Kayıtlar

Kız etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hafız 3 Kız Kardeş Tıp Fakültesini Kazandı

Resim
  Hafız 3 Kız Kardeş Tıp Fakültesini Kazandı   Gaziantep'te Beyzanur ile ikiz kardeşleri Elif ve Emine   Deniz hafızlık eğitimini tamamlayıp; Gaziantep   Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi’ni kazandılar.   Allah’ü Teâlâ Kur’an-ı Kerim’e sarılanları her   zaman yüceltir!!! Rabbimiz böyle Kızlarımızın   başarılarını ve sayılarını daha da artırsın!!!     Gaziantep'te 3 kız kardeş, hem hafızlık eğitimi alıp hem de tıp fakültesi okumanın gururunu yaşıyor.   Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi 5'inci sınıf öğrencisi Beyzanur Deniz, 9'uncu sınıf öğrencisi iken eğitimine bir yıl ara verdi. Kentteki Hoşgör Fatih Kız Kur'an Kursu'na yazılan Deniz, 8 ay gibi bir sürede hafızlık eğitimini tamamladı. Daha sonra fen lisesini derece ile bitiren Deniz, GAÜN Tıp Fakültesini kazandı. Aynı şekilde ikiz kız kardeşler Elif ve Emine Deniz de 8'inci sınıfta bir yıl eğitimlerine ara verip aynı yıl içerisinde ablasının gittiği kursta hafızlık eğitimlerini

Huzurevinden Kızına Mektup Yazan Bir Annenin Acıklı Hikâyesi…

  Huzurevinden Kızına Mektup Yazan Bir Annenin Acıklı Hikâyesi…   5 senedir huzurevinde yaşayan bir annenin kaleminden duygusal bir hikâye…   Buz gibi odalarla dolu kocaman binalar diktiler ülkeme. İçine ömürlerinin son demlerinde olan anneleri, babaları doldurdular. Adına huzur evi dediler. Oysa huzur hiç uğramadı oraya. Eskiden yaşlılarımızı kapatmazdık başka yerlere. Onların yüzü suyu hürmetine belalar def oluyor der, onları nimet bilirdik. Boyunlarını bükük bırakmazdık. Dışarıdan huzurlu gibi görünen, bu sessiz sakin binalarda, ne fırtınalar kopuyor kimbilir. Kaç anne anlatmak, haykırmak istedi duygularını, kaç anne yazmak istedi bilinmez. O annelerin adına yazdım bu satırları. Bu mektup huzursuz odalardaki yüreği yorgun annelerin sessiz çığlıklarıdır…   Beş Sene Takvime baktım da 5 sene olmuş buraya geleli. Nasıl geçti o 5 sene bir de bana sor. Çok bakmıyorum takvimlere. İçim sıkılıyor, zaman geçmiyor. Eskiden su gibi akıp geçiyor zaman derdim. Şimdi öyle düşünmüyoru

Gerçek Akraba ve Dost, Zor Gününde Yardıma Koşandır…

Resim
  Gerçek Akraba ve Dost, Zor Gününde Yardıma Koşandır…     Adam koca bir danayı ziyafet için kesti ve büyük bir ateş̧ yaktı. Kızına dedi ki: “- Kızım, sevdiklerimizi ve komsularımızı çağır ve gelip bizimle oturup et yesinler ...” Kızı bağırdı: “- Evimizde yangın çıktı yetisin ahali! Evimizdeki bu yangını söndürmemize yardım edin!”. Birkaç̧ dakika içinde bunu duyan bir grup insan yangın söndürmek için yardım etmeye koşup evlerine geldiler. Diğer komşular akrabalar bu feryadı duymamış̧ gibi davrandılar feryada kulak tıkadılar. Yardıma gelenler Kurban kesen ailenin kurban etinden yiyip içtiler, karınlarını doyurdular giderken de ellerine birer parça et verildi. Baba şaşkındı kızına dondü ve dedi ki: '' Kızım Gelen insanlar, tanımam, daha önce hiç̧ görmedim, Kızım yangın var dedin bağırdın peki sevdiklerimiz, dostlarımız ve meslektaşlarımız nerede?". Kızı gözleri dolu dolu dedi ki: “- Evimizdeki yangını söndürmeye yardım etmeye gelmeyenler bizi ya

İffetli Mazlum Bir Kızın Ahı Ve Sonucu (Yaşanmış İbretlik Bir Hikâye)

İffetli Mazlum Bir Kızın Ahı Ve Sonucu (Yaşanmış İbretlik Bir Hikâye)        Hikâyeyi eski edebiyat hocası olan Kamil Hoca öğrencilerine anlatmış.        Kendisi 70’li yıllarda öğretmenliğe başladığında, o yıl müzik öğretmeninin kocasının başından geçen olayı anlatıyor.        Erzincan Valiliği’nde görev yapıyordum. Oranın valiliğinde, memur ve atama işleri ile ilgileniyordum.        O vakit Erzincan’da genç bir Ayşe hemşire vardı. 20-22 yaşlarındaydı. Annesi ise felçli idi. Ekseri ilçe ve köylere gider, iğne yapar, ilaç verir, kadınların doğumlarına ebelik yapardı. Oldukça iffetli ve izzetli biriydi. Annesine sadakatle bakar, civar halka hizmet etmekten geri durmazdı. Bekârdı.        Bir gün yine köylerden birine giderken, nüfuzlu bir ağa görmüş ve ağa kendisiyle evlenmesi için Ayşe Hemşire’ye haber göndermişti.        Ayşe Hemşire hemen teklifi ret etti.        Ardından ağadan ikinci bir haber gelmişti. Haber tehdit ve şantaj doluydu.        Ağa:       

Müthiş Bir Evlilik Nasihati

Müthiş Bir Evlilik Nasihati Aralıksız çalan kapının zili, Mübeccel hanımı eski ahşap merdivenlerden hızla aşağı indirmek için zorluyordu. Fakat yaşlanmıştı artık. Dizlerinin ağrısı artmış, ona ağır hareket etmesini söylüyor gibiydi. — Geldim, geldim… — Kim o! — Benim anneciğim, kızın Neriman. — Neriman! Mübeccel Hanım 2 yıl önce gelin etmişti kızını, iyi bir insandı damadı bir de torunu vardı. Ne güzel şeydi torun sevgisi. — Hayırdır kızım ne bu acele peş peşe basıyorsun şu zile. Gel gel, bakalım içeri, ver bakayım şu kucağındaki yavrucağı. —Bıktım artık anne bıktım, dayanamıyorum. Dönmeyeceğim o eve bir daha. —Sakin ol bakalım! Geç içeriye. Kapıda konuşulmaz böyle şeyler. Ben bir çay atayım ocağa, hem konuşur hem de bir şeyler yer içeriz. —Tamam, anne ben çocuğu yatırayım. Mübeccel Hanım, ocağa çay koyarken düşünüyordu; ne oldu acaba? Damat bir şey mi yaptı, deli kız kim bilir neye sinirlendi yine. —Anlat bakalım kızım hayırdır inşallah. Nedir seni böyle

Halife Abdulmecidin Kızı Dürr-ü Şehvar Sultan’ın Çilesi ve Kabul Olan Duası

Resim
Halife Abdulmecidin Kızı Dürr-ü Şehvar Sultan’ın Çilesi ve Kabul Olan Duası 18 Kasım 1922 Yılında halife seçilen Abdülmecid Efendi, Cumhuriyet sonrası 3 Mart 1924 Yılında ani bir kararla, 17 kişilik ailesiyle birlikte sürgüne gönderilmek üzere akşam Dolmabahçe sarayına, dönemin İstanbul emniyet müdürü polislerle gelir. Lozan anlaşması ile İngiliz mandasına giren yeni yönetim Osmanlı Bakiyesi ve hatıralarını bir bir tasfiye kararı almıştı. Halıda, O esnada Kuran'ı Kerim okumaktadır. Müdür ve polisler odaya girer: “- 45 dakika zamanınız var. Hazırlanın sürgüne gönderiliyorsunuz!” derler. Mübarek itiraz etse de, emrin Ankara'dan geldiği anlatılır. Okumakta olduğu Kur’an-ı Kerimi kapatır... Ellerini Semaya kaldırarak: “-Allah'ım görüyorsun uğruna can ve cananlar verdiğimiz Vatanımdan sürgün ediliyorum. Gurbet ellerde ölürsem, beni Peygamber Efendime komşu eyle!” der ve apar topar ailesiyle birlikte hazırlanırlar. Apar topar Haydarpaşa Tren gar

Yetim Çocuk Ve Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem

Yetim Çocuk Ve Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Bir bayram günü Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem evinden çıkmış, mescide gidiyordu. Yolda bayram sevinci içinde oynayan çocuklara rastladı. Hepsi bayramlık yeni elbiseler giymiş, sevinç içinde sağa sola koşuyorlardı. İçlerinde zayıf ve çelimsiz bir çocuk vardı. Eski ve yırtık elbiseleri içinde melûl ve mahzûn bir kenara çekilmiş, neş'e ve sevinç içinde oynayan çocuklara bakıyordu. Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem bu çocuğa buyurdu ki: “- Yavrum, niye arkadaşlarınla gülüp oynamıyorsun da bir kenara çekilmiş böyle duruyorsun?” Çocuk, Peygamber efendimizi tanıyamamıştı. Dedi ki: “- Ben hem öksüzüm, hem de yetimim. Babam, şehîd oldu. Annem başka biriyle evlendi.” Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem çocuğun şefkatle elinden tuttu. Sevgiyle saçlarını okşadı. “- Yavrum, Muhammed'in (aleyhisselâm) baban, Âişe'nin annen, torunları Hasan ile Hüseyin'in de kad

Kız Evlat Sahiplerine Müjde

Kız Evlat Sahiplerine Müjde Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in zamanında yaşayan iki kız çocuğu olan fakir bir kadın vardı. Kadın, bir gün çocuklarının elinden tutarak Hz. Aişe Radiyallahü Anha’nın yanına gitti. Hz. Aişe Radiyallahü Anha bir şeyler vermek için bakındı. Sadece bir hurma bulabildi. Daha fazla bir şey veremeyişin hüznü ile hurmayı kadına verdi. Fakir kadın, kendisine uzatılan hurmayı alıp kızlarına paylaştırdı. Kadının bu annelik şefkati ve merhameti Hz. Aişe Radiyallahü Anha’nın gözünden kaçmadı. Olayı Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e anlattı. Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, kendi nefsine çocuklarını tercih eden anne için şöyle buyurdu: “Kadın, erkek herhangi bir mümin, kız çocukları yüzünden bir suretle sıkıntı çekerlerse bunu hayır bilsinler. Çünkü kız çocukları, onları cehennem ateşinden koruyan birer perde olurlar.” (Buhari, Edeb, 18) “Kim iki kız çocuğu ergenlik çağına vardıktan sonra yanında kaldıkları veya o k

Evin En Öksüzü Baba’lardır!

Resim
Evin En Öksüzü Baba’lardır! Babalar en kutsal varlıklar olan Annelerin gölgesinde kalan gizli kahramanlardır! Evin en öksüzü babalardır, en yalnız, en kimsesizi, herkese kimse olurken; evin direği olurken kendisi direksizdir, dayanacağı kimsesi pek yoktur. Çünkü o hep güçlü olmak zorundadır. O zayıf olamaz. Çünkü o kahramandır, o güçsüz olamaz Çünkü o kahramandır, o ağlayamaz. Çünkü o kahramandır, hep kahraman olmak, öyle kalmak zorundadır. Yoksa silebilir herkes onu. Küçümser, erkekten bile saymaz. Batan gemiyi en son terk eden baba iken, uçan bir balonda, fazla ağırlıkların atılması… Aksi halde balonun düşme ihtimalinin olduğu anlarda, aileden ilk atılacak kişi babadır. Hayatını ailesine adasa da, ne eşine ne de çocuklarına yaranabilir, tam anlamıyla. Kimsesi kalmaz zaten, memleketi belli olduğunda. Hani sormuşlar ya adama “Nerelisin?” diye. O da demiş “Henüz evlenmedim!” diye. Ne ilk ailesine ne de yeni ailesine yaranamaz, arada kalır. Aile içi yetmez gibi

Hangi Peygamberin Kızısın?

Hangi Peygamberin Kızısın? Cemâleddîn-i Aksarâyî Rahmetullahi Aleyh hazretleri anlatır: Tâbiînden Hasan-ı Basrî hazretleri bir gün dergâhta otururken ihtiyar bir kadın gelir ve; - Efendi hazretleri, benim bir kızım vardı öldü. Hasretine dayanamıyorum. Bana bir duâ öğret de rüyâmda görüp hasretimi gidereyim, der. Hasan-ı Basrî hazretleri gerekeni yaptıktan sonra kadın gider. Fakat kadın, ertesi gün gözleri kan çanağı gibi olduğu hâlde ağlayarak tekrar dergâha gelir. Hasan-ı Basrî hazretleri kadına; - Niçin ağlıyorsun? Diye sorunca kadın; - Kızımı rüyâda gördüm, ama üzerine katrandan bir elbise giydirmişler cayır cayır yanıyor, cevabını verir. Hasan-ı Basrî Rahmetullahi Aleyh hazretleri ve yanında bulunanlar kendi sonlarının nasıl olacağını düşünerek ağlaşmaya başlarlar. Aradan bir müddet geçtikten sonra Hasan-ı Basrî hazretleri Rahmetullahi Aleyh, rüyâsında kendinin vefât ettiğini ve cennete girdiğini görür. Cennette gezerken muhteşem bir köşk ve önünde bir