Kayıtlar

Hz. Ali etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Başımıza Gelen Sıkıntılar, İmtihan mıdır?

Başımıza Gelen Sıkıntılar, İmtihan mıdır?   İki Cihan Güneşi Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa Sallallahü Aleyhi Vesellem’in buyurduğu: "Ben ilim şehriyim; Ali ise kapısıdır." (el- Cami’us-Sağir 1/415, Sevaiku'l-Muhrika 73; Tehzibu't-Tehzib 6/320; Müstedrek-i Hâkim 3/126) Hz. Ali Radiyallahü Anh'a sordular: "- Başımıza gelen sıkıntılar, imtihan mıdır; yoksa ceza mı?" İlmin kapısı cevap verdi: "- Eğer bizi Allah'ü Teâlâ’ya yaklaştırıyorsa imtihandır; uzaklaştırıyorsa cezadır." “Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu Allah'a göre kolaydır. Elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye (böyle yaptık.) Çünkü Allah, kendini beğenip övünen hiçbir kimseyi sevmez.” (Hadid Sûresi, 22)

Hz. Ali Radiyallahü Anh’ın Misafirliği!

  Hz. Ali Radiyallahü Anh’ın Misafirliği!   Hz Ali Radiyallahü Anh bir Hristiyan’a misafir oldu. Adam Hz. Ali Radiyallahü Anh’a üzüm ikram etti. Hz. Ali Radiyallahü Anh üzümü yedi. Sonra Hristiyan üzümden yapılmış şarap getirdi ve Hz. Ali Radiyallahü Anh’a ikram etti. Hz Ali Radiyallahü Anh buyurdu ki; “- Bu haramdır!” Hristiyan dedi ki: “- Siz Müslüman’lara şaşıyorum. Üzüm helâl, içki haram! Hâlbuki bu, bundan yapılıyor.” Hz. Ali Radiyallahü Anh bunun üzerine buyurdu ki: “- Eşin var mı?” Dedi: “- Var.” “- Kızın var mı?” “- Dedi ki o da var. “- İkisi de gelsin buraya!”. Eşi ve Kızı gelince; Hz. Ali Radiyallahü Anh buyurdu ki: “- Bu Kız bu annedendir. Ama görüyorsun ki ALLAH Annesini sana helâl, Kızını ise haram kılmıştır.” Hristiyan dedi ki: “- Şehadet ederim ki ALLAH birdir ve Muhammed O’nun Resulü’dür ve sen O’nun halifesi’sin!”. Elinden öpüp Müslüman’lığını ilân etti.

600.000 Nasihat Değerinde 6 Nasihat

600.000 Nasihat Değerinde 6 Nasihat Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Hazreti Ali Radiyallahü Anh’a hitaben: “- Ya Ali! Altı yüz bin koyun mu istersin; yahut altı yüz bin altın mı? Veyahut altı yüzbin nasihat mı istersin?” şeklinde buyurdular. Hazreti Ali kerremellahü vecheh dedi ki: “- Altı yüz bin nasihat isterim.” Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki: “- Şu altı nasihate uyarsan, altı yüz bin nasihatte uymuş̧ olursun: 1- Herkes nafilelerle meşgul olurken, sen farzları îfâ et. Yani farzlardaki rükünleri, vacipleri, sünnetleri müstehapları îfâ et. 2- Herkes dünya ile meşgul olurken, sen Allah’u Teâlâ’yı hatırla. Yani din ile meşgul ol. Dine uygun yaşa, dine uygun kazan, dine uygun harca. 3- Herkes birbirinin ayıbını araştırırken, sen kendi ayıplarını ara, kendi ayıplarınla meşgul ol. 4- Herkes dünyayı imar ederken, sen dinini imar et, ziynetledir. Herkes halka yaklaşmak için vasıta ararken, halkın rızasını gözetir

Kim İnsanları Sıkıntıdan Kurtarırsa…

Resim
Kim İnsanları Sıkıntıdan Kurtarırsa… "- 'Ya Ali Radiyallahü Anh' Hasan, Hüseyin aç, evde yiyecek yok...   Gidip yiyecek bir şeyler alsana!" der. Hz. Ali Radiyallahü Anh'ın sadece altı dirhemi vardır. Yiyecek almak için evden çıkar ve giderken yolda kavga eden iki insan görür. Hz Ali Radiyallahü Anh: "Niçin kavga ediyorsunuz? Şu âlemde Allah'ü Teâlâ’yı düşüneceğiniz yerde niçin birbirinizle mücadele ediyorsunuz?" diye sorar. Kavga edenlerden biri, diğerinden altı dirhem alacağı olduğunu, vermediğini, söyler. Hz Ali Radiyallahü Anh cebindeki altı dirhemi çıkarır ve alacaklıya verir. Evine geldiğinde eli boştur, 'Cennet kadınlarının seyyidesi', "- Ya Ali, hiç mi bir şey almadın?" diye sorunca, "- Ama ara düzelttim ya Fatma ! " der. Hz Fatma Radiyallahü Anha'nın yüzünde nurlu bir gülümseme belirir. Memnundur kocasının bu güzel hareketinden. Daha sonra Hasan'la Hüseyin Radiyallah

Bu Dert Seninle Birlikte mi Dünyaya Geldi?

Bu Dert Seninle Birlikte mi Dünyaya Geldi? Birisi Hz. Ali Radiyallahü Anh’a geldi ve: “- O kadar dertliyim ki sıkıntıdan ölüyorum.” dedi. Hz. Ali Radiyallahü Anh: “- İki soru soracağım, cevabını verip; dermanını bulacaksın” dedi. Adam: “- Sor, Ya Ali!” Dedi. Hz. Ali Radiyallahü Anh: “- Dünyaya geldiğin zaman; Bu dert seninle birlikte mi dünyaya geldi?” Adam: “- Hayır!” Hz. Ali Radiyallahü Anh: “- Dünyadan giderken bu dert seninle birlikte olacak mı?” Adam: “- Hayır!” dedi. Hz. Ali Radiyallahü Anh son olarak şöyle buyurdu: “- Seninle birlikte gelmeyen ve giderken de seninle birlikte olmayacak olan bir dert, senin bu kadar zamanını almamalı. Sabırlı ol. Yeryüzündekilere çok ümit bağlamaktansa yüzünü Âlemlerin Rabbine çevir.” Buyurdu.

Hz. Ali Radiyallahü Anh’ın Şehid Edilmesi Nasıl Olmuştur?

Hz. Ali Radiyallahü Anh’ ın Şehid Edilmesi Nasıl Olmuştur?     Soru Detayı - Hz. Ali Radiyallahü Anh’ın şehid edileceği günün sabahında, namaza biraz daha ağır ve zor bir şekilde mi kalktı? - Tarihi kaynaklardan bakabilir misiniz? Cevap Değerli kardeşimiz, Çeşitli rivayetlerde, Hz. Ali Radiyallahü Anh’in kendisini öldürecek katilini çok iyi bildiğini, hatta kendisine: “Neden onu öldür müyorsun?” diyenlere; “Ben nasıl beni öldürecek olan birini öldürebilirim?” diyerek cevap verdiğini kaynaklardan öğrenmekteyiz. Bu hususu “Eğer gaip perdesi açılsa, benim imanım daha fazla artmaz.” (Aliyyü’l-Kârî, el-Esrârü’l-Merfûa, s. 193) diyen Hz. Ali Radiyallahü Anh’ın imanını baz alarak değerlendirmek gerekir. Böyle bir imanın şuur mertebesi, her şeyi Allah’tan bilir, zalimlerin zulmü içerisinde kaderin de güzel hükmünü görür ve teslimiyetle, rıza ile karşılar. Bir terhis tezkeresi olarak telakki edenler için ölüm, bir korku ve endişe kaynağı olamaz. Cennetle müjdelenmiş H

Sahabeler Ve Hasletleri

Sahabeler Ve Hasletleri ·           Hz. Ebubekir (Radiyallahü Anh): Sıdk/doğruluk ve sadakat ahlâkı. ·           Hz. Ömer (Radiyallahü Anh): Kuvvet, güç ve adalet ahlâkı. ·           Hz. Osman (Radiyallahü Anh): Hayâ, edep ve infak ahlâkı. ·           Hz. Ali (Radiyallahü Anh): İlim, cesaret ve mücadele ahlâkı. ·           Hz. Hatice (Radiyallahü Anha): Fedakârlık, vefa ve annelik ahlâkı. ·           Zübeyr b. Avvam (Radiyallahü Anh): İhlâs ve dost ahlâkı. ·           Talha ibn Ubeydullah (Radiyallahü Anh): Kerem ve cömertlik ahlâkı. ·           Ebû Ubeyde ibn Cerrah (Radiyallahü Anh): Emanet ve emniyet ahlâkı. ·           Abdurrahman ibn Avf (Radiyallahü Anh): Ticaret, iş ve ehliyet ahlâkı. ·           Sa’d b. Ebi Vakkas (Radiyallahü Anh): Hamiyet ve hamaset ahlâkı. ·           Said ibn Zeyd (Radiyallahü Anh): Teslimiyet ve samimiyet ahlâkı. ·           Aişe binti Ebubekir (Radiyallahü Anha): İlim ve içtihat ahlâkı. ·           Musab b. Ümeyr (Radiyallahü

Bir Avuç Topluluğu Helak Edersen!

Resim
Bir Avuç Topluluğu Helak Edersen ! Bedir’de geceleyin ince ince yağan bir yağmura tutulduk. Kalkanların ve ağaçların altlarında siperlendik. Hepimiz tatlı bir uykuya daldık. Yalnız Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem geceyi, ağacın altında namaz kılarak, ağlayarak ve - Allah’ım! Sen şu bir avuç topluluğu helak edersen, artık sana yeryüzünde hiç ibadet olunmaz! Diye yalvararak geçirdi. Tan yeri ağarınca, “Ey Allah’ın kulları! Namaza!” diye seslendi. Ağaç ve kalkanların altından çıkanlar Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’ın yanına geldiler. Onlara namaz kıldırdı ve düşmanla çarpışmaya teşvik etti.

Muhammed Bin Hanefiyye Radıyallahü Anh

Muhammed Bin Hanefiyye Radıyallahü Anh Hazreti Ali Radiyallahü Anh’in oğlu. Annesi Havle binti Ca’fer bin Kays-ı Hânefiyye Radiyallahü Anha olduğu için, İbni Hânefiyye denilir. Hicretin 21. senesinde doğdu. 71 (m. 6901)’de Medine’de vefât etti. Muhammed Hanif, Muhammed Hânefiyye ve Muhammed-ül-Ekber Radiyallahü Anh da denir. İsmi Muhammed, künyesi Ebü’l-Kâsım. Nesebi, Muhammed bin Ali bin Ebî Talib bin Abdulmuttalib bin Haşim bin Abd-i Menaf bin Kusey’dir. Künyesinin Ebül Kâsım olması, Peygamber efendimiz tarafından Hazreti Ali’nin evlâdına verilen husûsî bir izin iledir. Muhammed bin Hânefiyye, Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin’den sonra, Hazreti Ali’nin oğullarının en üstünü idi. Hazreti Münzir-i Sevrî buyuruyor ki: “Ben, bir defa Muhammed bin Hânefiyye’ye dedim ki, senin hem ismin hem de künyen, Peygamber efendimizin isim ve künyesi gibidir. Bu ise caiz midir?” Cevap verdi ki: “Ben, babam Hazreti Ali’den duydum. Buyurdu ki, Resûlullah’a (aleyhisselâm) arz ettim ki: “Yâ R

Hz. Ali Radiyallahü Anh anlatıyor

Hz. Ali Radiyallahü Anh anlatıyor Ben ve Fatıma resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in yanına girdik O'nu üzüntülü ve ağlar durumda bulduk. Sebebini sorduk. Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdu ki: “Ben Miraç Gecesinde göklerde ümmetimin kadınlarını çok çeşitli azap olduklarını gördüm. Onların gördükleri o şiddetli azaplarına dayanamayıp üzüldüm ve ağladım.” 1- Onlardan bir kısmını saçlarından asılmış (ateşten kor kafalarının üstüne koymuşlardı) beyinlerini kaynarken gördüm! 2- Bir kısmını dillerinden asılmış boğazlarından katran akıtılırken gördüm! 3- Bir kısmını elleri boyunlarına ve ayakları göğüslerine bağlanmış olarak gördüm. Yılan ve akrepler onları sokup zehirliyorlardı! 4- Bir kısmını göğüslerinden asılı olarak gördüm! 5- Bir kısım kadın gördüm ki başı domuz gövdesi, merkep gövdesi gibi bin bir çeşit azap ile azap oluyorlardı! 6- Bir kısım kadın gördüm ki suretleri köpek suretinde ateş ağızlarından giriyor ardından çıkıyordu, melekler tokmakları

Hz. Ali Radiyallahü Anh ve Dehri: Ya Varsa!

Hz. Ali Radiyallahü Anh ve Dehri: Ya Varsa!   Hz. Ali Radiyallahü Anh hazretlerine, birisi geldi. Adam, ölümü, tekrar dirilmeyi, ahirette hesabı, cenneti ve cehennemi inkâr ediyordu. Hz. Ali Radiyallahü Anh’a: “– Ya Ali, siz Müslümanlar ölüme ve ölüm ötesine inanıyorsunuz; biz ise inanmıyoruz. Siz cehennemden kurtulmak, cennete girmek için bir sürü ibadet ediyor, mallarınızı harcıyor, zahmete giriyorsunuz. Bu zahmetlere ne gerek var? Bunca zahmetlere değer mi? Hem ölümden sonra tekrar dirilmenin olacağı ne malum?”  Diye sordu.   Hz Ali Radiyallahü Anh adamı sükûnetle dinledi, sonra ona şu cevabı verdi:  “ “– Evet, ölümden sonra dirilmek, hesaba çekilmek, cennete veya cehenneme girmek, ya senin dediğin gibi yoktur; ya da bizim dediğimiz vardır. Önce senin dediğinin doğru olduğunu düşünelim. Ölümden sonra ahiret hayatı yoksa seninle biz aynı durumdayız. Sana da yok bize de yok. Bu arada bizim Allah’ü Teâlâ için kıldığımız namazların, yaptığımız ibadetlerin, hayır ve i

Hz. Ali Radiyallahü Anh’in Düşmanını Öldürmekten Vazgeçmesi

Hz. Ali Radiyallahü Anh’in Düşmanını Öldürmekten Vazgeçmesi   Allah’ü Teâlâ’nın aslanı Hz. Ali Radiyallahü Anh bir savaş esnasında düşmanı olan yiğitle epeyce vuruşarak sonunda onu yere yıkıp öldürmek üzereyken, o düşman askeri Hz. Ali Radiyallahü Anh’ın mübarek yüzüne tükürdü. Bunun üzerine Hz. Ali Radiyallahü Anh düşmanını bırakarak ayağa kalktı: - Seni öldürmekten vazgeçtim, serbestsin, dedi. Düşman askeri bu duruma şaştı: -Beni alt edip öldürmek üzereyken neden vazgeçtin? Seni ne alıkoydu? Diye sordu. Hz. Ali cevap verip şöyle verdi: -Ben seninle Allah yolunda ve sırf Allah’ü Teâlâ’nın rızasını kazanmak için savaşıyordum ve onun için seni öldürecektim. Sen yüzüme tükürünce öfkelendim, sana kızdım. Eğer o an öldürseydim, seni kendi nefsim için öldürmüş olacaktım. İşte bu düşünceyle seni serbest bıraktım. Bunu duyan adam, bu büyük asalet ve ince anlayış karşısında iman ederek Müslümanların safına katıldı. (Mesnevî, C. I, beyit: 3721 vd.)

Hz. Ali Radiyallahü Anh'a Sorulan 4 Soru

Hz. Ali Radiyallahü Anh'a Sorulan 4 Soru Bir adam Hz. Ali Radiyallahü Anh’a gelmiş ve “Sana sormak istediğim dört sorum var” demiş. İlim şehrinin kapısı “Buyur, sor!” demiş. Adam sormuş: “Vacip nedir? Vacipten evvel vacip nedir?” Hz. Ali Radiyallahü Anh cevap vermiş:   “Tövbe etmek vaciptir, günahları terk ise ondan önce vaciptir.” Adam ikinci sorusunu sormuş: “Yakın nedir? Yakından yakın nedir?” Hz. Ali cevap vermiş. “Kıyamet yakındır ölüm ondan daha yakındır.” Adam üçüncü sorusunu sormuş: “Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir?” Hz. Ali cevap vermiş. “Dünya acayiptir dünyayı sevmek ise ondan daha acayiptir.” Ve adam son olarak, şu soruyu sormuş. “Zor nedir? Zordan daha zor nedir?” Ve Hz. Ali, bu son soruya da, şöyle cevap vermiş. “Kabir zordur; azıksız, amelsiz kabre girmek ondan daha zordur.”