Kayıtlar

bin etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Abdurrahmân bin Me’mûn Nişâbûrî Kuddise Sirrûh Hazretlerinden Nasihatler

  Abdurrahmân bin Me’mûn Nişâbûrî Kuddise Sirrûh Hazretlerinden Nasihatler   ·      İlmiyle amel eden âlimlerle oturmak, kalblerin imârı ve bedenlerin gıdasıdır. Allahü teâlâ, Nisa sûresinin 3. âyet-i kerîmesinde meâlen şöyle buyurdu: “Allahü teâlânın emirlerine itaat ve yasaklarından kaçınmakta birbirinize yardım ediniz. Amma, küfür ve zulme veya masiyete (günaha) ve bid’ate yardım etmeyiniz.” ·      Asr sûresinin 3. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Birbirlerine hakkı (i’tikâd ve amelden inkârı caiz olmayan şeyleri) tavsiye edenler ve sabrı (farzların edasına, emirlerin yapılmasına devam etmeyi) tavsiye edenler, ziyanda değildirler” buyuruldu. ·      Sahih bir hadîs-i şerîfte; “Din nasihattir. İhlâslı olmaktır” buyuruldu. Eshâb-ı Kirâm; “Kime karşı yâ Resûlallah?” diye suâl edince; “Allaha, Kitabına, Resûlüne, Müslümanların imamlarına ve umûmuna” buyurdu. ·      Dînin lüzumlu şeylerinden biri nasihat olduğuna göre, nasihati terk eden kimsenin dînine zarar gelir. ·      Nasihat

Hayat Bin Kays El Harrani Kuddise Sirrûh Hazretlerinin Bir Dervişine Yaptığı Nasihatler…

  ·      Aklı olan karı ile koca birbirlerine üzmezler. ·      Huysuz kimsenin hayat arkadaşı devamlı üzülerek sinir hastası olur. Sinirler bozulunca çeşitli hastalıklar hasıl olur. ·      Hayat arkadaşı hasta olan bir eş mahvolmuştur. Saadeti sona ermiştir. ·      Eşinin hizmetinden yardımlarından mahrum kalır. Ömrü onun dertlerini dinlemekle geçer. ·      Hayat arkadaşına yapacağın huysuzlukların zararlarının kendine de olacağını düşün; ona karşı hep güler yüzlü tatlı dilli olmaya çalış! Bunu yapabilirsen rahat ve huzur içinde yaşar; Rab'bininde rızasını kazanırsın bir hataları varsa sertlikle değil iyilikle halledeceksin… ·      Zaman en iyi ilaçtır. Bak evladım! Bu gibi durumlarda sakin olmak lazımdır. ·      Sen iyi olursan karşındaki de iyi olur. ·      Öfkene mağlup olma! Öfke şeytandandır. ·      Hanımının ve çokçuklarının iyi olması için dua edeceksin. Peygamber efendimiz, “Dua müminin silahıdır!” buyuruyor ·      Hepimiz dua edelim; İnşallah aranızdaki s

Mücâhid bin Cebr Radıyallahü Anh Hazretleri

  Mücâhid bin Cebr Radıyallahü Anh Hazretleri   Kıymetli bir Ehl-i sünnet âlimi olan Mücâhid bin Cebr, zamanındaki ve kendinden sonraki asırlarda yetişen âlimler tarafından rivâyetine müracaat edilen seçkin bir zâttır. İbn-i Cübeyr, “Mücâhid’ten ilme dâir bir mes’ele dinleyip, öğrenmek bana ehlimden (çoluk çocuğumdan) ve malımdan daha sevimlidir” demişti. A’meş, “O ilimde büyük gayret sahibi idi. Konuştuğu zaman sanki ağzından inci saçılırdı” demiştir. İmâm-ı Şafiî ve İmâm-ı Buhârî de onun güvenilir bir âlim olduğunu belirtmişlerdir. Hadîs kitaplarının en başta geleni ve en kıymetlisi olan Buhârî’de, onun tefsîrinden ve bildirdiği hadîs-i şeriflerden çok sayıda rivâyetler vardır. İbrâhîm aleyhisselâmın öz babasının Târûh olup, putperest olan Âzer’in ise, üvey babası ve amcası olduğunu İbn-i Abbâs’tan naklen, senedleri ile birlikte bildiren Mücâhid bin Cebr hazretleridir Radıyallahü Anh. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden ba’zıları: 01-       “Dünyâda garîb gibi veya yola çıkaca

70 Bin Meleğin Katıldığı Cenaze

  70 Bin Meleğin Katıldığı Cenaze   Alâ bin Muhammed Sakafî Radiyallahü Anh’dan; “Biz Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem ile birlikte Tebuk’ta bulunuyorduk. Bir sabah güneş, hiç o zamana kadar görmediğimiz bir parlaklık ve aydınlıkta doğdu. Daha sonra Cebrâil Aleyhisselâm indi. Allah Resulü ona: “– Neden bu sabah güneş, şimdiye kadar görmediğimiz ışıklar ve nurlar saçıyor?” diye sordu. Cebrâil Aleyhisselâm şu cevabı verdi: “– Bu sabah, Muâviye el-Leysî Radiyallahü Anh vefat etti. Ve Cenâb-ı Hakk, onun cenaze namazını kılmaları için gökten 70 bin melek gönderdi. Gördüğünüz ışıklar, güneşin değil, o meleklerin nurlarıdır.” Allah Resulü Cebrâil Aleyhisselâm’a tekrar sordu: “– Muâviye el-Leysî, hangi ameliyle bu lutfa ermiştir?” Cebrâil Aleyhisselâm şu cevabı verdi: “– O, İhlâs sûresini çok okurdu… Gece-gündüz, dururken-yürürken, otururken-ayakta iken hep bu sûreyi okurdu… Bu sebeple o büyük lutfa ermiştir.”   Kaynak: İbn-i Sâ’d

Kıyamete Kadar 70. Bin Meleğin Korumasında Olmak

  Kıyamete Kadar 70. Bin Meleğin Korumasında Olmak Kıyamete kadar 70. bin meleğin korumasında olmak onların senin için istiğfar etmesini ister misin? اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَۜ ثُمَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ ﴿١﴾ هُوَ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ مِنْ ط۪ينٍ ثُمَّ قَضٰٓى اَجَلاًۜ وَاَجَلٌ مُسَمًّى عِنْدَهُ ثُمَّ اَنْتُمْ تَمْتَرُونَ ﴿٢﴾ وَهُوَ اللّٰهُ فِي السَّمٰوَاتِ وَفِي الْاَرْضِۜ يَعْلَمُ سِرَّكُمْ وَجَهْرَكُمْ وَيَعْلَمُ مَا تَكْسِبُونَ ﴿٣﴾ Anlamı: Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve ışığı var eden Allah’a mahsustur. Ama yine de kâfir olanlar (putları) rablerine eş tutuyorlar. (1) Sizi (özel) bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını (ecel) takdir eden ancak O’dur. O’nun katında bir ecel daha vardır. Siz hâlâ şüphe ediyorsunuz. (2)   O, göklerde ve yerde tek Allah’tır. Gizlinizi açığınızı bilir, neyi yapıp ettiğinizi de bilir. (3)   Efendimiz Sallahu Aleyhi Vesellem Buyuruyor. “Her

İbrahim Bin Ethem Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinden Nasihatler

  İbrahim Bin Ethem Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinden Nasihatler   İbrahim bin Ethem bir gün Basra çarşısında gezerken halk başına toplandı ve “Bana dua edin icabet edeyim” mealindeki ayet-i celileyi sordular ve: “Biz Allah’a dua ediyoruz. Fakat müstecap (kabul) olmuyor. Acaba neden?” diye yakındılar. Dedi ki: Kalbiniz on şeyden ölmüştür. 1- Allah’ı tanırsınız, ama hakkını eda etmezsiniz. 2- Allah’ın kitabını okursunuz, ama onunla amel etmezsiniz. 3- İblis’in düşmanlığını iddia edersiniz, ama ona tabi olursunuz. 4- Resulullah’ın sevgisini iddia edersiniz, ama onun izini ve sünnetini terk edersiniz. 5- Cennetin sevgisini iddia edersiniz, ama onun için amel etmezsiniz. 7- Ölümün hak olduğunu iddia edersiniz, ama onun için hazırlanmazsınız. 8- Başkalarını ayıpları ile meşgul olursunuz, ama kendi ayıplarınızı terk etmezsiniz. 9- Allah’ın verdiği rızkı yersiniz, ama Allah’a şükür etmezsiniz. 10-Ölülerinizi gömersiniz, ama onlardan ibret almazsınız.

Hesapsız ve Azapsız Cennete Girecek 70 Bin Kişiden Olmanın Bir Yolu: Tevekkül​

Hesapsız ve Azapsız Cennete Girecek 70 Bin Kişiden Olmanın Bir Yolu: Tevekkül​ İmran İbnu Husayn (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Ümmetimden yetmiş bin kişi (mahşerde) hesaba çekilmeden cennete girecektir!" Buyurdular. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü! Bunlar kimlerdir?" diye sual edildi. "Onlar, kendilerini dağlatmayanlar, rukyeye başvurmayanlar, teşâüme (uğursuzluğa) inanmayanlar ve Rablerine tevekkül edenlerdir!" buyurdu. Ukkâşe (radıyallahu anh) kalkıp: "Ey Allah'ın Resûlü! Dua buyur, Allah beni onlardan kılsın!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm: "Sen onlardansın!" Müjdesini verdi. Bir başkası daha kalkıp: "Ey Allah'ın Resûlü! Beni de onlardan kılması için Allah'a dua ediver!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm: "O hususta Ukkâşe senden önce davrandı!" cevabını verdi."[Müslim, İman, 371, (218).] Ebû Hüreyre Radiyallahü A

Bana Dokunmayan Yılan Bin Yaşasın mı???

Bana Dokunmayan Yılan Bin Yaşasın mı??? Bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti, dikkat edin çanlar çalıyor... Çok eski yıllarda krallıkla idare edilen bir ülke varmış. Ama bu ülkede, hukuk ve hâkimler de varmış. Törelere göre, bir vatandaş öldüğünde, şehir merkezindeki dev çan bir defa çalınırmış. Uzun uzun da yankılanırmış. Eşraftan birisi ölürse çan iki defa, büyük bir devlet adamı ölürse üç defa çalınırmış. Ya kral? O öldüğünde, çan dört defa çalınırmış. Gel zaman git zaman… Şehirde bir olay olur, iş mahkemeye intikal eder… Davanın sanığı olarak mahkeme huzuruna çıkarılan kişinin masumiyetini ise bütün vatandaşlar bilmektedir. Bir formalite olarak görülmesi ve beraat beklenen, davadan sürpriz bir karar çıkar. Sanık para cezasına mahkûm olmuştur. Hâkim sorar: "- Bir diyeceğin var mı?" Sanığın cevabı: "- Hayır!" Mahkeme biter. Dinleyiciler dağılır. Kafalarda bir kaygı! Kısa bir süre so

Kâfirlerle Bin Ay Harp Eden Peygamber!

Kâfirlerle Bin Ay Harp Eden Peygamber!   “Geçmiş zamanda Şemun adlı bir peygamber vardı. Allah rızâsı için bin ay devamlı cihat edip, silâhını omuzundan çıkarmadı.” Hazreti Şemun (Şemsûn) aleyhisselam, İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden olduğu rivâyet edilen mübârek zâttır... İsa aleyhisselamla Muhammed aleyhisselam arasında yaşamış olan Şemun aleyhisselam, İncil ehlindendi. İsa aleyhisselama indirilen, henüz bozulmamış İncîl-i şerîfe göre amel ederdi. Kavmiyse putlara tapardı. Şemun aleyhisselam, Allahü teâlâyı inkâr eden ve putlara tapan sapık kavimle cihâd (savaş) edip, onları îmâna çağırdı. Çok güçlü ve cesur bir zât olan Şemun aleyhisselamı düşmanları türlü hîlelerle şehit etmek istediler. Hangi bağla bağladılarsa, o bağı kırıp kurtuldu. Yaşadıkları beldenin hâkimi, Hazreti Şemun’un hanımına haber gönderip, -Eğer kocanı öldürmede bize yardımcı olursan, seni kendime alıp istediğin her şeye kavuştururum, dedi. Kadın buna aldandı ve; -Size nasıl yardımcı ol

Bana Dokunmayan Yılan Bin Yıl Yaşamasın!

Bana Dokunmayan Yılan Bin Yıl Yaşamasın! Üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar. Biri Türk, biri Kürt, diğeri de Ermeni. Ama Ermeni olan aynı zamanda pa paz. Sıcak, bir süre sonra yolda susuyorlar. Etrafta su yok. Bağların olgun zamanı. "- İki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın!" diye bir bağa giriyorlar. Bağın sahibi bir Türk ama onu görememişler. "- Kaç paraysa veririz?" diyerek yemeye başlamışlar. Bu sırada bağın sahibi gelmiş. Bakmış üç kişi üzümünü yiyor. Fena bozulmuş ama üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünmüş. Birine bakmış, kıyafetinden Ermeni ve papaz olduğu belli. Diğerine bakmış, konuşmasından Kürt olduğunu anlamış. Üçüncüsü de Türk. Dönmüş Ermeni'ye: "- Bak bu adam Türk, yesin malımı. Benim kanımdandır. Helâli hoş olsun! Bu da Kürt'tür ama din kardeşimdir. Sen niye yiyorsun benim üzümümü?" Demiş. Bu laf, üzerlerine sorumluluk yüklenmeyen Türk ve Kürt'ün hoşuna gitmiş.