Kayıtlar

yıl etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

75 Yıl Önce Hiroşima'ya ABD Tarafından Atom Bombası Atıldı, Acılar Hala Çok Taze

Resim
75 Yıl Önce Hiroşima'ya ABD Tarafından Atom Bombası Atıldı, Acılar Hala Çok Taze 2. Dünya Savaşı'nın son demlerinden ABD japonyanın Hiroşima Şehrine nükleer saldırı yaptı. Hiroşima'ya atılan atom bombası saldırısı Japonya'nın savaş sonrası iç ve dış politikasında çok önemli bir gidişat kazanmasına neden oldu. 2. Dünya Savaşı'nın son demlerinden ABD japonyanın Hiroşima Şehrine nükleer saldırı yaptı. Hiroşima'ya atılan atom bombası saldırısı Japonya'nın savaş sonrası iç ve dış politikasında çok önemli bir gidişat kazanmasına neden oldu. 6 Ağustos 1945 tarihinde saatler 08.15'te, ABD Hava Kuvvetleri "little boy" küçük çocuk adlı bombayı "Enola Gay" isimli B-29 bombardıman uçağı ile Japonya'nın Hiroşima şehri sınırları içerisine attı. Engola Guy ve mürettebatı 140 BİN KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ ABD'nin attığı "little boy" isimli bomba Japonya'da büyük bir insan kaybına neden oldu. Atıl

Dünyada Kaç Yıl Kaldınız?

Dünyada Kaç Yıl Kaldınız? Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla; Yunus suresi; 45. Ayet وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ كَاَنْ لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا سَاعَةً مِنَ النَّهَارِ يَتَعَارَفُونَ بَيْنَهُمْۜ قَدْ خَسِرَ الَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِلِقَٓاءِ اللّٰهِ وَمَا كَانُوا مُهْتَد۪ينَ ﴿٤٥﴾ ﴿45﴾   Allah onları mahşerde topladığı vakit, sanki (dünyada) sadece günün bir saatinde, aralarında tanışacak kadar kısa bir süre kaldıklarını düşünürler. Allah’ın huzuruna çıkarılacakları uyarısını asılsız sayanlar ve doğru yolda yaşamamış olanlar hüsrana uğramış olacaklar. Tâ-Hâ Suresi; 103., 104. Ayetler يَتَخَافَتُونَ بَيْنَهُمْ اِنْ لَبِثْتُمْ اِلَّا عَشْرًا﴿١٠٣﴾ نَحْنُ اَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ اِذْ يَقُولُ اَمْثَلُهُمْ طَر۪يقَةً اِنْ لَبِثْتُمْ اِلَّا يَوْمًا۟﴿١٠٤﴾ Tâ-Hâ Suresi; 103,104: Aralarında birbirlerine “(Dünya’da) sadece on (gün) kaldınız” diye gizli gizli konuşacaklar. -Onların, hakkında konuşacakları şeyi biz daha iyi biliriz.- O vakit içlerinden en aklı başında olanları, “S

Bana Dokunmayan Yılan Bin Yıl Yaşamasın!

Bana Dokunmayan Yılan Bin Yıl Yaşamasın! Üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar. Biri Türk, biri Kürt, diğeri de Ermeni. Ama Ermeni olan aynı zamanda pa paz. Sıcak, bir süre sonra yolda susuyorlar. Etrafta su yok. Bağların olgun zamanı. "- İki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın!" diye bir bağa giriyorlar. Bağın sahibi bir Türk ama onu görememişler. "- Kaç paraysa veririz?" diyerek yemeye başlamışlar. Bu sırada bağın sahibi gelmiş. Bakmış üç kişi üzümünü yiyor. Fena bozulmuş ama üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünmüş. Birine bakmış, kıyafetinden Ermeni ve papaz olduğu belli. Diğerine bakmış, konuşmasından Kürt olduğunu anlamış. Üçüncüsü de Türk. Dönmüş Ermeni'ye: "- Bak bu adam Türk, yesin malımı. Benim kanımdandır. Helâli hoş olsun! Bu da Kürt'tür ama din kardeşimdir. Sen niye yiyorsun benim üzümümü?" Demiş. Bu laf, üzerlerine sorumluluk yüklenmeyen Türk ve Kürt'ün hoşuna gitmiş.

Bir Müslüman Olarak Milâdi Yeni Yıla Nasıl Girmeliyiz?

Bir Müslüman Olarak Milâdi Yeni Yıla Nasıl Girmeliyiz? Yılbaşı kutlamaları Müslüman Türk toplumunun geleneğinde ve dininde yoktur. Batıdan ithal ve toplumumuzu soysuzlaştıran bir saçmalıktır. "Yılbaşı kutlaması" başlığı altında şehveti tahrik eden, cinsel duyguyu kamçılayan uygunsuz kıyafetlerle düzenlenen, kadın erkek karışık, gayri meşru eğlenceler sadece yılbaşında değil her zaman haramdır. Dini olsun millî olsun hiçbir kültürel ve geleneksel temele de sahip değildir. Kâfirin dinini ve ibadetlerini taklit etmek küfürdür. Fakat kâfirin günah olmayan ibadet dışı adetleri küfür değildir. Bilhassa fen bilimleri ve teknolojileri almak çok güzeldir. Bu bakımdan Hristiyan olmayan ülkelerde yılbaşı kutlamaları Batı'nın körü körüne taklit edilmesinin veya Hristiyan Batı'nın kültür ihracının bir sonucudur. Ülkemizde öteden beri yılbaşı kutlamalarıyla ilgili olarak yapılan tenkitler ve gösterilen hassasiyet de buradan kaynaklanır. İnsanlar bir tuhaf… Yeni

500 Yıl İbadet Eden Müminin Durumu! (İbadetine Güvenme)

500 Yıl İbadet Eden Müminin Durumu! (İbadetine Güvenme) Cabir b. Abdullah Ensârî’den Radıyallahu Anh rivayet edilen bir hadis-i şerifte der ki Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün yanımıza geldi ve şunları anlattı. Az önce dostum Cebrâil Aleyhisselâm yanımdaydı. Bana şunları anlattı. – Seni hak peygamber olarak gönderen Allah adına yemin ederek söylüyorum ki, Allah Teâlâ’nın kullarından biri, bir dağın tepesinde tam 500 yıl O’na ibadet etmişti. Dört bir tarafı denizlerle çevriliydi. Allah Teâlâ o kimse için bu adada bir parmak kalınlığında tatlı bir su çıkarmıştı. Bu su, dağın eteğinde bir yerde birikiyor, o adam da buradan ihtiyacını karşılıyordu. Aynı şekilde ona bir nar ağacı vermişti. Bu ağaçta her gün bir nar büyüyordu. Bu adam akşam olduğu zaman dağın eteğine iniyor, abdestini alıyor ve yiyeceğini yiyordu. Ardından kalkıp namazına devam ediyordu. Bir gün bu adam Rabbinden, ruhunun secdede iken alınmasını, cesedinin toprak olmamasını ve secde halinde i

Günümüzden 55 Yıl Önce Gazete Haberi Olmuş İnanılmaz Bir Olay

Günümüzden 55 Yıl Önce Gazete Haberi Olmuş İnanılmaz Bir Olay Günümüzden 55 yıl önce, gazete haberi olmuş böyle bir güzellik yaşanmış İstanbul'da? Artvinli Hasan Efendi Kocamustafapaşa'da, ihale ile bir bina satın alır. Satış gerçekleşir, binanın tapusu da artık elindedir. Fakat bina ihale ile ve avukatı aracılığı ile satın alındığı için içi rahat etmez. Uzman bir mühendisi, binaya fiyat biçmesi için görevlendirir. Görevli mühendisin binaya biçtiği fiyat, kendisinin ödediği miktardan bin lira daha fazladır. O zamana göre çok önemli bir paradır. Fakat Hasan Efendi'nin vicdan rahatı, bu 1000 liradan daha önemlidir. Binanın hissedarlarını bulur, hepsine bu bin lirayı paylaştırır: - Kanunen binayı 1500 liraya aldım ama vicdanen 1000 lira daha ödemek mecburiyetindeyim! Der. İşte bu Artvinli Hasan Ağa, Tema Vakfı'ndan tanıdığımız muhterem Nihat Gökyiğit Beyefendi'nin babalarıdır. Artvinli tüccar Hasan Efendi neden böyle bir fazileti gösterebi

Benim On Yılda Geldiğim Yere, Sen İki Ayda Gelmeye Çalıştın

Benim On Yılda Geldiğim Yere, Sen İki Ayda Gelmeye Çalıştın Kavağın yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisi ile müthiş hızla büyümüş ve neredeyse, kavak ağacıyla aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa: -   Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç? -   On yılda... Demiş kavak. -   On yılda mı? Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak. -   Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak. -   Doğru! Demiş ağaç. “Doğru! ” Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak, önce üşümeye başlamış sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış… Sormuş endişeyle kavak ağacına: -   Neler oluyor bana, ey kavak ağacı? -   Ölüyorsun... Demiş, kavak. Kabak ağlayarak: -   Niçin? Diyerek devam ettirmiş sorusunu… Kavak ağacı: -   Benim on yılda geldiğim yere sen iki ayda gelmeye çalıştığın için...

Mehmet Akif Ersoy'dan Yeni Yıl Mesajı

Resim
Mehmet Akif Ersoy'dan Yeni Yıl Mesajı Ya Rab! Böyle mi olacaktı, benim cennet yurdum? Baktım da etrafıma yalnızım, ağladım durdum. Bir mânâ veremedim, şu Milâdî yılbaşına! Şaştım da kaldım, Müslümanların vah telaşına! Çevirdim başımı, nereye ettimse bir nazar. Gördüm ki, noel için hazır; yer-yer çarşı-pazar. Haykırmak gelmişti içimden, seslendim millete. Heyhat! Duyuramadım, ne Âhmed'e ne Mehmed'e. Ey Âlem-i İslâm'ın baş tacı, büyük Türkiye! Mukaddesatı unuttun, Avrupa diye diye! Yurdumu işgal eylemiş, şu garbın safsatası, Kiminin maymunu var, kiminin "Noel babası!" Anladım, zaman geçmekte bugün dünden de beter. Kim bilir? Yarın ne hâle düşecek bu şaşkın beşer. Kulaklar tıkanmış, gözlere çekilmiş perde. Nankör adam, fazilet arıyor geçmiş giderde. İslâm’dır bu vatanın dini, kitabı Kur'an-ı Kerim'dir. Müslümanın bayramı, Ramazan ve Kurbandır. Kalamaz bu böyle Fatihin, Yavuzun diyarı, Noel kutlamada, geçerek

Yeryüzünde Kaç Yıl Kaldınız?

Yeryüzünde Kaç Yıl Kaldınız? Allâh Teâlâ:   Mahşer günü   '- Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?' diye sorar.   'Bir gün veya bir günden de az kaldık. Sayanlara sor!' derler. "Gerçekten çok az kaldınız. Keşke bilseniz!' buyurur." - Bu ayet kimlerle ilgilidir, açıklar mısınız? Değerli kardeşimiz, Muminun suresinin 112-116. ayetlerinde geçen bu diyalog, Allah ile cehennemdekiler / veya sura üflenmekle kabirden kalkan cehennemlikler arasında gerçekleşir. Allah veya cehennemliklere der ki: “Size kalsa, dünyada kaç yıl kaldınız?” Onlar, azabın verdiği dehşetin sersemliğinden ötürü; “Bir gün veya daha da az. Ne bilelim, isterseniz bunu tam tamına aklında tutanlara sor! Zira bizim aklımız başımızdan gitmiş durumda.” diye cevap verirler. Bunun üzerine Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Siz, doğrusu pek az kaldınız. Çünkü siz dünyayı ebedi bir mutluluk diyarı sanıyordunuz ve ahiretin olmadığına inanıyordunuz. Şimdi ise, asıl ebedi hayatın