Kayıtlar

nefes etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Son Nefeste Şeytanın Hilesi

Son Nefeste Şeytanın Hilesi Ali Bekka hazretleri çok ağlardı. Öyle ki, gözyaşı tuzlu olduğu için yüzünde aktığı yerde iz bırakmıştı, yani devamlı aktığı için geçtiği yerleri kısmen çürütmüştü. Bu yüzden kendisine “Bekka” yani “Çok ağlayan” lakabı verilmişti. Ancak böyle ağlamasının sebebini kimse bilmiyordu. Bir gün sevenleri çok ısrar etti, yalvarıp yakardılar, sebebini sordular bu ağlamanın, o da sonunda şöyle anlattı: Seneler önce, aç ve susuz kalarak harikulade hallere sahip olan bir arkadaşım vardı. Bir defasında ikimiz birlikte tayyi mekân ile Bağdat’tan çok uzaktaki şehre bir anda gittik. Orada bana, “Ali, falan tarihte benim evimde ol, vefat ederken, sen yanımda bulun!” dedi, “Sakın ihmal etme, bu sana vasiyetimdir!” diye de sözüne ekledi. Sonra işimizi görüp, yine tayyi mekân ile Bağdat’a döndük. Aylar sonra bu sözü hatırıma geldi, dediği gün evine gittim, ölüm döşeğinde idi. Son anlarını yaşıyor ve can çekişiyordu. Ama yüzü doğu tarafına dönmüştü. Tutup kıbley

On Şey, Son Nefeste İmansız Gitmeğe Sebep Olur

On Şey, Son Nefeste İmansız Gitmeğe Sebep Olur 1- Allah’ü Teâlâ’nın emirlerini ve yasaklarını öğrenmemek. 2- İmanını ehl-i sünnet itikâfına göre düzeltmemek. 3- Dünya malına, rütbesine, şöhretine düşkün olmak. 4- İnsanlara, hayvanlara, kendine zulüm, eziyet etmek. 5- Allah’ü Teâlâ’ya ve iyilik gelmesine sebep olanlara şükür etmemek. 6- İmansız olmaktan korkmamak. 7- Beş vakit namazı vaktinde kılmamak. 8- Fâiz alıp-vermek. 9- Dinine bağlı olan Müslümanları aşağı görmek. Bunlara gerici gibi şeyler söylemek. 10- Fuhuş sözleri, yazıları ve resimleri; söylemek, yazmak ve yapmak.

“Son Nefeste Tevbe Ederim” Diyenleri Bekleyen Tehlike!

 “Son Nefeste Tevbe Ederim” Diyenleri Bekleyen Tehlike!   “Ben nasıl olsa gencim, daha önümde uzun yıllar var, daha sonra tevbe edip hâlimi ıslah ederim, Allah affeder…” deyip ibâdetleri, sâlih amelleri ve tevbeyi sonraya ertelemek, büyük bir gaflettir. Cenâb-ı Hak biz kullarını bu hatâya düşmekten şöyle îkaz buyurur:  “…Sakın şeytan, Allâh’ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.” (Lokmân, 33) Şeytana uyarak tevbeyi sürekli ertelemenin ne büyük bir gaflet olduğunu şu kıssa ne güzel îzah eder: Can gırtlağa geldiği zaman tevbe edebilir misin? Bir terzi, sâlihlerden bir zâta:  “–Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in; «Allah Teâlâ, kulunun tevbesini, canı boğazına gelmediği müddetçe kabul eder.» (Tirmizî, Deavât, 98) hadîs-i şerîfi hakkında ne buyurursunuz?” diye suâl eder. O zât da sorar:  “–Evet, böyledir. Fakat senin mesleğin nedir?”  “–Terziyim, elbise dikerim.”  “–Terzilikte en kolay şey nedir?”  “–Makası tutup kumaşı kesmektir.”  “–Kaç s

Güle Sevdalı, Gül Yiğit’e Elveda

Güle Sevdalı, Gül Yiğit’e Elveda (Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’na yazılmıştır. Allah’ü Teâlâ rahmet eylesin!) Ey gülü çok seven, gül yüzlü yiğit, Şehitler yoluna güller döşedi. Gül sevdalısı olduğun, gül sözlerinden belli, Efendimiz gül kokardı, gül gibiydi, gül tenli... “Ruh bir anlıktır, nerede çıkacağı bilinmez!” derdin, Son nefesini karlı dağlar başında verdin. “Dünya çok kısa, fırıldak yapılmaz!” dedin, Dünyayı, parayı, değil; Allah’ı sevdin. Teslim olduğun dağlar, kayalıklar beyazdı, Durmadan kar yağıyordu gökler bembeyazdı, Nur saçarken kâinat, senin tenin üşüyordu, Fakat kalbin aşk ile yanıp, tutuşuyordu. “Ölümüm, düğün günüm!” demiş bir büyüğümüz, Bizim de şehadet olsun ölümümüz… Senin düğününde ne yazık ki ağlıyoruz. Ayrılığın çok acı karalar bağlıyoruz, Ey sonsuzlukların sahibi Yüce Mevlâ’mız: Emanetini aldın, merhamet et, O’na gani gani Rahmet et, Cenneti âlâna kabul et, Ruyetullah’ına davet et… Amin, amin, Velh