Kayıtlar

misafir etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Dedemizin Dedesi, Bir Akşam Mezardan Gelip Misafirimiz Olsa...

Dedemizin Dedesi, Bir Akşam Mezardan Gelip Misafirimiz Olsa... Bir akşam ansızın, dedemizin dedesi mezardan gelip misafirimiz olsa... En çok neye şaşardı kim bilir? İçinde bulunduğumuz durumu görünce; ne kadar şaşırır, eve girer girmez kafayı mı bozardı? Yoksa şoka girer bir daha çıkamaz mıydı? Kalp krizi mi geçirirdi? Kim bilir?!!! Ezanı Muhammediye okunurken toparlanmadığımıza mı? “Eûzü Besmele” okumadan, abdest almadan güne başladığımıza mı? Geç yatıp geç kalktığımıza mı? Camiye gitmediğimize mi? Namaz kılmadığımıza mı? Giyim kuşamımıza mı? Yemeye - içmeye besmelesiz başlamamıza mı? Sofradan “Elhamdülillâh” demeden kalkışımıza mı? Büyüklere karşı davranışlarımıza mı? Evimize misafir kabul etmeyişimize mi? Günlük Kur’an-ı Kerim, Hadisi Şerif okumayışımıza mı? Sılayı Rahim yapmadığımıza mı? Tembelliğimize mi? İşe geç gidişimize mi? Çocuklarımıza gerekli ilgiyi göstermeyerek eğitimlerine gerekli önemi vermeyişimize mi? Komşulara karşı davranışım

Allah’ü Teâlâ Nasıl Misafir Edilir?

Allah’ü Teâlâ Nasıl Misafir Edilir?      Musa Aleyhisselâmın ümmeti: - Ya Musa! Rabbimizi yemeğe davet ediyoruz. Buyursun bir gün misafirimiz olsun. Nemiz varsa ikram etmeye hazırız, dediklerinde Musa Aleyhisselâm, onları azarladı. “Nasıl olur, Allah (haşa) yemekten, içmekten ve mekândan münezzehtir” diyerek bir daha böyle bir şeyi akıllarından bile geçirmemelerini tenbihledi. Fakat Musa Kelîmullah Turu Sina'ya çıkıp, bazı münacaatta bulunmak istediğinde, Allah tarafından şöyle nida olundu: - “Ya Musa Aleyhisselâm neden kullarımın davetini bana getirip söylemiyorsun?” Musa Aleyhisselâm: “Ya Rabbi, böyle daveti size gelip söylemekten hayâ ederim. Nasıl olur, Zatı Ulûhiyetiniz onların söylediklerinden beridir” dedi. Allah (c.c.): “Söyle kullarıma, onların davetine Cuma akşamı geleceğim” buyurdu. Musa Aleyhisselâm gelip kavmini durumdan haberdar etti, hazırlığa başlandı, koyunlar, sığırlar kesildi. Mümkün olduğu kadar mükellef bir yemek sofrası hazırlandı. Çünkü

Biri Eşek Biri Öküz

Biri Eşek Biri Öküz İki molla, ramazanda mukabele okuyup bahşiş toplamak için köyün birinde bir eve misafir olurlar. Hoşbeşten sonra, içlerinden biri tuvalete gider. Güngörmüş ev sahibi, bu mollaları kontrol etmek için odada kalana sorar: - Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi var mı, yok mu?" O da kendini üstün göstermek için; -Bırak şunu, eşeğin tekidir", cevabını verir. Biraz sonra diğer molla tuvalete gidince ötekine de aynı soruyu sorar: – Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi var mı, yok mu? Bu molla da öteki gibi; "Bırak şunu, öküzden farkı yoktur", cevabını verir. Akşam olunca iftar sofrası kurulur. Kapaklı Osmanlı sahanları içinde yemekler gelir. Eşek denenin önünde arpa; öküz denenin önünde saman vardır. Mollalar şok olmuştur, hayretle sorarlar: – Bunlar nedir? Ev sahibi gülerek cevap verir: – Biriniz eşek, ötekiniz öküz. Kendiniz söylediniz. Sizin için bunlardan daha iyi yemek olur mu?" Mollalar kıpkırmızı olmuştu

Evde Harika, Trafikte Berbat

Evde Harika, Trafikte Berbat Bir Japon, İstanbul’da geçirdiği bir haftanın sonunda fikri sorulduğunda şunları söylüyor: Türker’in evine gittiğinizde, tanımasalar da buyur ediyorlar. Siz oturmadan kimse oturmuyor. Siz sofraya geçmeden kimse geçmiyor. En iyi yere sizi oturtuyorlar. Siz yemeğe başlamadan kimse başlamıyor. Zorla her yemekten tattırıyorlar. Siz kalkmadan kimse, evin çocuğu bile sofradan kalkmıyor. Çay, kahve, meyve, ikram bitmiyor. Herkes sizi rahat ettirmek için uğraşıyor. Kumandayı elinize veriyorlar. Sırtınıza, altınıza yastık konuyor. Yorgunluktan ölseler bile siz kalkmadan kimse gidip yatmıyor. Gitmeye yeltendiğinizde bu kez bırakmıyorlar. Yataklarını veriyorlar, kendileri kanepede, koltukta yatıyor. Sonra evden çekiyorsunuz ayni adamlar 180 derece değişiveriyor. Herkes arabasını üstünüze sürüyor. Arabanın burnunu çıkarmazsanız kimse yol vermiyor. Kornalar, küfürler. Şerit değiştirmek bile mümkün değil. Yayaysanız ışık olmayan bir geçitten mümkünü

Her Şeyde Bir Hayır Vardır

Her Şeyde Bir Hayır Vardır İki melek insan kılığına girip yeryüzünü dolaşmaya çıkmışlar. Akşam olmuş. Kentin en zengin semtinde lüks bir villanın kapısını çalmışlar. Tanrı misafiri alır mısınız? Demişler. Ev sahipleri somurtarak buyur etmişler. Yemek falan teklif etmemişler. Sıcacık misafir odaları yerine, buz gibi ve nemli bodruma iki şilte atıp; -“Geceyi burada geçirebilirsiniz” demişler. Şilteleri betona sererken, yaşlı melek duvarda bir çatlak görmüş. Elini uzatmış. Şöyle bir sürmüş yarığa. Duvar eskisinden sağlam olmuş. Genç melek: -“Niye yaptın bunu?” Diye sormuş merakla. -“Her şey her zaman göründüğü gibi değildir.” Demiş yaşlı melek yavaşça. Ertesi akşam melekler bir köy evinde çok fakir, ama çok iyiliksever bir aileye misafir olmuşlar. Her şeyleri bir tanecik inekleri imiş... Onun sütünü satıp geçiniyorlarmış. Ev sahipleri mütevazı sofralarına almış onları. Allah ne verdiyse beraber yemişler. Yatma zamanı gelince kadın: “Siz uzun yoldan geliyorsunuz, yorgun olma