Kayıtlar

derviş etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Camide Zengin Bir Adamla Bir Derviş Yan Yana Namaz Kılıyorlardı

  Camide Zengin Bir Adamla Bir Derviş Yan Yana Namaz Kılıyorlardı   Camide zengin bir adamla bir derviş yan yana namaz kılıyorlardı. Birbirlerine olan yakınlıklarından dolayı ne okuduklarını ve ne dua ettiklerini duyuyorlardı. Derviş namazdan sonra ellerini açtı: “– Ya Rabbi! Karnım çok aç beni şu yemek ve şu tatlılarla rızıklandır,” diye dua etti. Dervişin duasını duyan zengin adam, içinden şöyle geçirdi: “– Bana duyurmak için sesli dua ediyor. Böyle yapmaktansa doğrudan gelip para isteseydi verirdim. Şimdi ona bir şey vermem.” Zengin adam böyle düşünürken derviş caminin bir kenarına çekilmiş ve uykuya dalmıştı. Az sonra camiye elinde tepsiyle bir adam geldi. Doğruca, uyuyan dervişin yanına giderek dervişi uyandırdı ve elindeki tepsiyi derviş verdi. Derviş tepsinin üzerini açtı. Zengin adam geriden bu hadiseyi takip ediyordu. Tepside dervişin az önce duada istediği yiyecekler vardı. Derviş yemekleri yedikten sonra tepsinin üzerini örterek adama geri verdi. Bu işe hay

Sürekli Kötülük Gördü Yılmadı İyiliğe Devam Etti

  Sürekli Kötülük Gördü Yılmadı İyiliğe Devam Etti Derviş suya düşen akrebi kurtarmak ister, elini uzatınca akrep sokar. Derviş birçok kere dener, akrep yine sokar. Bunu görenler dayanamaz, dervişe: “- İyilik yapmak istediğin halde sana zarar verene daha ne diye iyilik edersin?” derler. Derviş: “- Akrebin fıtratında sokmak var, benim fıtratımda ise yaratılanı sevmek, merhamet etmek var. Akrep fıtratının gereğini yapıyor diye ben niye fıtratımı değiştirip kötülük yapayım?” der. İnsan kötülük yapmak için harcadığı enerjiyi, iyilik yapmak için harcarsa hem dünyasın hem ahiretini kurtarır; “Ebedî Seadete kavuşur!” Ama yapılan iyilik şartlara göre değişirse yapılan iyilik değil ticaret olur. Allah’ım bizleri nefsimizin, şeytanın ve kötülerin şerlerinden korusun!             Toplumsal huzur ve barışın sağlanması için dervişlerin sayısının çoğaltılması akreplerin sayılarının azaltılması gerekiyor…

Dervişin Yüksek Ahlâkı

Dervişin Yüksek Ahlâkı Bayezid-i Bistami hocalarından birinin huzurunda bulunuyordu. Hocası: “- Şu raftaki kitabı getir.” dedi. Bâyezîd: Hocası: “- Bunca zamandır buraya gelip gidiyorsun. Dershanede oturduğun yerin üstündeki rafı diyorum.” Deyince: Bayezid-i Bistami: “- Efendim, mübarek sohbetinizi dinlemekteki dikkat ve edebe riayetten dolayı, şu âna kadar başımı kaldırıp etrafa bakmış değilim.” diye cevap verdi. Hocası bu söz karşısında: “- Mademki durum böyledir. Senin işin tamamdır. Şimdi artık Bistam’a dönebilirsin ve bizden öğrendiklerini başkalarına öğretebilirsin.” buyurdu.

Gezgin Genç İle Bilge Derviş

Resim
Gezgin Genç İle Bilge Derviş Bir gezgin genç “Hayatın anlamını öğrenmek için” dünyayı gezmeye çıkar. Yolu üzerindeki bir bilgin dervişi evinde ziyaret eder… Bilgin Dervişin evinde birkaç zaruri şey hariç hiç eşya yoktur. Sadece; kitaplar, minder, sehpa seccade ve bir ibrik vardır. Gezgin genç: “- Sizin başka eşyanız yok mu?” Derviş: “- Hayır!” Dedikten sonra: O da gezgin gence, bir soru sorar. “- Peki, senin eşyaların nerede? Sırtındaki çantadan başka hiç eşyan yok mu?” Der. Gezgin genç, şaşırmıştır… “- Görüyorsun! Ben yolcuyum ama…” Derviş: “- Ben de yolcuyum, yavrum! Ben de yolcuyum! Bu dünyadan ahirete gidiyorum!”

Dünyayı Kalbinden Çıkarsın!

Dünyayı Kalbinden Çıkarsın!             Muhyiddin-i Arabi Kuddise Sirrûh Hazretleri gençlik yıllarında,   henüz tasavvufla ilgilenmiyor iken, Bağdat’ta bir işi olması sebebiyle uzun bir yolculuğa çıkar...             Bu yolculuk esnasında bir dere kenarında balık tutmaya çalışan derviş kılıklı bir adama rastlar.             Adama yaklaşır ve selam verir! Ne yaptığını sorar!             Adam:             Ben gördüğün şu sazdan yapılmış kulübede yaşıyorum. Geçimim içinde her gün iki balık tutarım. Biri kendim için birisi de sizin gibi yolu düşenlere ikram etmek için der…             Muhyiddin-i Arabi Hazretleri adama misafir olur. Adam ne tarafa yolculuk yaptığını sorar.             “- Mübarek Bağdat’a doğru gidiyorum!” Deyince adam:             Çok sevinir ve:             "- Benim orada çok sevdiğim bir ALLAH adamı vardır. O’nun yanına uğrayıp benim için nasihat etmesini rica eder misin?" der.             Muhyiddin-i Arabi Hazretleri:             &quo

Zor bir dönemden geçerken ne yapmalı?

Resim
Zor Bir Dönemden Geçerken Ne Yapmalı? Dervişe sordular: “Zor bir dönemden geçerken ne yapmalı?”  “Derviş dedi ki:” •   Sonsuza kadar sürmeyeceğini bilmeli. •      İmtihan olduğunu düşünmeli. •      Daha kötüsü olmaması için dua etmeli! ·      Yanında olanları sonrasında sevindirmeli, •       Yanında   olmayanları terk etmeli!”

Bir Köpeğin Beyazidi Bistami Hazretlerine Verdiği Ders

Bir Köpeğin Beyazidi Bistami Hazretlerine Verdiği Ders Bayezid-i Bestami Kuddise Sirruh Bir gün, talebeleri ile birlikte, gayet dar bir sokaktan geçiyorlardı. karşıdan bir köpeğin gelmekte olduğunu gördü ve geri çekilip köpeğe yol verdi. Talebelerinden birinin hatırına şöyle geldi: "İnsanoğlu hayvanlardan şereflidir. Hem bizim şeyhimiz, ariflerin sultanıdır. Hem de etrafındakiler onun, her biri çok kıymetli sadık talebeleridir. Bütün bunlara rağmen, şeyhimiz bu köpeğe yol vermesinin hikmeti acaba nedir?" Bunun üzerine Bayezid-i Bestami Kuddise Sirruh Buyurdu ki; "Şu köpek, hak lisanı ile bana dedi ki; ‘Rabbimiz Sana ariflerin sultanı olmak hilatini ve bana da köpeklik postunu giydirdiler. Bunun tersi de olabilirdi. Yani sen köpek ben insan olabilirdim!’ , dedi. Bunun üzerine ben de o köpeğe yol verdim."

Dervişin Gönlü Çatal Olmamalı

Dervişin Gönlü Çatal Olmamalı Yaycı Mustafa Dede isminde birisi, Şeyh Ünsî Hasan Efendinin sohbetlerine gelir giderdi. Nerede bir şeyh görse gider onunla görüşür, ona hizmet eder, ona meyl ve sevgi beslerdi. Bir gün onu Ünsî Efendiye methettiler. O ise, onun bu hâlini beğenmezdi. Yaycı Mustafa Efendi, birçok kimse peşinde koşmuş ama teslim olmamıştı. Bir gün Ünsî Efendi sohbetinde; "Dervişin gönlü çatal olmamalıdır. Zîrâ gönülde ikilik, şirktir. Dervişin hocasına sevgisi sağlam olmalı. Şöyle ki: Bütün âlem şeyh ve mürşid dolsa, Allah’ü Teâlâ’nın feyzi bana ancak hocamdan gelir demelidir. O kişi mahrum kalmaz. Lâkin onun şeyhim dediği İslâmiyet tam mâniasıyla uymalıdır. Yoksa nefs ve şeytana tâbi şeyh sûretindeki kimseler şeyh olamazlar." buyurdu. Sohbetini dinleyenler bu sözlerin niçin, neden söylendiğini önce anlayamadılar. Yine bir gün Ünsî hazretleri; "Yaycı bu senin zannettiğin şey âdetullaha aykırıdır, olmaz. İmkânı dahi yoktur. Böyle bir mürşide k

Üzerindeki Derviş Elbisesini Çıkarın

Üzerindeki Derviş Elbisesini Çıkarın Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman Aleyhisselâm’a gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman Aleyhisselâm dervişi hemen huzuruna çağırtır ve ona sorar: - Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın? Derviş kendini şöyle savunur: - Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı; o esnada kanadı kırıldı. Bunun üzerine Hz. Süleyman Aleyhisselâm kuşa döner ve şöyle der: - Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun. Kuş kendini savunur: - Onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım. Hz. Süleyman Aleyhisselâm bu savunmayı doğru bulur

Dervişin Görmeyen Gözleri

Dervişin Görmeyen Gözleri Adamın biri, gözleri görmeyen bir dervişin evine misafir olmuştu. Evde, rahlenin üzerinde bir Kur’an-ı Kerim olduğunu gördü ve hayret etti. Çünkü derviş yalnız yaşıyordu, âmâ idi ve evde kendisinden başka kimse bulunmuyordu. Üzerinde durmadı ve sebebini de sormadı. Fakat merak etmedi de değil. Gece yarısı olduğu zaman Kur’an-ı Kerim sesiyle uyandı. Baktı ki, âmâ olduğu için gözleri görmeyen ev sahibi rahlenin başına geçmiş Kur’an okuyor. Öyle ki, okuduğu yerleri parmağıyla da takip ediyordu. Dayanamayarak sordu: - Sen, gözleri görmeyen bir adamsın. Nasıl oluyor da Kur’an-ı Kerim’e bakarak okuyabiliyorsun? Üstelik parmağınla da takip ediyorsun. Derviş cevap verdi: - Allah Teâlâ isterse her şey olur. Ben Kur'an okumayı çok seviyorum. Fakat gözlerim görmüyor. Allah'ü Teâlâ’ya dua ettim. "Ya Rabbi, Kur’an-ı Kerim okurken benim gözlerimi aç ki Kur’an-ı Kerim’i elime alıp okuyabileyim" dedim. Allah'ü Teâlâ da benim bu duamı ka

Derviş Nasıl Olur?

Derviş Nasıl Olur? Sual: Derviş ne demektir, nasıl olmalıdır? CEVAP Derviş, tasavvuf talebesi demektir. Allah’ü Teâlâ’dan başka her şeyi gönlünden çıkarıp, İslamiyet’e tam uyarak, gönlünü yalnız Allah’ü Teâlâ’ya bağlayan; güzel huylarla süslenmiş kimse demektir. Fakirlikte rahat, zenginlikte sıkıntılı olur. Olayların değişmesi, onu değiştirmez. Başkalarının kusurlarına bakmaz. Hep kendi kusurlarını görür. Kendini hiç kimseden üstün bilmez. Dost, düşman, herkesi güler yüz ve tatlı dil ile karşılar, hiç kimse ile münakaşa etmez. Herkesin özrünü kabul eder. Dervişlik kılık kıyafet işi değildir. Onun için denmiştir ki: Dervişlik olsaydı tac ile hırka, Biz dahi alırdık otuza kırka Dervişlik, kalb kırmamaktır. Bunu yapabilen, Allah’ü Teâlâ’nın rızasına kavuşur. Dervişlik, bir gönül işidir. Gönlünü Allah sevgisiyle dolduran ve her türlü işini bu sevginin gereklerine uygun yapan, İslam büyüklerini seven, onların terbiyesini kabul eden herkes derviş demektir. Sözün

Bir Derviş Olsaydım

Bir Derviş Olsaydım Bir derviş olsaydım, Yûnus misali, Gönlümü bir aşka salabilseydim! Kalbimde hep ismin, gözümde yaşlar, Mârifetten nasip alabilseydim! Konuşsaydım, sarıçiçek dilinden, Kokunu alsaydım, seher yelinden, Hakk’a doğru gidenlerin yolundan; Sürüne sürüne gelebilseydim! O vefâsız fânîleri bırakıp, Her dem gönülden, gönüle akıp, Boyun büküp, ulu dîvâna çıkıp; Aşkın deryâsına dalabilseydim… Ebûbekir gibi dostun izinde, Hakk’ın nûru parlasaydı yüzümde, Benliğimi yok eyleyip özümde; Hiçliğin kıymetin bilebilseydim… Osman’ım da, yok olsaydım deryâda, Mecnun gibi hak bulsaydım Leylâ’da! Ölmeden ölseydim, yalan dünyada; Gerçek dostta fânî, olabilseydim… Şair: Osman TAŞ (Allah’ü Teâlâ Osman kardeşten razı olsun!)

Zalim Padişah İle Sadık Dervişin Hikâyesi

Zalim Padişah İle Sadık Dervişin Hikâyesi İşittim ki, bir fakir, padişah huzurunda doğru bir söz söylemiş, bu söz o büyük padişaha dokunmuş, incinmiş. Azametini, kudretini göstermek için, fakiri zindana attırmış… Fakir, hapishanede iken, dostlarından biri o fakire gizlice: “A kardeş, demiş sen de o sözü söylememeliydin!” Buna karşılık fakir: “Cenabı hakkın emrini tebliğ etmek ibadettir. Zindandan korkmam, çünkü zindan bir saatlik bir iştir!” cevabını vermiş. Fakir dostun bu konuşmalarını padişahın adamlarından birisi duymuş ve hemen padişaha yetiştirmiş. Padişah gülmüş: “Zavallı yanlış düşünüyor; zindan bir saatlik iştir diyor. Bilmiyor ki o hapishanede ölecektir.” demiş Bu sözde padişahın kölelerinden biri tarafından fakirin kulağına fısıldanmış. Fakir o köleye şöyle demiş: “Tarafımdan padişaha söyle. De ki, ben hiç müteessir değilim. Bence zaten dünyanın kendisi bir saatliktir, ziyade değildir. Beni elimden tutup hapisten çıkaracak olsan sevinme

Padişahlığı Bırakıp Derviş Oldu

Padişahlığı Bırakıp Derviş Oldu Evliyanın büyüklerinden İbrahim bin Edhem Kuddise Sirrûh Hazretleri anlatıyor: Babam Horasan Belh hükümdarlarındandı. Bir gün atına binip ava çıkmıştım. Önüme çıkan -tilki veya tavşan- bir hayvanı kovalıyordum. Arkadan bir ses duydum: - Ey İbrahim, sen bunun için yaratılmadın, bununla emir olunmadın! Sağa-sola bakındım, fakat kimseyi göremedim. Aynı sesi daha açıktan, sonra da pek yakından yine iki kere duydum. Bu sefer durdum ve dedim ki: Bu bana Allah'tan bir uyarıdır. Vallahi bugünden sonra Rabbime isyankârlık yapmam. Atımı sürüp babamın bir çobanına geldim. Onun çoban elbisesini aldım, kendi kıymetli elbiselerimi ona bıraktım. Dağları, ovaları aşarak yürüdüm; Irak ülkesine ulaştım. Oralarda günlerce işçi olarak çalıştım. Fakat helal kaygısından hiçbir şey bana huzur vermiyordu. Bazı olgun kişiler, safi helal kazanç için Şam ve Tarsus tarafına gitmemi tavsiye etmişlerdi. Oralara gittim. Tarsus'ta iken nice günler bost

Bir Dervişten Nasihatler

Bir Dervişten Nasihatler Emanete ihanet etmeyin, Halinizden şikâyet etmeyin, Büyüğünüze emretmeyin, Boş şeylerde ısrar etmeyin, Cahillerle sohbet etmeyin, Nefesinizi boşa tüketmeyin, İnsanları bekletmeyin, Etrafınızı kirletmeyin. Hayatinizi mahvetmeyin, Kimseye minnet etmeyin. İnsanları yüzüne karşı methetmeyin, Kimseye küfretmeyin, Kötülüğe meyil etmeyin, Malınızı boşa sarf etmeyin, Sırrınızı açık etmeyin, Her şeyi merak etmeyin, Suçunuzu inkâr etmeyin, Şerefinizi kaybetmeyin, Vatanınızı terk etmeyin, İyiliğe niyet edin, Büyüklere hürmet edin, Sıkıntıya sabredin. Aza kanaat edin, Sözünüzde sebat edin, Bildiğinizle amel edin, Hatanızı kabul edin, Yaramaz ise def edin, Varken tasarruf edin, Âlimlerle sohbet edin, Nefsinizle inat edin, Sofranıza davet edin, Zararlıysa men edin, Seviyorsanız ifade edin, Kalpleri fethedin, Misafire ikram edin, Muhtaca yardım edin, Bilseniz de istişare edin, Tehlikeye dikkat e

Ben Dervişim Diyene

Ben Dervişim Diyene Ben dervişim diyene, Bu yolda hiç ar olmaz, Derviş olanın gönlü, Geniştir hiç, dar olmaz… Derviş gönülsüz olur, Sövene dilsiz olur, Dövene elsiz olur, Kimseden bizar almaz… Derviş bağrı taş gerek, Gözü dolu yaş gerek, Koyundan yavaş gerek, Kimseye kızar olmaz… Derviş ise bir kişi, Bulunmaz onun eşi, İyi geçinmek işi, Arada ağyar olmaz… Dervişin yok kimsesi, Yoksulluk sermayesi, Miskinlikten gayrısı, Ona asla yâr olmaz… Er elini almışsa, Ona gönül vermişse, İkrar ile gelmişse, Gayri hiç inkâr olmaz… Yunus gördün sen eri, Bırak başka her piri, Bozma girdiğin yeri, Bunda tarumar olmaz… Yunus Emre Rahmetullahi Aleyh