Dedemizin Dedesi, Bir Akşam Mezardan Gelip Misafirimiz Olsa...
Dedemizin Dedesi, Bir Akşam Mezardan Gelip Misafirimiz Olsa...
Bir akşam ansızın, dedemizin dedesi mezardan gelip misafirimiz
olsa... En çok neye şaşardı kim bilir?
İçinde
bulunduğumuz durumu görünce; ne kadar şaşırır, eve girer girmez kafayı mı
bozardı? Yoksa şoka girer bir daha çıkamaz mıydı? Kalp krizi mi geçirirdi? Kim
bilir?!!!
Ezanı
Muhammediye okunurken toparlanmadığımıza mı?
“Eûzü Besmele” okumadan, abdest almadan güne başladığımıza
mı?
Geç
yatıp geç kalktığımıza mı?
Camiye
gitmediğimize mi?
Namaz
kılmadığımıza mı?
Giyim
kuşamımıza mı?
Yemeye
- içmeye besmelesiz başlamamıza mı?
Sofradan
“Elhamdülillâh” demeden kalkışımıza mı?
Büyüklere
karşı davranışlarımıza mı?
Evimize
misafir kabul etmeyişimize mi?
Günlük
Kur’an-ı Kerim, Hadisi Şerif okumayışımıza mı?
Sılayı
Rahim yapmadığımıza mı?
Tembelliğimize
mi?
İşe
geç gidişimize mi?
Çocuklarımıza
gerekli ilgiyi göstermeyerek eğitimlerine gerekli önemi vermeyişimize mi?
Komşulara
karşı davranışımıza mı?
Sokağa
çıkarken giydiğimiz kıyafetlere mi?
Mahrem
namahrem ilişkilerindeki hassasiyetsizliklerimize mi?
Gördüğümüz
yardımlar ve iyilikler karşısında “Allah razı olsun!” gibi çok kıymetli
bir duayı esirgeyişimize mi?
Akrabalarımızla,
komşularımızla ilişkilerimizde en ufak bir hata gördüğümüzde derhal
ilişkilerimizi keserek küsüşümüze mi?
Yaptığımız
işleri kalitesiz, dandik yapışımıza mı?
Her
işimizdeki hilekârlığımıza mı?
Sünnetten
uzak yaşantımıza mı?
Evimizdeki
teknolojik ürünlerin hemen hemen hepsinin gâvur malı oluşunu görünce çıldıracak
gibi olarak; “Hiç mi yerli ürün yok! Siz kör müsünüz, uyuyor musunuz, uyanmayacak
mısınız? Tüm kazancınızı ecnebilere vermekten utanmıyor musunuz?” Diye haykırışına
mı?
Dünyanın
her yerinde Müslüman katliamları yaşanırken aldırışsızlığımıza mı?
Bir
şey yerken, içerken, elbise giyerken, eve girip çıkarken, arabaya binip inerken,
bir işe başlarken, kısacası her hayırlı işe “Besmelesiz” başlayışımıza
mı?
Toplumdaki
içki sigara, uyuşturucu bunca zararlı alışkanlıklara mı?
Akrabalar
arası, komşulararası, insanlaararası ilişkilerdeki kopukluğa, sadece menfaatin
ön planda oluşuna mı, duyarsızlığa, yardımseversizliğimize mi?
Beylerin
hanımların, saatlerce vaktini yerli yabancı gâvur dizileri, gereksiz yarışmalar,
top – pop, telefon - internet… Başında geçirmemize
mi?
Sokaklarımızda,
caddelerimizde, şehrimizde, piknik alanlarımızdaki çöpleri atık maddeleri görünce
siz hiç “Temizlik İmanın yarısıdır!” Hadisi şerifini duymadınız mı?
Bayramlarda;
büyükleri -akrabaları ziyareti, sılayı rahimi, dargınları barıştırmayı terk
ederek; tatil beldelerinde gayri İslâm’i yaşantının bol olduğu deniz
sahillerine gidişimize mi?
Yaşantımızdaki
uygunsuzlukları, gayri İslâm’i yaşantımızı görse; herhalde “Keşke böyle
evlât kazanmasaydım” mı derdi?
Biz En Çok; Büyük Dedemizin Neyine Şaşardık?
Sokaklarda,
parklarda, otobüslerde uygunsuz durumları görünce; “Burası Müslüman ülkesi
mi yoksa gâvur ülkesi mi? Bizler bunun için mi şehit olduk? Diye hiddetle
haykırışına mı?
Hele
kitaplığımızdaki güzel kitaplara bakıp “Biz bunların bir tanesini bile bulamıyorduk,
siz bulduğunuz halde neden açıp okumuyorsunuz” deyişine mi?
Evimizde
uygunsuz kitap gazete yayın varsa “Bunları eve niçin soktunuz, hiç Allah’tan
korkmuyor musunuz?” deyişine mi?
Gâvur
dünyanın öte başından gelip, sizi birbirinize düşürürken, katliam yaparken, zenginlik
kaynaklarınızı çalarken; hani İslâmiyet’in en büyük emri “CİHAD”? Cihadı
neden terk ettiniz?
Kur’an-ı
Kerim’in ilk emri “OKU” değil mi? İlimde neden geri kaldınız? Neden
okumuyorsunuz?
Yüce
Kur’an-ı Kerim’in “İnsan için yalnız çalıştığının karşılığı vardır!” emrini
duymadınız mı? Neden çalışmıyorsunuz?
Sevgili
Peygamberimiz; “İlim Çin’de de olsa alınız!” Buyurmadı mı?
Neden ilimde bu kadar geri, neden bu kadar gaflettesiniz?
Diye
haykırışına mı?
Ya da İki Cihan Güneşi Sevgili Peygamberimiz Aleyhisselâm Evimize
Gelseydi…
Her
halde iki cihan güneşi sevgili peygamberimiz gelse;
Yaşantımıza
görse…
Kıyafetlerimize,
işlerimize, davranışlarımıza baksa…
Evlerimize
girer miydi veya bizim onu misafir etmeye yüzümüz olur muydu? Koşarak sevinçten
elini öpebilir miydik? Hayır duasını alabilir miydik? Bilmiyoruz… Bilmiyoruz… Bilmiyoruz…
Allah’ü
Teâlâ hepimizi gafletten uyarsın! İlimde, ahlâkta, teknolojide vatanımızı ve
milletimizi Dünya’nın süper gücü eylesin! Hoşça kalın, dostça kalın! Allah’ü Teâlâ’ya
emanet olunuz efendim! Yaşar AKKAŞ
Yorumlar
Yorum Gönder