Kayıtlar

gibi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Dağ gibi bir kadına saygıyla...

Dağ gibi bir kadına saygıyla... Muhammed Mursi'nin vefat haberini aldığım zaman, iki kardeşimle oturmuş, bazı meseleleri istişare ediyorduk. Haber gelince, bir süre hareketsiz kaldık; sonra feri kaçmış birkaç cümle daha kurup ayrıldık. İstikametimi yitirmiş bir şekilde direksiyon sallarken, canlı yayın ve röportaj telefonları / mesajları gelmeye başladı. Bazılarını kasten açmadım, açmak durumunda kaldıklarıma da mazeret bildirdim. Ne konuşacaktım ki? Söylenecek ne vardı? Sakin bir camiye çekildim, elimden ve dilimden geldiği kadar bize ve kendimize dua ettim. Mursi değildi duaya muhtaç olan, bizdik. O -Allah'ın izniyle- kurtulmuş ve dünyadaki imtihanını en güzel biçimde savmıştı. Geride kalan bizler, uzatmaları oynadığımız hayatlarımızda ne kadar onur ve şeref kaldığıyla ilgileniyor muyduk acaba? Muhammed Mursi'nin mücadelesini, senelerdir kıymetli eşi Neclâ Hanımefendi üzerinden izliyorum. 1978'den beri evli olduğu kocasına her şeyiyle teslim olmuş, onun yokl

Adam

Adam Ayasofya Câmii’nin yanında kendi adına bir medresesi bulunan Câfer Ağa, ahbaplarını evine dâvet etmek için uşağını birine yollamış... Uşak adamın evine varmış, kapıyı süratle çalarak. -Kalk, kalk; hemen toparlan... Ağa seni istiyor!” şeklinde kaba davranışlarda bulunmuş,  Adam: - Ağanın bana gönderecek bir adamı yok muydu ki, senin gibi bir eşeği yolladı? deyince, uşak cevabı yapıştırmış: - Câfer Ağa diğer adamlarını öteki “adamlara” gönderdi. Beni de “sana” yolladı!

Zaman Kılıç Gibi

Zaman Kılıç Gibi İmam Şaranî Kuddise Sirrûh demiştir ki: İmam Şâfiî Rahmetullahi Aleyh ilim ve halinin yüceliğine rağmen Hakk’a âşık sofilerle otururdu. Kendisine: “– Şunların sohbetinden ne istifade ettin?” , diye sorulunca şu cevabı verdi: “– Onların en fazla şu sözlerinden istifade ettim” : “ –  Vakit bir kılıçtır. Sen onu kesmezsen, o seni keser. Yani, sen vakitten istifade etmezsen, o senin ömründen bir parça kesip atar. Sen nefsini hayırlarla meşgul etmezsen, o seni kötülüklerle meşgul eder. ”

Bu Yemiş Sağlık Deposu Gibi...

Resim
Bu Yemiş Sağlık Deposu Gibi... Kansere, yaşlanmaya ve kalp hastalıklarına set çekin. Doç. Dr. Ali İslam, turna yemişinin yüksek vitamin içeriği ile adeta bir sağlık deposu olduğunu belirtti. Doç. İslam, bu özellikleri şöyle açıkladı: "Turna yemişi kan şekerini düşürür, idrar yolları enfeksiyonlarını giderir. Bazı kanser türlerine, yaşlanmaya, kalp ve ülsere karşı koyar idrar söktürücüdür. Yatak ıslatmayı ve mesane kasılmasını, iştah kaybını engeller, ishali giderir, gut hastalığını, böbrek ve romatizmayı, yorgunluğu geçirir. Ağız içi iltihaplarını iyileştirir, mide ve on iki parmak bağırsak ülserlerini iyi eder, damar sertliğini ve boğaz yanmasını önlemektedir. Bol miktarda omega-3 vardır. Beyin hücrelerindeki hasarı önler, felç riskini de azaltır." (Alıntı)

Hz. Âdem gibi 200 Sene Tevbe mi Ettin?

Hz. Âdem gibi 200 Sene Tevbe mi Ettin? En küçük bir sorunu bahane edip depresyona girenler. Stressiz gün geçirmeyenler. Bunalımdayım diyenler. Üzgünsünüz demek? Hz. Âdem Aleyhisselâm gibi 200 sene tevbe mi ettin? - Hz. İbrahim Aleyhisselâm gibi ateşe mi atıldın? - Hz. Zekeriyya Aleyhisselâm gibi testereyle mi kesildin? - Hz. Yusuf Aleyhisselâm gibi kuyuya mı atıldın? - Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem gibi Taif’te mi taşlandın? O’nun gibi namaz kılarken başına işkembe mi konuldu, dişin mi kırıldı, yüzüne mi tükürüldü? Hicrete mi zorlandın, sevdiklerinden mi ayrıldın? - Hz. Hamza Radiyallahü Anh gibi burnun, kulağın mı kesildi? - Musab Bin Umeyr Radiyallahü Anh gibi kolların mı kesildi? - Cafer Bin Ebi talip Radiyallahü Anh gibi ok, mızrak ve kılıç darbeleriyle yaralandın mı? - Ammar bin Yasir Radiyallahü Anh, Sümeyye Radiyallahü Anha gibi işkence mi gördün? - Bilal Radiyallahü Anh gibi kızgın kumlara yatırılıp, üzerine taşlar mı kond

Bu Yemiş Sağlık Deposu Gibi...

Resim
Bu Yemiş Sağlık Deposu Gibi... Kansere, yaşlanmaya ve kalp hastalıklarına set çekin. Doç. Dr. Ali İslam, turna yemişinin yüksek vitamin içeriği ile adeta bir sağlık deposu olduğunu belirtti. Doç. İslam, bu özellikleri şöyle açıkladı: "Turna yemişi kan şekerini düşürür, idrar yolları enfeksiyonlarını giderir. Bazı kanser türlerine, yaşlanmaya, kalp ve ülsere karşı koyar idrar söktürücüdür. Yatak ıslatmayı ve mesane kasılmasını, iştah kaybını engeller, ishali giderir, gut hastalığını, böbrek ve romatizmayı, yorgunluğu geçirir. Ağız içi iltihaplarını iyileştirir, mide ve on iki parmak bağırsak ülserlerini iyi eder, damar sertliğini ve boğaz yanmasını önlemektedir. Bol miktarda omega-3 vardır. Beyin hücrelerindeki hasarı önler, felç riskini de azaltır." (Alıntı)

Şimşek Gibi Hacet Duası

Şimşek Gibi Hacet Duası لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ الْحَلِيمُ الْكَرِيمُ، سُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ، اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ، اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ مُوجِبَاتِ رَحْمَتِكَ، وَعَزَائِمَ مَغْفِرَتِكَ، وَالعِصْمَةَ مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ وَالْغَنِيمَةَ مِنْ كُلِّ بِرٍّ وَالسَّلَامَةَ مِنْ كُلِّ إِثْمٍ، لَا تَدَعْ لِي ذَنْبًا إِلَّا غَفَرْتَهُ، وَلَا هَمًّا إِلَّا فَرَّجْتَهُ وَلَا حَاجَةً هِيَ لَكَ رِضًا إِلَّا قَضَيْتَهَا يَا أَرحَمَ الرَّاحِمِينَ. Okunuşu: Lâ ilâhe İllallahu Halîmül Kerîm. Sübhânallâhi Rabbi! arşil azîm. El-hamdülillahi Rabbilâlemin. Allahümme innî es’elüke mûcibâti rahmetike ve azâimi mağfire-tike, vel ismete min külli zenbin, vel ganimete min külli berrin, vesselâmete min külli ismin, lâ teda’li zenben illâ gafertehu, velâ hemmen illâ ferrectehu, velâ hâceten hîne leke ridan illâ kadaytehâ. Yâ Erhamerrâhimîne. Anlamı: Allah ‘tan başka ilâh yoktur, ancak Halîm ve Kerîm olan O’dur. Arşın Rabbi olan Allah ‘ı noksan sıfatlardan

"Mış gibi yaşamlar"

Resim
"Mış gibi yaşamlar" Amerika’dan gelen bir misafirime su verdim, boğazına kaçtı, öksürdü, “helal” dedim. Anlamadı. Ne anlama geliyor, diye yüzüme baktı. Anlatmaya çalıştım. Amerika’da yirmi beş yıl bulunmuş, orada üniversite düzeyinde ders vermiş birisi olarak kavramın bizdeki anlamını veremediğimin farkındaydım. Daha doğrusu Amerikan İngilizcesinde bu denli güçlü bir kavram bulamıyordum. Benim anlatımım yüzeysel kalıyordu; benim dilimdeki o vurucu gücü hiç ifade edemiyordu. “Helal” kavramını daha iyi anlatabilmek için “haram” kavramını anlatmaya çalıştım. Suyu ben verdim; verdiğim suyu helal ediyorum, bu sana haram değil, sana bir kötülük olmasın, suyumu helal ediyorum, diyerek niyetimi belli ettim. Bu niyet önemli... Bildiğim bir öyküyü anlattım. Tanıdığım genç kız evlenmeden önce mobilyacıları geziyor ve güzel bir koltuk takımı görüyor. Bu takımı satan kişi belirli bir fiyattan aşağı inmiyor. Genç kız bu takımı çok beğendiğini belli ettiği için çok pişman; b

Hakla Bâtıl Gibi

Hakla Bâtıl Gibi Bir gün Sultan Süleyman'ın huzuruna bir sivrisinek gelip zıvıldamaya başlar. Süleyman Peygamber iyice dinler ki, bazı şikâyetleri var. Padişahın parmağının başında dertlerini sayan sivrisinek: — Ey ins-ü cin peygamberi ve sultanı, ey bütün yaratıklara, suya, rüzgâra, yağmura, kurda, kuşa velhâsıl bütün mahlûkata hükmeden hükümdar! Sen her dertlinin derdini dinler, her hakimin hakkını haksızdan alır, haklıya verirsin. Bizim de senden bir dileğimiz var, ne olur buna da bir çare! Bize ne bağda, ne bahçede, ne ağaçların, taşların başında velhâsıl hiçbir yerde rahat yüzü yok. Eğer bizim bu derdimize çare bulursan ömrümüz boyu, hatta kıyamete kadar sana dua edeceğiz, Diye dertlerini saymaya başlar. Sultan Süleyman bütün dertlerini ortaya döken sivrisineğe: — Evet! Anladık ama bu derdiniz ve şikayetiniz kimden sizin? Diye sorar. Sivrisinek melül - mahzun cevap verir: — Sultanım, bizim bu şikâyetimiz rüzgârdandır. O sanki bize düş-manmış gibi

Allah’ım Beni Onun Gibi Yapma!

Allah’ım Beni Onun Gibi Yapma! Bir zamanlar bir çocuk annesini emiyordu. Oradan şahlanmış bir at üzerinde kılık kıyafeti güzel bir adam geçti. Onu gören kadın: "Allah'ım şu oğlumu bunun gibi yap!" diye dua etti. Çocuk memeyi bırakarak adama doğru yönelip baktı ve: "Allah’ım beni bunun gibi yapma!" diye dua etti. Sonra tekrar memesine dönüp emmeye başladı." Ebu Hureyre der ki: "Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı, şehadet parmağını ağzına koyup emmeye başlayarak, çocuğun emişini taklit ederken görür gibiyim." Rasulullah anlatmaya devam etti: "Sonra annenin yanından bir kalabalık geçti. Ellerinde bir cariye vardı. Onu dövüyorlar ve: "Seni zâni seni! Zina yaparsın, hırsızlık yaparsın ha!" diyorlardı. Cariye ise: "Allah bana yeter, o ne iyi vekildir!" diyordu. Çocuğun annesi: "Allah’ım çocuğumu bunun gibi yapma!" dedi. Çocuk yine emmeyi bıraktı, cariyeye baktı ve: &qu

Var Gibi Görünen Yok

Var Gibi Görünen Yok “Müşkülünü çözen, seni hakikate ulaştıran bilgiyi, ölüm gelip çatmadan önce iste, öğrenmeye çalış! Aklını başına al da, şu dünyayı, yani “var gibi görünen yok” u bırak, “yok gibi sandığın var” ı iste! Hz. Mevlâna Muhammed Celâl-ed-Dīn Rûmî Kuddise Sirrûh

Dil Canavar Gibidir

Dil Canavar Gibidir Dil canavar gibidir Dil, insanın gönlünün, gönül ise ruhun, ruh da, insanın hakikatinin aynasıdır Dil, iki tarafı keskin bir bıçak gibidir İnsana zarar, dilinden gelir ve dil, insanı aziz ettiği gibi, zelil de eder Bunun için Peygamber efendimiz; (Ya hayr söyle, ya sükut et, sus) buyurmuşlardır Bir kimse Eyyub Sahtiyani hazretlerine; -Bana nasihatte bulunur musunuz deyince, cevap olarak; -Diline sahib ol, az konuşmaya dikkat et buyurmuştur Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddık, Allahü teâlânın razı olmadığı bir şeyi söylememek için, oniki sene mübarek ağzına taş koymuş ve uygun bir şey söyleyeceği zaman, taşı çıkarırlarmış Resulullah efendimiz; (Bir kimse, dilini tutarsa, Allahü teâlâ onun utanacak şeylerini örter Gadabını tutarsa, kıyamet günü, Allahü teâlâ azabını ondan çeker Bir kimse Allahü teâlâya yalvarırsa, onun duasını kabul eder) buyurmuşlardır Kalb temiz olursa, dilden güzel sözler çıkar Kişi, dilinin altında gizlidir, konuşunca belli olur Zünnun

Yaz Kış Demeden Buz Gibi Akan Tatlı Su Pınarı

Yaz Kış Demeden Buz Gibi Akan Tatlı Su Pınarı Hikmet ehli bilge bir zat talebeleriyle bir soğuk su kenarından geçiyordu. Bilge Zat ve talebeler o sudan kana kana içtiler. Pınarın suyu tatlı mı tatlı; soğuk mu soğuktu. İçenler tekrar tekrar içtiler… Mübarek Zat talebelerine dönerek sordu: -Evlâtlarım bir kimse bu suya gelip kötü şeyler söylese; bu su tadını değiştirip acı, tuzlu veya kötü kokulu olarak akar mı? Hepsi birden: -Akmaz hocam! Dediler! -Peki, bir kötü kişi gelip bağırsa, çağırsa, öfkelense, bu güzel çeşmeye hakaretler etse; bu su tadını değiştirir mi? Talebeler yine hep bir ağızdan; -Hayır, değiştirmez! Dediler. Bilge Zat o zaman şöyle dedi: -Evlâtlarım bizler de inşallah bu su gibi olmaya çalışacağız. Bakınız bu çeşme yaz kış buz gibi tatlı tatlı akıyor. Bu sudan bir içen, defalarca içmek istiyor. İyi kötü ayırt etmeden herkese buz gibi tatlı sularını ikram ediyor. Bizler de öyle olacağız inşallah! Kimseyi ayırt etmeden herkese güzel hizmetler sunac

İnciler Gibi

İnciler Gibi Seylan adasında turistler, yüzlerce dalgıcın, denizin dibine dalarak, sepetlerine istiridye toplayıp gemiye çıkmalarını, sonra bu istiridyelerin kabuklarını bıçakla açıp içlerindeki incileri ayıklamalarını seyrediyorlarmış. Bu inci avcılarına başkanlık eden ihtiyar Hintli’den, incilerin nasıl oluştuğuna dair bilgi istemişler. İhtiyar Hintli şöyle açıklamış: "İnci, istiridyenin kabukları arasına denizin dibinden rasgele giren herhangi bir kum parçası veya buna benzer şeyden başka bir şey değildir. İstiridye, kabukları arasına giren bu yabancı cismi bünyesine istemediği için bunun üzerini kendi kabuğuna benzer bir madde ile örtmeye başlar ve uzun bir süre sonra, bu madde de inci olur.” İhtiyarın buraya kadar anlattıklarını dinleyen turistlerin: "Hayret doğrusu! "sözlerini duyduğunda ise, Hintli’nin tepkisi şu olmuş: "Neden hayret! Canlılar âlemi, insanlık âlemine benzer. Bir kum tanesi, denizin dibindeki bir istiridyenin bağrında zamanla

Adam gibi “Bilmiyorum” desene

Adam gibi “Bilmiyorum” desene Ormanlar kralı aslan kibirli ve böbürlü bir şekilde ormanda dolaşmaya başlamış. Önüne çıkan bir tavşana sormuş? -Söyle lan ben kimim? -Siz bizim efendimiz, en büyüğümüz, veli-i nimetimiz kralımızsınız. Bu iltifat aslanın çok hoşuna gitmiş. Az sonra Tilkiyi gören aslan ona da aynı soruyu sormuş. -Söyle lan ben kimim? -Efendim sen bizim anamız, babamız her şeyimizsin. Varlık sebebimiz sensin. Aslan dört köşe olmuş adeta. Biraz daha sonra çakal ile karşılaşmış ve ona da sormuş: -Söyle lan ben kimim? -Efendim siz bizim biricik, yegâne, vaz geçilmez kralımız, kraldan da öte ilahımızsınız. Aslan o kadar şişmiş ki uçacak neredeyse. Nihayet bir fil görmüş aslan. Ona da aynı soruyu sormuş küstah bir şekilde. -Söyle lan ben kimim? Lakin filin canı çok sıkkınmış. Sabah sabah eşi ile münakaşa ettiği için hortumundan soluyormuş zaten. Karşısında küstah küstah soru soran aslanı hortumuna doladığı gibi kaldırıp bir ağaca çarpmış. Toz toprağa belenen aslan

Ağla Oğlum Ağla... Erkekler Gibi Savaşmadın Şimdi Otur Kadınlar Gibi Ağla!

Ağla Oğlum Ağla... Erkekler Gibi Savaşmadın Şimdi Otur Kadınlar Gibi Ağla! Bozguncular ve korkaklar İslam medeniyetinin yıkılmasına cesurlar ve halis Müslümanlar ise İslam medeniyetinin kurulmasına vesile olmuştur. Tarık bin Ziyad İspanya'ya çıkar çıkmaz gemileri yaktırarak askerlerinin geri dönme umudunu kırdı. Askerlerine şu tarihi sözleri söyledi: “Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman. Nereye kaçacaksınız? Vallahi sizin için ancak sadakat ve sabır kalmıştır. Düşmanın silahı, teçhizatı ve erzakı boldur. Sizin silah olarak ancak kılıçlarınız, erzak olarak da düşmanın elinden sahip olabileceğiniz vardır.” diyen cesur komutan İspanya'yı fetih etti ama bozguncular yüzünden tek tek topraklarımızı kaybettik. İspanya'daki son İslam kalesinin işgal edilmesinin 700 yıllık İslam Medeniyetinin Yıkılışına Korkaklar Sebebiyet Vermiştir. Gırnata emirliğinin son sultanı EBU ABDULLAH (12. Muhammed) şehrin anahtarlarını savaşmadan İspanyol kral ve kraliçesine

Yahudiler Gibi Sallanmayın...

Yahudiler Gibi Sallanmayın... Sahabelerden Ümmü Ruman Radiyallahü Anha, namaz kılarken sallanıyordu. Onu bu halde gören eşi Hazret-i Ebu Bekir Radiyallahü Anh, öyle bir azarladı ki, Ümmü Ruman Radiyallahü Anha neredeyse namazdan çıkacaktı. Daha sonra Hz. Ebû Bekir Radiyallahü Anh, şiddetle uyarmasının sebebini şöyle açıkladı: – Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyuruyordu: “Herhangi biriniz namaza durduğunda her tarafı sakin olsun, Yahudiler gibi sallanmasın. Zira namazda her tarafın sükûnet içinde olması, namazın tamamındandır.”

Bana Korkunç Baktı, Canım Çıkacak Gibi Oldu

Bana Korkunç Baktı, Canım Çıkacak Gibi Oldu Süleyman aleyhisselâm zamanında Süleyman peygamberin bir hizmetçisi vardı. Bu adam bir gün kapı da, hiç tanımadığı bir yabancı ile karşılaştı. Bu yabancı o hizmetçiye şöyle bir nazar etti. Hizmetçinin aklı başından gidecek gibi oldu. Sonra o yabancı, Süleyman Peygamber ile görüştü ve çıktı gitti. Hizmetçi adam onun ardından koşa koşa Süleyman Peygamberin huzuruna çıktı. Ve Ona sordu: -“ Ey Allah’ü Teâlâ’nın Elçisi biraz önce gelen o adam kimdi? Zira o adam bana bir kez dönüp baktı, canım çıkacak gibi oldu.” Dedi.  Süleyman Peygamber: -“ O Azrail Aleyhisselâm idi. Beni ziyarete gelmişti. Dedi.  Bunun üzerine adam; Hindistan’da ölümün olmayacağı düşüncesinde olmalı idi ki, Süleyman Peygambere yalvardı: -“ Ey Allah’ü Teâlâ’nın Elçisi, ne olur şu rüzgâra emret de beni Hindistan’a götürsün.” Süleyman Peygamber hizmetçinin ölümden korktuğunu ve bu sebeple Hindistan’a gitmeyi istediğini anladı. Ancak bunun ölümden kurtuluş için fayd

Gerçek Müslüman Olmak İçin Neler Yapmak Gerekir?

Gerçek Müslüman Olmak İçin Neler Yapmak Gerekir? Gerçek Müslüman olmak için, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi iman etmek ve ibadetlerini doğru ve ihlas ile yapmak lazımdır. Allahü teâlâ doğru ve ihlas ile ibadet yapanları seveceğini, bunların kalblerine dünyada feyizler, nurlar vereceğini, ahirette de sevap vereceğini vaat etti. İslamiyet'in aslı, temeli üçtür: İlim, amel, ihlas. Bunların biri yoksa o işin değeri olmaz. Yani ilimsiz veya ihlassız ibadetin kıymeti yoktur. İlim ve ihlas var, fakat amel yani ibadet yoksa yine kıymetsizdir. İbadet, emirleri yapmak demektir. İbadetlerin doğru olması için, nasıl yapılacaklarını öğrenmek ve öğrendiklerine uygun olarak yapmak lazımdır. Sevap, iyilik, Allahü teâlâ tarafından verilen mükâfattır. Takva, haramlardan, yasak edilmiş olanlardan sakınmaktır. İhlas, gerek beden ile gerek mal ile yapılan farz veya nafile bütün ibadetleri, mesela hayrat ve hasenat yapmayı, Müslümanları sevindirmeyi, onları sıkıntıdan kur

Receb Ayının Fazîleti

Receb Ayının Fazîleti Peygamber Efendimiz aleyhissalâtü vesselâm Şa‘bân hilâlini gördüğünde: Allâhü Teâlâ’ya, Receb ve Şa‘bân ayını bereketli kılması ve Ramazân’a ulaştırması için duâ ederdi. Hadîs-i şerîfte “İnsanların en hayırlısı ömrü uzun, ameli güzel olandır” buyurulmuştur. Selef-i sâlihîn: Ashâb-ı Kirâm ve Tâbiîn efendilerimiz Ramazân orucu tutmak yahut hacdan dönmek gibi sâlih bir amel işledikten sonra ruhlarını teslim etmeyi dilerler ve “Kim bu hal ile ölürse günahları bağışlanır” derlerdi. Sâlihlerden bir zât Receb ayından önce hastalandı. “Ben Allâhü Teâlâ’ya vefâtımı Receb ayına kadar te’hîr etmesi için dua ettim. Zîrâ Allâhü Teâlâ’nın bu ayda cehennemden âzâd ettiği kulları olduğunu işittim” dedi. Cenâb-ı Hak onun duâsını kabûl etti ve Receb ayında vefât eyledi. Muhakkak Receb ayı hayır ve bereket aylarının anahtarıdır. Ebûbekir Verrâk (rh.) dedi ki: Receb ayı zirâatin ekileceği, Şa‘bân ayı sulanacağı, Ramazân-ı şerîf ise ziraatin hasad edileceği aydır. Rec