Kayıtlar

Esma-ül Hüsna’yı Okumanın Faydaları

Esma-ül Hüsna’yı Okumanın Faydaları Yûsuf Nebhânî hazretleri, Esmai hüsna’yı söylemenin faydalarını şöyle bildirir Kalbin temizlenmesi için: El-Âhiru ismi şerîfini söyleyenin gönlü temizlenir. Safâya kavuşur. Günde yüz defa söylenirse, Allah’ü Teâlâdan başka her şeyin sevgisi kalbden çıkar. Manevi sırların açılması için: El-Alîm ismi şerîfini söylemeye devâm edene mânevî sırlar açılır, hikmet ve mârifete kavuşur. Hastanın şifa bulması için: Cumâ günü namazdan önce abdestli, elbisesi temiz ve kalbinden dünyâ düşüncelerini çıkarmış olarak iki yüz kerre “Yâ Allah’ü el-mahmûdü fî fiâlihi” derse, Allah’ü Teâlâ onun hastalığına şifâ verir. Elem ve kederden kurtulmak için: El-Azîm ismi şerîfini söyleyen, elem ve kederden kurtulur. Muhtaç olmamak için: Bir kimse kırk gün günde kırk kerre el-Azîz ismi şerîfini söylerse Allah’ü Teâlâ ona yardım eder ve onu üstün kılar. Mahlûkattan hiç birine muhtaç olmaz. İlim ve hikmet için: Kim uyumadan önce elini göğsü

Anne Karnındaki Bebeğin Rabbiyle Diyaloğu

Resim
Anne Karnındaki Bebeğin Rabbiyle Diyaloğu Anne karnındaki bir çocuğun ağzı vardır, gözü vardır, kulağı vardır, eli vardır, ayağı vardır. Bütün aza ve cihazatı tam tekmil verilmiştir. Hâlbuki bunların hiçbirine orada lüzum yoktur. Orada çocuk, gıdasını, göbeğinden annesine bağlı bir hortumla almaktadır. Şimdi bu çocuk: - Ya Rabbi! Dese, şu hortum bana yetmektedir. Pekiyi şu ağza, şu göze, şu kulağa, şu ele, şu ayağa ne lüzum vardı. Hiçbir işe yaramamaktadırlar? Herhalde Allah’tan Celle Celâlûhü alacağı cevap şöyle olsa gerek: - Acele etme kulum, aklının almadığı şeye de burnunu sokma. Sen kısa bir müddet sonra öyle bir âleme gideceksin ki burada 'her şeyim' dediğin hortum, orada hiçbir şeye yaramayacak, kesilip atılacak. Lüzumsuz sandığın ağız, göz, kulak gibi şeylerde en lüzumlu cihaz durumuna geçecek. O çocuk bu gerçeklere inanmasa ve bir inkârcı olarak dünyaya gelse hakikaten hortumun işe yaramadığını, ebenin onu kesip kaldırıp attığını; lüzumsuz sandığı ağız,

Temel Bir Gün Ünlü Bir Âlime Sormuş

Temel bir gün ünlü bir âlime sormuş Temel bir gün ünlü bir âlime sormuş. -“Hocam ben namaz kılmam, oruç tutmam; camiye, cumaya gitmem. Rakı, içki, uyuşturucu içerim. Şunu, bunu, (Ne kadar haram, pis şeyler vs. varsa hepsini saymış…) hepsini de yaparım. Ben Cennet’e gider miyim?” Âlim demiş ki; -“Sen Ankara bileti alsan, İstanbul’a mı gidersin, yoksa Ankara’ya mı? Sen gideceğin yolun biletini çoktan almışsın. Eğer Cennet’e gitmek istersen bir an önce tövbe et biletini Cennet biletine değiştir. O zaman Cennete gidersin!

Allah'ı seviyor musun?

Allah'ı seviyor musun? Bayezıd-ı Bestami hazretleri bir öğüdünde oğluna şunları der; -Ey oğul! Olur da biri sana; "Allah'ı seviyor musun?" diye sorarsa sus, cevap verme. -Neden cevap vermeyeyim babacığım? -Sevmiyorum dersen küfür olur! Seviyorum dersen Allah'ı sevenlerin içinde bulunduğu hal sende yok."

Affet Babacığım

Affet Babacığım Evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyor ve onun evde bir fazlalık olduğunu düşünüyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara ulaşıyordu. Yine böyle bir tartışma anında; eşi, bütün bağları kopardı ve “Ya ben giderim, ya da baban bu evde kalmayacak” diyerek rest çekti… Eşini kaybetmeyi göze alamazdı. Babası yüzünden çıkan tartışmalar dışında mutlu bir yuvası, sevdiği ve kendini seven bir eşi ve birde çocukları vardı. Eşi için çok mücadele etmişti evliliği sırasında. Ailesini ikna etmek için çok uğraşmış ve çok sorunlarla karşılaşmıştı. Hâlâ onu ölürcesine seviyordu. Çaresizlik içinde ne yapacağını düşündü ve kendince bir çözüm yolu buldu. Yıllar önce avcılık merakı yüzünden kendisi için yaptırdığı kulübe tipi dağ evine götürecekti babasını. Haftada bir uğrayacak ve ihtiyacı neyse karşılayacak, böylelikle eşiyle de bu tür sorunlar yaşamayacaktı. Babasına lâzım olacak bütün malzemeleri hazırladıktan s

Kral Ve Dört Eşi

Kral Ve Dört Eşi Bir zamanlar, büyük ve güçlü bir ülkeyi yöneten bir kralın dört eşi varmış. Kral en çok dördüncü eşini sever, bir dediğini iki etmez, her şeyin en güzelini, en iyisini ona verirmiş. Kral üçüncü eşini de çok severmiş. Bu güzelliğin bir gün kendisini terk edebileceğinden korktuğu için, onu çok kıskanır, üzerine titrermiş. Kral ikinci eşini de severmiş. Kendisine karşı her zaman iyi ve sabırlı davranan eşi, ne zaman bir derdi olsa daima onun yanında bulunur, sorunun çözümünde ona destek verirmiş. Kraliçe olan birinci eşiymiş kralın. Onu en çok seven, karşılık beklemeden seven, sağlığına ve hükümdarlığına en büyük katkıyı sağlayan bu eşi olmasına rağmen, kral bu eşini hiç sevmez ve onunla hiç ilgilenmezmiş. Bir gün kral ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Yakında öleceğini anladığı ve öldükten sonra yalnız kalmaktan çok korktuğu için, eşlerinden hangisinin ölüm yalnızlığını kendisi ile paylaşmak isteyebileceğini öğrenmek istemiş. En çok sevdiği dördüncü eşin

Küfre Sebep Olan Bazı Söz Ve İşler

Küfre Sebep Olan Bazı Söz Ve İşler 01- Allah’ü Teâlâ’ya layık olmayan şey söylemek. Mesela bir kimse bir işi yaptığı halde, (Allah biliyor ki yapmadım) demek. Yahut yapmadığı bir şey için (Allah biliyor ki yaptım) demek. Böyle söylemek Allah’ü Teâlâ’yı hâşâ cahillikle suçlamak olur. 02- Allah akıllıdır, şuurludur, iyi düşünür demek. Böyle demekle Allah’ü Teâlâ yaratıklara benzetilmiş oluyor. 03- Peygamberleri küçültücü şey söylemek, onunla alay etmek. Mesela Hz. Âdemi kastedip (İlk insan vahşi idi) demek. Veya bir evliyayı peygamberden üstün bilmek. Yahut peygamberin dediği doğru ise biz kurtulduk demek. Bir kimseye (Öküz aleyhisselâm) demek. (Yalnız Kur'an), (Kur’an’dan başka kaynak tanımam), (Kur’an’dan başka kaynağa lüzum yok), (Peygamber postacıdır, vazifesi bitmiştir), (Peygamberimizden sonra Resul gelmez ama nebi gelir) gibi sözler küfürdür. Yani bu şekilde söyleyen ve inanan kâfir olur. 04- Peygamber efendimizden sonra başka bir peygamberin geleceğini caiz görmek.

54 FARZ

54 FARZ 1. Allah Teâlâ'yı bir bilip zikir etmek, 2. Helalinden kazanıp, yemek içmek, 3. Abdest almak, 4. Beş vakit namaz kılmak, 5. Cünüplükten yıkanmak, 6. Kişinin rızkına Allah'ın kefil olduğunu inanmak, 7. Helâlden temiz elbise giymek, 8. Allah'ü Teâlâ'ya tevekkül etmek, 9. Kanaat etmek, 10. Nimetlerin mukabilinde Allah’ü Teâlâ'ya şükür etmek, 11. Allah'ü Teâlâ'dan gelen kazaya razı olmak, 12. Allah'ü Teâlâ'dan gelen belâya sabretmek, 13. Günahlardan tövbe etmek, 14. İhlasla Allah'ü Teâlâ'ya ibadet etmek, 15. Şeytanı düşman bilmek, 16. Kur'an-ı Kerim’i kesin delil kabul edip hükmüne razı olmak, 17. Ölümü hak bilmek, 18. Allah’ü Teâlâ'nın sevdiğini sevip, sevmediğinden uzak durmak, 19. Ana-babaya iyilik etmek, 20. İyiliği emretmek (Emr-i maruf), kötülükten sakındırmak (nehy-i münker), 21. Akrabayı ziyaret etmek, 22. Emanete hıyanet etmemek, 23. Gücü yetenler için hacca gitmek, 24. A

Otuz İki Farz

Otuz İki Farz İmamın Şartları (6) 1- Allah’ü Teâlâ’nın varlığına, birliğine; eşi, benzeri ve ortağı olmadığına inanmak. 2- Allah’ü Teâlâ’nın meleklerine inanmak. 3- Allah’ü Teâlâ’nın kitaplarına inanmak. 4- Allah’ü Teâlâ’nın Peygamberlerine inanmak. 5- Ahiret (kıyamet) gününe inanmak. 6- Kadere, yani hayır ve şerrin (iyilik ve kötülüğün) Allah’ü teâlâdan geldiğine inanmak. İslam’ın Şartları (5) 1- Kelime-i şehadet getirmek. 2- Her gün beş vakti namaz kılmak. 3- Malın zekâtını vermek. 4- Ramazan ayında her gün oruç tutmak. 5- Gücü yetenin ömründe bir kerre hac etmesidir. Namazın Farzları (12) A- Dışındaki farzları altıdır. 1- Hadesten tehâret (Vücudumuzun temiz olması, abdestli olmak). 2- Necasetten tehâret (Elbiselerimizin ve namaz kılacağımız yerin temiz olması). 3- Setr-i avret. (Erkeklerin diz kapağı ile göbek arasının kapalı olması. Hanımların yüzü, elleri ve topuktan altı hariç her taraflarının kapalı olması). 4- İstikbâl-i Kıble (Namaz

Annenin Hizmete İhtiyacı var!

Annenin Hizmete İhtiyacı var! Ebu l-Haseni l-Harkani Kuddise Sirruh hazretleri şöyle anlatır: İki kardeş vardı. Bu iki kardeşin hizmete muhtaç bir anneleri vardı. Her gece kardeşlerden biri annenin hizmeti ile meşgul olur, diğeri Allah’ü Teâlâ’ya ibadet ederdi. Bir akşam, Allah’ü Teâlâ’ya ibadet eden kardeş, yaptığı ibadetten, duyduğu hazdan dolayı kardeşine: "Bu gece de anneme sen hizmet et, ben ibadet edeyim", dedi. Kardeşi kabul etti. İbadet ederken secdede uyuya kaldı ve o anda bir rüya gördü. Rüyasında bir ses ona: "Kardeşini affettik, seni de onun hatırı için bağışladık!" deyince genç: "Ben Allah’ü Teâlâ’ya ibadet ediyorum. Kardeşim ise anneme hizmet ediyor. Fakat beni onun yaptığı amel yüzünden bağışlıyorsunuz!", dedi. Ses ona: "Evet, sen ibadet ediyorsun. Yaptığın ibadetlere Allah’ü Teâlâ’nın hiç ihtiyacı yok. Fakat kardeşinin annene yaptığı hizmetlere, annenin ihtiyacı var!" karşılığını verdi.

Yolumuzdaki Engeller…

Yolumuzdaki Engeller… Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacak? Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu. Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı ama kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde. "Bu altınlar kayayı yoldan kaldıran kişiye aittir" diyordu kral. Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı. Alınacak Dersler: Her engel, yaşa

Müthiş Bir Evlilik Dersi

Müthiş Bir Evlilik Dersi Baba evlenmeye hazırlanan oğluna aile hayatının temel kurallarını öğretmeye karar verir. Oğlunu çağırıp der: -"İstediğim odur ki sana evlilik hayatının eşiğinde bir ders vereyim. Ama bu dersi mutfakta göstermek istiyorum!" Oğlu şaşkınlık içinde kalıyor. Düşünür ki, galiba babası ona bazı basit çöreklerin ve yemeklerin pişirilme kuralını öğretmek istiyor ki, evlendikten sonra eğer herhangi bir neden yüzünden eşi evde yemek pişirmezse, o, aç kalmasın! Hiç itiraz etmeden babası ile birlikte mutfağa geçer. Baba ocağı yakıp, ateşin üzerine su dolu üç tencere koyuyor. Sonra yüzünü oğluna dönüp diyor: -"Şimdi söylediklerimi yap. Bana iki havuç, iki yumurta, iki tane de kuru kahve tanesi ver!". Oğlu denileni yapar, babasının istediklerini ona verir. Baba Havuçları tencerelerin birine, yumurtaları ötekine koyuyor. Üçüncü tencerenin içine de kahve tanelerini atıyor. Her üçünde de ateşin sıcaklığını aynı seviyede düzenler. Baba-oğul

Ben İstiklal Marşı’nı Ödül İçin Okumadım

Resim
Ben İstiklal Marşı’nı Ödül İçin Okumadım Mersin’in Anamur ilçesinde Türkiye Kamu Çalışanları Kalkınma ve Dayanışma Vakfı (TÜRKAV) Şubesi’nin bu yıl 3’üncüsünü düzenlediği İstiklal Marşı Okuma Yarışması’nda ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileri sergiledikleri performanslarla salonda bulunanları duygulandırdı. Yarışmada dereceye giren Rabia Şeyda Kar, "İstiklal Marşı’na ödül konmaz" diyerek verilen altın ödülünü kabul etmedi. Anamur Kaplan Düğün Salonu’nda yapılan yarışmanın açılışına Anamur Belediye Başkanı Mehmet Türe ile çok sayıda davetli katıldı. TÜRKAV Anamur Şube Başkanı Mehmet Gümüş, burada yaptığı konuşmada İstiklal Marşı’nın nasıl yazıldığını anlattı ve amaçlarının gençlere bu ruhu yaşatmak olduğunu söyledi. Konuşmaların ardından 36 öğrenci 3 kategoride yarıştı. İlkokul ve ortaokul kategorisinde Şerife Ars birinci, Elif Metin ikinci ve Kübra Uysal üçüncü oldu. Liselerde ise Şehit İbrahim Armut Fen Lisesi 10’uncu sınıf öğrencisi Rabia Tatar birinci olurke