Kayıtlar

Cennete Girmek İstemeyenler

Cennete Girmek İstemeyenler Ebû Hüreyre   radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah   sallallahu aleyhi ve sellem: “İstemeyenler dışında, ümmetimin tamamı cennete girer!” buyurdu. Bunun üzerine: Sahâbe-i kirâm, cenneti istemeyenlerin kimler olabileceğini merak edip şaşırdılar ve Resûl-i Ekrem'den bunu öğrenmek istediler. – Ey Allah’ın elçisi, cennete girmeyi kim istemez ki? Denildi. Peygamber Efendimiz: – “Bana itaat edenler cennete girer, bana karşı gelenler cenneti istememiş demektir!” Buyurdu. (Buhârî, İ’tisâm 2) Cennete girmeyi istemeyenler Cennete girmeyi istemeyenleri iki sınıfta toplamak veya iki şekilde anlamak mümkündür. Adına “ümmet-i dâvet” denilen ve kendilerine İslâm tebliği ulaştırılan kimseler, şâyet bu daveti kabul etmezler, yani Müslüman olmazlarsa, kâfir diye adlandırılırlar. Bir diğer grup ise, “ümmet-i icâbet”denilen ve İslâm’ı kabul etmiş olanlardır. Bunlar, örnek nitelikte olması gereken insanlardır. Fakat b

Cennetle Müjdelenen Sahabeler (Aşere-i Mübeşşere)

Cennetle Müjdelenen Sahabeler (Aşere-i Mübeşşere) "Sizden fetihten önce infak eden ve savaşan kimse ile fetihten sonra infak edip savaşan elbette bir olmaz. İşte onlar, bundan sonra infak edip savaşanlardan derece bakımından daha yüksektirler. Bununla beraber Allah her birine cennet vaad eder. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır." (Hadid, 57/10) Müminlerin ulaşmak istediği hedeflerden biri de cennete girmektir. Çünkü Kur'ân-ı Kerim, insanlara yarışırcasına cennete koşmalarını emretmektedir. "Rabbiniz tarafından bir mağfirete, genişliği göklerle yer kadar olan ve muttakiler için hazırlanmış olan bir cennete doğru yarışırcasına koşuşun." (Al-i İmran, 3/133) Kimin cennetlik olduğu ahirette belli olacaktır. Fakat Allah sahabeye daha bu dünyada iken cenneti vaad etmiştir. "Sizden fetihten önce infak eden ve savaşan kimse ile fetihten sonra infak edip savaşan elbette bir olmaz. İşte onlar, bundan sonra infak edip savaşanlardan derece bakımından

Doğru Yolu Bulmak İçin Dua

Doğru Yolu Bulmak İçin Dua اَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقّاً، وَارْزُقْنِا اتِّبَاعَهُ، وَأَرِنَا الْبَاطِلَ، بَاطِلاً وَارْزُقْنِا اجْتِنَابَهُ، بِحُرْمَةِ سَيِّدُ الْبَشَرِ عَلَيْهِ وَعَلَى آلِهِ اَلصْحَابِهِ مِنْ الصَّلَوَاتِ أَفضَالُهَا وَمِنْ التَّسْلِيمَاتِ أَكْمَلُهَا. Okunuşu: Allahümme erinelhakka hakkan verzuknâ ittibâ’ahü ve erinel bâtıla bâtılan verzuknâ ictinâbehü bi-hurmeti Seyyidil-beşer. Aleyhi ve alâ âlihi ve eshâbihi minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ. Anlamı: Ya Rabbi! Doğruyu bize doğru olarak göster ve ona uymayı bize nasip et ve yanlış, bozuk olan şeylerin yanlış olduklarını bize göster ve onlardan sakınmamızı nasip et! İnsanların en üstünü hürmetine bu duamızı kabul buyur! Kaynak: Mektubatı Rabbani 272. mektup

Güzel Dilekler Duası

Güzel Dilekler Duası Hz. Ali Radiyallahü Anh’dan rivayet olunduğuna göre Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, şöyle buyurmuştur: ‘Her kim ömrünün uzun (bereketli ve mutlu) olmasından hoşlanırsa, düşmanlarına karşı yardım olunmayı severse, rızkında bolluk olmasını dilerse, kötü ölümden korunmayı isterse; akşama erdiğinde ve sabaha kavuştuğunda (şu tesbih, tehlil ve tekbiri) üç kere söylesin! سُبْحَانَ اللّٰهِ مِلْءَ الْمِيزَانِ مُنْتَهَى الْعِلْمِ وَ مَبْلَغَ الرِّضَا وَزِنَةَ الْعَرْشِ لَا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ مِلْءَ الْمِيزَانِ وَ مُنْتَهَى الْعِلْمِ وَمَبْلَغَ الرِّضَا وَزِنَةَ الْعَرْشِ وَاللّٰهُ أَكْبَرُ مِلْءَ الْمِيزَانِ وَمُنْتَهَى الْعِلْمِ وَمَبْلَغَ الرِّضَا وَزِنَةَ الْعَرْشِ Okunuşu: Sübhânellâhi mil’el-mîzân ve müntehe’l-ilmi ve mebleğa’r-rızâ ve zinete’l-Arş. Ve Lâ ilâhe illellâhu mil’el-mîzân ve müntehe’l-ilmi ve mebleğa’r-rızâ ve zinete’l-Arş. Ve Allâhu ekberu mil’el-mîzân ve müntehe’l-ilmi ve mebleğa’r-rızâ ve zinete’l-Arş.” Anlamı:

Bulunmayan Hızır Kendi Geldi

Bulunmayan Hızır Kendi Geldi Padişahlardan biri memleketinde bozulan düzeni yeniden ihya etmekte milletine doğru yolu gösterip onların birbirleri arasında kardeşçe ve insanca yaşamalarını teminde son derece güçlük çekiyordu. Birisi sadrazam olmak üzere üç tane veziri vardı ama hiç birisi padişahın istediği gibi memleket ve millet için çalışarak gereken sükûn ve istikrarı sağlayamıyordu. Bu durum karşısında ne yapacağını şaşıran padişah Hızır (as)’ı bulup gerekli aklı O’ndan almaya ve O’nun dediğini yapmaya karar verdi. Memleketin her yanına haberciler gönderen padişah Hızır (as)’ı bulup getirene çok büyük ihsanlarda bulunacağını ve onları dünyalık olarak ihya edeceğini bildirdi. O muhitte bir alim vardı ki ilmine rağmen çok sefalet içinde, ailesinin geçimini teminde bile son derece güçlük çekiyordu. Bu alim zat padişahın huzuruna çıktı. Hızır’ı kendisinin bulabileceğini söylerek iki at ve bir miktar da para verilmesini istedi. “- Diyar diyar gezip Hızır’ı bulacağım. Bu iki at

Allah’ü Teâlâ’nın En Çok Sevdiği Davranış

Allah’ü Teâlâ’nın En Çok Sevdiği Davranış عَنْ اِبْنِ عَبَّاسٍ رَضِىَ اللهُ تَعَالَى عَنْهُمَا قَالَ: إِنَّ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: إِنَّ اَحَبَّ الْاَعْمَالِ اِلَى اللهِ بَعْدَ الْفَرَائِضِ إِدْخَالُ السُّرُورِ عَلَى الْمُسْلِمِ Hz. Abdullah b. Abbas’tan Radiyallahü Anh’dan nakledildiğine göre, Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur: “Farz ibadetlerden sonra Allah’ın en çok sevdiği davranış bir Müslümanı sevindirmektir.” [1] İnsanlığın zamanlar ve mekânlar aşan biricik önderi Efendimiz Hz. Muhammed aleyhisselam’ın bu veciz ifadesi, kişi ve toplum mutluluğunu sağlayacak en etkili yolu haber vermektedir. Bir toplum düşünün ki orada kafalar ve gönüller ilahî akide ile dopdoludur. [2] Allah sevgisi ve saygısı (takva), o toplum fertlerinin bütün yapıp ettiklerine yön veren yegâne ölçüdür. [3] Hz. Muhammed aleyhisselam’ın hayatı ve talimatları, onların mükemmel insan (insan-ı kâmil) olma yolunda kendilerini benzetebilecekleri en ideal portredi

Şaşırtan “e-mail”

Şaşırtan “e-mail”             Adamın biri yeni ulaştığı otele kaydını yaptırır.           Odasına girdiğinde masada bir bilgisayar görür ve karısına “e-mail” atmaya karar verir.           Fakat yazdığı mesajı farkında olmadan yanlış bir adrese gönderir...           Tam bu sırada farklı bir yerde kadın, kocasının cenaze töreninden evine yeni dönmüştür ve bilgisayarındaki maili görür.           Arkadaşlarından geldiğini düşündüğü maili okuyunca olduğu yere yığılıp kalır.           Odaya giren annesi yerde yatan kızını ve ekrandaki mesajı görür.                     Kime: Sevgili karıma           Konu: Yerime ulaştım.           Benden haber aldığında şaşıracağından eminim.           Burada bilgisayar var ve sevdiklerimize e-mail gönderebiliyoruz. Buraya yeni ulaştım ve kaydımı yaptırdım. Her şey yarın senin buraya geleceğini düşünülerek hazırlanmış. Seninle buluşmayı dört gözle bekliyorum. Umarım benim gibi sorunsuz bir yolculuk geçirirsin.           Not: Bur

Osmanlı İmparatorluğu’nun Şanlı Tarihi Boyunca İdare Ettiği Ülkeler

Osmanlı İmparatorluğu’nun Şanlı Tarihi Boyunca İdare Ettiği Ülkeler           Osmanlı Devleti hangi ülkeye kaç yıl hükmetmiştir? Osmanlı Devleti’nin 623 senelik şanlı tarihi boyunca idare ettiği ülkeler…           Osmanlı Devleti, 623 senelik şanlı tarihi boyunca 60 kadar ülkeyi hâkimiyeti altına alıp, aşağıda gösterilen sürelerde adâlet tevzî ederek idare etmiştir: ·         Bulgaristan: 545 sene ·         Ege Adaları: 541 sene ·         Yugoslavya: 539 sene ·         Romanya: 490 sene ·         Arnavutluk: 435 sene ·         İsrail: 402 sene ·         Ürdün: 402 sene ·         Irak: 402 sene ·         Lübnan: 402 sene ·         Suriye: 402 sene ·         Yemen: 401 sene ·         Kenya: 400 sene ·         Bornu: 400 sene ·         Birleşik Arap Emirlikleri: 400 ·         Gine: 400 sene ·         Mozambik: 400 sene ·         Tanzanya: 400 sene ·         Uganda: 400 sene ·         Umman: 400 sene ·         Gürcistan: 400 sene ·