Kayıtlar

Bir Annenin Kızına Nasihatleri

Bir Annenin Kızına Nasihatleri   ·       Yürek sızım, inci tanem, gözümden sakındığım, koklamaya kıyamadığım ciğerparem, can kızım! ·       Sana anlatacaklarımı dinle ve sakın unutma... ·       Çünkü bu dünyada sana annenden daha yakın bir dost bulamazsın... ·       Sen benim en değerli hazinemsin kızım... ·       Bana Rabb'imin en güzel hediyesi sin... ·       Sen geleceğin annesisin... ·       Ayaklarının altına cennet serilensin. ·       Toplumun öğretmenisin… ·       Rabb’ini tanı, kulluğun tadına var ve O’ndan gelen her şeye razı ol ki, ·       O’da senden razı olsun... ·       Şunu bil ki; seni Yaratan Rabbin seni senden iyi tanır... ·       Senin için en doğru olanı O bilir... ·       Can parçam, hayâsız insanların çirkin hayallerinde aktör olmanı istemem. Yaban bakışların seni incitmesine gönlüm razı olmaz... ·       Özgürlük yalnız Allah’ü Teâlâ’ya kullukta gizlidir... ·       Allah’ü Teâlâ’ya asi olarak insanları memnun etmeye çalışanlar hiç bir zaman mutlu olamazlar. Aç

Anaya Hizmet Cennet Kazandırır

Anaya Hizmet Cennet Kazandırır İki kardeş vardı. Yatalak annelerine bir gece biri, diğer gece öteki bakacaktı. Öyle anlaşmışlardı. Abid olan nafile ibadete çok düşkündü, sabaha kadar ibadet ederdi. Bunun için, kardeşine, (Bugün de anneme sen hizmete devam et, ben de yine ibadet edeyim) derdi. Annesine bakma sırası hiç ona gelmezdi. Kardeşi, onun da sevap kazanması için Abid olan kardeşine, bazen (Bugün sıra sende) derdi. Bu Abid genç, rica eder, sabaha kadar ibadetle meşgul olurdu. Yine bir gece sabaha kadar yaptığı ibadetten duyduğu hazdan dolayı kardeşine, her zaman olduğu gibi sırayı bozarak, (Bu gece de bana izin ver ibadet edeyim) dedi. Kardeşi kabul edip annesine hizmete gidince, bu ibadet etmeye koyuldu. Bir ara uyuya kaldı ve bir rüya gördü. Rüyasında nurani yüzlü bir zat buna dedi ki: -Kardeşin affedildi. Genç merakla sordu: -Ben niye affedilmedim? -Sen de affedildin ama kardeşinin yüzünden affedildin. -Ben Allah’ü Teâlâ’ya ibadet ediyorum. Kardeşim i

Şeytanla Savaşan Genç

Şeytanla Savaşan Genç Horasan’da bir genç vardı. Gönlü ilim aşkıyla mum gibi yanıyordu. Irak’a gitmiş, ilim peşinde bir hayli koştuktan ve birçok şey öğrendikten sonra memleketine dönmek üzere hazırlanmıştı. Adeta sevincinden köpürüp taşıyor, kendisini bir kelebek kadar nazlı görüyordu. Tam bu an ariflerden biri ile karşılaştı. Gönlü yüce arif onu denemek için: -Evladım, dedi. Horasan’da şeytan var mı? Genç atıldı: -A efendi, onun olmadığı yer mi var? -Orada şeytanla nasıl savaşırlar? -Ona karşı gelmekle! -Ya tekrar gelirse? -Yine ona karşı gelirler. -Tuhaf şey! -Neden tuhaf olsun? -Bütün ömrümüz şeytanla didişerek mi geçecek? Genç adamın aklı allak bullak oldu: -O halde ne yapmalı? Dedi. Yüce arif şöyle buyurdu: -Yolda azgın bir çoban köpeğine rast gelirsen sana dişlerini gösteren köpeği kovmakla uğraşmak kar etmez. Köpekten kurtulmanın en kestirme çaresi sahibini çağırmaktır. Çünkü sahibi ona hemen söz dinletir ve seni korur. Şeytanla savaşmanın yo

Salih Adam ile Salih Karısı

Salih Adam ile Salih Karısı İsrailoğulları  zamanında  salih bir adam varmış. Onun da salih bir karısı varmış. Allah’ü Teâlâ o zamanın peygamberine şöyle vahyeder: -"Filan salih kula git, söyle. Ben onun ömrünün yarısını zengin kıldım, yarısını da fakir. Eğer gençliğinde zengin olmayı seçerse, biz onu gençliğinde zengin kılar, ihtiyarlığında da fakir kılarız. Eğer zenginliği ihtiyarlığında isterse biz onu gençliğinde fakir, ihtiyarlığın da ise zengin kılarız." O zamanın peygamberi adama bunu bildirir. Adam karısına gelip, durumu anlatır ve: -"Bu hususta fikrin nedir?" diye sorar. Karısı: -"Sen seç" der. Adam karısına: -"Ben fakirliğin gençlikte olmasını seçtim. Çünkü ben o zaman yoksulluğa ve Rabbime ibadet etmeye sabredebilirim. İhtiyarladığım vakit, zengin olursam geçim sıkıntısı çekmem, yiyeceğim bulunur, Rabbime ibadet ve taatte bulunmaya da gücüm, kuvvetim bulunur. Bunun üzerine karısı şöyle der: -"Ey adam! Eğer gençlikte f

Evli Bayanlara İmam Gazali’den Nasihatler Var

Evli Bayanlara İmam Gazali’den Nasihatler Var İmam Gazali Hz. den Nasihatler; Şu şeyler, kadının kocasının yanındaki kıymetini ve gönlündeki muhabbeti artırır: 1. Kocasına ikramda bulunmak 2. Baş başa ve cima isteği olduğunda emirlerine itaat etmek 3. Onun menfaatlerini korumak 4. Ona zarar verecek şeylerden sakınmak 5. Çocuğunu terbiye etmek 6. Evde kalmaya razı olmak 7. Evin dışına çok az çıkmak 8. Kocasının yanında edepli davranmak 9. Onun sırrını saklamak 10. Emirlerine tahammül etmek 11. Yemek vakitlerinde yemeği hazır hâle getirmek 12. Onu daima hoş ve güler yüzle karşılamak 13. Ondan yapamayacağı şeyler istememek 14. İnatçı olmamak 15. Uyku anında örtünmeye dikkat edip fazla açılıp saçılmamak 16. Kocasının yanında ve arkasında sırrını muhafaza etmek; aile sırlarını başkasına açmamak.  (Alıntı)

İyi Niyet Karşılıksız Kalmaz

İyi Niyet Karşılıksız Kalmaz Yılların marangozuydu. Saçlarını o küçük atölyesinde ağartmıştı. Eskisi kadar işi yoktu artık. Fabrika mamulü eşyalar piyasayı istila etmişti. El işi özel imalat meraklıları dışında kimse gelmiyordu dükkânına. Hani neredeyse birer sanat eseri olan masalar, sehpalar, kitaplıklar yapar, geçimini bununla sağlardı. En iyi tahtaları kullanır, görülmedik bir özenle çalışırdı. Tahta mı gerekiyor, keresteciye mutlaka kendisi gider; ceviz, gürgen, çam cinsinden en iyi tahtaları bizzat seçip alırdı. Üzerlerinden en az bir yıl geçmedikçe bu tahtaları asla kullanmaz, kurumalarını beklerdi. Bu yüzden de yaptığı eserlerinde en küçük bir ayrılma, eğilme, bükülme olmazdı. İmal ederken pek az çivi kullanırdı, “Demir çivi eşyanın ömrünü kısaltır” derdi. İşinde gayet titizdi. Az konuşur, sorulan sorulara kısa cevaplar verir, ücret konusunda hiç pazarlık etmezdi. Tanıyanlar bilirlerdi bu huyunu, tanımayan müşteri gelir de fiyata itiraz ederse, sözü uzatmaz, “Ben ha

İnsanlığın Muhtaç Olduğu Adalet

İnsanlığın Muhtaç Olduğu Adalet İslamiyet’i, kendilerine ezeli düşman gören Batı için, tarihin şeref levhasına geçmiş ibretlik bir hadise okuyalım bugün... Şam’ın fethinde, Hâlid bin Velîd Radiyallahü Anh hazretleri, şehrin bir tarafından girdi. Kendisine karşı konulduğu için, kılıç kullanarak şehirde ilerliyordu. Hedefi, o zaman şehrin en büyük kilisesi olan, şimdiki "Emevî Camii" idi. Şehrin diğer tarafından da, Ebû Ubeyde bin Cerrâh Radiyallahü Anh hazretlerinin komutasındaki askerler yol alıyordu. Fakat, burada halk kendisine karşı koymuyordu. Bunun için rahat bir şekilde kılıç kullanmadan ilerliyorlardı. Tabiî ki, bunun ilk hedefi de, şehrin en büyük kilisesi idi. Müslümanlar, İslâm şehri olduğunun sembolü olarak, kılıç zoru ile aldıkları şehrin en büyük kilisesini câmiye çevirir, diğer kiliselere dokunmazlardı. İstanbul’un fethinde olduğu gibi. Bu iki büyük kumandan, aynı anda iki ayrı kapıdan bu kiliseye girdiler. Ve kilisenin ortasında birbirleri ile karşı

Boş Duranı Allah’ü Teâlâ Sevmez

Boş Duranı Allah’ü Teâlâ Sevmez Çalışmak ibadettir. Çalışan Allah’ın dostudur. Boş durmamalı. Onun dostu olmak, rızasını kazanmak için yılmadan yorulmadan çalışmalı... Bir gün, Peygamber efendimiz Aleyhisselâm, bir yerden geçerken, “Boş duran birine” selâm vermedi. Dönünce aynı adama selâm verdi. Eshâb-ı Kirâm aleyhimürrıdvân, şaşırıp: “Geçerken aynı adama selâm vermediniz, dönerken aynı adama niye selâm verdiniz!” diye hikmetini sordular. Buyurdu ki: “O adam giderken hiçbir iş yapmıyordu. Boş duranı Allah’ü Teâlâ sevmez. Allah’ü Teâlâ’ın sevmediğine ben niye selâm vereyim? Dönerken ise bir çöple olsa bile yeri karıştırıyordu. Yani bir şeyler yapıyordu. Onun için selâm verdim.” Buyurdular.

Allah’ü Teâlâ İçin Dost Edinmek

Allah’ü Teâlâ İçin Dost Edinmek Allah’ü Teâlâ Mûsâ Aleyhisselama sorar: -Ya Mûsâ benim için bir amel işledin mi? ... Mûsâ Aleyhisselam: -Ya Rab, senin rızan için namaz kıldım. Oruç tuttum. Sadaka ve zekât verdim. Allah’ü Teâlâ buyurur: -Bütün bu ibadetler senin içindir, namaz kıldın, sana burhandır; oruç tuttun sana cehennemden siperdir, sadaka gölge, zekât ise nurdur. Bunların hepsi sana, benim için ne yaptın? Hazreti Mûsâ: -Allah’ım! o halde senin rızan için olacak bir ameli bana bildir. Allah’ü Teâlâ hazretleri buyurur: -Ya Mûsâ! Benim için dost ve yine benim için düşman edindin mi? Allah’ü Teâlâ için sevdiği kardeşliğini ziyarete giden kimsenin yoluna Allah’ü Teâlâ bir melek gönderir. Melek: Nereye gidiyorsun? Adam: Falan kardeşimin ziyaretine gidiyorum. Melek: Onunla görülecek bir işiniz mi var? Adam: Hayır. Melek: O adamla hısım ve akrabalığınız mı var? Adam: Hayır. Melek: Yoksa onun sende bir şeyi mi var?

Sermayesi Eriyen Adama Acıyın

Sermayesi Eriyen Adama Acıyın Bir veli pazara gider. Pazarda pazarcı malını satmak için şöyle bağırıyor: —Sermayesi eriyen adama acıyın! Bu sözü duyan veli düşer bayılır. Onu görenler hemen koşar yanına gelir ve ayılması için elini yüzünü ıslatırlar. Bir müddet sonra kendine gelir. Etrafında toplanan meraklı kalabalık dayanamayıp sorar: — Efendim, size ne oldu böyle, bir rahatsızlığınız mı var? Ansızın düşüp bayıldınız. Sizi böyle görünce bizlerde üzüldük ve de merak ettik bu halinizi. Mahsuru yoksa bizimle paylaşır mısınız sizi bu hale düşüren nedir? — Evladım, az önce buz satan kardeşinizin sözü beni çok etkiledi. O malını satmak için kullandığı cümleler beynime balyoz gibi indi. Ayakta duracak dermanım kalmadı. Yığılıp kalmışım. O, “Sermayesi eriyen adama acıyın.” dediğinde ben de kendimi düşündüm. Her gün ömür sermayem eriyip gidiyor. Bir daha telafisi olamayacak. En önemli sermayemi verimli kullanamazsam halim nice olur? Nefsimin serkeşliği beni korkutuyor. Rabb