Kayıtlar

de etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yaşam Da Bir, Ölüm De Bir!

Yaşam Da Bir, Ölüm De Bir! Mânâya bakmaya bilmemişse göz; Güzel de bir, çirkin de bir... Vermeye kudretsiz kalmışsa el; Zengin de bir, fakir de bir... Ezandan huzursuz olmuşsa kulak; Duyan da bir, sağır da bir... Allah aşkını tatmamışsa gönül; Sevgi de bir, nefret de bir... Kulluğun önüne geçmişse kibir; Şeytan da bir, melek de bir... Ve gaflet uykusuna dalmışsa ruh; Yaşam da bir, ölüm de bir"... Rûmi

Allahü Teâlâ Üç Kişiyi Sever; Üç Kişiye de Buğz Eder

Allahü Teâlâ Üç Kişiyi Sever; Üç Kişiye de Buğz Eder Hz. Ebu Zerr Radıyallahu Anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Üç kişi vardır, Allah'ü Teâlâ onları sever, üç kişi de vardır; Allah'ü Teâlâ onlara buğz eder." Allah'ü Teâlâ'nın sevdiği üç kişiye gelince: 1- Birinci adam: Bir adam bir cemaate gelir, onlardan Allah adına bir şeyler ister, kendisiyle onlar arasında mevcut bir karâbet sebebiyle istemez. Onun başvurduğu kimseler, istediğini vermezler. İçlerinden biri cemaatin arkasına kayıp, isteyen kimseye gizlice ihsanda bulunur. (Öyle gizli verir ki) onun verdiğini sadece Allah'la ihsanda bulunduğu adam bilir. 2- İkinci adam: Bir cemaat yoldadır. Gece boyu da yürürler. Derken (yorulurlar ve) uyku her şeyden kıymetli bir hal alır. Konaklarlar, (başlarını koyup yatarlar.) Bir adam kalkıp bana karşı tevazu ve tazarruda bulunur, ayetlerimi okur. 3- Üçüncü adam: Seriyyeye katılmıştır. Seriyye düşmanla karşılaşır, he

Çoban Kazandı, Hem de Ne Kazandı

Çoban Kazandı, Hem de Ne Kazandı Âlimin bir tanesi oturuyor. Etrafında talebeleri varken ufuklara doğru bakıyor. “-Aah, ah!” diyor: “-Çoban kazandı, hem de ne kazandı!” diye. Sonra talebeleri artık dayanamıyor. Hocam sizin bu halinizin hikmeti nedir? “-Çoban kazandı, hem de ne kazandı!” diyerek neyi kastediyorsunuz? Gelin size bunu anlatayım diyor. Bir zamanlar ben ilim için yola çıktığım zaman yolda bir tüccara rastladım. Yol arkadaşlığı yaptık, gideceğimiz yere kadar beraber yürüme kararı aldık. Sonra yolda yürürken bir de çobana rastladık. Sonra o da bize eşlik etti. Yolda yürüdük. “-Siz ne için yola çıkıyorsunuz?” Ben: “-İlim için!”. Tüccar: “Mal için!”: “-Ben de belki birinin koyununu, kuzusunu bulurum da onları gütmek suretiyle onunla maişetimi tedarik ederim!” Yola çıkıyorlar. Tabi namaz vakti geliyor. Bir ikindi namazı vakti. Bir köşeye oturuyorlar. Namaz kılınacak. Tabi dinimizce kimin namaz kıldırması gerekiyor? Âlimin. Âlim geçiyor imamlı

Ben de Bir Yosmanın Müptelasıyım

Ben de Bir Yosmanın Müptelasıyım Ben de bir yosmanın müptelasıyım, Benim de yolumu bekleyen vardır. Ben de bir babanın güz cilasıyım, Benim içinde bir inleyen vardır… Benim de annem var kandaşlarım var, Benim de eş­im var yoldaş­lar­ım var. Benim de halı­mla haldaş­ları­m var, Beni de gö­nü­lden ö­zleyen vardı­r. Hasretlik d­­­üşürü­r merdi ayaktan, Hazin feryat gelir evden ocaktan. Baş­ koyup secdeye seherde Hakk’dan, Benim de asl­ımı­ dileyen vardı­r… Gizlice derdim var elemim gizli, Yazamaz derdimi kalemim gizli. Yârim içün derd-ü ­ gamı­m gizli, Gizli ferya­dı­mı­ dinleyen vardı­r… Hulusi sabr edü­p eyleme keder, ­insafsı­z­ın gö­nlü­ anlamaz haber. Bir gü­n o da olur elbet derbeder, Çünkü Hakk’dan bö­yle dileyen vardı­r… Darendevî Hulûsi Efendi

Bir köpeği de çağırsanız gelir, kovsanız gider!”

Bir köpeği de çağırsanız gelir, kovsanız gider!” Büyüklerden Ebu Osman El-Hayri’yi ziyafete davet ettiler. Davet yerine vardığı zaman kendine “- Kusura bakma, çok insan geldi seni kabul edemeyeceğiz!” dediler. Az gidince tekrar çağırdılar. Gelince tekrar, kabul edemeyeceklerini bildirdiler. Böyle birkaç defa çağırıp geri döndürdükten sonra; “- Biz seni denemek için bunu yaptık. Gerçekten güzel ahlaklıymışsın!” dediler. Cevabında buyurdu ki: “- Bu ahlâk o kadar güzel midir? Bir köpeği de çağırsanız gelir, kovsanız gider!” Kıssadan Hisse: Mübarek salih zat kendine hiçbir övünç payı çıkarmıyor… İslâm büyüklerinin ahlâkı böyleydi. Övseniz de kötüleseniz de davranışları değişmezdi…

Etme- Bulma Dünyası

Etme- Bulma Dünyası Halife Harun Reşid’e o zamanın krallarından biri bir gülfidanı hediye etmişti. Harun Reşid o gülfidanına itibar göstererek bahçıvana verdi. “Buna iyi bak! Yetiştiği zamanda ilk çiçeğini bana getir.” dedi. Bahçıvan gülfidanını bahçeye dikti. Gül çok güzel olmuştu. Aradan bir zaman geçti ve gül ilk çiçeğini verdi. Bahçıvan gülü koparıp Harun Reşid’e götürecekti. Makasla gülün yanına giderken baktı ki bir bülbül gülün dalına konmuş, ötmekte. Kıyamadı bülbülü kovalamaya, gidinceye kadar bekleyeyim diye düşündü. Fakat bülbül öttükten sonra gitmeyip, gülü darmadağın etti. Bahçıvan buna çok üzüldü. Harun Reşid’e nasıl cevap vereceğini düşünerek saraya vardı. Durumu izah etti. Halife kızmadı. “Bu dünyaya etme- bulma dünyasıdır demişler. Güle kalmayan dünya bülbüle de kalmaz.” dedi. Aradan bir hayli zaman geçti. Bahçıvan bir gün bahçenin dip taraflarından bir kuş feryadının gelmekte olduğunu işitince bakmaya gitti. Gördü ki bülbülü bir yılan yutmakta. Du

De ki; Allah İçin Ne Yaptın Bugün?

De ki; Allah İçin Ne Yaptın Bugün? Kalbini bağla ki, Hâkk kemendine, Düşme, mahşer günü, yargı derdine, Sen, kendi yargıcın, ol da kendine, De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Bir gönül kapısı, bulup çaldın mı? Bir sevgi seline, boyca daldın mı? Bir dosta bedelsiz, selâm saldın mı? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Seher vakti kalkıp, vecde daldın mı? Nûrlar dağılırken, payın aldın mı? Hâkk aşkına, kâlbi şâhid kıldın mı? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Bilmediğin, bilenlere sordun mu? İlimle aranda, köprü kurdun mu? Zarar ve kârını, hayra yordun mu? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Ezelî rızkına, râzı oldun mu? Sabır sofrasında, lezzet buldun mu? Îmânla şükredip, huzur doldun mu? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Gafleti, gayretle, yarıştırdın mı? Alnını, secdeyle barıştırdın mı? Bir akraba sorup, soruşturdun mu? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Kibir dağlarından, inip geldin mi? Zorda kalmış, bir kişiyi bi

Ben De Odun Toplayayım

Ben De Odun Toplayayım Bir yolculuktadırlar... Yemek için mola verilir. Arkadaşlarının her biri bir görev üstlenir. Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem ' de: "Ben de ateş için odun toplayayım."der. Arkadaşları önüne geçmek isterler: "Ey Allah'ın Elçisi! Siz dinlenin biz o işi de görürüz." Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem bütün ciddiyetiyle cevaplar: "Gerçekten bunu isteyerek yapacağınızı biliyorum. Ancak ben bir topluluk içinde ayrıcalıklı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Bunu Allah'ta sevmez."Ve odunları toplamaya koyulur. (Alıntı)

İkisini de Affeyle!

İkisini de Affeyle! Sahabelerden biri, Hz. Ebubekir Radiyallahü Anh'ın yanına gelerek: “Çok günahkârım, der. Benim için dua eder misin?” Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh: “Yârabbi, der. Bir günahkâr, bir diğerinden dua istiyor. İkisini de affeyle.”

Sen de Aramızda Kaybolur Gidersin!

Sen de Aramızda Kaybolur Gidersin! Kriz ortamlarında insanlar olumsuz bir hava içinde olurlar. Hiçbir şeyden zevk almazlar, mutlu olmazlar. Çıkışı olmayan bir ümitsizlik duygusu içindedirler. Ama bazı insanlar bu farklı ve zor zamanlarda bile değişik alternatiflerle çıkış noktalan bulmaya çalışırlar. Mağazalar zincirine sahip büyük bir şirket, bu zincirine yeni mağaza daha ilave etmek ister. Uygun bir yer beğenirler ve satın alırlar. Satın aldıkları yerin ortasında küçük bir dükkân vardır. Dükkân sahibi yerini şirkete vermeyi kabul etmez. Bunun üzerine büyük şirket sahibi; "Tamam o zaman, biz de küçücük dükkânının etrafına dev alış veriş merkezimizi kurarız. Sen de aramızda kaybolur gidersin!" der. Bu sözlere rağmen adam ikna olmaz. Küçücük dükkânı çevreleyen dev alışveriş merkezi sonunda tamamlanır. Nihayet açılış günü gelir. Dükkân sahibinin onlara bir sürprizi vardır. Küçük dükkânın yeni adı "Ana Giriş" olmuştur. İşlerin azalması beklenirken bü

Ben De Odun Toplayayım

Ben De Odun Toplayayım Bir yolculuktadırlar... Yemek için mola verilir. Arkadaşlarının her biri bir görev üstlenir. Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem de: "Ben de ateş için odun toplayayım." der. Arkadaşları önüne geçmek isterler: "Ey Allah'ın Elçisi! Siz dinlenin biz o işi de görürüz." Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem bütün ciddiyetiyle cevaplar: "Gerçekten bunu isteyerek yapacağınızı biliyorum. Ancak ben bir topluluk içinde ayrıcalıklı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Bunu Allah'ta sevmez." Ve odunları toplamaya koyulur. Bir yolculuktadırlar... Yemek için mola verilir. Arkadaşlarının her biri bir görev üstlenir. Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem de: "Ben de ateş için odun toplayayım." der. Arkadaşları önüne geçmek isterler: "Ey Allah'ın Elçisi! Siz dinlenin biz o işi de görürüz." Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem bütün ciddiyetiyle c

Hayvanların Kabir Azabını İşitmeleri ve Ölünün de Söylenenleri Duyması

Hayvanların Kabir Azabını İşitmeleri ve Ölünün de Söylenenleri Duyması – İmâm Müslim Radiyallahü Anh, Zeyd bin Sâbit’ten Radiyallahü Anh şöyle rivâyet etmiştir: Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz, Neccar oğullarına ait bir bostan içinde ve kendine ait katırı üzerine (binekli olarak) bulunduğu sırada biz de yanında bulunuyorduk. Katır birden bire ürkerek yoldan saptı ve koştu. Az kalsın Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem’i sırtından yere atacaktı. Bir de baktık ki orada altı, yâhud beş, yâhud da dört tane mezar bulunmaktaydı. Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem bu kabirlerin sahiplerini (yani burada yatanları) kim tanıyor? diye sordu. Bir zat ben tanıyorum, diye cevap verdi. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem de: – Bunlar ne zaman öldüler? Buyurdu. O zat da: – Onlar müşrik olarak öldüler, dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz: – Şüphe yok ki bu ümmet kabirleri içinde imtihan olunmaktadırlar (yani azap çekmekted

Tatlı Bir Dilin de mi Yok?

Tatlı Bir Dilin de mi Yok? Cenâb-ı Hak buyuruyor: “O vakit Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şâyet Sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi...” (Âl-i İmrân, 159) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Kıyâmet günü Allâh Teâlâ şöyle buyurur: Celâlim hakkı için, bana itaat maksadıyla birbirlerini sevenler nerede? Hiçbir gölgenin bulunmadığı bugün, onları gölgemde gölgelendireceğim, onları muhâfaza edeceğim.” (Müslim, Birr, 37) Şeyh Sâdî, Bostan adlı hikemî eserinde çok ibretli bir hikâye nakleder: “Tatlı dilli, güler yüzlü bir delikanlı bal satardı. Bu, öyle bir civanmert idi ki, gönüller onun tatlılığından yanar, erirdi. Boyu, beli saz ile bağlanmış şeker kamışına benzerdi. Müşterisinin sayısı belli değildi. Öyle bir yiğit idi ki, faraza bal satmayıp zehir satacak olsaydı, herkes zehri onun elinden, bal gibi içerdi. Suratsızın biri de, o yiğidin satışına özendi, kazancını kıskanıp bal satmak istedi. Bal tablası başında,

Allah’ü Teâlâ’dan İstedim de Vermedi Demeyin!

Allah’ü Teâlâ’dan İstedim de Vermedi Demeyin! Hz. Süleyman aleyhisselâm ve Hüdhûd kuşu arasında geçen şöyle bir ibretli hadise nakledilir: Hz. Süleyman aleyhisselâm bir gün, Hüdhûd kuşunu azarlamıştı. Bunun üzerine Hüdhûd kuşu, Hz. Süleyman’ı tehdit etti: “–Senin saltanatını ve sarayını mahvederim!” dedi. Hz. Süleyman aleyhisselâm gülerek: “–Senin gücün ne ki, benim sarayımı mahvedesin!” dedi. O küçük Hüdhûd kuşu şöyle cevap verdi: “Ayak tırnaklarıma vakıf çamurunu alır, getirir ve Hz. Süleyman’ın sarayının damına koyarım, Hz. Süleyman’ın sarayı YERLE YEKSAN OLUR.” Binaenaleyh vakıf malı en büyük kul haklarının başında gelir... Bu meyanda aşağıda acı bir gerçeği dile getirmek üzerimize borçtur. Bazıları derler ki “Allah Teâlâ’dan istedim de vermedi.” Bu kişilere cevap ise şudur:  “İstemeyi de dua yapmayı da bilmedin bâri yalan söyleme” İhramcızâde İsmail Hakkı

Bir Gece de Sevgilinin Hatırı İçin Uyuma!

Bir Gece de Sevgilinin Hatırı İçin Uyuma! Senin canın hakkı için hayırlı işler yapmaktan vazgeçme, bir gece olsun uyuma! Gaflete dalma! Bir geceyi ömründen azalmış bil, eksik say, uyanık kal, uyuma! Kendi heva ve hevesine uydun, rahatını düşündün, binlerce gece uyudun. Ne olur bir gececik de sevgilinin hatırı için uyuma! Eşi benzeri olmayan, geceleri hiç uyumayan o lütuf sahibi, o güzeller güzeli sevgiliye uy! Gönlünü ona ver! Onu kendi gönlünde bul da, sen de uyanık kal, bir gece olsun uyuma! Sabaha kadar uyanık kaldığın; "Ya Rabbî, ya Rabbî!" diye feryat ettiğin o hastalık gecelerini hatırla, o gecelerden kork da bir gece olsun uyuma!   Cenab-ı Hakk; "Dostlar, geceleri uyumazlar." diye buyurdu. Bu âyeti duyup, hatanı anlayarak seni yaratandan biraz utandınsa artık uyuma! İşitmişsindir. Allah dostları isteklerine, muratlarına geceleyin kavuşurlar, dostlarının muratlarını veren padişahlar padişahının aşkına, sen de bu gece uyuma! Gece G

Allah’ın Adaleti de Ahireti Gerektirir

Allah’ın Adaleti de Ahireti Gerektirir Şu kâinata baktığımızda, her şeyde çok hassas bir ölçü görürüz. Bu ölçü büyük şeyler de kendini gösterdiği gibi, küçük şeylerde de kendini göstermektedir. Bu kâinatın hâkimi olabildiğine adaletli olduğunu kâinattaki icraatı ile bizlere gösteriyor. Eğer bu kâinatın sahibi son derece adaletli birisi ise böyle bir adaletin gereği olarak onun mülkünde adaletsizliğin olmaması lazım, Yani zalimin zulmü yanına kar kalmamalı, mazlumunda ahı... Oysa kâinatta ki gidişata baktığımızda zalim zulmü ile gidiyor. Mazlumda ahı ile gidiyor. Adeta zalimin zulmü yanına kalıyor, mazlumunda ahı yanına kalıyor gibi bir manzara var. Oysaki insan adalet ister, adaletsizlik gördüğünde hemen tepkisini gösterir. “Olmaz, olamaz der” Eğer adaletsizlik bir insan tarafından yapılıyorsa onun adı zalimdir. Zülüm ise insanlık tarafından çirkin görülen bir haslettir. İnsanlar arasında bile çirkin görülen bu hasletin Allah’ta görülmesi mümkün değildir. Öyle ise bu dünyada zulm

Bugün, Senin De Son Günün Olabilir!

Bugün, Senin De Son Günün Olabilir! Bir gün Azrail Aleyhisselâm adamın karşısına çıktı ve:  “- Bugün, senin son günün dedi...”  Adam: “- Ama ben hazır değilim dedi... “- Azrail Aleyhisselâm Bugünkü listem de, senin ismin ilk sıradadır. “- Adam, Peki o zaman… Gitmeden önce, gel oturalım beraber bir kahve içelim dedi... Azrail Aleyhisselâm tabi ki dedi: Adam, Azrail’e kahve ikram etti. Ve onun kahvesine bir kaç uyku hapı attı... Azrail Aleyhisselâm Kahveyi içti ve derin bir uykuya daldı... Adam, Azrail’in listesini aldı ve ismini ilk sıradan silip listenin sonuna koydu. Azrail Aleyhisselâm uyandıktan sonra şöyle dedi:  “- Sen, bugün bana çok şefkatli davrandın. Şefkatinin karşılığında işime listenin sonundan başlayacağım!" Bazen bazı şeyler kaderinde yazılıdır. Onları değiştirmek için ne kadar çabalarsan çabala, onlar hiç bir zaman değişmezler... Karga ve papağanın her ikisi de çirkin yaratılmıştı... Papağan itiraz etti ve güzelleşti... Ama karga Yarad

Nafakası Bitince Ömrü de Bitti

Nafakası Bitince Ömrü de Bitti Zamanın halifesi Harun Reşit, baş kadı İmam-ı Ebû Yusuf Aleyhisselâm'la büyük velî Davud-u Taî Hazretlerini ziyarete gitmişti. Davud-u Taî Hazretlerinin evine varıp kapısını çaldılar. Kapıyı büyük velînin yaşlı annesi açtı. Harun Reşit ve Ebû Yusuf Aleyhisselâm yaşlı kadına Davud'la görüşmek istediklerini söylediler. Kadın içeri girip görüşmek istediklerini söyleyince, Davud-u Taî Hazretleri: — Benim dünya ehli kimselerle işim yok, diyerek kabul etmedi. Halife ve Ebû Yusuf Aleyhisselâm, Şeyhin annesinden” görüşmelerini temin etmesini rica ettiler. Annesi gelip tekrar kabul etmesini isteyince, Davud-u Taî Hazretleri: — Anneye itaat Allah'ın emri olmasaydı; görüşmeyi kabul etmezdim... Fakat anneme isyan etmiş olmaktan korkarım, dedi ve görüşmeyi kabul etti. Halife ve -baş kadı içeri girdiler. Hazreti Davud, halifenin elini sıktıktan sonra: — Eğer ateşte yanmayacak olsaydı ne zarif ve güzel bir el, dedi ve birçok nasihat

Yeryüzündekiler Siz Rahmet Edin Gökyüzündekiler de Size

Yeryüzündekiler Siz Rahmet Edin Gökyüzündekiler de Size İmam Ahmed Bin Hanbel Hazretlerinin, zühd ve takvası ile perhizkârlığı son dereceye ulaşmıştı. Hatta Bağdad şehrindeki mahsulü, Hz. Ömer Radiyallahü Anh gazilere vakfetmiştir, diye, kendi gıdası olan buğdayı Musul'dan getirtirmiş. Bir sene getirtmiş olduğu buğdayın içinde biraz karınca olduğunu görünce, o karıncalı buğdayı bir kap içine koymuş ve Musul’daki karınca arkadaşlarına paylaştırmak üzere tekrar Musul'a göndermiştir. Nitekim hadis-i şerifte; “Yeryüzünde olanlara sizler rahmet ve şefkat edin ki, semada olanlar sizi esirgeyip rahmet ve şefkat etsinler.” buyurulmuştur. Buradaki rahmet edilmesi lâzım gelen şeyler, akıl sahibeleri ise de, takva ehli için bütün mahlûkata şümulü vardır. (Alıntı)

Üçünü de Kısa Kes

Üçünü de Kısa Kes Bir adam acele acele berbere girer. Bakar ki koltuk boş hemen oturur. Geveze berberi önceden tanıyan adam saç tıraşı olacağını söyler. Berber nasıl keselim istersiniz? Deyince adam; -Üçünü de kısa kes! Der. Berber şaşırır. -Üçü de ne oluyor efendim? Der. Adam; -Saçı, sakalı, lafı der…