Kayıtlar

Osmanlı Devleti Nasıl Yıktırıldı? -1-

  Bir gece, İstanbul’daki, İngiliz sefiri, Londra’ya tarihî mektubunu yolladı. “-Buldum! Buldum... Osmanlı ordularının ilerleme sebebini buldum. Onları durdurmanın yolunu buldum!” diyor. Şöyle yazıyordu: “- Osmanlılar ele geçirdikleri her yerde din, ırk farkı gözetmeksizin, seçtikleri çocukların zekâlarını ölçüyor, ileri zekâlıları ayırarak, medreselerde okutup, İslâm terbiyesi ile yetiştiriyorlar. Bunlar arasından da seçtiklerine, saraydaki “ENDERUN” denilen yüksekokulda, o zamanın en ileri bilgilerini veriyorlar. İşte, Osmanlı siyaset adamları, başkumandanları, böyle seçilen, yetiştirilen keskin zekâlı şahsiyetlerdir. Sokullular, Köprülüler, böyle yetişmiştir. Osmanlı akınlarını durdurmak, Hristiyanlığı kurtarmak için biricik çare, Enderun mekteplerini ve medreseleri dağıtmak, onları içerden yıkmaktır”. Bu mektuptan sonra, İngiltere’de (Müstemlekeler nezareti) kuruldu. Burada yetiştirilen casuslar ve Hristiyan misyonerleri ve masonlar, yalan propaganda ve yaldızlı vadelerle

Ne Kadar Malım Mülküm Çok Olsa da…

    Hasan efendi adıyla meşhur bir ihtiyar vardı. Yaratılış gayesini iyi bilirdi. Ömrünü dinine hizmet etmekle geçirmişti. Mum dibine ışık vermez misali oğluna ne kadar nasihat etmişse de oğlu söz dinlememişti. Ölüm döşeğindeyken oğlunu çağırıp der ki: “- Oğlum bugüne kadar hiç bir nasihatimi dinlemedin. Son bir arzum var onu bari yerine getir!” Oğlu merakla sorar: “- Son arzun nedir baba?” Ben ölünce yıkandıktan sonra daha kefenlenmeden hocadan müsaade iste babamın vasiyeti var de ayaklarıma çorap giydir? “- Baş üstüne babacığım. Bir çift çorabın ne kıymeti var. Söz veriyorum vasiyetini yerine getireceğim.” İhtiyar baba sevdiği bir arkadaşını da çağırıp ona der ki: “- Bu mektubu ben ölüp defnedildikten sonra oğluma vermeni rica ediyorum.” Arkadaşı kabul ederek mektubu alır. Gün gelir ihtiyar Hasan Efendi fâni dünyadan baki âleme göç etmek üzere vefat eder. Meyyit yıkanıp kefenleneceği zaman oğlu elinde bir çift çorapla gelir. Hoca efendiye babasının vasiyetini an

Dünya Halleri

  Dünyanın hallerini sordum bir bilgeye: Dedi: “- Ya düştür, ya rüzgâr, ya efsane…” Dedim: “- Dünya rahatına kim bel bağlar?” Şöyle dedi: “- Ya ahmak, ya sarhoş, ya bir divane!”   (Siyasetname, Nizamülmülk )

Haçlılar ve Yahudiler Her Şeyi sömürmek için

Resim
Haçlılar ve Yahudiler sömürmek için; Osmanlılar ise ilahi nizam için fetihler yaptılar. Haçlılar ve Yahudiler insan, hayvan eşya ne varsa sömürü kaynağı olarak bakarken; Müslümanlar ise Allah’ü Teâlâ’nın bir emaneti olarak görürler. Haçlılar ve Yahudiler sadece dünya menfaati gözetirken, Müslümanlar sadece ve sadece Allah’ü Teâlâ’nın rızasını gözetirler. İçimizdeki Yahudi ve Haçlı uzantıları da onlardan aldıkları dünyalıklar için onların emirlerini yapıyorlar. Aziz milletimizin kutsalına saldırıyorlar. Yâ Rabbi! İslâmiyet’i ve vatanımızı yıkmak isteyen dış ve iç güçleri ıslah eyle! Islah olmayacaklarsa “El KAHHAR” ismi şerifinle kahrı perişan eyle! “Âmîn!”  

İslam ve İhsan

İslam ve İhsan İslam, Hz. Adem Aleyhisselâm’dan Peygamber Efendimize Sallallahü Aleyhi Vesellem gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır...” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85) Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Cibril hadisinde: “İslam Nedir?” sorusuna: “– İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular. “İman Nedir?” sorusuna: “– Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir!” buyurdular. İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimi

Kıyamet Gününde İnsanoğlu

  Hz. Enes Radiyallahü Anh’tan rivayet edilmiştir; Rasûlullah Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdu ki: "- Kıyâmet günü insanoğlu adetâ bir kuzu gibi getirilip Allâhü Teâlâ’nın huzurunda durdurulacak. Allâhü Teâlâ: "- Sana (hayat ve âfiyet) verdim, mal ve hizmetçi verdim ve sana (peygamber gönderip kitap indirerek) ihsanda bulundum; sen ne yaptın?” buyuracak. Kul şöyle cevap verecek: "- Onları biriktirdim, Artırdım ve olduğundan daha fazla olarak (dünyada) bıraktım. Beni (dünyaya) gönder de onların hepsini sana getireyim.” Allâh’ü Teâlâ (tekrar): "- (Âhiret için hayırdan) Takdim ettiklerini bana göster!” buyuracak, insanoğlu diyecek ki: "- Ey Rabb’im! Onları biriktirdim, artırdım ve olduğundan daha fazla olarak bıraktım. Beni (dünyaya) gönder de hepsini sana getireyim.” Bir de görülür ki kul, hayır namına bir şey takdim etmemiş, getirmemiştir. Sonra Cehennem’e götürülür Ya Rabbi Ümmet-i Muhammed’in günahlarını bağışla. Sen merhamet

Kudüs Haçlılar'ın elindeyken, nasıl gülerim?

Resim
Selâhaddin Eyyûbi Rahmetullahi Aleyh: "Kudüs Haçlılar'ın elindeyken, kendine gülmeyi âdeta haram etmişti! "Allah aşkına, Rasûlullah'ın Miraç'ta tüm peygamberlere imam olarak namaz kıldırdığı mescid, Haçlılar'ın elindeyken ben nasıl gülerim?" Diyordu… Bugün Kudüs ve Nice esir İslâm illeri kan ağlıyor… Bizlere bu çağda ve her çağda fetihler yapan kahramanlar lâzım… Selâhaddin Eyyûbi Rahmetullahi Aleyh ve diğer şehit ve gazilerimizin ruhları şâd, mekânları “Firdevs-i Âlâ” olsun… Âllahümme âmîn!

İnsan Ömrü

  İnsanın ömrü kısa veya uzun olmakla, çok ya da az yaşamakla değil, faydalı oluşuyla ölçülür. Allah Teâlâ’dan gâfil ve nefsinin hevâsına esir olan kişi çok yaşasa dahî vaktini hayra sarf etmediğinden, menfaat azlığı bakımından kısa ömürlüdür.              Fazîlet ve kemâlât sâhibi olan kişi az da yaşasa, vaktini hayırlı iş ve hizmetlerde kullandığından uzun ömürlüdür. “Sadaka belâyı def eder, ömrü artırır” hadîs-i şerîfi buna delildir. Şu halde faydalı ömür, zaman miktârına göre değildir. Çünkü kısa ömürlü biri, uzun ömürlünün elde edemediği binlerce faydalı işlere, sayısız hayır ve iyiliğe muvaffak olur ve ölümünden sonra da nice hayır duâlar kazanmakla, uzun ömürlü sayılır. Kemâl sâhipleri insanlığın hangi kısmını tamamlamak için gelirlerse, hayırdan hangi işin ikmâli mukadderse, o vazifenin ikmâlinden sonra hakîkat âlemine intikal ederler. Çünkü dünyâda faydasız durmak, hayvanî hayat sürmek olduğundan abestir. Ezelde kâbiliyet verilen kimse, az yaşasa dahî kâbiliyeti sebe

Johann Wolfgang Von Goethe Sözleri -2-

  Johann Wolfgang Von Goethe Sözleri -2-   ·      Hoşgörü, her türIü güçte ve yetenekte kendini gösteren barışın tek sağIayıcısıdır. ·      Bize teşekkür borcu oIan biriyIe karşıIaştığımızda hemen bunu düşünürüz. Teşekkür borçIu oIduğumuz ve bunu hiç akIımıza getirmediğimiz kişiIerIe ise ne kadar sık karşıIaşırız. ·      Konuşmak ihtiyaç oIabiIir ama susmak bir sanattır. ·      Yaşamak, kendi kendini adam etmektir. ·      Zeka ve biIgiyi kuIIanarak etinden kemiğinden kendi heykeIini yapmaktır. ·      Düşünmek koIaydır, yapmak zordur. ·      Dünyada en güç oIan şey de düşünüIeni yapmaktır. ·      AsIında insan yaInız, az biIirse bir şey biIir. ·      BiIgiyIe birIikte şüphe de büyür. ·      Ana baba iyi terbiye aImışIarsa, çocukIar da terbiyeIi oIur. ·      Niye ki bu bitmek biImez yaratıIış, yok oIacaksa bir gün her yaratıImış! ·      Eğer bir insan kendi karakterine aykırı davranırsa ‘fazIa zamanı kaImadı’ diye yorumIarız bunu. ·      Yüz çeşit şeyi yarım b