Kayıtlar

gelecek etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Öyle Bir Zaman Gelecek ki…

Öyle Bir Zaman Gelecek ki… Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuşlardır: “Öyle bir zaman gelecek ki o zaman şu üç şeyden daha kıymetli bir şey olmayacaktır: Helal para, can u gönülden arkadaşlık yapılacak bir kardeş ve kendisiyle amel edilecek bir sünnet.” (Heysemî, I, 172) “Öyle bir zaman gelecek ki, kişi helâlden mi haramdan mı kazandığına aldırmayacak!” (Buharî, Büyû; 7) “Aranızda öyle bir grup ortaya çıkacaktır ki, namazınızı onların namazları, oruçlarınızı onların oruçları ve diğer amellerinizi de onların amelleri yanında az göreceksiniz. Onlar Kur’ân okurlar, fakat okudukları boğazlarından aşağı geçmez. onlar okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkarlar…” (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 36) İbadetler şekilde kalarak rûhânî tarafı zayıflayacak, nefis tezkiyesi ve kalp tasfiyesi yapılmayacak… Rasûlullah Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuşlardır: “Öyle bir zaman gelecek ki okumaya meraklı kurrâ çoğalacak; fakîhler (dini anlayıp yaşayan

Dünyamızın Geleceği Çocuklar; Katlediliyor, İsraf Ediliyor…

Resim
Dünyamızın Geleceği Çocuklar; Katlediliyor, İsraf Ediliyor… Trt  hazırlamış,   güzel bir belgesel izliyorum. Hindistan’dan Sri Lanka’ya işçi olarak gelen bir aileyi gösteriyor… Hiç toprakları yok; çay toplayarak, barakalarda yaşayarak geçinip gidiyorlar. Samuti diye bir kızları var; yaklaşık 12 yaşlarında… Okuyup öğretmen olmak istiyor; Samuti bisiklet alma aşkıyla yanıyor. Ne kadar çay toplarlarsa toplasınlar; bisiklet alacak para kazanamıyorlar. Komşuları bir günlük kazançlarını Samuti’ye bağışlıyor…  Ama yetmiyor…  Sonunda çay bahçesi patronu da biraz para verip bisikleti alıyorlar. Çocuk öyle seviniyor ki görmelisiniz… Bu çocuk çay toplama yüzünden hiç ders çalışamıyor… … Kırgızistan’da Akmaral isimli bir kız çocuğu şehirden 100 km uzak bir köyde yaşıyor. O da okumak istiyor. Fakat ailesi çok fakir; babası odun kulübesine tahta alacak para bulamıyor... Akmaral düğünlere giderek kopuz çalıyor, şarkı söylüyor. Toplanan para ile ailesine yardım ediy

Allah’ü Teâlâ’nın Sonsuz Rahmeti’nin Kime Geleceği Bilinmez

Allah’ü Teâlâ’nın Sonsuz Rahmeti’nin Kime Geleceği Bilinmez İsrail oğulları arasında bir fasık vardı, fasıklıktan bir türlü vazgeçmiyordu, günün birinde beldesinin halkı ondan iyice bıktı, koyulduğu o kötü yoldan onu vazgeçtirmekten ümitler kesilince ondan kurtulmak için Allah’a yalvardılar. Allah Celle Celâlühü Hz. Musa’ya Aleyhisselâm vahyetti ki: "İsrail oğulları arasında bir delikanlı var, onu beldelerinden sür ki, onun kötülüğü yüzünden üzerlerine ateş yağmasın" Hz. Musa’da Aleyhisselâm o beldeye vararak delikanlıyı sürdü. Delikanlı beldesinden çıkarak bir köye sığındı. Bunun üzerine Allah’tan o köyden de onu kovma emrini alan Hz. Musa Aleyhisselâm, delikanlıyı yeni yurdundan da çıkardı. İkinci sefer sürgüne çıkan delikanlı bu defa insansız, bitkisiz, vahşi hayvansız ve kuş uçmaz bir mağaraya sığındı. Bu ıpıssız mağarada yalnız kendisi ile baş başa kalan delikanlı çok geçmeden hastalandı, yanında bakacak kimsesi yoktu. Toprağın üstüne yığıldı, başını da y

Senin Ellerinde...

Senin Ellerinde... Aşkın… Geleceğin… Gençliğin… Hayatın… Her şeyin… Huzurun… Mutluluğun… İmanını kurtarman… Cennet’e gitmen, Senin ellerinde… Olmayacak duaya âmin dersen, sevdiğine ihanet edersen, her fedakârlığı sevdiğinizden beklersen suç senin…       Tembellik eder vaktinizi boşa harcarsan suç senin… Gençliğini; kafede, internette, pembe diziler başında, top topçu peşinde, pop popçu peşinde, loto-toto oynayarak, kötü alışkanlıklar (İçki, kumar, sigara, uyuşturucu…) yanlış arkadaşlıklarla, geçici heveslerle yanlış şeyler yaparak geçirirsen; gençliğini harcarsan geleceğini karartırsan suç senin… Hayatını nefsinin faydasız hevesleri peşinde geçirirsen, faydalı ilim öğrenmezsen, öğrendiğin ilmin izzetini korumazsan, Bedîüzzaman hazretlerinin deyimiyle hakiki elmasları cam parçalarına değiştirmiş olursun; suç senin… İmanını taklitten tahkike çevirmezsen, Allah yolunda faydalı hizmetler yapmazsan, cihad etmezsen, imanını kurtarmadan ölürsen suç senin… Sürekli ilmini artırmazs

Aşçı Kadın

Aşçı Kadın Aşçılığıyla ün yapmış yaşlı bir kadın, akşam yemeğine gelecek olan oğlu ve yeni gelini için yine mutfağına kapanmış, yemek yapıyordu. Aynı akşam yemeğe eski bir aile dostu da davetliydi. Beklenen misafirler gelip sofraya oturduklarında çok şaşırtıcı bir durumla karşılaştılar. Yaşlı kadının o gece yaptığı yemekler değme oburların bile iştahını kapatacak kadar berbattı. Tatlılar un kokuyordu, patatesler yanmıştı, köfteler ise neredeyse hiç pişmemişti. Oğlu, yeni gelini ve aile dostu, kadıncağıza durumu fark ettirmemek için ellerinden geleni yaptılarsa da, yemek sırasında pek iştahlı göründükleri söylenemezdi. Nihayet yemek bitti ve yeni evli çift annelerinin ellerini öperek evlerine gittiler. Aile dostları ise biraz daha kaldıktan sonra gitmeyi düşünüyordu. Oğlu ve gelini gittikten sonra, yaşlı kadına: "Senin harika bir aşçı olduğunu adım gibi biliyorum. Bana söyler misin, bu geceki yemekler neden o kadar kötüydü? Bence ya hastasın ya da bir sorunun va