Kayıtlar

“Mutluluk” Denen İksir, Bakmaktan Çok Görmesini Bilenlerin

  “Mutluluk” Denen İksir, Bakmaktan Çok Görmesini Bilenlerin   Zengin bir iş adamı, hafta sonu tatilini bir kayak merkezinde geçirmek istemiş. Ve orada kaldığı günlerden bir gün, kayma niyetiyle dışarı çıktığında, yoğun bir tipi yüzünden kaybolmuş. Telefonlar çekmiyormuş o civarlarda, bu yüzden de kimselere ulaşamamış. Önce biraz yükseklere tırmanmayı denemiş, her tarafı rahatça görmek için ama tipi oralarda daha da şiddetliymiş. Sonra tekrar aşağıya yöneldiğinde, kendisini ormanlık bir alanda bulmuş. Hava yavaş yavaş kararıyormuş, beyaz görmekten yorulan gözleri gibi. Uzaktan kurt sesleri duyduğunda, korkuya kapılarak paniklemiş. Mağara bile olsa, bir yerlere sığınması gerekiyormuş. Etrafına bir kez daha göz gezdirince, ormanın alt yamacında zayıf bir ışık görmüş. Bazen sönecek gibi titreyen zayıf bir ışık. Adam son bir gayretle, bata-çıka, düşe-kalka o yöne doğru koşmuş. Birkaç yüz metre ötede tomruklardan yapılan bir kulübe varmış. Kapısının üstüne bir fener asılan, ba

Ehlullâh’ın Dilinden Kibâr-ı Kelâm

  Ehlullâh’ın Dilinden Kibâr-ı Kelâm   ·      “Aklın kemali Allah’ü Teâlâ’nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.”   ·      “Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise vatanı yok demektir.”   ·      “İtaatle Allah’ü Teâlâ’ya yakın olan kimse, insanlar arasında garip kalır.”   ·      “Cismin / vücudun hareket etmesi onda hayat olduğunun delili olduğu gibi, ibadet de Allah’ü Teâlâ’yı hakkıyla biliyor olmanın delilidir.”   ·      “Kusurunu itiraf eden kimse sonsuz övgüye lâyıktır. Böyle bir kimse Allah indinde de makbul bir kuldur.”   ·      “Nimete nankörlük yapmak kınanmış ayıplanmıştır. Ahmakla arkadaşlık yapmak ise zulmettir (uğursuzluk getirir).1 İbn-i Hacer-i Askalânî Rahmetullahi Aleyh Hazretleri   ·      “Her kim günahları terk ederse Kalbi incelir. Ve Her kim haramı terk eder helal yerse düşünceleri saflaşır (tertemiz olur). Allah’ü Teâlâ bazı peygamberlerine vahy etmiştir ki; Sana Emrettiğim şeylerde bana itaat et.

Ey Hasta Gönül, Derdüne Derman Taleb Eyle

Ey Hasta Gönül, Derdüne Derman Taleb Eyle   Ey hasta gönül, derdüne derman taleb eyle Ger can diler isen yüri canan taleb eyle!   Çün Hızr, hayat- i ebedi ister isen gel, Can tende iken, Çeşme- i Hayvan taleb eyle!   Ey bülbül- i kudsi, ne giriftar- i kafessen? Sındur kafesi, taze gül- istan taleb eyle!   Div ile musahib olanın dini hatadur Zinhar gel ey âdemi insan taleb eyle!   Tahkik haberdür bu ki: "el- Cinsli maa- 'l- cins" İnsana eriş, suhbet- i irfan taleb eyle!   Ger talib isen bulmağa, matlubı dilersen, Fermana boyun sun, ulu sultan taleb eyle!   Erkansuz olanlarla refik olma Nesimi, Yol ehlini gözle, edeb, erkân taleb eyle!   Seyyid Nesimi

“İslâmiyet” Budur. İnsanlık “İslâmiyet” Olmadan Olmaz…

Resim
“İslâmiyet” Budur. İnsanlık “İslâmiyet” Olmadan Olmaz… Filistinli Alul ailesi, Birinci Dünya Savaşı sırasında Filistin'de görev yapan bir Osmanlı askerinin bez parçasına sarılı içi para dolu emaneti Türkiye'nin Filistin nezdindeki Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi Ahmet Rıza Demirer'e teslim etti.   OSMANLI ASKERİNİN EMANETİNE 106 YILDIR SAHİP ÇIKTILAR Filistinli ailenin üyelerinden Ragıp Hilmi el-Alul'un anlatımına göre hikâyenin başlangıcı 1915 yılına uzanıyor. O dönem Birinci Dünya Savaşı sırasında Filistin'den başka cepheye sevk edilen bir Osmanlı askeri, birikmiş tüm parasını bir parça beze sararak Nablus şehrinin bilinen esnaflarından Rüşdü Efendi'ye bırakmış. Alul'un amcası Rüşdü Efendi, Osmanlı askerinin "Dönebilirsek alırım" diye bıraktığı emaneti yıllarca muhafaza etmiş. Parayı bırakan ve kimliği bilinmeyen Osmanlı askeri Filistin'e bir daha hiç dönememiş, ancak Rüşdü Efendi'den sonra torunları da "Belki bir gün geri döner

Sahabe-i Kiram Rıdvanullahi Teâlâ Aleyhim Ecmaîn Sizleri Görseydi

  Sahabe-i Kiram Rıdvanullahi Teâlâ Aleyhim Ecmaîn Sizleri Görseydi   Hasan-ı Basri Rahmetullahi Aleyh Hazretleri şöyle buyurdu; "- Vallahi, yetmiş Bedir’i gören Sahabe’ye Rıdvanullahi Teâlâ Aleyhim Ecmaîn yetiştim, çoğu kez giydikleri sof idi (ince ve sert yünlü kumaş). Eğer siz onları görseydiniz deli sanırdınız. Onlar da sizin iyilerinizi görselerdi:” "- Bunların ahirette bir nasibi yok!” derlerdi. Kötülerinizi görselerdi, ‘Bunlar hesap gününe inanmıyorlar!’ derlerdi."              (Ebu Nuaym, Hilyetu’l-Evliya, Kahire, 1394-1974, 2/134)

İnsanlığın Efendisi

İnsanlığın Efendisi   Yine hicranla seni andı gönül, Tende cânım, rûh-u revânım Cânân... Andıkça hasretlere yandı gönül; Ne olur kıl artık vuslata şâyân! Hem sevip hem ağlayan bîçâreyim, Kararsız, derbeder ve âvâreyim, Yıkılıp dökülmüş bir virâneyim; Hâl-i hazînim tam mevsimi hazân...   Güller gülse de ağlıyor hep bülbül, Bir dert küpü âdeta şimdi gönül; Bilmem mümkün mü bu hale tahammül? Ruhumda âh-u zâr, dilimde figân.   Yanıp kebap oldum ümidim yıkma! İtâb et, ama ağyâra bırakma! Vefasız bir kulum cürmüme bakma! Vasf-ı hâle ne hacet her şey ayân...   Bilirsin gayri imdat edecek yok; Gönlümü dertten âzâd edecek yok; Kıtmîri başka âbâd edecek yok, Hatırım virâne, gözlerim giryân...   Gel vur mızrabını da kalbimi söylet! Vur ruhuma nağmelerini dinlet! Ve gönlüme geleceğini vâdet! Vâdet ki kalmadı dizimde dermân.!   Bahtiyar Taş

İmdat Et Ya Resulallah

İmdat Et Ya Resulallah   Müslümanda olsun gayret! İmdat et yaResulallah! Bağrımızı deler hasret, İmdat et ya Resulallah!   Dünya değil sonsuz durak, Sana geldi meşhur Burak, Ölüm değil bize ırak, İmdat et ya Resulallah!   Burak'a biner gidersin, Ümmetim çok zayıf dersin, Bize şefaat edersin, İmdat et ya Resulallah!   Mahşer yerinde durulur, Mizan terazi kurulur, Herkese sual sorulur, İmdat et ya Resulallah!   Mahşer yeri gayet sıcak, Herkes gelir çırılçıplak, Başlar açık, yalın ayak, İmdat et ya Resulallah!   Herkes elbet, bir gün göçer, Ne ekmişse onu biçer, Senin sözün elbet geçer, İmdat et ya Resulallah!   (Sallallahü Aleyhi Vesellem)   Alıntı

Yücesin Ya Resulallah

Yücesin Ya Resulallah   İnsanlığı karanlıktan, Çıkarırsın biiznillâh, Karanlığı aydınlatan, Güneşsin ya Resulallah.   Sensiz ilim, sanat olmaz, Medeniyet, hayat bulmaz, Senin gülün, asla solmaz, Mihenksin ya Resulallah.   Zulüm asrı Orta Çağ’dan, Sensin güneş gibi doğan, Âlemleri nura boğan, Rehbersin ya Resulallah.   Bilinmez yerlere uçtun, Kâinata ışık saçtın, Aydınlık bir ufuk açtın, Mehtâbsın ya Resulallah.   Bilgi çağı senden gelir, Aydınlığı nûrun verir, Kıymetini bilen bilir, Habibsin ya Resulallah.   Uzay çağı, bilgisayar, Nice modern vasıtalar, Menşei hep Kur’anda var, Rahmetsin ya Resulallah.   Önem verdin tecrübeye, İlmi, fenni öğrenmeye, Yol gösterdin ileriye, Işıksın ya Resulallah.   Seni seven, bize yârdır, Sensiz bize, dünya dardır, Her şey senin için vardır, Nimetsin ya Resulallah.   Senden aldı fikriyâtı, İlmi, fenni ve sanatı, Faydalandı Doğu, Batı, Öndersin ya Resulallah.  

İki Cihanın Gülü

İki Cihanın Gülü   Bağımıza giresin, Baştan başa güldür gül. Muradına eresin, Çiçekler hep güldür gül.   Kurusu gül, yaşı gül, Toprağı gül, taşı gül, Ayağı gül, başı gül, Bostanımız güldür gül.   Bahçede gül dalı var, Kovanda gül balı var, Beyazı var, alı var, Koklanılan güldür gül.   Sevenler gül gönderir, Gözünden yaş indirir, Stresi gül dindirir, İlaçları güldür gül.   Kokar gül tutan eller, Dikensizdir bu güller, Ne derse desin eller, Bize gelen güldür gül.   Gülü nazik tutarlar, Sevenler, gül atarlar, Gül alıp, gül satarlar, Yerler gökler, güldür gül.   Açılır gonca güller, Gül kokar, tutan eller, Salevat söyler diller, Resul teri güldür gül.   Hoca, bu övgü neden? Bu aşk değil çiçekten, Koku gelir Resul’den, İki cihan güldür gül.   (Sallallahü Aleyhi Vesellem) Alıntı

Merhaba

Merhaba   Ey enbiyanın serveri, Ey evliyanın rehberi, Âlemlerin peygamberi, Ehlen ve sehlen merhaba.   Sen canların cananısın, Gönüllerin fermanısın, İki cihan sultanısın, Ehlen ve sehlen merhaba.   Yunus söyler doğru sözü, Dergâhına sürer yüzü, Mahşer günü bekler bizi, Ehlen ve sehlen merhaba.   (Sallallahü Aleyhi Vesellem) Alıntı

Sensin

  Sensin   Âleme rahmet olan, Sensin yâ Resulallah. Bilene nimet olan, Sensin yâ Resulallah.   Âşıkların cananı, Dertlilerin dermanı, İki cihan sultanı, Sensin yâ Resulallah.   Çoktur günah çeşidi, Okuyoruz tevhidi, Hüdayi’nin ümidi, Sensin yâ Resulallah.   (Sallallahü Aleyhi Vesellem) Alıntı