Kayıtlar

öldü etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Domuz Çobanı 2

Domuz Çobanı 2 Kilis beldesinden bir kadının oğlu Frenk memleketinde esir düşmüştü. Kadın, Ebû Bekr Efendiye gelip oğlunun kurtulması için duâ istedi. Ebû Bekr Efendi; -Demek ki oğlunun kurtulmasını istiyorsun? Öyleyse bana pirinç ile bir tavuk pişir getir, dedi. Kadın, pirinç ile bir tavuğu güzelce pişirip, getirdi. Ebû Bekr Efendi; "Kızıl Hamûr!" diye seslendi. Yanına kızıl bir köpek geldi. Tavuğu onun önüne atıp; - Ye! Dedi. Köpek tavuğu yedi. Kadın bunu görünce, özen göstererek hazırladığı yemeğin köpeğe verilmesine üzüldü. Köpek tavuğu bitirince, Ebû Bekr Efendi, asasıyla işâret ederek; - Haydi şimdi git! Dedi. Köpek dağlara doğru hızla gitti. Aradan bir süre geçince Ebû Bekr Efendi kadına; - Evine dön! Buyurdu. Kadın evine gidince oğlunun kapı önünde durduğunu gördü. Nasıl kurtulduğunu sordu. O da: - Frenk memleketinde esirdim. Onlar beni domuz çobanı yaptılar. Domuzların başında çobanlık yaparken, kırmızı bir köpek gelip bana hücûm etti. Kork

Domuz Çobanı 1

Domuz Çobanı 1 “Türk-Rus harbinde birçok askerimiz öldü, bazıları Rusya’ya esir düştü. Bunlardan kimisini taş ocaklarına verdiler, kimisini şarap fabrikalarına… Hâsılı çeşitli işlerde görevlendirdiler. Bunlardan bir tanesi Bursa dolaylarından Kuran’ı hıfzetmiş bir hafızdı. Bunu da bir domuz çiftliğinde domuzların başına çoban yaptılar. Onlar zaten ne hafız bilir, ne hoca adamların din işleri ile hele İslam’la alakası yok, olmaması da normal tabi. Günlerce aylarca belki de senelerce domuz güden bizim hafız, bir gün bir dağın eteğinde domuzları yayarken içerisine bir hüzün düşer ve kendinden geçmiş bir halde rabbine iltica eder “Allah’ım ben senin dini mübinin ve namusumuzu, şerefimizi, dinimizi korumak için bu küffar ile harp etmeye geldim ve esir düştüm. Ben senin kelamın olan Kuran’ın hafızıyım, onu halen dilimde ve kalbimde taşıyorum. Oysa bu gütmekte olduğum domuzlar, bizim dinimize göre yenmesi, ticareti, kanı, her şeyi haramdır. Acaba benim günahım neydi de diğer esirler

Anne Cennet Ne Kadar Güzel!

Anne Cennet Ne Kadar Güzel! Stuttgart Wiblingen bölgesinde iki yılı aşkın haftalık çevre sohbetlerinden tanıdığım bir hanım telefonda söyle ağlıyordu, Hoca hanım, bizim burada bir komşu, kızını kaybetti. 18 yaşında Ani bir ölümle öldü. Annesi adeta çılgına döndü. Sürekli isyanda, keşke kızım şöyle şöyle olsa idi de ölmese idi diye feryat figan ağlıyor. Ne olur bir gelseniz onunla siz konuşsanız. Sizi az çok tanıyor. Size saygısı var, belki sizi dinler. Biz ne yapacağımızı şaşırdık. Ertesi gün gittim ve beni ölen genç kızın evine götürdüler. Evde matem, yas Anne bir kösede hiç durmadan ağlıyor. Cenaze Türkiye’ye gideli 15 gün olmasına rağmen, annenin yüreğindeki ateş hala sönmemiş. Bana büyük portre bir resmini gösterdiler. Gerçekten genç kız, uzun saçları, iri gözleri ve alımlı çehresi ile çok güzel bir kız. Sonra bana annesi şunları anlattı: Kızım, ben ve babası her sene olduğu gibi gecen sene de memleketimiz İzmir'e gittik... Evimizin karşındaki apartmanda bir genç adam ot

MÜJDE YİĞİDİM

Müjde Yiğidim Hak yolu rehber edip, batıla tapmadıysan; Sünnetleri yaparak, bidate sapmadıysan; Şeytan, nefse uymayıp; günahlar yapmadıysan; Müjde yiğidim müjde, en güzel cennet senin! Zamanlara sığmayıp, tüm çağları aştıysan; Engelleri atlayıp, uzaylardan uçtuysan; Aşkullah’a dalarak, hizmetlere koştuysan; Müjde yiğidim müjde, en güzel cennet senin! Haramlardan kaçarak tüm farzları tuttuysan, Kötülüğü terk edip, iyilikler yaptıysan, Günahlara acilen, nasuh tövbe yaptıysan, Müjde yiğidim müjde, en güzel cennet senin. Her nefes Allah deyip, Rabb’ini zikrettiysen, Her anı fırsat bilip, eserler ürettiysen, Gafletten uzaklaşıp, hizmetlere gittiysen, Müjde yiğidim müjde, en güzel cennet senin. Hak için düşman olup, hak namına sevdiysen, Darda kalan mümine, yardımlar sağladıysan, Boşa geçen ömrüne, dövünüp üzüldüysen, Müjde yiğidim müjde en güzel cennet senin! Kâfir-zalim zulmünü, cihadla önlediysen, Mazlumların yaşını, hep severek