Kayıtlar

ziyaret etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kabir Ziyareti (Allah Rızası İçin Okuyalım)

Kabir Ziyareti (Allah Rızası İçin Okuyalım) Arefe günü idi yakın zamanda vefat eden Rahmetli babamın mezarlığına gittim. Yanıma Yasin-i Şerif ve salavat-ül Kübra almıştım. Kabrin başında onları babama okurken yanımdan mezarlığa Lüks aracı ile gelen bir aile gözüme takıldı. Onların da bir kabre yakınlarını ziyarete geldiğini fark ettim. Kınamak gibi değil Maalesef tesettür yok. Kendimce Sekiler sahil kısmı yaşamları olduğunu düşündüm. Ziyaret ettikleri mezarlık babamın mezarlığına paralel idi. Mezarlık baya bir gösterişli güvercin heykeli ve hasret özlem dolu sözler yazıyordu. Çok acı bir gerçek Gelen kişiler maalesef Yasin vs. okumadan karı koca, Rahmetlinin dünyadaki hallerinden konuşup yine geldikleri araçla gittiler. Buradan alacağımız hisse; “Evlatlarımıza dinimizi öğretelim, yarın ahirette yakamıza yapışacaklar.” "İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: 1- Sadaka-i cariye, 2- İstifade edi

Hasta Ziyareti

Hasta Ziyareti Komşuluk ilişkilerine ve insanlığa önem veren bir zat, tanıdığı bir sağıra, komşusunun hasta olduğunu haber verdi. Bunun üzerine o sağır, komşusunun hatırın sorması gerektiğini, fakat bu sağır kulakla nasıl yapacağını düşündü. Kendi kendine, ''İnsan hasta olunca sesi de zayıflar. Komşudur gitmek lâzım. Fakat, söylediklerini bu kulakla duymam mümkün değil. En iyisi dudakları kıpırdayınca söylediklerini tahmin eder, ona göre konuşurum'' dedi. Ziyarete gittiğinde komşusuyla arasında şöyle bir konuşma geçebileceğini düşünerek, hazırlık yaptı. ''Ey benim dertli komşum! Nasılsın?'' derim. O da bana, ''İyiyim, hoşum'' der. Ben, ''Allah'a şükürler olsun'' derim. Sonra ne tür yemekler yediğini sorarım. O da herhalde bana, ''Şerbet içtim veya mercimek çorbası yedim'' der. Ben de, ''Afiyet olsun'' dedikten sonra, tedavi için hangi doktorun geldiğini sorarım. O,

İlm-i Siyaset

İlm-i Siyaset Şam’da bir medresede ilim tahsil eden bir Molla Ahmet varmış. Bir gün memleketinden bir tanıdığı ziyaretine gelerek annesinin selamını iletmiş. Annesi oğluna, babasının Hakkın rahmetine kavuştuğunu, kendisinin yalnız başına kaldığını, artık oğlu yeteri kadar tahsil gördüyse yanına gelmesini ve şu ahir ömründe oğlunun birkaç gün de olsa hayrını görmek istediğini bildirmiş. Bu haberi alan Molla Ahmet bir tarafta babasının ölümünden duyduğu üzüntü, diğer yanda annesinin yalnız başına yaşayakalmasından duyduğu kaygı, koştura koştura medresenin baş müderrisinin kapısını çalmış. Baş müderris Ahmet’e telaşının sebebini sormuş. Aldığı kötü haberi hocasıyla paylaşan Molla Ahmet hocasına, artık ilim tahsilini tamamlamış olduğunu, hocası ona bir icazetname yazarsa gidip memleketinde annesinin hizmetini görmek istediğini söylemiş. Başını biraz kaygılı kaygılı sallayarak Ahmet’i dinleyen hocası ona, ilim tahsilini tamamladığını ama henüz “ İlm-i siyaset” tahsilini yapmadığın