocuk toplanmışlar oynuyorlar. Onlarla beraber olup da oyuna katılmayan ve ağlayan bir çocuk gördü. Elbisesi eski idi. Aleyhissalâtü vesselam Efendimiz: — “Ey oğul! Sen niçin onlarla beraber oynamazsın?” Diye sual buyurdular. Sabi, Resûlüllah Efendimizi tanımadığından: —- Babam falan gazada Resûlüllah ile beraberken şehîd oldu. Annem başka biri ile evlendi. Annemin kocası benim malımı yedi ve evimden de çıkardı. Şu anda yiyecek, içecek ve kalacak bir şeyim olmadığından babamın yokluğunu hatırladım, babası olan şu çocuklara bakarken ağladım, dedi. Aleyhisselâtü vesselam Efendimiz o sabinin elinden tutup: __ Razı olur musun ben sana peder olsam ve Hazreti Aişe validen olsa, Hazreti Ali Radiyallahü Anh amcan olsa Hasan'la Hüseyin sana kardeş olsalar, Fatıma

54 FARZ

54 FARZ 1. Allah Teâlâ'yı bir bilip zikir etmek, 2. Helalinden kazanıp, yemek içmek, 3. Abdest almak, 4. Beş vakit namaz kılmak, 5. Cünüplükten yıkanmak, 6. Kişinin rızkına Allah'ın kefil olduğunu inanmak, 7. Helâlden temiz elbise giymek, 8. Allah'ü Teâlâ'ya tevekkül etmek, 9. Kanaat etmek, 10. Nimetlerin mukabilinde Allah’ü Teâlâ'ya şükür etmek, 11. Allah'ü Teâlâ'dan gelen kazaya razı olmak, 12. Allah'ü Teâlâ'dan gelen belâya sabretmek, 13. Günahlardan tövbe etmek, 14. İhlasla Allah'ü Teâlâ'ya ibadet etmek, 15. Şeytanı düşman bilmek, 16. Kur'an-ı Kerim’i kesin delil kabul edip hükmüne razı olmak, 17. Ölümü hak bilmek, 18. Allah’ü Teâlâ'nın sevdiğini sevip, sevmediğinden uzak durmak, 19. Ana-babaya iyilik etmek, 20. İyiliği emretmek (Emr-i maruf), kötülükten sakındırmak (nehy-i münker), 21. Akrabayı ziyaret etmek, 22. Emanete hıyanet etmemek, 23. Gücü yetenler için hacca gitmek, 24. A

YA RASÛLALLAH (Sallallâhü Aleyhi Ve Sellem)

YA RASÛLALLAH    (Sallallâhü Aleyhi Ve Sellem) Güzel yüzün güler güller açardı, Bütün insanlığa nurlar saçardı. Kötülükler erir, cehil kaçardı. Güneşten güzeldin Ya Rasûlallah! Zalimler mazlumu ezip boğarken, Garipler, yetimler her gün ağlarken, Anaların ahı yürek dağlarken Güldürdün onları Ya Rasûlallah! Yeryüzünü küfür, zulüm sarmıştı, Umutlar tükenmiş gün kararmıştı, Gencecik fidanlar hep sararmıştı, Yeşerttin onları Ya Rasûlallah! Azgın kalpler bir bir nura gark oldu, Umutsuzlar, umutla neşeyle doldu, İnsanlar huzuru İslâm’da buldu, Küfürden kurtardın Ya Rasûlallah! Biz yetimiz çünkü seni görmedik, O tatlı sesini bir kez duymadık, Kutlu cihatlara hiç katılmadık, Gel de rüyamıza gir Rasûlallah! O güzel cemalin düşte görelim, Rüyamızda sahabilik bilelim, Saadet çağına biz de erelim, Gecemize güneş ol Rasûlallah! Asr-ı Saadete her gönül hasret, İman ve İslâm en güzel haslet, Ya Rab Muhammed’le beraber haşret, San