Kayıtlar

Kabirde Yüzleşme

Kabirde Yüzleşme Bütün yaşantım koca bir balonmuş Ta ki patlayınca anladım. Yediklerim yaptıklarım hepsi yalanmış; Ta ki kabre konulunca anladım. Hani evlatlarım eşim dostum nerede? Hepsi bırakıp gittiler beni bu karanlık yerde Kim bir mum yakacak şimdi? Bu kabirde her yer karanlık zindan gibi. Kaldım şimdi kabirde tek başıma Feryadım karıştı gözyaşıma Korkuyorum korkuyorum huzuruna varmaya Medet! Medet ya Rasülallah! Bütün yaşantım koca bir balonmuş Ta ki patlayınca anladım. Yediklerim yaptıklarım hepsi yalanmış; Ta ki kabre konulunca anladım. Hani evlatlarım eşim dostum nerde? Beni bırakıp gittiler bu karanlık yerde… Ah… Çekmek nafile biliyorum. Dönüş var mı acaba geçmişe? Sorgu melekleri gelmeden Kim tutar elimi kurtarır kabirden? Hayatım film şeridi gibi geldi karşıma Ne ahmak adammışım be! Her gün binlerce kişi ölürken Bana da bir gün sıranın geleceğini bilmeden. Ah… Çekmek nafile biliyorum. Dönüş var mı aca

Hz. Mevlânâ’nın Ölüm Anlayışı

Hz. Mevlânâ’nın Ölüm Anlayışı Şeb-i Arus, düğün gecesi anlamına gelir. Hz. Mevlana, ölüm gecesinin “Şeb-i Arus” olarak anılmasını, ağlama, yas, matem tutulmasını değil, sevinç ve kutlama yapılmasını istemiştir. Çünkü ölüm günü Sevgili’ye, Hakk’a kavuşma günüdür. Hz. Mevlana’nın Sevgili’ye kavuşma günü olan 17 Aralık “Şeb-i Arus Vuslat Törenleri” ile kutlanmaktadır. Vuslat; erişme, kavuşma, buluşma demektir. Hz. Mevlana, ölümü; ten kafesine mahkum edilmiş ruhun tekrar aslına dönmesi,  aşık ile maşuğun kavuşması, ikinci doğum olarak nitelemiştir: “Şu dünya yüzündeki hayat, aslında bir ölümden ibarettir. Bizi korkutan ölüm de hakikatte, hayattır! Bunu ters düşünmek, yani ölümü, bir başka âleme doğmak değil de yok olup gitmek gibi sanmak imansızlıktır! Eğer Hak, ten hanesini yıkarsa, sakın inleme, şikâyet etme! Şunu iyi bil ki aslında sen, ten zindanında mahpussun; ölüm gelip de orası yıkılınca kurtulacaksın!” “Kuşa, kafesi bırakıp uçmak nasıl hoş, tatlı gelirse, bana

Marangoz ve Oğlu

Marangoz ve Oğlu Genç adam, evinin alt katında marangozluk yapıyordu. Kapı ve pencere konusunda uzmandı. Fakat plâstik pencereler çıktığında, ahşap olanlara rağbet azaldı. Bu yüzden işler iyi gitmiyordu. Üstelik de çocukları büyümüş, biri hariç hepsi okula başlamıştı. Masrafları artınca, yanındaki kalfasına yol verdi. İşe biraz daha erken koyulur, yardımcıya ayırdığı parayı, çocukların harçlığına katardı. Adam bir gün çalışırken elektrik kesildi. Ve uzun süre beklediği halde gelmedi. Aksi gibi o akşam, teslim etmesi gereken işleri vardı. Boş kalmayı hiç bir zaman sevmediğinden, sağı solu düzenleyip planyayı yağladı, zemine yayılan talaşları süpürdü. Biraz dinlenmek için evine çıkarken, sigortaya göz attı: Kapatılmıştı. Şalteri kaldırınca, atölye aydınlandı. Adam, bu işe bir anlam veremiyordu. Buna bir şaka dese, böyle bir şeyin şakayla ilgisi yoktu. Kendisini kıskanacak hiç bir düşmanı da bulunmuyordu. Adam işe başlayınca aynı şey tekrarlandı. Fakat bu sefer suçlu

Hep birlikte dua edelim

Hep birlikte dua edelim   Kelimeler kalpten akan katrelerin kabıdır... Kalpte ne varsa o damlar ve tekrar ait olduğu yere döner damlalar... Kimliğin kilididir kelimeler... Kibar kalpten kelamın kibarı damlar, kem kalpten de kem kelime... Boş değildir kelimeler, boş olanlar bile bir boşluğu ifade eder... Hiçbir kelime de boşlukta kalmaz, bir kalbe konuk olur... Keder kelimeleri kederliler kapar, kimsesizlerinkini kimsesizler tutar, sevinçliler sevinçlileri sevindirir... Yaslıları yaslandırır yaslı kelimeler... Hikmetin kabı, mananın kılıfıdır kelimeler... Mana denizi kabardığında kelime dalgasıyla vurur yürek sahillere... Sahile değişik şekiller verir... Bazen nazlı... Bazen hırçın vuran dalgalar... Engin denizlere yelken açmak da kelime teknelerine binmekle olur... Denizle sahil arasında gelgitleri oynar kelimeler... Kimse kaçamaz kader kelimelerden ve kader olan kelimelerinden... Kem bir kelime kendinin yazdığı yazgıdır ve tekrar sahibine yansır... Hased hasisliktir, sahibini ya

Kabirde Sual

Kabirde Sual Berâ  Radiyallahü Anh  şöyle anlatıyor: Ensar’dan bir Müslümanın cenazesinde çıktık, hazırlanmış olan kabre geldik. Cenaze, Kabrin içerisine konulunca, Hz. Peygamber (s.a.v) oturdu. Biz de kendisinin etrafında toplandık. Sanki başlarımızda kuş varmış gibi hepimiz hareketsiz kalmıştık. Resûlullah (s.a.v), elindeki bir sopa ile yeri çiziyordu. Birden başını kaldırdı ve iki yahut üç defa: - Kabir azabından Allah'a sığının, diye söylendikten sonra: Mümin kabre konulduğunda, arkadaşları terk edip gittikleri zaman, onların ayak sesini işitir bir vaziyette, (Münker ve Nekir denilen) iki melek gelir, kendisini oturturlar ve: - Rabbin kimdir? Diye sorarlar. Mümin: - Rabbim Allah'tır, diye cevap verir. Melekler: - Dinin nedir? Diye sorarlar. Mümin: - Dinim İslâm, diye cevap verir. Melekler: - İçinizde Allah tarafından gönderilmiş olan o zât kimdir? Derler. Mümin: - O zât Allah'ın Resulüdür, der. Melekler: - Bunu nereden öğren

Çoban ve Elma Ağacı

Çoban ve Elma Ağacı Yaşlı çoban sürüsünü otlatmak için yaylaya çıktığında tepeye yakın bir elma ağacının altında dinlenir ve eğer mevsimiyse, onunla konuşarak: "Hadi bakalım evladım, derdi. Bu ihtiyarın elmasını ver artık".    Ve bir elma düşerdi, en güzelinden, en olgunundan. Yaşlı adam sedef kakmalı çakısını çıkartarak onu dilimlere ayırır ve küçük bir tas yoğurtla birlikte ekmeğine katık ettikten sonra, babasından kalan Kur'an'ını okumaya koyulurdu.    Çoban, bu ağacı yirmi yıl kadar önce diktiğinde sık sık sular, bunun için de büyükçe bir güğüme doldurduğu abdest suyundan geriye kalanı kullanırdı.    Elma ağacının kökleri, belki de bu sularla kuvvet bulmuş ve kısa sürede serpilip meyve vermeye başlamıştı.    Çoban o zamanlar henüz genç sayıldığından şöyle bir uzandı mı, en güzel elmayı şıp diye koparırdı. Fakat aradan geçen bunca yıl içinde beli bükülüp boyu kısalmış, ağacınkiyse bir çınar gibi büyüyüp göklere yükselmişti. Ama boyu ne olursa

Nalıncı Baba Hazretleri

Nalıncı Baba Hazretleri Adsız sansız bir Allah dostu Murat Han (III. Murat) o gün bir hoştur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister, sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil. Veziriazam Siyavuş Paşa sorar: - Hayrola efendim canınızı sıkan bir şey mi var? - Akşam garip bir rüya gördüm. - Hayırdır inşaallah. - Hayır mı, şer mi öğreneceğiz. - Nasıl yani? - Hazırlan dışarı çıkıyoruz. Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki padişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri ve kararlı adımlarla Beyazıd’a çıkar, döner Vefa’ya. Zeyrek’ten aşağılara sallanır. Unkapanı civarlarında soluklanır. Etrafına daha bir dikkatli bakınır. İşte tam o sıra, orta yerde yatan bir ceset gözlerine batar. Sorarlar “Kimdir bu?” Ahali “Aman hocam hiç bulaşma” derler, “ayyaşın meyhur’un biri işte!” - Nerden biliyorsunuz? - Müsaade ette bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz. Bir başkası tafsilata girer. “Biliyo

Avusturya Gazetesi: Erdoğan'ın Yeni Başkenti Viyana

Resim
Avusturya Gazetesi: Erdoğan'ın Yeni Başkenti Viyana Avusturya gazetesi Heute, başkent Viyana'da yüzde 74 evet çıkmasını "ERDOĞAN'IN YENİ BAŞKENTİ" şeklinde duyurdu. Avusturya gazetesi: Erdoğan’ın yeni başkenti Viyana Avusturya'nın günlük gazetesi Heute, anayasa referandumunun sonuçlarını ilginç bir yorumla manşetine taşıdı. Viyana'da yüzde 74 evet oyunun çıktığını, buna karşın Ankara'da yüzde 48 evet çıktığını belirten gazetenin manşeti şu şekilde: Erdoğan'ın Yeni Başkenti Ankara'da ve Viyana'da çıkan evet oylarını karşılaştıran gazete büyük puntolarla "Viyana Erdoğan'ın Yeni Başkenti: Viyana: %74,6 - Ankara: %48,9" başlığını attı. Hürriyet Haber18 Nisan 2017

Şaban Ayı’nın Zikirleri

Şaban Ayı’nın Zikirleri Şaban ayının ilk 10 günü (1’i ile 10’u Arası) Ebû Hureyre Radıyallâhu Anh’dan rivâyet edilen: “Ramazan ayının evveli büyük bir rahmettir, ortası tam bir mağfirettir, sonu ise cehennemden azattır.” hadîs-i şerîfinden dolayı olsa gerektir ki âlimlerimiz, her biri yüzer kere okunmak üzere: 1- İlk On Günde: Şaban ayının 1’i - ile 10’u ”يَا لَط۪يفْ جَلَّ شَانُهُ“ 100 defa “ya LATIF” celle şanuhu “Ey acıyanların en merhametlisi!” Meali: Ey işlerinde lutuf, incelik sahibi, yaratılmışların ihtiyaçlarını en ince noktasına kadar bilip karşılayan. 2- İkinci On Günde: Şaban ayının 10’u - ile 20 sinde (10’u ile 20’si Arası)   ”يَا رَزَّاقْ جَلَّ شَانُهُ“  “100 defa “Ya RAZZÂK” celle şanuhu Meali: Ey rızkı bol bol veren, ruh ve bedenlerin gıdasını yaratıp veren 3- Üçüncü On Günde: Şaban- Ayının Son 10 Günü (20’si ile 30’u Arası) ”يَا عَزِيز جَلَّ شَانُهُ“ “100 defa “ya AZİZ”  celle şanuhu “Ey boyunları cehennemden âzâd eden

Dünya Ahiretin Köprüsüdür

Dünya Ahiretin Köprüsüdür Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!” (Ankebût, 64) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Dünyada tıpkı bir garip, hattâ bir yolcu gibi davran!” (Buhârî, Rikak, 3) Peygamber Efendimiz, ileri gelen sahâbîlerinden Ebû Ubeyde bin Cerrâh’ı Bahreyn’e göndermişti. Bahreyn halkının vergisini toplayıp Medine’ye getirecekti. Bir gün Ebû Ubeyde Bahreyn’den döndü. Bunu haber alan Medineli Müslümanlar, o gün sabah namazında Mescid-i Nebevî’de toplandılar. Peygamber Efendimiz, namazı kıldırdıktan sonra kalkıp giderken Müslümanlar onun önünde durdular. Allah’ın elçisi onların bu halini görünce gülümsedi: “Ebû Ubeyde’nin Bahreyn’den bir şeyler getirdiğini duymuş olmalısınız” buyurdu. “Evet, Yâ Rasûlallah! duyduk” dediler. O zaman Efendimiz onlara şunu söyledi: “Öyleyse gözünüz aydın; sizi memnun edecek şeyleri umabil

Fâizsiz Hayat

Fâizsiz Hayat Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların "Alım-satım tıpkı faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.” (Bakara, 275) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Fâizin her çeşidi kaldırılmıştır; ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız! Allâh’ın emriyle fâizcilik artık yasaktır. Câhiliyeden kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz de Abdülmuttalib’in oğlu (amcam) Abbâs’ın fâizidir.” (Müslim, Hac, 147; Ebû Dâvûd, Menâsik, 56; İbn-i Mâce, Menâsik, 76, 84;) Rasûlullah (sav) buyuruyor: “-Yedi helâk ediciden kaçının!

Âhiret Rüsvâlığı

Âhiret Rüsvâlığı Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin.” (Bakara, 42) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Ey insanlar! Kimin üzerine geçmiş bir hak varsa onu hemen ödesin, dünyada rezil rüsvâ olurum diye düşünmesin! İyi biliniz ki dünya rüsvâlığı âhirettekinin yanında pek hafiftir.” (İbn-i Esîr, el-Kâmil, II, 319) Müjdeci ve uyarıcı olan Sevgili Peygamberimiz, vefâtlarından önce mü’minlere son defâ hitâb ediyor ve onlara son hatırlatmalarda bulunuyordu. Bir ara sözü kul hakkına getirerek: “-Ey insanlar! Kimin üzerine geçmiş bir hak varsa onu hemen ödesin, dünyada rezil rüsvâ olurum diye düşünmesin! İyi biliniz ki dünya rüsvâlığı âhirettekinin yanında pek hafiftir.” buyurdu. (İbn-i Esîr, el-Kâmil, II, 319) Efendimiz (sav)’in bu sözü üzerine insanlardan bir kısmı önceden yapmış oldukları bazı haksızlık ve hatâları îtirâf ederek Allâh Rasûlü’nden duâ ve istiğfâr talebinde bulunmaya başladılar. Bir müddet sonra bir kimse de ayağa ka

Hafız Canlı Yayında Kuran Okurken Hayatını Kaybetti

Resim
Hafız Canlı Yayında Kuran Okurken Hayatını Kaybetti Endonezya'nın en ünlü hafızlarından olan Şeyh Jaafar Abdurrahman, Kur'an'ı Kerim'den Mülk Suresi'ni okurken fenalaşarak kendinden geçti. Sağlık ekiplerinin anında müdahale edip hastaneye kaldırdığı ünlü hafız tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Hastaneden yapılan açıklamada ünlü hafızın kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiği belirtildi.