Kayıtlar

Evliyalardan Bir Kıssa

Evliyalardan Bir Kıssa 6 yüz sene cihana hükmetmiş Osmanlı imparatorluğunun manevî direkleri o büyük imparatorluğu ayakta tutmuşlardır. Bu büyük veliler her hususta Osmanlı idaresine yardımda bulunur, harp zamanında savaş meydanlarında, sulh anında ise memleket dahilinde padişahlara yol göstermişlerdir. Bunlardan birisi de Dördüncü Sultan Murat devrinde yaşamış, Armağani Mehmet Efendi namı ile meşhur validir. Aslen Foçalı olan Armağanî Mehmet Efendi, herkese bir elma hediye ettiğinden kendisine bu isim verilmiştir... Armağanî Mehmet Efendi, bir gün Padişah'tan izin alarak akrabalarını ziyarete gidiyordu. Üsküdar tarafında Bostancıbaşı Köprüsünden geçerken vebalıların iyi ve kötü ruhları ile bizzat konuşup, kimlerin bu hastalıktan öleceğini ve kimlerin kurtulacağını öğrendi. Ve bir liste hazırlayarak “Dördüncü Murat Han'a takdim etti. Bu liste verildikten üç gün sonra İstanbul’da öyle bir veba velvelesi vuku buldu ki, Armağanî Mehmet Efendi'nin listesine göre tam y

Merkezefendi Kuyusunun Hikâyesi

Merkezefendi Kuyusunun Hikâyesi Halen İstanbul’un, Topkapı civarında, istanbulluların ziyaret yerlerinden biri de Merkezefendi'nin tûrbesidir. Merkezefendi mezarlığına da adını veren bu büyük velînin menkıbeleri anlatılmakla bitmez. Bunlardan bir tanesi de Merkezefendi'deki kuyunun hikâyesidir. Bugün hâlâ kerametine inanılan bu kuyunun ilk kazılışının sebebi şöyle olmuştur: Bir gün Şeyh Merkezefendi, seccadesini sermiş namaz kılmakta idi. Başını seccadeye koyduğu zaman yerin altından bir ses: — Ya Şeyh! Ben burada yedibin yıldır kırmızı”renkli, sedef lezzetli hayat pınarıyım... Emrinle yeryüzüne çıkmaya hazırım. Beni Cenabı Hak humma hastalığına yakalananlara şifa olarak halketti. Elbette sen beni bu hapisten kurtaracaksın, Diye yalvarmaya başlar. Şeyh Merkezefendi müridlerine: — Gelin ahbaplar, şu seccadenin bulunduğu yerde bir kuyu kazalım, der ve Bismillah diyerek yere ayağını hızlıca vurur. Etrafında bulunan bütün sadık dervişleri başına üşüşür ve oraya bi

Mısır'ın Fethinden Yavuz'a Düşen Hisse

Mısır'ın Fethinden Yavuz'a Düşen Hisse Yavuz Sultan Selim tarafından Mısır fetholunup Emanet-i Mukaddese ve hilafet istanbul'a taşındığında, Yavuz, en emin adamlarından biri olan Kemal Paşa - zadeyi Mısır'ın emlâkinin yazılmasına memur etti. Kemal Paşa - zade riyasetindeki memurlar yazıp - çizdikten sonra Mısır'da her şeyin vakıf olduğunu ve istanbul'a bir şey getirmenin mümkün olmadığını bildirerek: — Mısır'da uçan kuştan yerde gezen canlılara Kadar herşey vakıftır, dediler. Bu haber kendisine ulaşan Osmanlı Sultanı Büyük Yavuz, kendisine hiç bir şey getirilemeyeceğini öğrenince: — Zararı yok! Bize Hadim-ül Haremeyn olmak şerefi yeter, buyurdular. Osmanlıların bir emperyalist olduğunu ve kendi idaresinde bulunan milletleri sömürdüğünü iddia edenlerin kulakları çınlasın. Osmanlılar kendi idaresindeki yerleri değil sömürmek, onlara hazineden yardım yaparak imar bile etmişlerdir. Bugün yabancı diyarlarda kalan Osmanlı eserleri bunun bir n

Beyazıt Velî Hazretlerinden Bîr Kıssa

Beyazıt Velî Hazretlerinden Bîr Kıssa Osmanlı padişahları arasında, Fatih Sultan Mehmed ve onun oğlu Beyazıt Veli gibi, Abdülhamid Han gibi evliya padişahlar çok gelmiştir. Aşağıda okuyacağınız hadise, Evliya Çelebi'nin kaydettiğine göre, Sultan Beyazıt Veli'de vuku bulmuştur. Hazreti Fatih'in oğlu Sultan Beyazıt, saltanatları zamanında vefatından yedi sene evveline kadar et yememişlerdi. Bir gün o kadar çok paça yemek istedi ki, artık dayanamayacak hale gelmişti. Kendisi ise nefsine harp ilân etmişti, muvaffak olmak için uğraşıyordu. En sonunda bir tabak sirkeli ve sarımsaklı paça getirilmesini emretti. Paça çorbası geldikten sonra da önüne koyup yemedi ve nefsine hitaben: — Ey nefis! İşte arzu ettiğin paça. Önünde, istersen çık da ye! Deyince hemen ağzından gelinciğe benzer, iki gözleri de kör, bir mahlûk çıkarak tabağın kenarına geçti ve paçayı köpek kuduz gibi içip bitirdi. Tatmin olduktan, çorbayı bitirdikten sonra da, geldiği yere- geri dönmek maksadıyla

“Seyahat ya Resülallah”

“Seyahat ya Resülallah” Meşhur Osmanlı Türk seyyahı Evliya Çelebi, seyahata ve birçok ülkeyi gezmesine başlamadan evvel başından geçen bir hadiseyi seyahatine vesile olarak gösteriyor ve şöyle anlatıyor: Yemiş iskelesi yakınlarında Ahi Çelebi Camii denilen bir cami vardı. Bir gece rüyamda kendimi o camide gördüm. Derhal caminin kapısı açılıp içeri nur yüzlü, silâhlı bir kısım asker doldu. Sabah namazının sünnetini kılıp salavat getirmeye başladılar. Aradan bir müddet geçtikten sonra, ben yanımda duran askere: — Sultanım sizi tanıyabilir miyim? Dedim. — Aşere-i Mübeşşere'den Sa'd ibni Ebi Vakkas'ım, deyince mübarek elini öptüm. — Bu nurlu adamlar kimdir? Diye sorduğumda, bana onların nebilerin ruhları olduğunu söyledi. Ve arkadakileri göstererek, bunlar da diğer evliyaların, eshabın, Kerbelâ şehitlerinin ruhlarıdır... Diye anlattı. Ve bana Hazreti Peygamberimizin gelip namaz kıldıracağını, Bilâl-i Habeşi hazretlerinin de müezzinlik yapacağını söyled

Arapça Bayram Kutlamaları المعايدات والرد عليها

Arapça Bayram Kutlamaları  المعايدات والرد عليها Hayırlı bayramlar! عيد خير İyi bayramlar! أعياد سعيدة Ramazan bayramı! عيد الفطر Kurban bayramı! عيد الأضحى Bayramınız kutlu olsun! عيدكم سعيد Kurban bayramınız mübarek olsun! عيد أضحى مبارك عليكم Size de iyi bayramlar! أيضاً عيد سعيد Bayramımız mübarek olsun! عيدكم مبارك Sizin de mübarek olsun! الرد عليها يكون Sizin de kutlu olsun! وعيدكم أيضاً سعيد Bütün Müslümanların kurban bayramı mübarek olsun! عيد أضحى مبارك لجميع المسلمين Bütün Müslümanların ve İslam Dünyasının Ramazan Bayramı Kutlu olsun! عيد فطر سعيد لجميع المسلمين وللعالم الإسلامي المجيد Mübarek Kurban Bayramı’nın İslâm Dünyası’na ve Bütün Müslümanlara Mübarek olsun! أضحى مبارك مع تمنياتنا بالبركة والسلام والوحدة للعالم الإسلامي ولجمييع المسلمين İyi şanslar! حظ سعيد

Bunları Not Etmeli

Bunları Not Etmeli ·         Risksiz yaşamda başarı aramak, bulanık suda balık avlamaya benzer. ·         Başkalarının bilgisiyle bilgin olabilsek bile, ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz. (Michel de Montaigne) ·         Düşünmeden konuşmanın cezası, konuştuktan sonra düşünmeye mahkûm olmaktır. ·         Haksızlığa sapıp bütün insanların seninle beraber olmasını sağlamaktansa, adaletle hareket edip tek başına kalmak daha iyidir. (Mahatma Gandi) ·         Bakılacak yüze, utanılacak söz söyleme. ·         Güzelliği bulmak için tüm dünyayı dolaşsak da; O’nu içimizde taşımıyorsak asla bulamayız. (R. W. Emerson) ·         Cesaretli olmayan insan, keskin kenarı olmayan bıçağa benzer. (B. Franklin) ·         Önemli olan elinde ne olduğu değil, onu nasıl kullandığındır. ·         İnsanın, yalnız gerçeğin ne olduğunu bilmesi yeterli değildir; doğruyu istemesi ve yapması da gereklidir. (Goethe) ·         Bir zincir en zayıf halkası kadar kuvvetlidir

Bunları Unutma

Bunları Unutma  1) Ucuz araba kullan ama alabileceğin en güzel evi al.  2) Adam gibi üç fıkra öğren.  3) Sevinçlerini sakın erteleme.  4) Eşini çok iyi seç. Çünkü bu seçim mutluluğunun veya bedbahtlığının %90’nını oluşturur.  5) Her gün 30 dakika yürüyüş yap.  6) Her yemekten önce şükret.  7) Bir arkadaşının sırrını açıklamadan önce iki kere düşün.  8) Maaş çekini imzalayan kişileri asla eleştirme.  9) Kaybedecek şeyleri olmayan insanlardan kork.  10) Gözünün önünde hep güzel şeyler bulundur.  11) Çocukların, adet kelimesini duyduklarında seni hatırlayacak şekilde yaşa.  12) Dinine ait kitabı tam anlamıyla okumak için kendine bir yıl süre tanı.  13) Kendini ve başkalarını affetmesini bil.  14) İlk yardımı öğren.  15) Biri seni kucakladığında ilk bırakan sen olma.  16) Her gün altı bardak suyunu içmeyi unutma.  17) Seni seven insanları koru.  18) Zorda olsa ailenle tatil yapmak için her şeyi dene. Bu tatildeki anlar, hayatının en değerli anlarında

Uçak Düşmek Üzere

Uçak Düşmek Üzere 5 Yolcusu, 2 mürettebatı toplam 7 kişi ile seyahat eden uçak, arızalanmış… Düşmek üzere... 7 yolcuya karşılık, maalesef 6 paraşüt var. Paraşütün 2’sini mürettebat alıyor. “Paraşütler bizim hakkımız kimseye vermeyiz! Diyorlar. 1. Yolcu; “Ben Shaquille O'Neill, NBA'in En kıymetli oyuncusuyum. Bana bir şey olursa Lakers zor duruma düşer, benim yaşamam lazım!” Diyor ve alıp 1. paraşütü atlıyor. 2. Yolcu; “Ben Hillary Clinton, NY senatörü ve belki de geleceğin Amerika ilk kadın Başkan adayıyım, benim de yaşamam lazım!” Diyor ve 2. paraşütü alıp atlıyor. 3. Yolcu; “Ben George W. Bush; Amerika Başkanıyım. Dünya üzerinde politik sorumluluklarım, bombalayacağım yerler var daha. Aynı zamanda Amerika tarihinin gelmiş geçmiş en ‘ZEKİ’ başkanının ölmesine izin vermezsiniz!” Deyip, alıp atlıyor. 4. Yolcu 90’lık ihtiyar; son yolcu olan 10 yaşındaki çocuğun gözlerinin içine bakıp; “Evlât ben yaşlı bir adamım, yaşayacağımı yaşadım, bu

Gıybetin Ne Olduğunu Biliyor Musunuz?

Gıybetin Ne Olduğunu Biliyor Musunuz? عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ تَعَالَى عَنْهُ، أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: "أَتَدْرُونَ مَا الْغِيبَةُ؟" قَالُوا: "اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ." قَالَ: "إِذَا ذَكَرْتَ أَخَاكَ بِمَا يَكْرَهُ، فَقَدِ اغْتَبْتَهُ." قِيلَ: "أَرَأَيْتَ إِنْ كَانَ فِي أَخِي مَا أَقُولُ؟" قَالَ: "إِنْ كَانَ فِيهِ مَا تَقُولُ فَقَدِ اغْتَبْتَهُ، وَإِنْ لَمْ يَكُنْ فِيهِ مَا تَقُولُ فَقَدْ بَهَتَّهُ. يَعْنِي قُلْتَ فِيهِ بُهْتَانًا." ((رواه مسلم)). Hz. E bu Hüreyre Radiyallahü Anh anlatıyor: -Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdu ki: "-Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" Allah ve Resülü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine Resülullah Sallallahü Aleyhi Vesellem: "-Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "-Ya benim söylediğim onda varsa, bu da mı gıybettir?&q

Besmelenin Kerameti

Besmelenin Kerameti Dinine bağlı bir kadının güzel bir alışkanlığı vardı: Bir işe başlarken daima besmele çeker, besmelenin kutsiyetine inanırdı. Bu kadıncağızın bir de, dinine pek bağlı- olmayan ve dinî hususlarla alay eden bir kocası vardı ki, o da karısının her işinde besmele çekmesine içerler: “Ne lüzumu var her zaman bismillah deyip durmanın” derdi kendi kendine... Bir gün ben bu karıma bir oyun yapayım da öğrensin her zaman besmelenin bir işe yaramadığını Diye düşündü ve karısına bir kese altın verip:, — Karıcığım bunu sağlam bir yere sakla ki kaybolmasın, Diye tembih etti. Kadın yine kocasının elinden parayı alırken: — Bismillah, deyip parayı saklamak için sandığa doğru yürüdü... Kocası da gizlice onu takip ediyordu. Kadın gene: “Bismillahirrahmanirrahiym” deyip parayı sandığa koyup ağzını kapattı. Aradan bir iki gün geçtikten sonra adam kadının haberi olmadan sandığı açtı ve içinden para kesesini alıp dışardaki su kuyusuna attı. Ondan sonra da geli

Kısa Bir Sığınma Duası

Kısa Bir Sığınma Duası اَللّٰهُمَّ إِنّ۪ي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الشِّقَاقِ وَالنِّفَاقِ وَسُوءِ الْأَخْلاَقِ Okunuşu: Allahümme innî e’uzü bike mine’ş-şikaki ve’n - nifaki ve sûi’l-ahlâki. “Allah’ım! (haktan) ayrılmaktan, ikiyüzlülükten ve kötü ahlaktan sana sığınırım.” (Ebû Davud, “Vitr”, 32; Nesaî, “İstiâze”, 21 Anlamı: Allah'ım, ayrılık ve bozgunculuktan, ikiyüzlülükten ve kötü ahlaktan sana sığınırım." Tirmizî, Rad-Ebu Dâvud, Sünnet; Buhârî, Edeb, 39(Ebu Davud, Nesai)

Müslümanın Devesi Ve Ebu Cehill

Müslümanın Devesi Ve Ebu Cehill Uzak çöllerden bir Arabî hazreti Peygamberimizi ziyarete gelmiş; gelirken de yanında birçok hediyeler getirmişti. Yanında bir de binek için devesi vardı. Peygamberimizle görüşüp geri döneceği zaman yanında hiçbir şeyinin kalmadığının farkına varıp deveyi satmaya karar verdi. Devenin satılacağını Ebu Cehil de duymuştu. Adam gönderip deveyi satın alacağını bildirerek kendi adınna aldırdı. Adam parayı almaya gelince de: — Dininden dönersen sana bol para veririm, deyince, Arap: — Hayır! Dinimden dönmüyorum, paranı da istemiyorum. Bana devemi geri ver, dedi. Ebu Cehil kızmıştı: — Git, istediğin yere şikâyet et! Deveni de paranı da vermiyorum, dedi. Adam da doğru Resûlüllah'ın huzuruna çıkıp meseleyi anlattı. Hazreti Peygamberimiz, adamın yanına iki kişi vererek: — Gidin Ebu Cehil'e söyleyin, ya deveyi versin, ya da parayı, Diye ferman buyurdu. Ebu Cehil'in yanına gelen eshap Peygamberimizin emrini bildirdiler. Ebu

Ana Sözü Dinlemeyenin Hâli

Ana Sözü Dinlemeyenin Hâli Bir kadının bir oğlu vardı, oğlundan başka kimsesi de yoktu. Bütün günlerini onunla geçirir, varı - yoğu oğluna en ufak bir zarar gelmesini, istemezdi. Kadının bu oğlu bir gün tutturdu, illa da hacca gideceğim diyor başka birşey demiyordu. Annesi ağlamaya başladı. Çünkü oğlunun yanından ayrılmasına tahammül edemeyeceği gibi o gittiği takdirde yapayalnız kalacak ve kimsesizlikten belki de perişan olacaktı. — Oğlum, Mekke dediğin şurası değil ki, ne zaman gidip - geleceksin. Sen gittikten sonra ben ne yapacağım, etme eyleme, Diye yalvardıysa da, oğlu kararında ısrar etti ve hacca gitmek üzere yola çıktı ama ananın da yüreği yanık kaldı. Yalnız kalan anne üzgün bir kalple şöyle dua etti: — Ya Rabbi, oğlumun ayrılığına dayanamayacağım... Söz dinletemedim, onu bir ikaz et de geri dönsün. Oğul ananın bu yakarışlarından habersiz olarak yoluna devam ediyordu. Bir gece bir şehirde konaklamak için kalmaya karar verip kapısı açık olan bir mesci