Kayıtlar

Hz. Osman Radiyallahü Anh’ın Şehadet Kanının Düştüğü Ayet

  Hz. Osman Radiyallahü Anh’ın Şehadet Kanının Düştüğü Ayet   Hz. Osman’ın Radiyallahü Anh şehit edildiğinde kanının damladığı ayet hangisidir?   Ebû Saîd el-Hudrî Radiyallahü Anh   şöyle buyurur:   “Mısırlılar Hz. Osman Radiyallahü Anh’ın odasına girdiğinde Mushaf onun önündeydi. Göğsünün üzerine vurduklarında kan:   فَسَيَكْف۪يكَهُمُ اللّٰهُ وَهُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ   “Onlara karşı Allah sana yeter. O işitendir, bilendir.”[1] âyet-i kerîmesinin üzerine aktı. (Beyhakî, Şuab, II, 409/2226)[2]   Hz. Osman’ın Radiyallahü Anh   vefâtından bir sene sonra Amre bint-i Kays, mü’minlerin annesi Hz. Âişe Radiyallahü Anha ile birlikte Mekke-i Mükerreme’ye doğru rûhânî bir yolculuğa çıkmışlardı.   Çıkmadan evvel Medîne-i Münevvere’de Hz. Osman Radiyallahü Anh’ın   şehît edilirken okumakta olduğu Kur’ân-ı Kerîm’i gördüler. Odasında duruyordu.   Amre Radiyallahü Anh: “Hz. Osman Radiyallahü Anh’ı şehît eden adamların hiçbiri normal bir şekilde ölmedi” demiştir.

Hz. Osman’ın Radiyallahü Anh’ın Hikmetli Sözleri -1-

Hz. Osman’ın Radiyallahü Anh’ın Hikmetli Sözleri -1-             Meleklerin bile hayâ ettiği insan, ilk Müslümanların dördüncüsü ve üçüncü İslâm Halifesi, ashab-ı kiramın öde gelenlerinden Osman ibni Affân Radiyallahü Anh, Fil Vak’ası’ndan altı sene sonra yani 574 yılında Mekke’de dünyaya gelmiştir. Soyu Abdi Menâf’ta Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz’le birleşir. Kureyş kabilesine mensup olup Emevî soyundandır. Annesi Ervâ bint-i Küreyz, Allah Rasûlü’nün halası Beyzâ’nın kızıdır. Hz Osman Radiyallahü Anh Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in damadı ve üçüncü İslâm Halifesi’dir.   001-    Eğer kalblerimiz tertemiz olsaydı (yani tezkiye ve tasfiye sürecinden geçmiş olsaydık), Rabbimizin Kelâmı’na doyamazdık. Ben, Mushaf’a bakmadığım bir günün geçmesini çok çirkin görürüm. 002-    Hz. Osman Radiyallahü Anh şehît edildiğinde, yüzüne çok bakmaktan dolayı Mushaf’ı iyice yıpranmış, bazı yaprakları ise delinmişti.[1] 003-    Kim geceleyin Âl-i İmran Sûresi’nin sonunu

Bu Dervişlik Yoluna

  Bu Dervişlik Yoluna   Bu dervişlik yoluna aşk ile gelen gelsin; Ya dervişlik neydiğin bir zerre duyan gelsin...   Hele biz işbu yola, gelmedik riya ile, Bu melametlik donun bizimle giyen gelsin...   Gözüyle gördüğünü örte eteği ile, Bu yol çok ince yoldur, yüreği döyen gelsin...   Büyük küçük erenler, demiş bizi sevenler, Kayıkmasın geriye, Allah'ı seven gelsin...   Herkim sever Allah’ı rahmet kılar vallahi, Dil sevgisiyle olmaz aşk ile göyen gelsin...   İşbu sözü diyenden bize nişan gerektir, Söz muhtasarı budur, canına kıyan gelsin...   Yunus söz ile kimse kabilyete geçmedi, Budur vücud der miyan, ortaya koyan gelsin...   Yunus Emre Kuddise Sirrûh

Nefes Senin Değil Can Senin Değil!

  Nefes Senin Değil Can Senin Değil!   O kadar güvenme gençlik çağına, Nefes senin değil, can senin değil! Hazan gelip düşer gönül bağına, Bu yurt senin değil, han senin değil!   Şu doğan güne bak, batana inat, Hakka doğru uçar semada kanat, Bir nesneye kodlanmış bu kainat, Hücre senin değil kan senin değil!   Bir kör kıymık aciz aklıma saplı, Kâinata bir bak, hakikat kaplı! Aldığımız nefes bile hesaplı, Zaman senin değil, an senin değil!   Saffet Çakır

Bu Dervişlik Yoluna

Bu Dervişlik Yoluna   Bu dervişlik yoluna, Sıdk ile gelen gelsin! Ne varsa Haktan başka, Gönlünden silen gelsin!   Dervişlik ne biliniz! Uçsuz bucaksız deniz, Denizi isterseniz, Yüzmeyi bilen gelsin!   Derviş dolu nur doğar, Her an göklere ağar, Dervişlik onu boğar, Canına kıyan gelsin!   Olmaz Hakka uymadan, Derviş anlar duymadan, Dil dudak oynamadan, Sözümü duyan gelsin!   Dervişin kulağı sak, Hak’tan alır ol sebak, Deprenmeden dil dudak, Sözü işiten gelsin!   Dervişler Hakk’ın dostu, Canları ezel mesti, Aşk şem’ini yaktılar, Pervane olan gelsin!   Dervişin kolu uzun, Çıkarır münkir gözün, Şarktan garba düpdüzün, Sonmadık iren gelsin!   Bu Eşrefoğlu Rumi, Dervişliğe geleli, Nefsindendir çektiği, Nefsini boğan gelsin!   (Eşrefoğlu Rumi Kuddise Sirrûh)