Kayıtlar

kadın etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gizli Günahlarımız Ve Biz...

  Gizli Günahlarımız Ve Biz...   Zina yaparken yakalanan bir kadın Hz. İsa Aleyhisselâm’ın huzuruna getirilir… Halk öfkelidir... Kadının recm cezasıyla taşlanarak öldürülmesini istemektedir… Hz. İsa Aleyhisselâm kavminin bu isteğini reddetmez… Eğilir yerden bir taş alır… Ve yere bir daire çizer… Daire Allah'ü Teâlâ’nın izni ve kudretiyle bir aynaya çevrilir... Ve aynaya bakan herkes geçmişte işlediği günahları tüm çıplaklığıyla görür... Hz. İsa Aleyhisselâm doğrulur, kalabalığa doğru döner ve: “- Haydi, ilk taşı en günahsız olanınız atsın." der. Kimse kadına taş atmaya cesaret edemez… Çünkü herkes haddinden fazla günahkârdır… Biri kadına taş atacak olsa günahları herkesin içinde ifşa olacaktır… Kimse taş atmaya cesaret edemeyince, Hz. İsa Aleyhisselâm kadını affederek oradan gönderir... Evet, Cennet'teki yerini babadan kalan miras malı gibi garanti görenler, şimdi söyleyin bakalım… Hangimiz diğerimizden daha az günahsızız? Amel defterlerimiz boynumuza a

Müslüman Kadının Ölümü

  Bir Müslüman kadın, loğusa veyâ hâmileyken veyâ bulaşıcı bir hastalıktan yâhut iç hastalıklardan ölmüşse veyâhut yabancı erkeklere açık saçık görünmemişse ve kocası kendisinden râzı olmuşsa, o kadına, ölürken cennet melekleri gelip karşısında, saf saf durarak ona izzet ve ikrâmla selâm verip şöyle derler: ·      “Allahû Teâlâ’nın sevgili, şehid kulu, gel çık, ne durursun bu virânede? Senden Allahû Teâlâ râzı oldu ve senin bu hastalığını bahane edip, günâhını bağışladı, sana cennet ihsân etti, gel emanetini teslim et!” Kadın, bu ihsânı görüp, ruhunu vermek istediğinde, etrafına bakıp: ·      “Arkadaşlarımı da rahmetle yargılasın, sonra ruhumu teslim edeyim?” Der. Melekler onun bu ricasını arz edince, cenab-ı hakk: ·      “İzzetim hakkı için, kulumun ricasını kabul ettim!” Buyurur. Melekler bu müjdeyi ona söylerler. Sonra, ölüm meleği, 120 rahmet meleğiyle gelir. Yüzlerinin nuru arş’a çıkmıştır. Ellerinde, cennet yemişleri, kokuları misk gibi gelerek, izzet ve ikrâmla sel

Cehennemlik Altı Sınıf Kadın Ve Suçları

  Cehennemlik Altı Sınıf Kadın Ve Suçları   Bir gün Fatıma validemiz Radiyallahü Anha ile birlikte Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem huzuruna giren İmam-ı Ali Radiyallahü Anh, Nebiyy-i Ekrem efendimizi sürekli gözyaşı döker halde görünce üzülür. Bunun sebebini sormak ister ve sonunda o soruyu sorar!   Hz. Ali Radiyallahü Anh Efendimize; -Ya Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem, sizi böyle gözyaşı dökmeye sevk eden hadise nedir? Ne için böyle coşkun ağlıyorsunuz? Sorusundan sonra Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem,   -Ya Ali, Miraç gecesinde Rabbim bana Cehennemin (küçük) suretini gösterdi. Orada yanacak kadınların misallerini gördüm. Çeşitli azaplarla tazip olunuyorlardı. Onun için gözyaşı dökmekteyim. Diye cevaplandırdı. Hz. Ali Radiyallahü Anh ise; -Nasıl azap görüyorlardı ya Resulallah? Efendimiz olayı şöyle anlatırlar,   İşte cehennem ehli diye tabir edilenlerin yaptıkları, ·         Bir kadın gördüm saçlarından asılmış sallanıp duruyordu. ·  

Hayâmı Değil, Oğlumu Kaybettim!

Resim
  Hayâmı Değil, Oğlumu Kaybettim! Bedevi bir hanım kalabalıkta oğlunu kaybetti. Oğlunu ararken, birileri peçeli olan hanıma: "- Yüzünü aç! Belki o seni görür!" deyince; "- Hayâmı değil, oğlumu kaybettim!" dedi.

Annem Çok Sevmelerin Kadınıydı...

  Annem Çok Sevmelerin Kadınıydı...   Annem çok sevmelerin kadınıydı... Daldaki kirazları, Yazmasındaki oyaları, Fistanındaki çiçekleri, Asmadaki üzümleri, Evin kedisini, Sokağın delisini... Babamın gömleğini... Beni, bizi, mahalleyi... Bildiğim her şeyi severdi... Bana da sevmeyi öğretti... Öyle az buz değil “çok sev” derdi…   Annem gibiyim artık... Az sevme bilmiyorum ben... Çok sevdiğimdendir Bu kadar incinmem... Ah annecim... Senin sütün ak, yüreğin pak... Ama inan şimdilerde; Senin bildiğin gibi değil hayat!   Didem Madak

Bu Kadının Dört Yetim Çocuğu Var

Resim
  Bu Kadının Dört Yetim Çocuğu Var     Adamın biri mahallenin bakkalına girer ve elma ile muzun fiyatını sorar. Bakkal der ki: “– Muz sekiz lira, elma da altı lira...” Tam o sırada bakkalın tanıdığı aynı mahalleden bir bayan içeri girer, o da elma ve muzun fiyatını sorar. Bakkal der ki: “– Muz üç lira, elma da iki lira...” Kadın: “– Elhamdülillah.” der ve birer kilo meyve alır...” Bakkalın yaptığını şaşkınlık içinde izleyen adam öfkelenir ve bakkalla tartışıp kavga etmek ister. Ancak bakkal göz işaretiyle az sabretmesini ve kadın gidinceye kadar beklemesini söyler... Bakkal meyveleri kadına verir ve kadın sevinç içinde der ki: “– Allah’a şükürler olsun ki çocuklarım meyve yiyecekler.” Ardından da çıkıp evinin yolunu tuttu... Her ikisi kadının Allah’ü Teâlâ'ya nasıl şükrettiğini gördüler... Sonra bakkal, müşteriye döner ve şöyle der: “– Allah'a and olsun ki, ben seni aldatmadım ve meyvelerin gerçek fiyatını söyledim sana. Ancak bu kadının dört yetim

Bir Tabak İncirle Kur'an Kursu Yaptıran İhtiyar Kadın

Resim
Bir Tabak İncirle Kur'an Kursu Yaptıran İhtiyar Kadın   Anadolu’da bir ilçede müftüydüm. Günlerden cumartesi. Kazanın pazarı da o gün kurulur. Daireler kapalı. Evde oturacağıma müftülüğe gideyim dedim. Daireye vardım, bir çay demledim, camdan dışarı bakıyorum. Bahsettiğim pazar, müftülüğün biraz ilerisinde kurulur. Kimi almaya, kimi satmaya, herkes pazara geliyor. Kalabalık. Müftülüğün karşısında bir bakkal var. Ben camdan ilçenin cumartesi günlerine mahsus bu hareketli vaziyetini seyrederken, lüks bir otomobil gelip, bakkalın önüne park etti. Bakkal bir hışımla çıktı; “- Yok, arkadaş dükkânın önüne park etme!” dedi. Zaten ‘pazarın kurulduğu gün’ olduğu için, bakkala giden gelen yok. Bir de dükkânın önü kapanacak diye adamcağız iyice asabileşti. Arabanın sahibi de haklı; “- Yahu burada park yasağı mı var? Niye park etmiyormuşum?.” diye çıkıştı. Baktım gereksiz bir münakaşa çıkacak. Hemen indim, arabanın sahibine; “- Arkadaş, bugün ilçenin pazarı var. Gelen-giden ç

40 Yıl Kur’an-ı Kerim Ayetleriyle Konuşan Kadın

40 Yıl Kur’an-ı Kerim Ayetleriyle Konuşan Kadın   Tebe-i Tâbiîn neslinden Abdullah İbni Mübarek Rahmetullahi Aleyh hazretleri anlatıyor: Hacca gidiyordum. Irak-Suriye topraklarından geçerken yalnız bir kadına rastladım. Selâm verdim, selâmımı;   سَلَامٌ قَوْلًا مِنْ رَبٍّ رَحٖيمٍ “- Söz olarak Rahîm bir rabden selâm sözüdür onların duyacağı.” (Yâsîn, 58) âyetiyle aldı. “- Buralarda ne yapıyorsun?” diye sordum.   مَنْ يُضْلِلِ اللّٰهُ فَلَا هَادِىَ لَهُ وَيَذَرُهُمْ فٖى طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ “- Allah kimi yoldan çıkarmışsa, ona yol bulduracak yoktur.” (A’râf, 186) âyetini okudu. Anladım ki, yolunu kaybetmiş. Nereye gittiğini sorunca;   سُبْحَانَ الَّذٖى اَسْرٰى بِعَبْدِهٖ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِالْاَقْصَا الَّذٖى بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ اٰيَاتِنَا اِنَّهُ هُوَ السَّمٖيعُ الْبَصٖيرُ “- Bir gece kulunu Mescid-i Haramdan alıp Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah’ı tesbih ederim.” (İsrâ, 1) âyetiyle karşılık verdi.   An