Kayıtlar

göre etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

En Eski Mushaf-ı Şerif

Resim
En Eski Mushaf-ı Şerif Özbekistan'ın Taşkent şehrinde bulunan en eski “ Mushafı Şerif” Kur'an-ı Kerim'in bugünkü haliyle kitap halinde toplanılmış şekline Mushaf denir. “Mushaf”, “İki kapak arasındaki sayfalar” anlamına gelen bir kelimedir. Habeş’çe “Mişhaf” kelimesinden gelir. Kur'an-ı Kerim’in Mushaflaşması, ancak vahyin tamamlanmasından sonra mümkündü. O zamana kadar nihai düzeni içine konmamış olan bu metin, Ebu Bekir Radiyallahü Anh tarafından Mushaf haline getirtildi. Kur'an-ı Kerim'in bugünkü dizilişi ile mushaflaşması 3. Halife, Osman Radiyallahü Anh zamanında toplanan Kur'an-ı Kerim Hey'eti'nin Kur'an-ı Kerim'den olmayan bütün yazılı nesneleri imha edip, geri kalanlarının da Osman'ın veziri tarafından dizilmesi ile gerçekleşmiştir. Bu dizilişe göre Kur'an-ı Kerim 114 adet bölümden (sure) oluşur. Sureler genellikle surenin içerdiği ayetlerin konulardan birine göre verilen Arapça isimlerle anılırlar. Sur

İlimden Tatlı Bir Şey Yoktur

İlimden Tatlı Bir Şey Yoktur İslam büyüklerinden Abdullah bin Mübarek hazretlerine: “Size göre değerli insanlar kimlerdir?” diye sordular. O şu cevabı verdi: “Bilgisi ile amel eden ihlâslı âlimlerdir.” Yine kendisine: “Sizce kimler sultandır?” diye sordular. Cevabı şöyle oldu: “Dünyaya düşkün olmayan kimseler.” Ayrıca; “Sefil olan kimlerdir?” diye sorduklarında; “İlmini, amelini ve dinini, dünya geçimi için vasıta yapanlardır” buyurdu. Ömer bin Hâris hazretleri buyurdu ki: “Eskiden iyilik yaparlar, söylemezlerdi. Sonra yaptıkları iyilikleri söylemeye başladılar. Şimdi ise iyilik yapmadan söylüyorlar.” Süfyan-ı Sevrî hazretlerine hadîs okutmayı niçin bıraktığı sorulduğunda şu cevabı vermiştir: “Yemin ederim ki ben, bir kimsenin Allah rızası için ilim tahsil ettiğini bilmiş olsam, onun buraya kadar gelmesi için zahmete katlanmasına lüzum bırakmadan kalkıp ayağına giderdim.” Süfyan bin Uyeyne de kendisine; “Ne olur, bize ilm-i hadîs okutunuz” diye müracaat edenlere şu

Hamd ve Şükür Duaları

Hamd ve Şükür Duası 1 Hazreti Ali Radiyallah’ü Anh’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: “Her kim sabahladığında: «اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ عَلٰـى حُسْنِ الْمَسَاءِ، وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى حُسْنِ الْمَبِيتِ، وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى حُسْنِ الصَّبَاحِ.»   (Geçen) akşamın güzelliğinden dolayı Allâh-ü Te‛âlâ’ya hamdolsun, gecenin güzel geçmesinden dolayı Allâh-u Te‛âlâ’ya hamdolsun, sabahın güzelliğinden dolayı Allah’ü Teâlâ’ya hamdolsun! Derse, gecesinin ve gününün şükrünü ödemiş olur.” (Bey Hâkî, Kenzü’l-Ummâl, no: 4953, 2/635) Hamd ve Şükür Duası 2 Abdullah İbnu Gannâm el-Beyâzî radıyallâhu anh anlatıyor: Rasûlullah Aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim sabaha erdiği zaman: اللَّهُمَّ مَا أصْبَحَ بِي مِنْ نِعْمَةٍ أوْ بِأحَدٍ مِنْ خَلْقِكَ فَمِنْكَ وَحْدَكَ َلآشَرِيكَ لَكَ، لَكَ الْحَمْدُ، وَلَكَ الشُّكْرُ Okunuşu:   Allahümme mâ esbaha [Mâ emsâ] bî min nîmetin ev bi-ehadin min halkıke, fe minke vahdeke, lâ şe