Kayıtlar

50 Sünneti Seniyye

50 Sünneti Seniyye 1- Sessiz ağlamak. 2- Kıyafeti çıkarınca katlamak. 3- Heybetli görünmek. 4- Sevdiği birisine, onu sevdiğini söylemek. 5- Çocukların başını okşamak. 6- Namazı vaktinde kılmak. 7- Sohbet etmek. 8- Affetmek. 9- Alçak gönüllü olmak. 10- Eve girerken, ev boşta olsa selam vermek. 11- Sürme çekmek. 12- Alışverişte pazarlık yapmak. 13- Güzel koku sürmek. 14- Çalışmak. 15- Yapılan iyiliğe karşılık teşekkür etmek. 16- Yemeklerin ağzını kapalı tutmak. 17- Yünlü güzel elbiseler giymek. 18- Çok uzun giyinmemek. 19- Çatlak bardaktan su içmemek. 20- Latife yapmak ve kahkaha ile gülmemek. 21- Beyaz ve yeşil elbise giymek. 22- Kabak yemeği yemek. 23- Ölümü hatırlamak. 24- Yeri gelince konuşmak. 25- Süt içmek. 26- Yoldaki engeli kaldırmak ve ayağa takılabilecek şeyleri kenara koymak. 27- Sofradan doymadan kalkmak. 28- Düzenli olmak. 29- Ezanı dinlemek. 30- Yemeği, iki öğün yemek. 31- Yemeğe tuzla başlamak. 32- Yemekte

Her Şey O'ndan

Ne Sandın?   Dil ne bilir, şekeri, şerbeti, Aldığın lezzeti, baldan mi sandın! Ne arı, ne de ağaç verir nimeti Elmayı, narı daldan mı sandın!   Baharı gönderir al gelin gibi, Bir hazine ki görünmez dibi, O Cemil'dir Cemal O'nun tecellisi Güzeli yeşilden, aldan mi sandın!   Çok istesen de inadın olmaz, Takdirden öte muradın olmaz, O uçurursa, senin kanadın olmaz, Uçmayı kuştan, kartaldan mi sandın!   O'nun emriyle göktedir varlıklar, O'nun emriyle yerde kalabalıklar O dilerse, kavga çıkar balıklar, Su düzenli hayatı, faldan mi sandın!   Gördüğün, göremediğin... Göz O'nun Bildiğin, bilemediğin... Öz O'nun Dediğin, diyemediğin... Söz O'nun Kelamı dudaktan, dilden mi sandın!   O dilerse, azlar çok olur, O dilerse varlar yok olur, O dilerse açlar tok olur, Tokluğu paradan puldan mi sandın!   İbrahim duada Nemrut'un ateşinde, Ateşler gülzar olur, türlü esrar işinde, Oğul razı kurbandır, babası

Ölüm Vardır Gafil Olma

Ölüm Vardır Gafil Olma Ölüm vardır, gâfil olma, Sakın meyletme dünyaya! Kapılma dünya malına! Sakın aldanma dünyaya. Durma çalış emr-i Hakka Gücün yettikçe icraya! Gelenler hep sefer eyler, Muhakkak dâr-ı ukbaya! Yüzün dön, ilticâ eyle, Cenâb-ı Zât-i Mevlâya! Şu dünya değil mi yalan? Gelen bir bir geçer, durmaz, Hani deden, hani atan? Ne oldu, kimseler sormaz. Hani nerde anan, baban? Bu dünya kimseye kalmaz. Gelenler hep sefer eyler Muhakkak dâr-ı ukbaya. Yüzün dön, iltica eyle, Cenâb-ı Zât-i Mevlâ’ya! Ecel çıka gelir bir gün, Ondan hiç kurtulan var mı? Hani ölmez sanılanlar? Bakın hiç kurtulan var mı? Hani şahlar ve sultanlar, Bakın hiçbir nişan var mı? Gelenler hep sefer eyler Muhakkak dâr-ı ukbaya. Yüzün dön, iltica eyle, Cenâb-ı Zât-i Mevlâ’ya! Kelimeler: İcra: Yerine getirme Dâr-ı ukba: Ahiret yurdu İltica: Sığınma

Öyle Bir Zaman Gelecek ki… (Hadis-i Şerifler)

Öyle Bir Zaman Gelecek ki… (Hadis-i Şerifler) 001-   - Hz. Ali radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gün): "Gençlerinizin fıska düştüğü, kadınlarınızın azdığı zaman haliniz ne olur?" diye sormuştu. (Yanındakiler hayretle): "Ey Allah’ın Resulu, yani böyle bir hal mi gelecek?" dediler. "Evet, hatta daha beteri!" buyurdu ve devam etti: "Emr-i bi'l-ma'rufta bulunmadığınız, nehy-i ani'l-münker yapmadığınız vakit haliniz ne olur?" diye sordu. (Yanındakiler hayretle:) "Yani bu olacak mi?" dediler. "Evet, hatta daha beteri!" buyurdular ve sormaya devam ettiler: "Münkeri emredip, ma'rufu yasakladığınız zaman haliniz ne olur?" (Yanında bulunanlar iyice hayrete düşerek): "Ey Allah’ın Resulu! Bu mutlaka olacak mi?" dediler. "Evet, hatta daha beteri!" buyurdular ve devam ettiler: "Ma'rufu münker, münkeri de ma'ruf addettiğ

Dürüstlük Yarışması ve Geleceğin Padişahının Seçilmesi

Dürüstlük Yarışması ve Geleceğin Padişahının Seçilmesi Padişah, bir gün halkın bütün çocuklarını bir meydana toplar ve her birine 1 saksı ve 1 çiçek tohumu verir. En iyi ve en güzel çiçeği yetiştiren çocuğun: “Kendisinden sonra; geleceğin padişahı” seçileceğini söyler. Bütün çocuklar 1 yıl boyunca her gün tohumlarını sularlar, saksılarını güneşe doğru çevirirler. O gün gelir bütün çocuklar saksılarını eline almış, padişahın huzuruna çıkmak için heyecanla beklerler. En güzel, renga renk çiçekleri yetiştirmişlerdir. Fakat bir çocuğun saksısında ne bir çiçek ne de bir çimlenme vardır. O çocuk annesine: “- Annecim ben gitmek istemiyorum utanıyorum herkesin çiçeği ne kadar güzel büyümüş benimki hiç büyümedi!" der… Annesi de: “- Olsun oğlum sen denedin çabaladın gayret gösterdin ama senin çiçeğin büyümedi. Sen yine de gideceksin o meydana!" demiş. Padişah bütün çocukları tek tek geziyor… Bizim çiçeği büyümeyen çocuk da kuytu bir yerde saklanmış bekliyor