Kayıtlar

Helâl Haram Gözetiyor mu?

Helâl Haram Gözetiyor mu? Hazret-i Ömer Radiyallahu Anh da şöyle der: “– Bir kimsenin kıldığı namaza, tuttuğu oruca bakmayınız!” – Konuştuğunda doğru söylüyor mu? – Kendisine bir şey emânet edildiği zaman emânete riâyet ediyor mu? – Dünya ile meşgul olurken helâl-haram gözetiyor mu, ona bakınız!” (Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VI, 288; Şuab, IV, 230, 326)

Sen Onu Tanımıyorsun!

Sen Onu Tanımıyorsun! Bir kişi Hazret-i Ömer Radiyallahü Anh’ın yanında başka birini medhediyordu. Hz. Ömer Radiyallahü Anh ona: “–Medhettiğin kişiyle hiç yolculuk yaptın mı?” diye sordu. O: “–Hayır.” dedi.   “–Alışveriş gibi ictimâî bir muâmelen oldu mu?” “–Hayır!”   “–Peki, sabah-akşam ona komşu oldun mu?” “–Hayır.” Bu cevaplar üzerine Hazret-i Ömer Radiyallahü Anh şöyle dedi:   “–Kendisinden başka ilâh olmayan Allah Teâlâ’ya yemin ederim ki sen onu tanımıyorsun!”

Aldanma Gönül

Aldanma Gönül Yalan söz moda oldu, şimdi bozuldu mertlik, Modaya uymak için, yolundan sapma gönül, Döner isen sözünden, buna denir namertlik, Söz verince bir yere, her yere bakma gönül! İşler iyi giderse, benim sayemde demek, Hata olduğu zaman, başkasına yüklemek, Kul hakkına girmektir, bu günahı bilmemek, İşlerinde kendini, hatasız sanma gönül! Hesaba çek kendini, gör halini şu anda Herkesle iyi geçin, sıkıntı var her yanda, Suçsuz insan arama, az bulunur cihanda, Fitne fesat zamanı kimseye kızma gönül! İman saklandı kaldı, küfr sel gibi akıyor, Edep nerede kaldı, nefs azdıkça azıyor, Alametlerin hepsi, ilmihalde yazıyor, Sen nasihatlere uy, sakın aldanma gönül! Aldanma deli gönül, dünyanın elemine, Dileğim var elbette, büyükler keremine, Gitmeyi arzularım, hakikat âlemine Durma sanal âlemde, geride kalma gönül! Mahmut Sağırlı

Ordunun Duâsı

Ordunun Duâsı Yılmam ölümden, yaradan, askerim; Orduma, “gâzî” dedi Peygamberim. Bir dileğim var, ölürüm isterim: Yurduma tek düşman ayak basmasın. Âmin! Desin hep birden yiğitler, “Allâhu ekber! “ gökten şehitler. Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Türk eriyiz, silsilemiz kahraman... Müslümanız, Hakk’a tapan Müslüman. Putları Allah tanıyanlar, aman, Mescidimin boynuna çan asmasın. Âmin! Desin hep birden yiğitler, “Allâhu ekber! “ gökten şehitler. Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Millet için etti mi ordum sefer, Kükremiş aslan kesilir her nefer, Döktüğü kandan göğe vursun zafer, Toprağa bir damlası boş akmasın. Âmin! Desin hep birden yiğitler, “Allâhu ekber! “ gökten şehidler. Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Allâhu ekber! Ey Ulu Peygamberimiz nerdesin? Dinle minâremde öten gür sesin! Gel, bana yâr ol ki cihan titresin, Kimse dönüp süngüme yan bakmasın. Âmin! desin hep birden yiğitler, “Allâhu ekber! “ gökten şehidler. Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Allâ

Yeryüzünde Kaç Yıl Kaldınız?

Yeryüzünde Kaç Yıl Kaldınız? Allâh Teâlâ:   Mahşer günü   '- Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?' diye sorar.   'Bir gün veya bir günden de az kaldık. Sayanlara sor!' derler. "Gerçekten çok az kaldınız. Keşke bilseniz!' buyurur." - Bu ayet kimlerle ilgilidir, açıklar mısınız? Değerli kardeşimiz, Muminun suresinin 112-116. ayetlerinde geçen bu diyalog, Allah ile cehennemdekiler / veya sura üflenmekle kabirden kalkan cehennemlikler arasında gerçekleşir. Allah veya cehennemliklere der ki: “Size kalsa, dünyada kaç yıl kaldınız?” Onlar, azabın verdiği dehşetin sersemliğinden ötürü; “Bir gün veya daha da az. Ne bilelim, isterseniz bunu tam tamına aklında tutanlara sor! Zira bizim aklımız başımızdan gitmiş durumda.” diye cevap verirler. Bunun üzerine Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Siz, doğrusu pek az kaldınız. Çünkü siz dünyayı ebedi bir mutluluk diyarı sanıyordunuz ve ahiretin olmadığına inanıyordunuz. Şimdi ise, asıl ebedi hayatın

Soruyu Usturuplu Sorabilmek

Soruyu Usturuplu Sorabilmek İki arkadaş hararetle tartışıyormuş: Tartıştıkları konu, sigara içerken İncil okunup okunmayacağı imiş. Sonuç alamayınca Papa`ya sormaya karar vermişler. Papa’nın yanına gidip sırayla sorularını sormuşlar. Biri olumsuz cevap alırken diğeri, izin almayı başarmış. İzin alamayanın sorduğu soru: - Papa hazretleri, İncil okurken canım sigara içmek istiyor, içebilir miyim? - Oğlum, İncil okunurken Tanrı ile ilgilenmen lazım. O sırada dikkatinin dağılmaması lazım. O yüzden İncil okurken sigara içilmez. İzin alanın sorduğu soru ise: - Papa hazretleri, sigara içerken canım İncil okumak istiyor ama sigara içiyorum diye İncil'i elime alamıyorum, sizce okuyabilir miyim? - Oğlum, her nerede ve ne koşulda olursan ol, İncil okuma isteği duyarsan okuyabilirsin. Kıssadan hisse: 1) Esas olan, aldığın cevap değil, sorduğun sorudur. 2) Beceri; almak istediğin yanıtı alabileceğin soruyu sorabilmektir.

Sevgi Var Oldukça...

Sevgi Var Oldukça... Yaşlı kadın, usulca odasından çıktı. Salondan torunu ile gelinin sesleri geliyordu: "-Oğlum, sofra hazır, çorbanı koydum; haydi gel de soğutmadan ye!" Salonun en kuytu yerine geçti, yerde kendine ait köyden getirdiği minderin üzerine oturdu. Çocuk, babaannesini görünce: "-Baba anneciğim, gel beraber yiyelim!" dedi. Yaşlı kadın manidar bir şekilde iç çektikten sonra: "-Evin erkeği gelmeden akşam sofrasına oturulmaz. Hele babanız gelsin, beraberce yeriz inşallah!" dedi. Evin gelini: "-Aman anneciğim, eskidenmiş onlar! Şimdi acıkan yemek sofrasına oturur, o da gelince yer." dedi. Yaşlı kadın: "-Kızım, nasıl insanların bir edebi, hayâsı, iffeti varsa, evlerin de iffeti ve edebi vardır." Torunu dayanamayarak alaycı bir tavırla söze karıştı: "-Yaa babaanne, neymiş bu evlerin iffeti... Anlat bakalım, merak ettim!" dedi. Yaşlı kadın söze başladı: "-Biz küçükke

Salavatı Fatih

Salavatı Fatih اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلٰى سَــيِّــدِنَا مُحَمَّدِ ۨالْفَاتِحِ لِمَا اُغْلِقَ، وَالْخَاتِمِ لِمَا سَبَقَ، نَاصِرِ الْحَقِّ بِالْحَـقِّ، الهَادِي اِلٰى صِرَاطِكَ الْمُسْتَقِيمِ، وَعَلَى آلِهِ . وَاَصْحَابِهِ حَقَّ قَدْرِهِ وَمِقْدَارِهِ الْعَظِيمِ Okunuşu: Allahümme Salli ve Sellim ve Bârik Alâ Seyyidinâ Muhammedinil Fâtihi limâ Uğlika vel Hâtimi li mâ Sebeka   Nâsırıl Hakkı bîl Hakkı Vel Hâdî ilâ Sıratıkel Müstekıymi ve Alâ Alihi Ve Ashâbihi Hakka Kadrihi ve Mikdârihil Aziym. Anlamı: Allah’ım! Kapalılıkları açan, geçmişe son veren, hakka hakikatla destek olan, mahlukatı senin doğru yoluna ileten Efendimiz Muhammed’e O’nun aline ve ashabına O’nun yüce kadr ü kıymetince salat eyle selam eyle ve O’nu mübarek kıl!

Biz Bugün Allah İçin Ne Yaptık?

Biz Bugün Allah İçin Ne Yaptık? Bir zamanlar bir adam yaşarmış. Bu adam bir olay neticesinde hayatını kaybeder ve karşısında sorgu sual meleklerini görür... “Seni, demişler bugünden sınava tutalım ilk olarak kolay bir soru soralım...” Adam sevinmiş ve hemen kabul etmiş... Melekler sormuş: “Bugün Allah için ne yaptın?” Adam soruyu gülüp tebessüm ederek başlamış anlatmaya: “Bugün tüm namazlarımı kıldım, ayrıca nafile namazlarda kıldım, ramazan ayı olduğu için orucumu tuttum ve Allah’a dua ettim!” der... Bu sefer melek tebessümle başlamış konuşmaya: “Sen beş vakit namazı görevin olduğu için kıldın, Fazladan kıldığını ise cehennem korkusundan kıldın, orucunu cennetteki rahatlık için tuttun, duayı da isteklerin olduğu için ettin...” Melek tekrar sormuş: “Bugün Allah için ne yaptın?” Adam yarı yıkılmış halde; “Bugün sadakamı ve zekâtımı verdim, helâlim olmayanı almadım hatta bakmadım bile…” demiş Melek aşık olunası bir tebessümle başlamış konuşmay

Günahları Affettiren Ameller

Günahları Affettiren Ameller   Horasan melik ve kahramanlarından Amr bin Leys’in hâli, buna güzel bir misâldir. Vefâtından sonra onu sâlih bir zât rüyâsında görmüştü. Aralarında şu konuşma geçti:   “– Allah sana nasıl muâmele etti?”   “– Allah beni affetti.”   “– Hangi amelin sebebiyle affetti?”   “– Bir gün bir dağın zirvesine çıkmıştım. Yüksekten askerlerime bakınca, sayılarının çokluğu hoşuma gitti ve:   “Keşke Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem zamanında yaşasaydım da O’na yardım edip destek olsaydım, (O’nun yolunda fedâyı cân eyleseydim)…” diye duygulandım. İşte bu niyet ve iştiyâkıma karşılık, Yüce Allah’ü Teâlâ beni af ve mağfiretine mazhar eyledi.” (Kadı Iyâz, Şifâ, II, 28-29)   Nitekim bir hadîs-i şerîfte:   “Mü’minin niyeti, amelinden hayırlıdır.” buyrulmaktadır. (Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, II, 194)   Beden için ruh ne ise, amel için hâlis niyet de o mevkîdedir. Buna mukâbil, ibadet ve sâlih amellerde samimiyetsizlik, riyâ ve gösterişe kaçma

Benim İçin Bu Gün Ne Yaptın?

Benim İçin Bu Gün Ne Yaptın? Allah Celle Celâlühü Hz. Musa Aleyhisselâm’a bir gün sorar: “Ya Musa benim için bu gün ne yaptın?” “Yarabbim Senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim, ismini çok zikrettim!” Allah Celle Celâlühü tekrar sordu: “Namaz kılmak senin için burhandır, oruç seni cehennemden koruyan kalkandır, zekât mahşer günü herkes sıcaktan yanarken sana gölge yapacaktır, zikir de o gün karanlıkta sana nur olacaktır. Benim için ne yaptın?” Hz. Musa Musa Aleyhisselâm: “Ya rabbim Senin için olan amel hangisidir? Senin için ne yapılır?” Allah Celle Celâlühü de buyurdu ki: “Sevdiğim kulumu benim için sevdin mi, düşmanımı da düşman bildin mi?” Diye buyurdu. Hz. Musa Aleyhisselâm da Allah’ü Teâlâ'nın sevdiği amelin  “O'nun dostlarını sevmek ve düşmanlarını sevmemek ” olduğunu anladı. Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem  “Allah’ü Teâlâ için birbirini seven, hayatını böyle geçiren ve bu hal üzere ve

Bir Oku Bin Düşün!

Bir Oku Bin Düşün! Mukaddeme Bismillahirrahmanirrahim Cimri küçük fakat anlatmak istediği mesele bakımından çok büyük olan bu Risalenin ismini “Bir Oku Bin Düşün” koymamız elbette sebepsiz değildir. Allah Celle Celâlüh yüce kitabı Kuran-ı Kerim’inin birçok ayetlerinde biz insanları düşünmeye (tefekküre) davet etmektedir. Herhangi bir kitabı, bir yazıyı okuyup geçersek, hikmetini düşünmezsek, faydasından istifade edemeyiz, zararından korunamayız. İşte onun için bu küçük risalenin ismini de ilham alarak okuyun ve düşünün. Çünkü ifadeye çalıştığı mevzu, Allah’ın dostlarına dost, düşmanlarına düşman olmanın elzemliği mevzuudur. Ebedi saadetimizi kazanmak Cehennem ateşinden kurtulmak mevzuudur. Bütün bunlar küçümsenecek meseleler değildir. İtiraz edilemeyecek eserlerden meydana getirdiğimiz kati delillerle karşınıza çıkmış bulunuyoruz. Bu mevzuda daha pek çok deliller bulmak mümkündür. Ancak meseleyi anlatmak bakımından bu kadarını kâfi gördüğümüzden fazla araştırma ya